-
5 Şubat 2019 Salı:Kendine ulaşınca başkasından kurtulur. Kendi yalnızlığını bulunca da kendi yalnızlığının Hak Teâlâ’nın yalnızlığının bir mazharı olduğunu görür. İnsan Allah’a sahip olduğu zaman artık başka ne isteyebilir? Arifin dediği gibi eğer O’na ait olursan artık her şey senin olur, her şey sana yönelir.
-
17 Ocak 2019 Perşembe:Soruna sahip olan sadece insandır ve karar almak sadece insana aittir. Başka hiçbir varlık karar almaz. Ve yalnız olan tek varlıktır. Başka hiçbir varlık yalnızlık hissetmez. Her varlık olduğu gibidir, bulunduğu ortamladır. Ama insan bir topluluk içinde bulunsa dahi eğer kendindeyse yalnızdır. Eğer kendine gelirse tabii ki. Peki insan ne zaman yalnızlık hisseder? Ciddi bir karar aldığı zaman.
-
27 Aralık 2018 Perşembe:Elbette “hakiki hayat nurdur” konusu hakkında İmam Cafer Sadık (a.s.) da şöyle buyuruyor: “Talebtu nurel hayat fi’t-tefekkürü ve’l-buka.” (Hayat nurunu tefekkür ve ağlayışla istedim.) İmamlarımız akla çok büyük değer veriyorlar. “Ben hayatın nurunu tefekkür ve gözyaşı ile elde ettim” diyor. “Buka” (ağlamak), akıl ile birlikte olduğunda ne kadar da güzel oluyor.
-
2 Aralık 2018 Pazar:Bir arifin tabiri ile söyleyecek olursak “Ba marifet-i kâmil duzeh, beheşt mi gerded ve ba cehl u nadani beheşt, duzeh mi şeved” yani “bilmekle (marifet ile) cehennem, cennete dönüşür. Cehalet ve bilgisizlikle ise cennet, cehennem olur.” Hele de “cehl-i mürekkeb” (bilmediğini bilmemek) olursa vay halimize!
-
8 Kasım 2018 Perşembe:Aklın tatmasına örnek sanatçılardır. Sanat işte böyle ortaya çıkıyor. Sanatçı, aklı tat alan kimsedir. Kavram yaratmıyor, tadıyor. Sanatçı kavram yaratmaksızın kendi tattığına ulaşıyor. Akıl tadar, zevk aklın tadışıdır. O halde şuhûd aklın görmesidir, zevk ise aklın tatmasıdır. Demek ki akıl olmadan ne şuhûd olur ne de zevk.
-
29 Ekim 2018 Pazartesi:İnsan bir şeylerini unutabilir; ama insan “ben”i unutabilir mi? Allah korusun bir kişi bir kaza yapabilir ve komaya girebilir. O hastanedeyken mekânı zamanı, nerde olduğunu vs. her şeyi unutabilir. Hatta ismini bile unutabilir. Ancak “ben”ini unutabilir mi? Yani “ben” olduğunu unutamaz. İsmini bile unutabilir, ama ben demeye devam eder. İşte o ben huzurdur.
-
26 Ekim 2018 Cuma:Necef-Kerbela yürüyüşü diğer yürüyüşlere benzemiyor. Bazılarınca Cennete giden otoban olarak tanımlanıyor bu yol. Başkalarına göre de Kıyamet Günündeki nihai toplanmanın kostümlü provasına benziyor. Benzersiz bir tecrübe! Pek çoğu yalınayak olan tahmini 20-30 milyon ziyaretçi İmam Ali’nin şehri Necef’ten İmam Hüseyin’in şehri Kerbela’ya, 80 km boyunca yürüyor.
-
11 Ekim 2018 Perşembe:Asli başlangıç, yani Hak Teâlâ... Her şey Hak Teâlâ ile başlar. Peki nerede biter? Mutlaka Hak’ta bitmelidir. Her şey Hak Teâlâ ile başlar ve her şeyin sonu da Hak Teâlâ’ya varır. Bakın Kur’an ayeti ne diyor? “Kema bedeekum teûdûn” (Sizi başlangıçta yarattığı gibi (yine O’na) döneceksiniz.) (Araf:29)
-
1 Ekim 2018 Pazartesi:Fakat buradaki eksiklik arz ettiğim gibi fikir ve zikrin birlikte olmamasıdır. Eğer bu fikir ve zikir birlikte olsaydı biz şu an farklı bir durumda olurduk. Fikir ne kadar gelişse de eğer zikirle birlikte değilse, yani o bâtınî katmanlara aşina olmazsa işte o zaman sizin de buyurduğunuz gibi insanı sınırlar.
-
25 Eylül 2018 Salı:Pekâlâ, yaratılışın amacı neydi? Allah’ın yaratmadaki amacı neydi? Ne istiyordu ki yarattı? Buna kendisi cevap veriyor: Ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim. Peki kendisi bilmeden bilinebilmesi mümkün müdür? Şimdi size bir soru sorayım: Siz tanımayı mı daha çok istersiniz yoksa tanınmayı mı?
-
15 Eylül 2018 Cumartesi:Arifin biri şöyle diyor: Ben bu dünyadaki insanlara hayret ediyorum. Onlar âlemin zahir, Allah’ın ise gizli olduğunu sanıyor. Hâlbuki zatıyla zahir olan Allah’tır, siz gidin de gizli olan âlemi bulun.
-
6 Eylül 2018 Perşembe:Sühreverdi Yunanistan’da da hekimlerin olduğunu belirtiyor ve mesela Eflatun’a büyük saygı duyuyor. Mesela Hermes’ten söz ediyor. Burada onun bir ifadesi var: Hermes diyor ki: “Nurani bir zat, bu maarifi bana bildiriyor. Ben ona sen kimsin dedim, o da ‘Ben senin ‘tiba-ı tamm’ınım’ dedi.”
-
5 Ağustos 2018 Pazar:Peygamber, bizim gibi bir insandır. “Ene beşerun mislikum” (ben de sizin gibi bir insanım) diyor. Yolda yürüyor, yiyor, içiyor vs. ancak Peygamber’in bâtını varlığın tümel aklıdır. O’nun bu makamını tanımayan aslında O’nu tanımamıştır.
-
24 Temmuz 2018 Salı:Mevlana da aşktan onca söz etmesine rağmen, aşkın kendisinin aklın bir letafeti olduğunu söylüyor. Acaba bizim meleklerin yaptığına inandığımız âleme ait işleri de aklın eserlerinden biri olarak görmemiz mümkün müdür? Evet, bunların hepsi aklın eserleridir.
-
6 Temmuz 2018 Cuma:İnsanın bizatihi kendisi harekettir. Daha önceki programda da dediğim gibi “cevherî hareket”te “hareket” ile “müteharrik” yani hareket eden aynı şeydir. Hareketli olan şey, hareketin kendisidir. Siz hem hareketsiniz hem de hareket edensiniz. O halde sürekli olarak yeni olmalıyız.
-
28 Haziran 2018 Perşembe:Bizden yakınlarda fetva istediler: Şiilerin kâfir olduğunu söyleyen ve kanlarını helal görenler karşısında bizim ne yapmamız lazım? Cevap verdik: Kelime-i şehadet getiren herkesin kanı ve malı korunmuştur (size kâfir de deseler). Eğer Ehl-i Sünnet’in bir karış toprağı kâfirler tarafından saldırıya uğrasa, Kum’daki Şiilerin vazifesi bile buranın savunulması ve kâfirlerin saldırısına uğratılmamasıdır.
-
26 Haziran 2018 Salı:Cennet de aynı şekildedir. Bazıları cennette sürekli yiyip içip yatıldığını düşünüyor. İnsan yiyip içmekten bıkmaz mı? Her şey insanı bıktırır. Cennette bıkmak yoktur; çünkü içinde sükûn yoktur. Cennet sabittir ama sakin değildir. Yani cennet her an bir cilveye sahiptir. Cennette olan bir mümin her an yeni bir cilve görür.
-
11 Haziran 2018 Pazartesi:İbn Teymiyye, sonrasında da şu ilginç iddiada bulunur: Şiiler serdab başında İmam-ı Zaman’ın buradan çıktıktan sonra binmesi için bir katır ya da atı ve bir de kılıcı hazır bekletirler.
-
4 Haziran 2018 Pazartesi:Osmanlılar ile İngilizler arasında savaş çıktığında Irak uleması, İngilizler aleyhinde cihad fetvası vermişti. Kendi yönetimi sırasında Şia büyüklerini katletmiş aynı Osmanlı yönetimiydi bu. “Urve” kitabının müellifinin oğlu, Seyyid Kazım Yezdi, Osmanlılar lehine İngilizler karşısında savaşırken şehit düştü.
-
1 Haziran 2018 Cuma:Hayır, Allah’a ulaştığında sonsuz seyir yeni başlar. Allah’a ulaştığında duruyor mu? Allah’a ulaştıktan sonra sonsuz bir seyir başlar. Bu konuda bir örnek vereyim. Mesela bir yağmur damlası, gelip akan bir suya düşer, akan su daha büyük bir ırmağa dökülür, bu damla yıllarca dereden ırmağa, ırmaktan büyük nehirlere gider en sonunda nereye ulaşır? Denize ulaşır.
-
23 Mayıs 2018 Çarşamba:Elinizdeki makalede bu konuda varid olan hadislerden bazıları incelenecek ve Masum İmamların (a.s.) isimlerinin Kur’ân’da bulunmamasının hikmetleri açıklanmaya çalışılacaktır.
-
21 Mayıs 2018 Pazartesi:Siz duvara baktığınızda rengini, boyunu, enini vs. görüyorsunuz; ama cevherin kendisi görülebilecek bir şey değildir. (Fenomenleri görüyoruz, numeni değil; Medya Şafak) Âlem hem hareket edendir, hem de harekettir. Siz cevheri hareketi kabul ediyorsanız hareket ile hareket edenin de aynı şey olduğunu kabul etmek zorundasınız.
-
10 Mayıs 2018 Perşembe:Aklın mertebe olarak bedenden önce olduğunu daha önce söylemiştim. Tüm bu âlemden önce tümel akıl (akl-ı küll) vardı. Bu âlem tümel akıl tarafından idare edilmektedir. Bu, tüm dünyayı idare eden bir akıldır. Bu da İlahî bir tecellidir, O’nun şuûnâtındır.
-
3 Mayıs 2018 Perşembe:Aristo çözememiş, İbn Sina çözememiş; Eflatun, Descartes , Spinoza çözememiş. Madde ile mananın, yani aynı cinsten olmayan iki şeyin birbirine nasıl bağlandığı sorusu tüm dünyada öylece kalmış. Ama Molla Sadra bunu çözmüş.
-
27 Nisan 2018 Cuma:Görüyor musunuz savaş nerede başlıyor? Hikmet ile din arasında savaş yok, savaş kendi mertebelerindeki insanlar arasındadır. His mertebesinde kalan biri, din benim anladığımdır, sen daha yukarı gitme diyor. Peki neden daha yukarı gitmeyeyim? Daha yukarısı yok mu? Dinin histen daha yukarısı yok mu? Ben neden histen daha yukarısına gitmeyeyim?
-
19 Nisan 2018 Perşembe:Her şey zihinde olduğuna göre Sadru’l-Muteelihin, şuna inanır: Varlığın hakikati zihinle kavranamaz. Varlık kavramını anlayabiliriz. Varlık kavramını herkes anlar; ama varlık kavramı varlığın kendisi midir? Peki, o halde varlığın kendisine nasıl ulaşabiliriz? Ancak zihnimizi aşarsak.
-
11 Nisan 2018 Çarşamba:Kıyısı olmayan denize benzetiyor. Kıyı o kalıplardır. Öyle bir yere varıyor ki orada kalıplar bitmiştir. Büyük ariflerin bahsettiği şuhûd işte budur, yoksa ben cin ve peri gördüm demiyorlar. Akıl, adım adım ilerliyor ve kalıpların bittiği bir yere varıyor, ama bunu yapan da yine akıldır.
-
6 Nisan 2018 Cuma:Çünkü varlığın dışında başka bir şey yoktur. Varlıktan başka ne vardır ki gelip varlığı tarif edebilsin? Çünkü tarif eden daima tarif edilenin dışındadır. Hatta biz varlığı tarife kalkıştığımızda -ki varlığı tarif edemiyoruz- söylediğimiz her şeyi varlığın diliyle söylüyoruz. Varlık bizim dilimizle konuşuyor, biz varlık hakkında konuşmuyoruz.
-
2 Nisan 2018 Pazartesi:Kimi Vehhabî müellifler, mevcut koşulları fırsata çevirerek ilahî kitabın azametine halel getirecek birtakım görüşler ileri sürmüşler, Ehl-i Beyt Mektebi’nin, Şia’nın Kur’ân’ın tahrif edildiğine inandığını iddia etmişlerdir. Bu makalede, Şiî ulemanın görüşleri çerçevesinde Vehhabîlerin bu iddiası çürütülmeye çalışılacaktır.
-
29 Mart 2018 Perşembe:Şimdi size bir örnek vereyim, belki bu örnekle biraz açıklayabilirim. Mesela herkes sonsuzdan (gayri mütenahi) söz eder, matematikçiler bunu daha iyi anlar. Bilgin insanlar sonsuzu bilirler mi bilmezler mi? Bilirler… Peki sonsuzu tasavvur edebilir misiniz? Hayır; çünkü tasavvur ettiğiniz anda o sonlu (mütenahi) olur.
-
24 Mart 2018 Cumartesi:Şeyh-i İşrak da (Sühreverdi) hikmeti “bahsî” ve “zevkî” olarak ayırmıştır. Orada kendisinin hikmetinin bir çeşit “itaî” hikmet olduğunu yani Allah vergisi olduğunu söylüyor. Gerçekten de onun benzerini hiçbir felsefi ekolde göremiyorsunuz. Kendisi de Esfar’da buna işaret ediyor. Yani Molla Sadra’nın hikmeti diğerlerinden oldukça farklıdır.
-
7 Şubat 2018 Çarşamba:Hz. Peygamber (s.a.a.), Veda Hutbesinde, kendisinden sonra gelecek olan On İki İmamı haber vermiştir. Bu hadis Ehl-i Sünnet kaynaklarında üç râvi tarikiyle nakledilmiştir. Ehl-i Sünnet âlimleri ise üçünden yalnızca Câbir b. Semure tarafından nakledilen rivayete ilgi göstermişlerdir.
-
17 Ocak 2018 Çarşamba:Üstat Ali Rabbani Golpayegani makalesinde İmam Mehdi’nin Ehl-i Sünnet rivayetlerinde geçen şeceresinin incelemesini ve buna ilişkin bazı rivayetlerin eleştirisini yaptı.
-
7 Ocak 2018 Pazar:Fakir, ‘fakr’ sıfatıyla nitelenmiş olan zattır. Ancak biz müstakil bir zata sahip değiliz. Bizim kendimizden kaynaklanan bir istiklalimiz yoktur. Zatımız fakrdır, mutlak fakrız (yoksulluğuz). O ise tam anlamı ile ganidir (zengin), gani sıfatıdır; ama zatının sıfatıdır. Gani, Hak Teala’nın dışında bir sıfat değildir. Zatının kendisidir, O mutlak ganidir (O zenginliktir).
-
27 Aralık 2017 Çarşamba:Hz. Mehdi’nin doğumu ve hayatı, sadece Şiilere özgü bir inanç değildir. Ehl-i Sünnet’in muteber kaynaklarında da bu konunun işlendiği apaçık görülmektedir. Ehl-i Sünnet kaynaklarında, Hz. Mehdi’nin doğumunun işlendiği ve Ehl-i Sünnet âlimleri nezdinde kabul gördüğüne dair rivayetlerin varlığı, O’nun dünyaya geldiği inancının ispatı için çok önemli bir dayanak noktasıdır.
-
20 Aralık 2017 Çarşamba:Bu, yani bir insanın batında gidebilme imkanına sahip olacağı en ileri noktadır. Mirac, Hatemu’l Enbiya’nın (s.a.a.) batıni seyridir. Bunu derken ben bunun zahirde olmadığını söylemiyorum, ancak daha çok batın söz konusudur. Bu yola herkes gidemiyor. Eğer zahirci bir insansa Allah’ı kendi tasavvur ettiği gibi bilir. O, kendi tasavvurunda yarattığı bir tanrıya sahiptir.
-
13 Aralık 2017 Çarşamba:Merhum Allame Tabatabai, filozof ve arifti; Henri Corbin de gerçekten maneviyatçı bir insandı, görünürde Hıristiyan’dı, zahiren din değiştirmiş de değildi. Fakat bir Şii’den eksiği yoktu, gerçekten tam anlamıyla bir Şii’ydi. Ama değişimini izhar etmedi.
-
28 Kasım 2017 Salı:Peki yüzünü göstermiyor ne demektir? Yani sizin zihninizin kalıbına sığmaz. O'nun her yerde huzuru var; ama sizin O’nun huzurunu kavrama kapasiteniz yok. Siz onu bir kalıp içinde tasavvur etmek istiyorsunuz. Siz ona zihinsel bir suret vermek istiyorsunuz. Ya da sizin gözünüzün önüne gelmesini istiyorsunuz. Ya da sizin zihninizde canlanmasını istiyorsunuz. Bunlar bizim sorunumuzdur, O’nun değil.
-
17 Kasım 2017 Cuma:Tabi ki hepsi marifettir, biraz önce okuduğunuz şu beyitte ‘men be hiş numudem sad ihtimam veli ne şod’ (ben kendime yüz ihtimam gösterdim ama olmadı) derken bununla üzüm şarabının sarhoşunu mu kastediyor? Tabi ki hayır. Üzüm şarabı yüz ihtimam istemez, ayrıca üzüm şarabının sarhoşu için ‘ama olmadı’ diye bir şey olmaz ki.
-
26 Ekim 2017 Perşembe:O dönemde Sühreverdi, İslam dünyasının doğusunda, İran’da İbn Rüşd’ün aklına bile gelmeyen başka bir felsefe kurdu. Sühreverdi’den sonra da İslam felsefesinde bir başka akım yine İran’da başladı; Molla Sadra’dan Allame Tabatabai’ye kadar ilerledi.
-
24 Ekim 2017 Salı:Corbin irfan ve tasavvuftan söz ediyordu. Bu durumda zikir ve mürşidin de olması gerekirdi ve bu eserlerinde vardı. Ben ona şunu sordum: Siz tasavvufa hâkimsiniz, mürşidi de gerekli görüyorsunuz; sizin mürşidiniz kim peki? Ben bunu özel sormuştum ancak baktım ki herkes kulak kesilmiş.
-
20 Ekim 2017 Cuma:Aşağıda okuyacağınız Yemen Şiilerinin politik ve kültürel durumu hakkındaki röportajı, İran’da yayımlanan aylık Mevud dergisi Dr. İsam el-İmad ile gerçekleştirdi. Dr. İmad aslen Yemenli ve daha önce Sünni mezhepli olup sonradan Şiiliğe dönen bir âlimdir.
-
14 Ekim 2017 Cumartesi:"Galiba daha sonra Allame Tabatabai ile Henry Corbin’in Tahran’daki oturumlarına da katıldınız. Üstat Mutahhari de o oturumlara katılıyor muydu?..."
-
7 Ekim 2017 Cumartesi:“Zamanının imamını tanımaksızın” veya “Zamanının imamına biat etmeksizin ölen kimse cahiliyye ölümüyle ölmüştür” hadisi bağlamında bizim problemimiz çözülmüştür ki bu da On İkinci İmam'dır. Size göre bu imam kimdir? Azizlerim Muhammedî (s.a.a.) varisin kim olduğunu araştırınız. Bize göre Muhammedî varis şu anda On İkinci İmam'dır. Sizler ne düşünüyorsunuz?
-
22 Eylül 2017 Cuma:Elinizdeki makalede, akılcı ve tarihe felsefî yaklaşımlarıyla tanınan İbn Haldun’un Hz. Peygamber’den (s.a.a) sonraki hilafet meselesi hakkındaki görüşlerini genel hatlarıyla ele alıp, özelde Hz. Ali’nin (a.s) hilafetine dair düşüncelerine odaklanacak ve güvenilir tarih kaynaklarıyla belgelere dayanarak onun bu konudaki görüşlerinin kritiğini yapacağız. Neticede, İbn Haldun’un Hz. Ali’nin imameti ve hilafeti konusunda kendine özgü yaklaşımından kaynaklanan tarafgirliğinin tutarsızlığa dönüşen yönlerini açıklığa kavuşturacağız.
-
20 Eylül 2017 Çarşamba:Sevmek farz olduğuna göre onlarla çarpışmanın hükmü nedir acaba? Yezid, Hz. İmam Hüseyin’i (a.s.) şehid etti. Şehid etme eyleminden söz ediyoruz, nefret ve eziyetten değil! Dahası ailesini sürgüne gönderdi. Ancak bazı kalemler -cahil mi, garazkâr mı diyeyim, kapıkulu mu diyeyim bilemiyorum- Yezid’i “emirü’l-müminin” olarak isimlendiriyor.
-
25 Ağustos 2017 Cuma:Biz muasır Selefiler olarak Şeyh Haris eş-Şevkani, Şeyh Hasan Hekimi ve Nusret Taha Hoca’ın katılımı ile Kadı Ahmer el-Hicri’nin evinde düzenlediğimiz toplantılarda, İmam Ali’yi eleştirilerin hedefine alıyorduk! Bu toplantılarda İmam Ali’nin kınandığı ve karalandığını bizzat bilen birisi olarak 20’inci yüzyılda İmam Ali’ye düşmanlık eden kimsenin mevcut olmadığı iddiasını reddediyorum!
-
22 Ağustos 2017 Salı:Ehl-i Beyt’i, makamlarını, mesuliyetlerini, kendilerine yüklenen rollerini tanıyıp öğrenmek isteyen aziz canlara Kur’an-ı Kerim’i anlamaları gerektiğini belirtiyorum. Kur’an-ı Kerim’i tanıyacak olurlarsa Ehl-i Beyt’i de tanırlar. Ehl-i Beyt’in (a.s.) "Kur’an-ı Kerim’in üçte biri veya dörtte biri bizim hakkımızdadır" şeklindeki buyruklarının da anlamını buradan yola çıkarak kavrayabiliyoruz. Bazıları onların isimlerinin Kur’an’da söz konusu edildiğini söylediğimizi zannediyor.
-
15 Ağustos 2017 Salı:Biz “Sakife” meselesinde de aldatıldık. Selefilik bize Sakife'yi Amerika'daki Beyaz Saray türünden büyük bir bina gibi gösterdi! Sanki bu dönemde internet vardı, sahabenin hepsi telefon kullanıyor ve kolaylıkla sosyal ağlar üzerinden iletişim kuruyorlardı da hemencecik organize olup ilk halifeye biat edebildiler!
-
11 Ağustos 2017 Cuma:İbn Teymiyye “İmam Mehdi hiç şüphesiz Hz. Fatıma ve Hz. Ali’nin (a.s) evlatlarındandır ve bu kişilerin 12’incisidir” ifadesini kullanıyor. İmam İbn Teymiyye, Minhâcü’s-Sünne’de Mehdi’nin (a.s) bu özelliklerinin Tevrat’ta ve Müslümanların kaynaklarında yer aldığını kaydediyor.
-
7 Ağustos 2017 Pazartesi:Bu bağlamda, Vehhabilerin günümüz müstekbiri ABD’nin planlarına teslimiyetinin de rububî tevhidi çıkarıp yerine uluhî tevhidi yerleştirmelerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Rububî tevhidin yerine öne çıkardıkları uluhî tevhidi de kabir ziyareti meselelerine indirgeyen Vehhabilerin bu yorumunun Muhammedî tefsir ile alakası olmadığını belirtmek isterim.
-
1 Ağustos 2017 Salı:Molla Sadra olarak bilinen Sadreddin Muhammed bin İbrahim Şirazi Kavami, (980-1051 Hicri Kameri) Hikmet-i Müteâliye ekolünün kurucusu ünlü bir filozof ve meşhur bir arif olarak felsefi ve irfani düşüncede büyük bir değişim yaratmıştır. Bu ekol kendinden önceki 800 yıllık İslam felsefesini bir kenara bırakarak yeni bir dönem başlattı.
-
18 Temmuz 2017 Salı:Daha önce İran’ın farklı üniversitelerinde de ders veren Bakıru’l Ulum Üniversitesi ve İmam Humeyni Enstitüsü Öğretim Üyesi Amerikalı Prof. Muhammed Legenhausen, 1389 yılında ‘Felsefe’nin Kalıcı Siması’ seçildi. Prof. Muhammed Legenhausen, Havza dergisine verdiği söyleşisinde Batı felsefesinin mahiyetini ve İslam felsefesiyle farklarını ele aldı.
-
30 Haziran 2017 Cuma:Ortada garip bir durum var. İmam Ahmed’den, Sahihü’l-Buhari’den, Sünenü Ebi Davud’dan ve benzerlerinden hadis almakta sıkıntı yokken, Ehl-i Beyt kanalından hadis geldiğinde yüz çevirmemiz isteniyor. Bir şahıs Hz. Rasulullah (s.a.a.) ile altı ay birlikte yaşasa bile ondan hadis alabiliyoruz...
-
26 Mayıs 2017 Cuma:Bu mezarlık öfkesi öyle boyutlara taşındı ki Cezayir’de Selefi bir genç gitti büyük kabristanda kendini patlattı. Gencin vücudunun organları, yüzlerce yıl önce gömülmüş kemiklerle birlikte metrelerce öteye saçıldı. Bu mezarlık kini bizi kabirleri havaya uçuran müminler haline getirmişti. Peki, İslam adı altında yapılan bu eylem, psikolojik bir hastalık mıdır, yoksa ilmî bir durum mu?
-
18 Mayıs 2017 Perşembe:İnsanları birbirinin boğazını bıçakla kesmeye götüren Selefi düşüncesinin en büyük problemi akıl ile savaşmasıdır. Selefi mezhebinin kurucusu İbn Teymiyye'nin problemi, aklı (akli yöntemleri) reddetmiş olmasıdır.
-
3 Mayıs 2017 Çarşamba:Eğer Ebu Davud henüz Muhammed bin Hasan el-Askeri (a.s.) doğmadan önce Mehdi'nin 12'inci İmam olduğunu yazabiliyorsa, Ebu Davud'un sözleri Mehdi (a.s) konusunu gözden geçirmemizi gerektirmiyor mu? Mehdi'nin (a.s.) 12'inci İmam oluşu hadisler ile sabitken ve Muhammed el-Askeri 12'inci İmam iken, hala çıkıp İmam Mehdi'nin var olmadığını savunmak taassup değil midir?
-
22 Nisan 2017 Cumartesi:Elinizdeki makalede, söz konusu eleştirel yaklaşım ele alınmış ve bu yaklaşımın temellerini oluşturan istidlal unsurları şeffaflaştırılmaya çalışılarak delillerinin, İmamî-Şiî literatür göz önüne alınmadan, Ehlisünnet’in yazılı mirası çerçevesinde ilmî itibardan yoksun olduğu gösterilmiştir.
-
18 Nisan 2017 Salı:İbn Teymiyye bu konu hakkında şu yorumda bulunuyor: "Çünkü bu kişiler, Tevrat ve İncil'de Ahmed'den sonra bahsi geçen 12 büyük ve ulu kişinin (Hz. İsmail’in 12 büyük kişinin babası olacağı bahsinin geçtiği bölüm; ünlü oryantalist Louis Massignon bu Tevrat ayetine dayanarak İslam’ın Hıristiyanlarca sahih bir gelenek olarak görülmesi gerektiğini söyler; Medya Şafak), Rafızilerin imamları olan 12
-
14 Mart 2017 Salı:Tek kelimeyle cevaplandıracak olursak, Ümeyyeoğullarını korkutan şey bunları da korkutmaktadır. Bunlar, Hz. Ali ve Ehl-i Beyt-i Nübüvvet’e ait olan her hususu ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. Aslında mesele sadece Ali (a.s.) ile de bağlantılı değildir. Bunların peygamberlikle ve peygamberlik mirasıyla sorunları vardır.
-
7 Mart 2017 Salı:Ehl-i Sünnet imamı ve çağın fıkıhçısı Muhammed Ebu Zehra bundan dolayı şöyle diyor: "Allah'tan korkun! Bu mezhebin Cafer-i Sadık'a ait olduğuna ben yakinen emininim, Caferi kitaplarında %70'ten fazla oranda İmam Cafer ve Âl-i Muhammed'in (s.a.a.) sözleri naklediliyor. Caferi mezhebinin İmam Sadık'tan naklettiği rivayetlerin bizim kitaplarımızda mevcut olması ise bunun en büyük delilidir."
-
28 Şubat 2017 Salı:Velayet, İslâm ümmetinin bekasını güvence altına alır; velayet olmaksızın ne ümmet kalır ne imamet, İslâm’dan da geriye birtakım ilahî kanunların dışında bir şey kalmaz. İslâm’ın dinamik, mücadeleci ve yapıcı hale getiren velayettir. İmam Hüseyin’in (a.s.) ifadesiyle, namaz, oruç, zekât gibi İslâm’ın şartları dahi velayet ve imamet sayesinde toplumda tahakkuk ve tebellür eder.
-
20 Şubat 2017 Pazartesi:Vehhabi kardeşlerime sormak istiyorum. Rasulullah (s.a.a.) “Size Allah'ın Kitabını ve Ehl-i Beyt’imi bıraktım” demişken, onların mezhebinin var olmaması makul mü? Bu hadis Sahih-i Müslim'de de geçiyor...
-
17 Şubat 2017 Cuma:Hz. Resulullah’ı (s.a.a.) hacda arefe günü Kasva isimli devesine binmiş hutbe verirken gördüm, şöyle diyordu: ‘Ey İnsanlar! Size iki şey bırakıyorum onlara uyarsanız asla sapıtmazsınız, Allah’ın Kitabı ve ıtretim (neslim) olan Ehl-i Beyt’im.’”
-
4 Şubat 2017 Cumartesi:Ahir zamanda bir kurtarıcının ortaya çıkacağı inancı bütün semavî dinlerin başat inançlarından birini oluşturur. Aşağıda okuyacağınız söyleşide, Hüccetülislam Necmeddin Tabesî, temel Ehl-i Sünnet kaynakları çerçevesinde İmamet ve Mehdîlik konusunu ele aldı.
-
28 Ocak 2017 Cumartesi:Sünnî muhaddislere göre 7 veya 8 sahabî tarafından nakledilen hadis, mütevatir hadistir ve mütevatir hadis, Kur’ân ayeti mesabesindedir; Gadir-i Hum hadisi ise 100’den fazla sahabî tarafından nakledilmiştir.
-
23 Ocak 2017 Pazartesi:Eğer ümmet tarafından İmam Ali’nin (a.s.) gerçek konumu kabul edilmiş olsaydı, tefrikadan sakınmak açısından ümmetin durumu nice olurdu? Bu sorunun cevabı aynı mazmunda biri Hz. Fatıma’dan (a.s.), diğeri İmam Bâkır’dan (a.s.) nakledilen farklı hadiste verilmiştir: “Hak, hak sahibine verilmiş olsaydı Allah hakkında ihtilaf eden iki kişi bulamazdın!” İki hadis de oldukça güvenilir bir kaynak olan Kifâyetü’l-Eser’de geçer.
-
20 Ocak 2017 Cuma:İmâmiyye Şiilerinin On İkinci İmamlarının varlığının ispatı etrafındaki tartışma, tarih boyunca canlı olagelmiştir. Günümüzde de Ahmed el-Kâtib gibileri O’nun varlığını reddetmekte ve Dört Naip meselesini uyduruk saymaktadır. Bu makalede bu türden şüphelere cevap vermek hedeflenmektedir.
-
13 Ocak 2017 Cuma:Havza Haber Ajansı, uluslararası sahada faal olan Arjantinli din adamı Şeyh Abdülkerim Paz’la bir söyleşi yaptı. Aşağıda, bir Hıristiyan keşişin, Hz. Masume’nin (a.s.) türbesinin manevi atmosferinden nasıl etkilendiğini okuyacaksınız.
-
11 Ocak 2017 Çarşamba:"Ben bu farklı Kur'an meselesini tahkik etmek üzere İran'a gittim. Günler, hatta haftalar geçirdiğim Tahran ve Kum şehirlerini ziyaretim sırasında gördüm ki, Medine-i Münevvere'de Kral Fahd tarafından bastırılan Kur'an'ı, İran'da Şii Müslümanlar öpüp alınlarına koyuyorlar."
-
2 Ocak 2017 Pazartesi:Üçüncü kaynak; Allame Münavî’nin Feyzü’l-Kadir adlı eseridir. O bu eserinde şöyle demektedir: Bu haber Peygamber’in (s.a.a.) Ehl-i Beyt’inden sarılıp tabi olmaya ehil olan kimselerin kıyamete kadar her zaman mevcut olacaklarını bildirmektedir.
-
28 Aralık 2016 Çarşamba:"Öyleyse, bu toprak üzerine secde etme konusu, Ehl-i Sünnet kitaplarında mevcut olan kanıtlanmış bir meseledir. Gerçek şu ki, Şia kardeşlerimizin toprağa secde etmesi, kanıtlanmış ve sorgulanmaya ihtiyacı olmayan bir iştir."
-
20 Aralık 2016 Salı:Medya Şafak olarak, Nasr TV'de yayınlanmış olan "Selefiliğe 100 Soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.
-
12 Aralık 2016 Pazartesi:İmam Sadık’tan (a.s.) şöyle rivayet olunmaktadır: Şüphe edildiğinde beklemek helake yuvarlanmaktan daha hayırlıdır. Her hakkın üzerinde bir hakikat vardır. Her doğrunun üzerinde de bir nur bulunmaktadır. Allah’ın Kitabına uygun olanı alın. Aykırı olanı ise bırakın.
-
7 Aralık 2016 Çarşamba:"İmam Zehebi'nin de dediği gibi, İbn Teymiyye eski zamanda yaşadı, onun zamanında Harran şehrinde cuma hutbelerinde Hz. Ali'ye lanet okunuyordu. Ancak biz şu an 21'inci yüzyılda yaşıyoruz. İbn Teymiyye'nin kusuru olabilir, ancak bizim elimizin altında yüzlerce uydu kanalı var."
-
6 Aralık 2016 Salı:Ehl-i Beyt Medresesi ve âlimlerinin Kur’an-ı Kerim’in tahrif edildiğine inanmadıklarını söyleyebiliriz. Onlar şöyle derler: Eğer Kur’an muharref olsaydı Ehl-i Beyt İmamları rivayetleri Kitab’a arz etmemizi nasıl emredebilirlerdi? Muhammed Gazzali de Şia’ya nispet edilmeye çalışılan tahrif görüşünün boş bir iddia olduğunu açıkça dile getirmektedir.
-
1 Aralık 2016 Perşembe:Gadir Hadisi, Şia'nın Emirü’l-Müminin Ali’nin (a.s.) velayeti için gösterdiği en üstün delillerden biridir ve bu hadis Şia ve Ehlisünnet tarikleriyle, sahih senetlerle ve mütevatir (yalan üzerinde birleşmesi mümkün olmayan sayıda insan tarafından anlatılan, nakledilen olay, hadis) olarak nakledilmiştir.
-
23 Kasım 2016 Çarşamba:Medya Şafak olarak, Nasr TV'de yayınlanmış olan "Selefiliğe 100 Soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.
-
21 Kasım 2016 Pazartesi:Ebu Karra ‘Sen rivayetleri yalanlıyor musun’ deyince İmam Rıza (a.s.) ‘Rivayetler Kur’an ile çeliştiği zaman onları yalanlarım. Müslümanlar şu hususta ittifak etmişlerdir: Allah bilgi bakımından kuşatılamaz, gözler O’nu görmez ve O’nun gibi hiçbir şey yoktur’ buyurdu.
-
17 Kasım 2016 Perşembe:Medya Şafak olarak, Nasr TV'de yayınlanmış olan "Selefiliğe 100 Soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.
-
11 Kasım 2016 Cuma:Medya Şafak olarak, Nasr TV'de yayınlanmış olan "Selefiliğe 100 Soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.
-
4 Kasım 2016 Cuma:Medya Şafak olarak, Nasr TV'de yayınlanmış olan "Selefiliğe 100 Soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.
-
31 Ekim 2016 Pazartesi:Medya Şafak olarak, Nasr TV'de yayınlanmış olan "Selefiliğe 100 Soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.
-
22 Ağustos 2016 Pazartesi:"Bizler de Ehl-i Beyt’i seviyoruz" demesinler sadece. Azizim, alimler Sekaleyn hadisini tutunma anlamına gelen temessük ile ifade etmektedir. Hadis-i şerif ‘İkisine sıkıca tutunduğunuz müddetçe benden sonra asla sapıtmazsınız’ buyurmaktadır. Yani Kuran’ı ve Ehl-i Beyt’imi sevdiğiniz müddetçe demiyor ifade. Evet sevmek zorunludur, ancak yeterli değildir.
-
15 Temmuz 2016 Cuma:Sizler icma meselesine dayanıyorsunuz. Bakınız Ali b. Ebu Talib (a.s.) ne buyurmaktadır: "'Sana Selman’dan, Ammar’dan, Ebuzerr’den, Mikdad’tan, İbn Ubade’den ve İbn Ubade ile birlikte bulunan Ensar'dan oluşan topluluk da karşı çıkmaktadır. Bunlar ümmetten değil midir?'
Ebu Bekir “Hepsi de ümmettendir” dedi.
-
14 Haziran 2016 Salı:Ebu Karra "Sen rivayetleri yalanlıyor musun?" deyince İmam Rıza (a.s.) "Rivayetler Kur’an ile çeliştiği zaman onları yalanlarım. Müslümanlar şu hususta ittifak etmişlerdir: Allah bilgi bakımından kuşatılamaz, gözler O’nu görmez ve O’nun gibi hiçbir şey yoktur" demiştir.
-
16 Mayıs 2016 Pazartesi:O bu eserinde şöyle diyor: Son derece gariptir ki, Sekaleyn hadisi Sahihü Müslim’de, Sünenü’t-Tirmizi’de -ki Tirmizi hadisin sahih ve hasen olduğunu belirtir-, el-Müstedrek’te - Hâkim bu hadisin hasen olduğunu belirtir-, Müsnedü İmam Ahmed’te, Taberani’nin el-Mucemü’l-Kebir’inde geçtiği ve isnadı sahih olduğu halde çağdaş bilginlerin ve hatiplerin büyük bir çoğunluğu ya hadisi bilmiyor veya bilmezlikten geliyor.
-
5 Mayıs 2016 Perşembe:Vahhabi âlim Dr. Muhammed Albar, korkarım Yahudiler ve destekçilerinin Hz. Muhammed'in (s.a.a.) nübüvvetini gizlemek istediği gibi, biz de 'Sakaleyn' hadisinin doğrusunun ‘Kitabullah ve Ehl-i Beyt’ şeklinde olduğunu gizliyoruz, diyor. Bizzat Vahhabi âlimi söylüyor bunu!
-
30 Nisan 2016 Cumartesi:1968'de Yemen'de dünyaya gelen İsam el İmad, Suudi Arabistan'ın üniversitelerinde tahsil görmüş bir Vahhabi âlimi iken, Şia ile tanışmasının ardından bu mezhebe geçmişti. Yemen Husi hareketinin kurucusu Hüseyin Husi'nin öğrencilerinden olan Dr. İmad, Kum'da tahsilini sürdürmektedir ve pek çok kitap kaleme almış önemli bir muhakkiktir.
-
13 Nisan 2016 Çarşamba:Ala İbn el-Müseyyeb’den, o da babasından şöyle rivayet etmektedir. Ben, Bera İbn Azib ile karşılaştım ve kendisine şöyle dedim: Müjdeler olsun sana! Hz. Peygamber (s.a.a.) ile sohbette bulundun. Rıdvan Biatinde de bulundun. O da ‘Ey kardeşimin oğlu, sen sonradan neler ihdas ettiğimizi bilmiyorsun?’ dedi. (Buhari)
-
30 Mart 2016 Çarşamba:O, Kevser Havuzundan dostlarına su verecektir. Öyleyse sâki Hz. Ali b. Ebu Talib’tir. Düşmanlarını Havuz'dan uzaklaştıracaktır...
-
14 Şubat 2016 Pazar:Ehl-i Sünnet’in büyük bilginlerinin eserlerinden bazı pasajlar okuyacağım ki konu vuzuha kavuşsun. Sizin de belirttiğiniz gibi Kevser Havuzu konusu Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Şia arasında ortaktır. Bu konu İmamların sayısı, masumiyetleri gibi üzerinde görüş ayrılığı bulunan meselelerden değildir.
-
14 Ocak 2016 Perşembe:Kevser Havuzundan içenler cennete girecekler. Zira bu su onları temizleyecektir. Onları tertemiz ve kâmil kılacaktır. Bu havuzdan men edilen ve içilmesine müsaade edilmeyenler ise cennetten uzaklaştırılacak olanlardır. Sahihü’l-Buhari’de okuduğumuz hadislerde de gördüğümüz gibi sahabeden bir grup getirilecek ve Havuzdan uzaklaştırılacaklardır.
-
8 Ocak 2016 Cuma:... Bu durum gerçekten garip, bunca şeye rağmen Ehl-i Beyt Okulunu Hz. Resulullah’ın (s.a.a.) sünnetine aykırı davranmakla suçluyorlar! Hz. Ali’yi, Ehl-i Beyt Ekolü bağlılarını Hz. Resulullah’ın (s.a.a.) sünnetine aykırı davranmakla ve bidat ehli olmakla itham ediyorlar!...
-
18 Kasım 2015 Çarşamba:İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre o şöyle demektedir: Ömer’in şöyle dediğini işittim: “Vallahi, ben sizin muta nikâhı yapmanızı nehyediyorum. Kuşkusuz muta nikâhı Allah’ın Kitabı’nda geçiyor. Şüphesiz Resulullah (s.a.a.) da bunu uyguladı.” Rivayet sahih bir isnada sahiptir.
-
19 Ekim 2015 Pazartesi:Çünkü o “Bu hadis bize Ehl-i Beyt sevgisini, Ehl-i Beyt’i ululamayı, onların Hz. Resulullah’ın (s.a.a.) oğulları olmaları münasebetiyle konumlarını gözetmeyi anlatmak istiyor” demiyor. O, bu hadis “temessük”ü (tutunmayı) emrediyor, diyor. Kimileri hadisin anlatmak istediği Ehl-i Beyt’e sevgi duymaktır, demek suretiyle hadisin içini boşaltmaya çalışmaktadır, oysa hadisin kendisinde “ma in ehaztum/aldığınız, sarıldığınız müddetçe” ifadeleri geçmektedir.
-
22 Eylül 2015 Salı:İbn Abbas şöyle demektedir: Üzerinize gökten neredeyse taş yağacak! Ben size Hz. Resulullah’ın (s.a.a.) buyruğunu aktarıyorum, sizler ise Ebu Bekir ve Ömer şöyle şöyle diyor, diyorsunuz.
-
9 Ağustos 2015 Pazar:Bundan sonra başka bir grubu getirirler. Ben onları da tanırım. Benimle onlar arasında bir adam çıkarak ‘Gelin’ diye seslenir. Ben ‘Nereye?’ diye sorarım. Adam ‘Allah’a yemin olsun ki cehenneme’ der. Ben ‘Bunlar ne yapmışlar?’ diye sorarım. O şöyle cevap verir ‘Bunlar senden sonra gerisin geriye, eski hallerine döndüler.’ Rivayetteki ‘onlar arasından bir adam’ ifadesiyle bizim açık hadislerimize göre Hz. Ali b. Ebu Talib'e işaret edilmektedir. Önceki programlarda onların nasslarla oynadıklarını gösteren nice örnekleri inceledik.
-
9 Nisan 2015 Perşembe:Tahavî: Bu ayet-i kerime nazil olduktan sonra Hz. Resûlullah (s.a.a.) Ali’yi, Fatıma’yı, Hasan ve Hüseyn’i çağırdıktan sonra şöyle buyurdu: Allah’ım benim ehlim bunlardır. Bu hadiste, ayette geçen Ehl-i Beyt kavramıyla sadece Hz. Resûlullah (s.a.a), Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyn’in (a.s.) murad edildiği vurgulanmaktadır.
-
1 Nisan 2015 Çarşamba:Alusî devamında şöyle diyor: “Bu haberler Ehl-i Beyt kavramının genel anlamını daraltmakta, sınırlamaktadır. Ev hangi anlamda olursa olsun bir sınırlama söz konusudur. Bununla kastedilen abanın altında bulunan kimselerdir. Dolayısıyla hanımı bu kelimenin kapsamına girmez.”
-
6 Mart 2015 Cuma:Demek ki Müslümanların bir bölümü “Allah’ın Kitab’ı ve Sünnet’im” şeklindeki isnad zincirinden yoksun bir rivayeti hadis diye aktarıyorken “Allah’ın Kitab’ı ve İtret’im” şeklindeki mütevatir hadisi ise zayıf görüyor ve nakletmiyormuş.
-
12 Şubat 2015 Perşembe:Pasajdaki kinayeyi ve dokundurmayı görebiliyor musunuz? Edebiyatta “Tariz/kinaye bazen tasrihten (açık açık söylemekten) daha etkilidir” şeklinde bir söz vardır. Yazar bu sözleriyle İmam Hüseyn’e kendince dokundurmada bulunmak istemektedir. Pasaja göre İmam Hüseyn (a.s.) Allah için bir şey yapmamıştır. Hâşâ O’nun kıyamının altındaki neden dünyaya olan tutkusu ve hırsıdır!
-
14 Ocak 2015 Çarşamba:İbn Kayyım “Allah-u Teâlâ İmam Hasan’ı mükâfatlandırdı ve imameti O’nun zürriyetine verdi. İmam Hüseyn’i (a.s.) ise dünyayı istemesi yüzünden cezalandırdı!” diyor. Yani Hz. Resulullah’ın (s.a.a.) reyhanesi, Ehl-i Beyt-i Mutahhara’dan biri hakkında bu ifadeleri kullanıyor İbn Kayyım el-Cevziyye! Bu çizgiyi niçin Ümeyyeci din anlayışına bağlı, Ali’ye ve Ehl-i Beyt’ine düşmanlık besleyen bir akım olarak tanımlıyorsun diye soranlara işte bundan dolayı diyorum!
-
30 Aralık 2014 Salı:İbn Arabi şarihi Şarani: İmam Mehdi, İmam Hasan-ı Askerî’nin evladındandır. Hicretin 255. yılının Şaban ayının 15. gününün gecesinde dünyaya gelmiştir. Mehdi, Hz. İsa b. Meryem ile bir araya geleceği güne kadar hayatta kalacaktır. Buna göre şu anki yaşı -eserin yazıldığı tarih itibariyle- 700’dür.
-
24 Aralık 2014 Çarşamba:İbn Teymiyye İmam Mehdi'nin sağ olduğu inancına hurafe derken, Mecmuu’l-Fetava adlı eserinde şöyle der: Çünkü Deccal hakkında doğru görüş O’nun Hz. Peygamber döneminde hayatta olduğu, günümüze kadar hayatını sürdürdüğü ve henüz çıkmadığı, şu anda da bir adada yaşadığı şeklindedir.
-
19 Aralık 2014 Cuma:İbn Arabî Futuhatü’l-Mekkiye'de şöyle diyor: "Allah-u Teala O'na (Mehdi'ye) öğretecektir. Hadis-i nebevî 'O benim eserime uyar ve hataya düşmez' buyurmaktadır. O’nun kendisine uyulan ve masum olduğunu öğrendik. Masumiyet ancak hükümde yanlışa düşülmediğinde bir anlama sahiptir.Hz. Resulullah’ın (s.a.a.) verdiği hükümde yanlışlık vardır denilemez."
-
15 Aralık 2014 Pazartesi:İbn Arabî devamla şöyle diyor: "O (Mehdi) masumdur. Hükümde yanlışa düşülmemesi ancak masumiyet ile anlamlı olabilir. Zira Hz. Resulullah’ın (s.a.a.) verdiği hükümde yanlışlık vardır denilemez. Bu imamın hükmü de Hz. Resulullah’ın (s.a.a.) verdiği hükümdür. ‘O, arzusuna göre konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.’(53/en-Necm/3-4)"
-
21 Kasım 2014 Cuma:İbn Kesir 12 imam ve halife hadisinin sahihliğini peşinen kabul ediyor. Ona göre Ümeyyeoğulları 12 imamın kapsamında değildir. Rivayete göre hadis Muaviye’yi de başka birisini de kapsamamaktadır. Ayrıca bu hadis ne Yezid’i, ne de Abdülmelik’i ve çocuklarını kapsamaktadır.
-
10 Kasım 2014 Pazartesi:Ehlisünnet’in meşhur âlimi ve İbn Teymiyye’nin çağdaşı olan Zehebî, Zeğalu’l-ilm adlı kitabın ve Nasihatü’z-Zehebiyye başlıklı risalenin/mektubun yazarıdır. Zehebî bu iki eserinde, bilhassa Nasihat’ında İbn Teymiyye’yi ve takipçilerini sert bir dille eleştirmiş ve onları sapkın olarak nitelemiştir. Kitabın ve mektubun muhtevası kendi akideleriyle bağdaşmadığından Selefî ve Vahhabî âlimler bu iki eserin Zehebî’ye aidiyetini inkâra kalkışmışlardır.
-
30 Ekim 2014 Perşembe:“Bu hadisteki şazlık onlarca şazz örnekten biridir. Bu örnek kör bir taassupla Sahihü’l-Buharî ile Sahih-ü Müslim’in içerdiği tüm rivayetlerin sahih olduğunu söyleyen yeni yetme bazı kimselerin cehaletine delalet etmektedir. Bu grubun karşısında Sahiheyn’in rivayetlerini herhangi bir mihenge vurmayıp sırf akıllarına yatmadı diye reddeden bazı yazarlar bulunmaktadır. Biz hem bunların hem de berikilerin görüşlerini kabul etmiyoruz.”
-
24 Ekim 2014 Cuma:Buharî’nin isimlerin verilmesi noktasında ilmî emanet bilinciyle hareket etmediğini anlamış olduk. İkinci olarak da muta nikâhı örneğinde de gördüğümüz gibi Hz. Resûlullah’tan (s.a.a.) aktarılan hadislerin naklinde de emanete sadık olmadığını öğrendik. Buharî, rivayetlerde de görüldüğü gibi “ilâ ecelin / belirli bir süreye kadar” ifadesini zikretmemiştir. Üçüncü olarak da Abdullah İbn Mesud’un ismini zikretmemekle onun mutayı caiz görenlerden olduğu gerçeğini sümenaltı etmeye çalışmıştır.
-
11 Ekim 2014 Cumartesi:Şia karşıtı propagandanın öne çıkan argümanlarından birini daha çürüten önemli bir çalışmanın tam çevirisini yayınlıyoruz.
-
21 Eylül 2014 Pazar:Allah’a kasem ediyorum ki Sahihu İbn Hibban’da, Müsnedu Ahmed’de Ali (a.s.) ve Ehl-i Beyt hakkında nakledilen rivayetler Sahihu Müslim’de geçseydi kesinlikle bu esere "sahih" demezlerdi! Aynı nedenden dolayı Buharî’nin Müslim’den daha sahih olduğunu söylüyorlar.
-
16 Eylül 2014 Salı:Muhammed Abduh, Kabü’l-Ahbar'ı İslam kültürüne batıl İsrailiyat ürünlerini yerleştiren şahıs olarak tanıtmaktadır. Kabü’l-Ahbar İslam kültürüne İsrailiyatı nasıl sokmuş? O, Ebu Hureyre’yi seçmiş, Ebu Hureyre de bunları Kab’a değil de Hz. Resûlullah’a (s.a.a.) nispet etmiştir.
-
10 Eylül 2014 Çarşamba:Allame Albanî, Silsiletü’l-Ehadisi’s-Sahiha adlı eserinde rivayeti naklettikten sonra şöyle der: “Buharî’nin rivayet ettiği bu hadisteki şazlık onlarca örnekten bir tanesidir. Bu rivayet, Sahihü’l-Buharî ile Sahih-ü Müslim’in bütün rivayetlerinin sahih olduğunu söyleyen kör taassup bataklığına dalmış yeni yetişen bazı kimselerin cehaletine delalet etmektedir."
-
6 Eylül 2014 Cumartesi:İbn Teymiyye (661-728) görüşlerini Minhacü’s-sünneti’n-nebeviyye adlı kitabında çeşitli konulardaki hadisleri tenkit ederek beyan etmiştir. Bu makalede, önce Ehlisünnet ulemasının İbn Teymiyye ve kitabı Minhacü’s-sünnet hakkındaki düşüncelerini ele alacak, ardından İbn Teymiyye’nin Hz. Peygamber’in (s.a.a) hadislerini değerlendirme yöntemlerini örnekleriyle inceleyerek analiz edeceğiz.
-
5 Ağustos 2014 Salı:İbn Teymiyye’nin Tahavî ile probleminin ardında Gadir-i Hum hadislerini aktarması ve tathir ayetinin bu beş kişiye özgü olduğunu söylemesi yatıyor. Tahavî tathir ayetinin tefsirinde şöyle diyor: “Tilavet edilen bu ayette Ehl-i Beyt’ten murad sadece ve sadece Hz. Resûlullah, Hz. Ali, Fatıma ve Hasaneyn’dir. Kavram bunların dışındaki kimseyi içermemektedir.”
-
3 Temmuz 2014 Perşembe:"Müslim sahih nasslarda olduğu gibi rivayeti nakletmiş, kendisinden sonra ilgili hadisle oynanmıştır. İşte çağdaş Vehhabilerin tutunduğu manen rivayet budur. İşaret ettiğimiz gibi rivayetteki zayıflığı gösteren noktalar bulunmaktadır."
-
23 Haziran 2014 Pazartesi:İbn Kuteybe ve eserleri konusunda Pakistanlı bir Sünnî âlim Mizanu’l-kutub adında bir kitap yazmış ve kitabında İbn Kuteybe’nin ve birçok Ehlisünnet âliminin aslında Şiî olduğunu ileri sürmüştür.
Bu makale bu iddiayı araştırmayı, Pakistanlı müellifin iddiasını kaynaklar ve kanıtlar çerçevesinde tenkit etmeyi amaçlamaktadır.
-
28 Mayıs 2014 Çarşamba:Hz. Peygamber’den sonra, O’nun naibi ve İslam Ümmetinin önderi olan 12 İmam ve halifenin varlığına inanç, bizzat Resûl-i Ekrem’in sözlerinden kaynaklanmıştır ve geçmişi risâlet dönemine dek uzanmaktadır.
-
26 Mayıs 2014 Pazartesi:Derslerin çevirisine devam ediyoruz...
-
22 Mayıs 2014 Perşembe:İbn Teymiyye, Âşûrâ bağlamında en az üç tahrifte bulunmuştur: İmam Hüseyin’in (a.s.) kıyamını körü körüne bir ayaklanma addetmiş; başta Yezîd b. Muâviye olmak üzere Emevîleri aklamış; İmam Hüseyin’i Yezîd’in ve Şamlıların değil de Kufelilerin ve Şiîlerin katlettiğini ileri sürmüştür.
-
14 Mayıs 2014 Çarşamba:İbn Teymiyye Emevîlerin yapmış olduğu cürümler ve kötü ameller meselesini İsrailoğulları ile mukayese etmiş ve şöyle demiştir: Ümeyyeoğullarının cürmü, İsrailoğullarının cürmünden daha büyük değildir. O halde Muaviye'nin, Hasan’ı zehirleme emri vermesi, onun bazı savaşlarının emrini vermesi gibiydi. (Minhâcu’s-Sünne, c. 2, s. 255)
-
4 Mayıs 2014 Pazar:Müfessir Kadı Beydavî ile mektuplaşmış, mektuplarında kelam, hadis, usul ve fıkıh başta olmak üzere çeşitli disiplinlerde görüş alışverişinde bulunmuştur. Beydavî Allâme Hıllî’ye yazdığı ikinci mektubuna şu cümlelerle başlar: “Efendimiz Cemaleddin! -Allah ömrünü daim etsin- Sen usulde, fıkıhta, hadiste müçtehitlerin imamısın!”
-
15 Nisan 2014 Salı:Vahhabîler ve onların öncüsü İbn Teymiyye, Hz. Peygamber’in (s.a.a) Ehlibeyti’nin (a.s) faziletleriyle ilgili hadislerle karşılaştıklarında mümkün mertebe inkâr yoluna başvurur ve bunu yaparken de farklı metotlardan faydalanırlar. Bu stratejileri üç temele; tekzip, tevil ve teşrik (belli bir fazilete bir başkasını ortak etme) dayanır. Bu makalede biz, söz konusu metotları örnekleriyle ele almaya çalışacağız.
-
3 Nisan 2014 Perşembe:Yazar Ehl-i Beyt (a.s.)’ın faziletleriyle ilgili hadislerin benzerlerinin üretilmesinin Ehl-i Beyt muhaliflerinin temel yöntemlerinden olduğunu belirterek, buna örnek olarak da Sakaleyn hadisinde yapılan tahrifi göstermektedir. Buna göre, hadis metnindeki "itretim (soyum) kelimesi "sünnetim" olarak değiştirilmiştir.
-
28 Mart 2014 Cuma:Ricâl sahasındaki eserlerimize baktığımızda, Şia'ya inanç noktasında muhalif de olsa sika bir kişiden aktarılan hadisi kanıt saydığımızı görürsünüz. Bu tür hadisler bizim (Şia'nın) terminolojimizde ‘muvassak’ olarak ifade edilir.
-
21 Mart 2014 Cuma:İbn Teymiye diyor ki: “Ali bin Ebu Talib’i, Abdurrahman b. Mülcem adlı bir harici öldürdü. O, (İbn Mülcem) insanların en âbidlerinden ve ilim ehlinden idi.” (Minhacu’s-Sunne, c. 5, s. 47)
-
10 Mart 2014 Pazartesi:Ricâl ilminde Ehl-i Sünnet’in en büyük âlimi sayılan İbn-i Hacer Askalanî, yine Ehl-i Sünnet’in en muteber ricâl kitabı olan Lisanu’l-Mizan’da şöyle yazmaktadır: “İbn-i Teymiyye, Allame Hillî'ye cevap vereyim derken kendini o kadar kaptırdı ki bu durum Ali b. Ebî Talib'in (a.s.) makamını düşürmesine neden oldu.” (c. 6, s. 319)
-
6 Mart 2014 Perşembe:"Hz. Resûlullah Veda Haccından dönerken Gadir-i Hum denen bir vadide mola verdi… Allah’ın Kitabı ve itretim olan Ehl-i Beyt'im, benden sonra bana nasıl halef olacağınıza bir bakınız. Bu ikisi havuz başında bana varıncaya kadar birbirlerinden asla ayrılmayacaklardır." İmam Tahavî- şöyle diyor: Bu hadis isnad açısından sahihtir.
-
3 Mart 2014 Pazartesi:İbn-i Teymiyye’nin bariz özelliklerinden biri de, Hz. Peygamber’in (s.a.a) Ehl-i Beyt’ine, özellikle de Emirü’l-Müminin’e (a.s.) muhalefet ve düşmanlık etmekti. İbn Teymiyye pek çok kez Emirü’l-Müminin’e, Hz. Zehra ve Ehl-i Beyt’in diğer mensuplarına dil uzatmıştır ki biz burada birkaç tanesine işaret etmekle yetineceğiz.
-
25 Şubat 2014 Salı:İmam Mehdî’nin (a.f.) zuhur edeceği inancı, genel İslâmî bir itikat olmakla birlikte Şia mezhebinde ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Bunun başlıca sebebinin, Şiîlerin, İmam Mehdî’nin doğduğunu ve hayatta olduğunu kabul etmeleri olduğu söylenebilir. Ehlisünnet müelliflerinden bazıları, Şia’nın kaynaklarını ve delillerini göz ardı ederek bu inancı eleştirmişlerdir.
-
20 Şubat 2014 Perşembe:O, bu eserinde Sekaleyn tefsirine ilişkin lugat bilginlerinin ve âlimlerin açıklamalarını aktardıktan sonra şöyle diyor: Özetle Kur’an-ı Azim ve İtret-i Tahire’nin her biri dinî ilim ve sırların, nefis şer’î hikmetlerin ve dakik anlamlar hazinesinin madenidir. Özetle Hz. Resûlullah (s.a.a.) Kur’an ve İtret hakkında Sekaleyn sözcüğünü kullanmakla Ehl-i Beyt’inden ilim öğrenmeye, onlara sımsıkı sarılmaya ve tutunmaya teşvik etmiştir.
-
17 Şubat 2014 Pazartesi:"Bu makalede, Ehlisünnet’in sahih ve güvenilir kabul ettiği kaynaklar çerçevesinde, bu hadisin itibarı ve bütün Müslümanlarca kabul edilebilirliği incelenmiştir. İleride görüleceği üzere hadisin sıhhatinden şüphe duyanların sayısı oldukça azdır ve inkârları ilmî temelden yoksundur."
-
18 Ocak 2014 Cumartesi:Tirmizî’nin Cabir İbn Abdullah’tan rivayetine göre o şöyle demektedir: Hz. Resulullah’ı (s.a.a.) hacda Arefe günü Kasva isimli devesine binmiş hutbe verirken gördüm; şöyle diyordu: Ey İnsanlar! Size iki şey bırakıyorum onlara uyarsanız asla sapıtmazsınız, Allah’ın Kitabı ve itretim olan Ehl-i Beyt’im. Rivayet sahih li-ğayrihidir.
-
14 Ocak 2014 Salı:et-Tufî (Hanbeli) diyor ki ümmetin bir konu hakkındaki icmasının hatadan âri olduğunu gösteren deliller bulunmaktadır. Elimizdeki deliller Ehl-i Beyt’in de bir konuda icma etmeleri halinde bu görüşlerinin masumiyete sahip olduğuna delalet etmektedir. Peki bu iki icma çatışacak olursa hangisi öncelenir? İbn Said et-Tufî’ye göre deliller Ehl-i Beyt’in icmasının daha kuvvetli olduğunu söylüyor
-
8 Ocak 2014 Çarşamba:Allame İbn Said et-Tufi Şerh-u Muhtasari’-Ravda adlı eserde şöyle diyor: “Sahihayn’da rivayet edildiğine göre Hz. Resûlullah (s.a.a.) Necran Hırıstıyanlarıyla mübahele etmek istediğinde kisa ashabı olayında ismi geçenleri alarak onlarla birlikte mübaheleye girişmek istedi. Onlar hakkında ‘İşte bunlar benim ehlimdir’ buyurdu... Bütün bunlar Ehl-i Beyt’in ismi geçen kişiler olduğunu ve başka hiç kimseyi kapsamadığını göstermektedir.
-
25 Aralık 2013 Çarşamba:Vahhabi ulemadan olan Es-Sa’di bu ayetin tefsirinde şöyle der: “Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti.” Müfessirlerden birçoğu ayette söz konusu edilenin Hafsa olduğunu söylemiştir. Hz. Resulullah (s.a.a) ona verdiği bu sırrı kimseye söylememesini emretti. Ancak Hafsa, Aişe'ye haber verdi. Allah da onun yaydığı bu haberi Hz. Peygamber’e (s.a.a.) açıkladı..."
-
21 Aralık 2013 Cumartesi:Allame Albani: Bu konu hakkında en fazla Aişe’nin orasının Hav’eb suyu olduğunu öğrenince dönmeye yeltendiği söylenebilir. Ancak hadis Aişe’nin dönmediğine delalet etmektedir. Bu ise Ümmü’l-Müminin’e yaraşmayan bir davranıştır. Ümmü’l-Müminin’in Hz. Ali’ye karşı hareket etmesinin kökten yanlış olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
-
17 Aralık 2013 Salı:"Acaba Ehl-i Beyt İmamları bu konu hakkında ne diyorlar?" diye sorulabilir. Bizler şu ana kadar konu hakkındaki Ehl-i Sünnet bilginlerinin açıklamalarını sunduk. Ehl-i Beyt İmamları'ndan -yani Ali, Hasan, Hüseyn, Seccad, Bakır, Rıza vd.- hiçbirisi Peygamber hanımlarının kavramın kapsamına girdiğini söylememiştir. Onların ittifak halindeki açıklamalarına göre kavram kendilerine özgüdür.
-
9 Aralık 2013 Pazartesi:Ancak Ümeyyeoğullarını ve Muaviye’yi öven hadisler söz konusu olduğunda bu tür kişilerin eserler telif ettiklerini ve bu tarz rivayetleri sahih göstermek için bin dereden su getirdiklerini görüyoruz. İçlerinden Hz. Ali ve Ehl-i Beyt (a.s.) hakkındaki bir hadisi sahih saymak için çaba gösteren Allah’a ve Resulüne iman eden bir kişiyi göremezsin!
-
3 Aralık 2013 Salı:"Diğer nassları da buna ekleyecek olursak durum açığa çıkar. Hz. Resûlullah (s.a.a.) Sekaleyn ve Gadir hadislerini söylememiş olsaydı dahi, bu ikrarları Ali’nin hilafeti hak ettiğini göstermeye yeterdi. Yani seddü’l-ebvab (kapıların kapatılması) hadisi hilafetin Ali’ye özgü olduğunu göstermektedir."
-
8 Kasım 2013 Cuma:"Eğer Hüseyn'in intikamı alınmamışsa, tarihin sonuna gelinmemiş demektir..."
Selam susuz dudaklara... Mızraktaki o Güneş'e selam...
-
5 Kasım 2013 Salı:Taberi, Camiü’l-Beyan adlı tefsirinde şöyle der: “Rivayetler ayetin Hz. Peygamber, Ali, Fatıma ve Hasan ve Hüseyin hakkında indiğini söylemektedir. Bu görüşü destekleyen rivayetler Ebu Said el-Hudri, Aişe, Enes, Ümm-ü Seleme ve Sa’d İbn Ebu Vakkas tarafından rivayet edilmiştir. İkinci görüşün yegane rivayetini ise İkrime aktarmıştır.”
-
1 Kasım 2013 Cuma:Bu tartışmaların faydası nedir şeklindeki soruya ilişkin olarak, bu konu öyle bir faydaya sahiptir ki bundan daha büyük bir fayda bulunmamaktadır, deriz. Ehl-i Beyt’ten muradın Ali, Fatıma ve Hasaneyn olduğu kesinleşince “Sünnetime sımsıkı sarılın” buyruğunda geçen sünnetin ne olduğu açığa çıkar.
-
24 Ekim 2013 Perşembe:Hz. Peygamber’in Veda Haccı yolculuğunun Medine-Mekke güzergâhını detaylarıyla, hiçbir ayrıntısını atlamadan, durak durak kaydeden tarihçiler dönüş yolunda, Mekke-Medine güzergâhında meydana gelen hadiseleri görmezden gelmiş ve beraberindeki yüz binlerce sahabîyle birlikte Hz. Peygamber’i ansızın Medine’ye ulaştırmışlardır!
-
2 Ekim 2013 Çarşamba:Derslerin çevirisine devam ediyoruz...
-
24 Eylül 2013 Salı:Derslerin çevirisine kaldığımız yerden devam ediyoruz...
-
17 Eylül 2013 Salı:İranlı değerli tarihçi ve âlim Resul Caferiyan'ın ünlü tarihçi, fakih ve müfessir Taberî'nin fazla bilinmeyen yönlerine ışık tutan önemli bir makalesinin çevirisini yayınlıyoruz...
-
22 Ağustos 2013 Perşembe:Medya Şafak olarak, Şia'nın zengin fikri ve politik tarihi ile kesişen konularla ilgili, ilmi ve akademik formda makaleler çevirmeye devam edeceğiz...
-
19 Ağustos 2013 Pazartesi:Derslerin çevirisine devam ediyoruz...
-
13 Ağustos 2013 Salı:Derslerin çevirisine devam ediyoruz...
-
30 Temmuz 2013 Salı:Derslerin çevirisini yayınlamayı sürdürüyoruz...
-
18 Temmuz 2013 Perşembe:Derslerin çevirisini kaldığımız yerden sürdürüyoruz...
-
13 Temmuz 2013 Cumartesi:75 dersin çevirisine devam ediyoruz...
-
3 Temmuz 2013 Çarşamba:İran’ın önde gelen el yazması uzmanı ve katalog yazarlarından Ayetullah Seyyid Ahmed Hüseynî Eşkeverî, Havza Haber Ajansı’na verdiği röportajda Şiî el yazmaları hakkında önemli bilgiler verdi.
-
27 Haziran 2013 Perşembe:75 dersin çevirisi devam ediyor...
-
13 Haziran 2013 Perşembe:75 dersin çevirisini sürdürüyoruz...
-
1 Haziran 2013 Cumartesi:İranlı âlim ve tarihçi Resul Caferiyan, bu çok önemli makalesinde çağdaş Şii karşıtı propagandanın temel argümanlarından birini çürütüyor...
-
30 Mayıs 2013 Perşembe:75 dersin çevirisine kaldığımız yerden devam ediyoruz...
-
25 Mayıs 2013 Cumartesi:Kum İlim Havzası’nda Mehdilik konusunda ders veren Ayetullah Tabesî, Hz. Peygamber’in (s.a.a) Hz. Ali (a.s) hakkındaki müjdelerine işaretle, “Zuhur zamanında İmam Ali sevgisi bütün dünyayı saracak; öyle ki Ehlibeyt düşmanları tahkir edilecekler” diye konuştu.
-
23 Mayıs 2013 Perşembe:75 dersin çevirisine kaldığımız yerden devam ediyoruz...
-
15 Mayıs 2013 Çarşamba:Derslerin çevirisine kaldığımız yerden devam ediyoruz...
-
4 Mayıs 2013 Cumartesi:Derslerin çevirisini sürdürüyoruz...
-
30 Nisan 2013 Salı:Derslerin çevirisini sürdürüyoruz...
-
26 Nisan 2013 Cuma:Derslerin çevirisini sürdürüyoruz...
-
23 Nisan 2013 Salı:Pek çok önemli noktayı içeren ve Şia'ya yöneltilen iftiraları cevaplayan bu derslerin çevirisini sürdürüyoruz...
-
20 Nisan 2013 Cumartesi:Derslerin çevirisini sürdürüyoruz...
-
15 Nisan 2013 Pazartesi:Derslerin çevirisini sürdürüyoruz...
-
11 Nisan 2013 Perşembe:Derslerin çevirisine devam ediyoruz...
-
8 Nisan 2013 Pazartesi:Ayetullah Kemal Haydari'nin Arapça yayın yapan Kevser TV'de yayınlanan ufuk açıcı derslerinin çevirisine devam ediyoruz...
-
4 Nisan 2013 Perşembe:Ayetullah Kemal Haydari'nin Kevser TV'de Sekaleyn Hadisi çerçevesinde yaptığı ufuk açıcı programların sırayla çevirisini yayınlıyoruz...
-
26 Mart 2013 Salı:Salavatta “ve ashabihi” veya “ve sahbihi” ifadesini ekleyenlerin hiçbir ilmî dayanağı yoktur. İddiaları hadislere de dayanmaz. Hadislerde Hz. Peygamber’in birçok kez salavatta Âl’in zikredilmesi gerektiği üzerinde durduğunu görürüz, oysa ashapla ilgili bir beyanı bulunmamaktadır. Bu eklemeyi yapanlar kelimelerin yerini değiştirerek aslında Ehlibeyt’in makamını küçültmek istemişlerdir.
-
25 Ocak 2013 Cuma:Ayetullah Cafer Subhani'den, Mutezile kelamı ile İmamiye'nin itikadi farklarını ele alan ilmi bir makale...
-
8 Ocak 2013 Salı:“Sözlerimi bitirdiğimde dinleyiciler arasından bir filozof, felsefî metinlerde özgürlükle ibadeti birleştiren böylesi hekimane bir sözle karşılaşmadığını ifade etti. Bu filozof, Hz. Ali’nin etkisinde kalarak İslam’ı seçti ve Şiî oldu.”
-
5 Ocak 2013 Cumartesi:Havza Haber Ajansı muhabirleriyle söyleşisinde İslam kültürü ve medeniyeti alanındaki dev eserinden söz eden Dr. Velayeti, bazı şairlerin mezhebî eğilimleri hakkında ilginç açıklamalarda bulundu.
-
10 Ocak 2013 Perşembe:Muhsin Rızai'nin, geçtiğimiz günlerde fena yurduna elveda diyen Rabbani alim Ayetullah Tahrani hakkında kaleme aldığı yazısı...
-
27 Aralık 2012 Perşembe:Havza Haber Ajansı, Hz. İsa’nın doğum günü olduğu iddia edilen içerisinde yer aldığımız günler vesilesiyle Hüccetülislam Resul Rezevî ile Şiî hadislerde Hz. İsa’nın öğretilerine dair bir söyleşi gerçekleştirdi. Aşağıda bu söyleşinin metnini okuyabilirsiniz.
-
4 Aralık 2012 Salı:Raja News, Kum Dini İlimler Havzasında uzun yıllardır tedris ve tahsille meşgul olan Amerikalı profesör Legenhausen ile bir röportaj gerçekleştirdi. İşte o röportajın çevirisi...
-
31 Ekim 2012 Çarşamba:Ayetullah Hamanei, İmam Cevad (a.s) ile ilgili olarak şöyle der: “O, özgür tartışmayı açık bir biçimde temellendiren ilk kişidir. Abbasi halifesi Memun’un meclisinde âlimlerle, propagandacılarla, iddiacılarla ve yorumcularla en ince meseleleri tartıştı, deliller sunarak sözünün hakkaniyetini ispatladı. Özgür tartışma bizim İslamî mirasımızdır."
-
11 Ağustos 2012 Cumartesi:Kum İlimler Havzası'nın önde gelen müfessir, filozof ve ariflerinden Ayetullah Cevadi Amuli'den Kadir Gecesi ve Kur'an-ı Kerim'in nüzulunun keyfiyetine dair ufuk açıcı bir yazı...
-
11 Ağustos 2012 Cumartesi:Kum El Mustafa Üniversitesi Rektörü Ayetullah Arafi, “Hz. Peygamber (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) varoluşsal olarak, en ıssız mekânlarda insan amellerine nezaret edecek bir makamdadırlar” diye konuştu.
-
10 Temmuz 2012 Salı:"İmam-ı Zaman Hz. Mehdi’nin (a.f) doğum gününü kutladığımız bu günlerde Dr. Avanî ile Müslüman bilgelerin İmamet ve Velayet konusuna yaklaşımları üzerine konuştuk ve özelde Hekîm Sühreverdî’nin bu konudaki düşünceleri hakkındaki görüşünü sorduk."
-
29 Mayıs 2012 Salı:Ahlak üstadı Hüccetülislam Fatiminiyâ’nın İmam Hâdi’nin (a.s) hayatı ve Camia-i Kebire Ziyareti hakkında yaptığı konuşmanın çevirisi…
-
26 Mayıs 2012 Cumartesi:"Ben kendi adıma, bütün Müslüman kardeşlerimi, hem kanaat önderlerini ve hareket liderlerini, hem de bu önder ve liderlere tabi olanları Ayetullah Hamanei’ye biat edip bu olgun, bilge rehberin sancağı altında toplanmaya çağırıyorum. Çünkü bugün onun denginde başka bir rehbere sahip değiliz."
-
24 Mayıs 2012 Perşembe:Merhum Ayetullah Behcet hakkında okumaya değer en güzel hatıralara sahip olanlardan birisi de Büyük Üstad Ayetullah Misbah Yezdi’dir. Bu hatıralar, derin içerikleri bir yana, üstad-şakird ilişkisinin bilinmeyen yönlerini hikaye ediyor.
-
3 Mayıs 2012 Perşembe:"İmam Humeyni’nin istikbarla mücadelede gündeme getirdiği ilk ilke şudur; dünyanın müstekbir güçleri ortadan kalkmadıkça insanlar barış, saadet güvenlik ve huzur içinde yaşayamayacaklardır."
-
17 Nisan 2012 Salı:Ayetullah Misbah Yezdi’nin Hz. Masume’nin konumu ve kerametleri hakkında yaptığı konuşmayı sunuyoruz:
-
8 Nisan 2012 Pazar:Merhum Ayetullah Behçet; ölümün müminlerin lezzetlerinden biri olduğunu ve mümin için hiçbir şeyin ölümden daha leziz olmadığını söylemektedir
-
3 Nisan 2012 Salı:Günümüz dünyasında ahlakın, siyasi düşüncelerin oluşumunda ve politikacıların davranışlarında pek bir etkisi yoktur ve çoğu zaman ahlak ilkelerinden sakınmak politikacıların daha çok benimsedikleri bir şey olmuştur
-
1 Nisan 2012 Pazar:Ayetullah Cevadî Amûlî'nin, şehidlerin makam ve tasarrufları hakkındaki makalesini sunuyoruz...
-
22 Mart 2012 Perşembe:İslam Devrimi şu anda ikinci aşamada bulunmaktadır. Yani Batı rasyonalizminden çıkarak dini rasyonalizme geçiş aşamasındadır. Eğer İslam Devrimi değerlerini milli, bölgesel ve küresel alanda yaymak, Rönesans’la birlikte ortaya çıkan yol ve yöntem karşısında yeni bir istikamet tutturmak istiyorsa, kendi İslami rasyonalizmini üretmelidir
-
16 Mart 2012 Cuma:İmam Sadık (a.s) bu hususta şunları söylemektedir: “Eğer adalet uygulanırsa, insanların arasında tek bir yoksul bile kalmaz.”