iyi bağlantılara sahip kaynaklara göre, israil jetleri -hedefi yok etmeden önce- hizbullah misillemesi korkusundan can kaybını önlemek için hedef aldığı araçların önüne uyarı füzeleri fırlatıyordu.
soruna sahip olan sadece insandır ve karar almak sadece insana aittir. başka hiçbir varlık karar almaz. ve yalnız olan tek varlıktır. başka hiçbir varlık yalnızlık hissetmez. her varlık olduğu gibidir, bulunduğu ortamladır. ama insan bir topluluk içinde bulunsa dahi eğer kendindeyse yalnızdır. eğer kendine gelirse tabii ki. peki insan ne zaman yalnızlık hisseder? ciddi bir karar aldığı zaman.
bir iktisat teorisi olarak neoliberalizm her zaman zırvalıktı. ancak eski zaman hükümdarlıklarındaki kralların sahip oldukları tanrısal haklar ve faşizmin "übermensch" inancı (çev: nietzsche’nin üstün insan teorisi) kadar geçerliliğe sahip olmuştur. vermiş olduğu mağrur sözlerin herhangi birisi katiyen mümkün değildi.
bu dersleri bütünselleştirme işine hizbullah komutanı imad muğniye öncülük etti. hizbullah, kuzey israil’deki celile bölgesini işgal edecek ve fethedecekti. hizbullah gözünü israil’in elverişsiz topografik koşullara sahip sınıra yakın kısımları yerine bu açıdan üstünlük arz eden bölgelerine dikti.
baraka, hizbullah’ın direnişe lojistik, politik ve uzmanlık desteği sağladığını belirterek iran’ın maddi desteğinin “gazze direnişinin sebatındaki temeli ve iran’ın hamas’ın 2014 savaşındaki kayıplarını telafi eden tek ülke olduğunu” sözlerine ekledi. ayrıca hizbullah’ın israil- celile’de savaşmak istemesinin filistin’in kurtuluşunu temel davası olarak gördüğünü gösterdiğini söyledi.
afganistan ve pakistan’da yaptığım tahmin çalışmalarını birleştirerek diyorum ki amerika’nın 2001 afganistan işgalinin sonucu olarak bugüne kadar toplam 1.2 milyon afganistan ve pakistanlı öldürülmüştür.
öldürülmüş ıraklıların sayısının artık 1,5 milyon ile 3,4 milyon arasında bir rakamla ifade edileceğini söyleyebiliriz. elde ettiğimiz bu istatistiksel aralığa bakıldığında bizim ilk tahminiz olan 2.38 milyon rakamının olması gereken yerde durduğunu göreceğiz.
bir arifin tabiri ile söyleyecek olursak “ba marifet-i kâmil duzeh, beheşt mi gerded ve ba cehl u nadani beheşt, duzeh mi şeved” yani “bilmekle (marifet ile) cehennem, cennete dönüşür. cehalet ve bilgisizlikle ise cennet, cehennem olur.” hele de “cehl-i mürekkeb” (bilmediğini bilmemek) olursa vay halimize!
israil’in “demir kubbesi” hizbullah füzelerinin %80’ini durdursa bile (ateşlenen 10 bin füzenin 8 bini etkisiz hale getirildiğinde) geriye kalan ve her biri 400-500 kg patlayıcı taşıyan 2000 füze hedefini bulacak ve bu, israil’in hayal bile edemeyeceği türden bir tahribata yol açacak. hizbullah ateşlediği füze miktarını 10.000 adetle sınırlı tutsa bile bu 1.000.000 kg patlayıcı demek.
insan bir şeylerini unutabilir; ama insan “ben”i unutabilir mi? allah korusun bir kişi bir kaza yapabilir ve komaya girebilir. o hastanedeyken mekânı zamanı, nerde olduğunu vs. her şeyi unutabilir. hatta ismini bile unutabilir. ancak “ben”ini unutabilir mi? yani “ben” olduğunu unutamaz. ismini bile unutabilir, ama ben demeye devam eder. işte o ben huzurdur.
netanyahu’nun sunumundan açıkça anlaşılıyor ki hizbullah, düşmanı karşısında “bir korku dengesi” kurmayı başardı. israil artık hizbullah ve lübnan’ın altyapısına zarar verip kendisi de küçük bir zararla sıyrılıp gidemez, zira teşkilat gelişmiş askeri kapasitesinin tamamını kullanarak etkili bir cevap verecek.
pekâlâ, yaratılışın amacı neydi? allah’ın yaratmadaki amacı neydi? ne istiyordu ki yarattı? buna kendisi cevap veriyor: ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim. peki kendisi bilmeden bilinebilmesi mümkün müdür? şimdi size bir soru sorayım: siz tanımayı mı daha çok istersiniz yoksa tanınmayı mı?
arifin biri şöyle diyor: ben bu dünyadaki insanlara hayret ediyorum. onlar âlemin zahir, allah’ın ise gizli olduğunu sanıyor. hâlbuki zatıyla zahir olan allah’tır, siz gidin de gizli olan âlemi bulun.
chris harmer’ın bana 2013’te dediğine göre “dünyadaki en sessiz denizaltı kumlu bir deniz tabanında yatan denizaltıdır. iranlılar bu denizaltıları işte böyle kullanacaklar: limandan çıkar, fars körfezi’nin sığ dibine çökert, kumlu yüzeyde oturup hedefin gelmesini bekle.”
esad ve müttefikleri -iran ve hizbullah- suriye’nin çoğu kurtarıldığı için idlib şehrini de özgürleştirebileceklerine inanıyorlar. bu nedenle esad işgal edilmiş kuzeyin kurtarılmasında ısrar ediyor ve müttefiklerinden, gelecek operasyon aşaması için daha fazla kuvvet göndermeye hazır olmalarını istedi.
mevlana da aşktan onca söz etmesine rağmen, aşkın kendisinin aklın bir letafeti olduğunu söylüyor. acaba bizim meleklerin yaptığına inandığımız âleme ait işleri de aklın eserlerinden biri olarak görmemiz mümkün müdür? evet, bunların hepsi aklın eserleridir.
bugünlerde küresel bir direniş ordusunun kuruluşu yönünde bir harekete tanık olmaktayız. bu orduya küba, venezüella, latin amerika ve afrika’dan gayrimüslimler ve arap olmayanlar da katılmalıdır. imam humeyni de kudüs’ün kurtuluşu için bir ‘ezilenler partisinin’ (hizb-i mustezafân) kurulmasını istemişti.
hayır, allah’a ulaştığında sonsuz seyir yeni başlar. allah’a ulaştığında duruyor mu? allah’a ulaştıktan sonra sonsuz bir seyir başlar. bu konuda bir örnek vereyim. mesela bir yağmur damlası, gelip akan bir suya düşer, akan su daha büyük bir ırmağa dökülür, bu damla yıllarca dereden ırmağa, ırmaktan büyük nehirlere gider en sonunda nereye ulaşır? denize ulaşır.
dünya halklarının 70 yaşındaki israil hakkında farklı bir değerlendirmesi var. nefret edilen bir devlet ve uluslararası bir sabıkalı; pentagon tarafından silahlandırılıp salınmış bir savaş köpeği; savaş, ırkçılık, apartheid ve gericiliğin sembolü. bölgenin tüm halkları için bir tehlike.
yahudilerin mistik kitabı kabala’ya göre, yahudi olmayanlar şeytanın bedenleşmiş formudur ve dünya yahudiler uğruna yaratılmıştır. abd ve israil’deki takipçileri arasında azizlik statüsü kazanmış olan haham kook’a göre, “bir yahudi’nin ruhu ile yahudi olmayan birinin ruhu arasındaki fark… bir insan ruhu ve sığırların ruhları arasındaki farktan daha büyük ve derindir.”
görüyor musunuz savaş nerede başlıyor? hikmet ile din arasında savaş yok, savaş kendi mertebelerindeki insanlar arasındadır. his mertebesinde kalan biri, din benim anladığımdır, sen daha yukarı gitme diyor. peki neden daha yukarı gitmeyeyim? daha yukarısı yok mu? dinin histen daha yukarısı yok mu? ben neden histen daha yukarısına gitmeyeyim?
her şey zihinde olduğuna göre sadru’l-muteelihin, şuna inanır: varlığın hakikati zihinle kavranamaz. varlık kavramını anlayabiliriz. varlık kavramını herkes anlar; ama varlık kavramı varlığın kendisi midir? peki, o halde varlığın kendisine nasıl ulaşabiliriz? ancak zihnimizi aşarsak.
daha fazla ilerlemeden belirtmek gerekir ki, okuyucular bunun duma’daki tek hikâye olmadığından haberdar olmalı. kasabanın yıkıntıları arasında kimyasal gaz hikâyelerine asla inanmadığını ve tüm bunların silahlı islamcı gruplar tarafından yayıldığını söyleyen pek çok insanla konuştum.
kıyısı olmayan denize benzetiyor. kıyı o kalıplardır. öyle bir yere varıyor ki orada kalıplar bitmiştir. büyük ariflerin bahsettiği şuhûd işte budur, yoksa ben cin ve peri gördüm demiyorlar. akıl, adım adım ilerliyor ve kalıpların bittiği bir yere varıyor, ama bunu yapan da yine akıldır.
çünkü varlığın dışında başka bir şey yoktur. varlıktan başka ne vardır ki gelip varlığı tarif edebilsin? çünkü tarif eden daima tarif edilenin dışındadır. hatta biz varlığı tarife kalkıştığımızda -ki varlığı tarif edemiyoruz- söylediğimiz her şeyi varlığın diliyle söylüyoruz. varlık bizim dilimizle konuşuyor, biz varlık hakkında konuşmuyoruz.
kimi vehhabî müellifler, mevcut koşulları fırsata çevirerek ilahî kitabın azametine halel getirecek birtakım görüşler ileri sürmüşler, ehl-i beyt mektebi’nin, şia’nın kur’ân’ın tahrif edildiğine inandığını iddia etmişlerdir. bu makalede, şiî ulemanın görüşleri çerçevesinde vehhabîlerin bu iddiası çürütülmeye çalışılacaktır.
şimdi size bir örnek vereyim, belki bu örnekle biraz açıklayabilirim. mesela herkes sonsuzdan (gayri mütenahi) söz eder, matematikçiler bunu daha iyi anlar. bilgin insanlar sonsuzu bilirler mi bilmezler mi? bilirler… peki sonsuzu tasavvur edebilir misiniz? hayır; çünkü tasavvur ettiğiniz anda o sonlu (mütenahi) olur.
suriye ordusu ve müttefikleri, kararı, batı’nın, uluslararası ve bölgesel güçlerin doğrudan müdahalesi sonucu bir askeri tırmanma riski taşıyan daha kötü bir senaryodan kaçmak için kabul etti. 2013 yılı ağustos ayında amerikan filolarının suriye kıyılarında konuşlandırılması, sadece bir tiyatro ya da tatbikat değildi.
eğer israilli düşman bir yıl içinde savaş çıkarmazsa hizbullah, lübnan topraklarında sahip olduklarının dışında suriye topraklarına yarım milyon füze yerleştirecek. ve israil uçaklarının suriye’deki hizbullah üslerini vurması daha da zor olacak.
brookings enstitüsü, 2009 tarihli “hangi yol iran’a gider? iran’a yönelik yeni bir amerikan stratejisi için seçenekler” başlıklı raporunun tam bir bölümünü, iran hükümetinin devrilmesinin tertip edilmesine ayırmıştı.
bu, yani bir insanın batında gidebilme imkanına sahip olacağı en ileri noktadır. mirac, hatemu’l enbiya’nın (s.a.a.) batıni seyridir. bunu derken ben bunun zahirde olmadığını söylemiyorum, ancak daha çok batın söz konusudur. bu yola herkes gidemiyor. eğer zahirci bir insansa allah’ı kendi tasavvur ettiği gibi bilir. o, kendi tasavvurunda yarattığı bir tanrıya sahiptir.
ona göre husiler “bu havaalanını sıvamaya çok yaklaştılar”. kaygılı bilim adamları birliği'nde bir füze uzmanı olan laura grego, suudi savunma bataryalarının gelen füzeye karşı beş kez ateşlendiğini belirterek şaşkınlığını vurguladı: “bu füzeye 5 defa ateş ediyorsunuz ve hiçbirinde vuramıyorsunuz. bu şok edici bir durum. şok edici, zira sistemin çalışması ve vurması gerekirdi.”
peki yüzünü göstermiyor ne demektir? yani sizin zihninizin kalıbına sığmaz. o'nun her yerde huzuru var; ama sizin o’nun huzurunu kavrama kapasiteniz yok. siz onu bir kalıp içinde tasavvur etmek istiyorsunuz. siz ona zihinsel bir suret vermek istiyorsunuz. ya da sizin gözünüzün önüne gelmesini istiyorsunuz. ya da sizin zihninizde canlanmasını istiyorsunuz. bunlar bizim sorunumuzdur, o’nun değil.
mühendis, saddam hüseyin’in kürtlere karşı düzenlediği halepçe ve enfal operasyonlarında şahsen yaralanmış. “1991’den sonra kürdistan’ın kurtarıldığını görmekten” memnun olmuş ve “kürdistan’da onları savunurken düşen şehitlerimiz var” diye vurguluyor; kendini de, liderleriyle iyi ilişkileri koruyan bir kürt dostu olarak görüyor. ırak ordusu ve hsb’lerin yanında iranlı danışmanlar aynı zamanda, “da
lübnanlı suudi ve körfez uzmanı ve al-akhbar gazetesi yazarı gazeteci ali murad ile medya şafak için suudi arabistan ve lübnan üzerine kısa bir söyleşi yaptık.
hariri’nin bu süreçte hem riyad yönetimini hem de washington yönetimini, hizbullah ile işbirliği yapmayı gerektirse bile lübnan’ın istikrarının iki ülkenin yararına olacağı konusunda ikna ettiğine işaret etti. yazının devamında suudi bir yetkiliden aktaran gazeteci, suudi arabistan’ın lübnan ordusunu desteklemek için amerika ile işbirliği yapma niyetinde olduğunu bildirdi.
örgüt, çocuk parkları ve okullar, hastaneler ve klinikler, hatta süpermarketler inşa ediyor. savaşçıları ve aile fertleri pek çok hizmetten büyük indirimlerle yararlanabiliyor. hizbullah’ın kurduğu okullarda eğitim, kamu okullarından daha ucuzdur. yoksullar burs alır. elbette eğitim arap diline, islam’a ve şii geleneklerine odaklanır. fakat ingiliz dili ve fen bilimleri de öğretilir. bu okullar, o
bu esnada, tam şu anda, milyonlarca ruh – ıraklılar, iranlılar, afganlar, pakistanlılar, kuzey afrikalılar, orta asyalılar, fars körfezi ülkeleri vatandaşları – necef’ten kerbela’ya yapılan dev ve ruhların içini temizleyen bir yürüyüşle sükûnet buluyor. manevi kurtuluşla siyasi beyanı kaynaştıracak şekilde en doğru sözü söyleyen bir ziyaretçinin bana hafif bir tebessümle söylediği gibi, bu yürüyüş
yazar ve profesör emel saad, suudi arabistan'ın lübnan başbakanı saad hariri'yi istifaya zorlamakla suçlanmasından sonra bir de onu göz altına almasının hizbullah’ın desteğinin artmasına yardımcı olduğunu belirtiyor.
tabi ki hepsi marifettir, biraz önce okuduğunuz şu beyitte ‘men be hiş numudem sad ihtimam veli ne şod’ (ben kendime yüz ihtimam gösterdim ama olmadı) derken bununla üzüm şarabının sarhoşunu mu kastediyor? tabi ki hayır. üzüm şarabı yüz ihtimam istemez, ayrıca üzüm şarabının sarhoşu için ‘ama olmadı’ diye bir şey olmaz ki.
hizbullah’ın silahlı gücüne ilişkin değerlendirmeler çeşitlilik gösterir. iran’ın fars haber ajansının ekim 2016 verilerinde hizbullah’ın silahlı gücü, ihtiyat kuvvetler dâhil en az 65 bin asker olarak belirtiliyordu. bunların içinden 21 bin kişi, sürekli eğitim alan profesyonel askerlerdir. 2017 askeri denge raporuna göre şu anda 5 ila 8 bin arası hizbullah üyesi suriye’de savaşıyor.
lars schall tarafından, cıa hakkındaki çalışmalarıyla bilinen araştırmacı-yazar douglas valentine’la yapılan ve schall’ın kendi web sitesinin yanında counterpunch sitesinde de yayınlanan röportajın çevirisini iki parça halinde sunuyoruz.
çok az ciddi analist hizbullah’ın 2006 yılında israil’i yenilgiye uğrattığından şüphe ediyor. new york times bile israil’in başlattığı bu savaş hakkındaki analizinde bunu doğrulamak zorunda kalmıştı. hizbullah’ın elinden aldığı bu yenilgi tel aviv için o denli yıkıcıydı ki geçtiğimiz 11 yıl boyunca onunla tekrar yüz yüze gelmekten geri durdu.
kürtler, amerika’nın rusya destekli suriye ordusunun önünden çekilmeye başladığını gördüklerinde aynı zamanda amerikan himayesinin de yok olacağını görecekler. ruslar bu sırada kürtleri, siyasi uzlaşı sürecinde amerikan kanatları yerine kendi yanlarına çekmek için manevralar yapacaktır. dolayısıyla ruslar bu süreçte deyr el-zor, ırak ve ürdün sınırlarındaki savaş bitene kadar kürtlere baskı uygula
elinizdeki makalede, akılcı ve tarihe felsefî yaklaşımlarıyla tanınan ibn haldun’un hz. peygamber’den (s.a.a) sonraki hilafet meselesi hakkındaki görüşlerini genel hatlarıyla ele alıp, özelde hz. ali’nin (a.s) hilafetine dair düşüncelerine odaklanacak ve güvenilir tarih kaynaklarıyla belgelere dayanarak onun bu konudaki görüşlerinin kritiğini yapacağız. neticede, ibn haldun’un hz. ali’nin imameti
hsg, ortadoğu’daki en büyük askeri ve sivil örgütlerden biri olarak düşünülebilir. bu oluşum, ırak’taki en olası ve arzulanabilir siyasi güç merkezidir. hsg çok sayıda sünni, şii, hıristiyan, yezidi, türkmen ve kürt silahlı oluşumunu birleştirmekte, bu sebeple de iç anlaşmazlıklarına rağmen askeri ve siyasi meseleler için bir platform ve içeriden ya da dışarıdan gelen radikal selefi islam tehdidin
hasan sivri, lübnanlı gazeteci ve körfez uzmanı ali murad ile suudi arabistan’daki 15 eylül hareketini, suud-katar krizini ve yemen'i konuştu.
evet, ben şu andan bahsediyorum. ben “seyyid hasan çağrı yapsa ve savaş için bu kadar insan istiyorum derse’’ varsayımından bahsetmiyorum. şu an, hâlihazırda mevcut ve seyyid hasan komutası ile tam ve doğrudan koordine içinde olan oluşumlardan ve 500 bin savaşçıdan söz ediyorum.
yaklaşık iki ay önce musul’un batısında ele geçirilen bir ışid komutanı, ‘özgürleştirici güçler’ olarak adlandırılan haşd şabi’ye işaretle ‘eğer haşd olmasaydı sizler musul’un ya da başka bir yerin bir milimetresini dahi bizden alamazdınız’’ dedi.
fatımiyun, 2013 yılında bir grup olarak varlığını ilan etti. bu örgüt, başlangıçta suriye’de lübnan hizbullahı ve ıraklıların oluşturduğu seyyidu’ş-şuheda tugayı ile birlikte faaliyet gösteriyordu. daha sonra aşamalı olarak önce tugaya ardından da tümene dönüştü. şu an bu güçlerin sayısı 20 bine ulaşmış bulunuyor.
eldeki bilgilerin gösterdiğine göre bu savaş, körfez rejimlerine her gün 200 milyon dolardan fazlasına mal oluyor. bu haksız savaşın faturasında muazzam rakamlar bulunuyor ve 25 mart 2017 itibariyle ortaya konulan rakamlara göre, bu savaşın öngörülen maliyeti 20 milyar dolardan 660 ila 700 milyar dolara kadar çıkmış durumda.
hamas’ın askeri kanadı, siyasi kanadın iran’ın bölgedeki programına en ilgisiz olduğu dönemde dahi tahran’ın yardımlarından yararlandı. bu yardımlar sayesinde de israil’in 2014’teki gazze saldırısından zaferle çıkmayı başardı. bu, bir yorum değil; hamas liderlerinin açıkça ifade ettiği bir durumdur.
fhkc'li yazar ve gazeteci rasim ubeydat kaleme aldı...
molla sadra olarak bilinen sadreddin muhammed bin ibrahim şirazi kavami, (980-1051 hicri kameri) hikmet-i müteâliye ekolünün kurucusu ünlü bir filozof ve meşhur bir arif olarak felsefi ve irfani düşüncede büyük bir değişim yaratmıştır. bu ekol kendinden önceki 800 yıllık islam felsefesini bir kenara bırakarak yeni bir dönem başlattı.
suriye’nin 20 milyonluk nüfusunun içinden ne kadar insanın mccain’in cezalandırıcı yaptırımlardaki ısrarı sonucunda artık suriye’de kanser tedavisi alamadığını yalnızca tahayyül edebiliriz. 2011’de suriye’de çatışma başlamadan önce yurttaşlar, birinci sınıf en ileri kanser tedavisi de dâhil olmak üzere bedava sağlık hizmeti alabiliyordu.
benim geçmişte hazırladıklarım, israil’in suriye çatışmasına yönelik müdahalesini kapsamlı olarak belgelemişti. söz konusu müdahalelere, hizbullah ve iran’ın silah konvoylarına düzenlenen çok sayıda hava saldırısı, israil işgalindeki golan’ın üzerinde birkaç metre gezen bir suriye jetinin düşürülmesi, hizbullah ve iran komutanlarına düzenlenen suikastlar, el kaide’yle müttefik el nusra birimlerine
bir hafta boyunca suyumuz yoktu, neyse ki kar yağıyordu. bize biraz badem, kiraz, incir ve üzüm sunan bir bahçemiz vardı. bodrumda kutular içinde mısırlarımız da vardı, onlardan yedik. bir pazar sabahı kapı açıldı, bir adam içeri girdi ve "bitti" dedi. adamın ismi ruhullah’tı, yani “allah’ın ruhu”!
şaban, “son yarım yüzyıllık tarihte, suriye ve ırak’ın birbirine yaklaşması, koordinasyon kurması her zaman engellendi. (eski suriye devlet başkanı) hafız esad ve (eski ırak devlet başkanı) ahmed hassan el-bekr kapsamlı bir anlaşmaya varmak üzereyken saddam hüseyin bir darbe yaptı ve suriye’yle yakınlaşma isteyen bütün subayları idam etti” diyor.
iranlı batı asya uzmanı hadi muhammedi, ‘basiret’ sitesine verdiği mülakatta trump yönetiminin bölge politikasını değerlendirdi.
kasım süleymani'nin geçtiğimiz günlerde sızan bir ses kaydı bunu doğruluyor. kayıtta süleymani, suudi arabistan veliaht prensi muhammed bin selman'ın, suriye'de çatışmaların patlak vermesinin ardından suriyeli bir temsilciye riyad'da buluşma teklifi sunduğunu belirtiyor (bu kişi büyük olasılıkla ali memluk'tur).
“israilli düşman suriye ya da lübnan karşısında başlatacağı bir savaşın lübnan-israil ya da suriye-israil arasında kalmayacağını bilmelidir. israil karşısındaki direnişe katılmak için yüzbinlerce savaşçıya kapılar açılacak. herkes direniş ekseninin çok güçlü olduğunu ve düşmeyeceğini bilmelidir. bugün yemen ve ırak sahasında faaliyet yürüten pek çok kuvvet var. pakistan, afgan ve suriyeli savaşçıl
hasan sivri, geçtiğimiz günlerde filistin halk kurtuluş cephesi siyasi büro başkanı semir loubani ile lübnan'da görüştü. işte o röportaj:
hasan sivri, lübnanlı analist dr. enis nakkaş ile abd’nin suriye’ye yönelik saldırısından iki hafta önce medya şafak için röportaj yaptı. işte o röportaj:
insanları birbirinin boğazını bıçakla kesmeye götüren selefi düşüncesinin en büyük problemi akıl ile savaşmasıdır. selefi mezhebinin kurucusu ibn teymiyye'nin problemi, aklı (akli yöntemleri) reddetmiş olmasıdır.
ben başka gazetecilerle birlikte israil’in, bir el kaide bağlaşığı olan el nusra’yla olan işbirliğini belgeledim. fakat şu ana kadar hiçbir israilli, ışid’le de ittifak kurduklarını kabul etmemişti. yaalon’un aşağıdaki sözleri ise üstü kapalı olarak bunu doğruluyor:
trump yönetimi, saldırıları “tek seferlik” olarak tanımladı ve tırmandırma planının olmadığını savundu. ancak bir tırmanış hızla geliyor. rusya, abd’nin bombalama konusunda önceden ikazda bulunmasına rağmen, abd’yle yaptığı, suriye hava sahasındaki çarpışmaları önleme anlaşmasını askıya aldı.
düşmanlarıyla baş etmek için sünni militanlığını kullanmaya dayalı batı-arap gündemi son derece canlı. bu yüzden, suriye’nin başka kısımlarında ışid’e karşı elde edilen başarılara rağmen çatışma son bulmaktan uzakta ve ışid ve halid bin velid ordusu gibi gruplar arap ve batılı sponsorlarından destek almaya devam ettiği müddetçe sona ermeyecek.
kitabında netanyahu'nun bu görüşüne karşı çıkan gates, israil başkanına şöyle söylediğini ifade ediyor: "ıraklılar, 1981 yılında osirak reaktörünün israil tarafından imha edilmesine sessiz kalmış olabilir. suriyeliler de, 2007 yılında reaktörlerinin imha edilmesine tepkisiz kalmış olabilir. ancak iranlılar araplara benzemez. nükleer tesislerine yönelik herhangi bir saldırıda tüm bölgeyi ateşe vere
velayet, islâm ümmetinin bekasını güvence altına alır; velayet olmaksızın ne ümmet kalır ne imamet, islâm’dan da geriye birtakım ilahî kanunların dışında bir şey kalmaz. islâm’ın dinamik, mücadeleci ve yapıcı hale getiren velayettir. imam hüseyin’in (a.s.) ifadesiyle, namaz, oruç, zekât gibi islâm’ın şartları dahi velayet ve imamet sayesinde toplumda tahakkuk ve tebellür eder.
temmuz 2006 savaşında, direniş 33 gün boyunca düşmana yaklaşık 4300 adet füze gönderdi. bugün, israilliler hizbullah'ın günlük olarak 1500 adet füze gönderebileceğinden bahsediyor. elbette bu rakam sadece düşmanın tahminidir. ve israil'in öngörüleri kati bir şekilde hatalıdır!
mühendis röportajında, 2003 amerikan ırak işgalinden hemen sonra mustafa bedreddin ve imad muğniye’nin ırak’a döndüklerini ve ıraklı şii milisleri işgalci abd güçlerine karşı “eğitip hazırladıklarını”, kendisinin de bunların arasında yer aldığını kaydetti.
eski suudi kralı'nın, suriye yönetiminin değişmesi için 200 milyar dolar harcadığı söyleniyor. katar ve birleşik arap emirlikleri de aynı şekilde bu konu için büyük para harcadı. şu an ise, destekledikleri eksenin yenilgisini kabul etmekten başka yapacakları hiçbir şey yok.
"imam zehebi'nin de dediği gibi, ibn teymiyye eski zamanda yaşadı, onun zamanında harran şehrinde cuma hutbelerinde hz. ali'ye lanet okunuyordu. ancak biz şu an 21'inci yüzyılda yaşıyoruz. ibn teymiyye'nin kusuru olabilir, ancak bizim elimizin altında yüzlerce uydu kanalı var."
erbain ziyareti, en geniş ulusal ve dinsel çeşitliliği kendi bünyesinde barındırıyor. bu özellik, bölgedeki şii siyasi-askeri ağı için de geçerlidir. şii güçler hiçbir biçimde istikrarsızlaştırıcı değildir ve kolaylıkla başka inançlardan insanlarla ve gruplarla anlaşabilmektedir.
eğer bu eğilim devam ederse, yabancı devletlerin merkez bankalarında saklanan abd dolarları ülkelerine geri dönecek ve bu durum, kaçınılmaz bir ekonomik çöküşü kolaylaştıracaktır, zira abd’nin ulusal borcu şimdiden 19.5 trilyon dolara ulaşmıştır.
"batı’nın sünni köktencilerle olan işbirliği hakkında yazmış olan robert dreyfus, batılı kaynakların baasçıları acımasız katiller olarak şeytanlaştırmak için hama'daki ölüm rakamlarını kasıtlı olarak abarttığını ve baasçıların da müslüman kardeşler’i yıldırmak için bu yanıltmacanın peşinden gittiğini ileri sürer."
medya şafak olarak, nasr tv'de yayınlanmış olan "selefiliğe 100 soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.
iranlı ortadoğu uzmanı mesud esadullahi, alwaght sitesi ile yaptığı röportajda musul’un özgürlüğüne kavuşturulma operasyonunu felluce’nin teröristlerden kurtarılma operasyonuna benzetti ve operasyona katılan kuvvetlerin ilk önce civar bölgelerin kurtarılmasına ağırlık vereceklerini ve sonraki adımlarda da operasyonun nihai aşamasına başlamak için şehri kuşatacaklarını söyledi.
abd dışişleri bakanlığı bilgi notunda şunlar söyleniyor: “ışid’e ve bölgedeki diğer radikal gruplara yasadışı mali ve lojistik destek sağlayan katar ve suudi arabistan hükümetlerine basınç uygulamak için diplomatik ve daha geleneksel istihbarat varlıklarını kullanmamız gerekiyor.”
bu yapı 42 gruptan oluşup yaklaşık 140 bin savaşçıya sahiptir ve bunların 60 bini hâlihazırda fiilen ışid ile savaşmakla meşguldür. teşkilat yapısı genel olarak iki kısma ayrılabilir: bedir ordusu, asaibu ehli hak ve hizbullah tugaylarının oluşturduğu ana bünye ve çoğu ayetullah sistani’nin fetvasından sonra ortaya çıkan diğer küçük gruplar.
halep'in kuzey kısmındaki beni zeyd kasabası, temmuz ayında, bizim halep’e gelişimizden birkaç hafta önce suriye ordusu tarafından özgürleştirilmişti. mahalle kurtarılmadan önce, batı halep’teki yerleşim alanlarına fırlatılan ölümcül “cehennem topu” füzeleri için bir fırlatma rampası işlevi görüyordu, bu yüzden de bu gelişme, suriye halkı tarafından dev kutlamalarla karşılandı.
iran islam devrimi ve hizbullah'ın amerikan emperyalizmi, siyonizm ve bölgesel arap gericiliğiyle yaklaşık 40 yıldır sürdürdüğü mücadelesinin öne çıkan belli başlı dönüm noktalarının kısa bir özeti...
tel aviv yönetiminin en acılı kâbusu ise, hizbullah'ın işgal altındaki golan tepelerini geri alması korkusu. buna göre, gelecek savaşta cephe nakura'dan lübnan sınırına kadar uzayabilir. bölgede eskiye göre çok daha tecrübeli ve güçlü bir savaş sürdüreceği beklenen hizbullah'ın yeni ortağı suriye ordusu, 5 yıllık tecrübesi sayesinde birçok savaş metoduna hâkim olmuş deneyimli askerlere sahip.
dr. james petras 29 dilde yayınlanan 62’den fazla kitabın ve american sociological review, british journal of sociology, social research ve journal of peasant studies gibi akademik dergilerde yayınlanan 600’ü aşkın makalenin yazarıdır. new york times, the guardian, the nation, christian science monitor, foreign policy, new left review, partisan review, tempsmoderne, le monde diplomatique gibi gaze
sizler icma meselesine dayanıyorsunuz. bakınız ali b. ebu talib (a.s.) ne buyurmaktadır: "'sana selman’dan, ammar’dan, ebuzerr’den, mikdad’tan, ibn ubade’den ve ibn ubade ile birlikte bulunan ensar'dan oluşan topluluk da karşı çıkmaktadır. bunlar ümmetten değil midir?' ebu bekir “hepsi de ümmettendir” dedi.
suudi arabistan hükümetine yakınlığı ile bilinen emekli suudi general envar aşki, 'yediot ahronot' gazetesine verdiği demecinde, riyad ve suudi arabistan arasında güvenilir ilişkilerin olduğunu alenen duyurdu. aşki açıklamasında, "israil ve suudi arabistan'ın müşterek çıkarları vardır" sözlerini kullandı.
beyaz miğferler, eski bir ingiliz subayı officer ve şimdi blackwater-academi ile birleşerek constellis holdings’e dönüşmüş bir özel yüklenici kuruluş olan olive group içindeki bir paralı asker olduğu kabul edilen james le mesurier tarafından kuruldu. kuruluş, esad’a karşı batı müdahalesini savunan savaş yanlısı bir pr firması olan purpose ınc. üzerinden george soros’la bağlantılıdır.
ebu karra "sen rivayetleri yalanlıyor musun?" deyince imam rıza (a.s.) "rivayetler kur’an ile çeliştiği zaman onları yalanlarım. müslümanlar şu hususta ittifak etmişlerdir: allah bilgi bakımından kuşatılamaz, gözler o’nu görmez ve o’nun gibi hiçbir şey yoktur" demiştir.
ben kitabımda da yazdım. bölge güçlerinin yeniden inşa edilmesini ve bölge güvenliğini sağlayan iran’dır. aksi halde bölgeni tamamı israil’in ayakları altında olurdu. iran hizbullah’ı silahlandırdı, hamas ve filistinli gruplara yardım etti. direniş güçlerine sürekli destek sundu. iran bu dengenin sağlanmasındaki esastır.
"temmuz 2006 savaşının maliyetleri tamamen körfez parasıyla karşılandı. abd ve ingiliz yönetimleri israillilere silah, teçhizat ve cephanelik gönderirken bile hepsinin parası suudiler tarafından ödeniyordu."
rehber bize mektubunda bunun zor bir savaş olacağını, allah’ın elçisi hazreti muhammed (s.a.a.) zamanındaki hendek savaşı’na çok benzer olacağını söylemiş, fakat aynı zamanda zaferin bizim tarafımızda olacağının teminatını vermişti ve onun sözleri hepimizin üzerinde ve mücahidlerin ruhu üzerinde büyük bir etki bırakmıştı.
1968'de yemen'de dünyaya gelen isam el imad, suudi arabistan'ın üniversitelerinde tahsil görmüş bir vahhabi âlimi iken, şia ile tanışmasının ardından bu mezhebe geçmişti. yemen husi hareketinin kurucusu hüseyin husi'nin öğrencilerinden olan dr. imad, kum'da tahsilini sürdürmektedir ve pek çok kitap kaleme almış önemli bir muhakkiktir.
hizbullah, ülkenin kuzeydoğusunda, suriye sınırında ve başka yerlerde ışid’le etkin bir şekilde savaşabilecek tek askeri güç gibi görünüyor. aynı zamanda yüzbinlerce yoksul lübnan vatandaşına sağlam bir sosyal ağ sunabilen tek oluşum. mezhep çizgileri üzerinden derin bir şekilde bölünmüş bu ülkede hizbullah ‘ötekilere’e elini uzatıyor.
29 mart 2016 günü, rus hükümetinin finanse ettiği düşünce kuruluşu rusya uluslararası işleri konseyi (rıac), kuruluşun genel müdürü andrey kortunov ile yapılmış bir röportajı yayınladı.
hasan sivri, beyrut'a giderek medya şafak için hizbullah'a yakın stratejist dr. enis nakkaş ile son gelişmeleri ele aldıkları bir röportaj yaptı. bu önemli röportajı iki bölüm halinde yayınlıyoruz... ilk bölümde rusya'nın geri çekilmesi, suriye'de federasyon ilanı, bunun yansımaları ve federasyonun hangi şartlar altında tüm bölge için seçenek olabileceği konularına ağırlık veriliyor...
es sefir'den sami kleib yazdı: bütün arap liderleri aynı anda konuşsa, israil bir kelime bile hatırlamaz. seyyid hasan nasrallah bir parça bilgi açığa çıkardığında ise, israil titrer. nasrallah’ın el mayadin’e verdiği son röportajda olan buydu. bu tartışılmaz bir noktadır: hizbullah, bir dehşet dengesi denklemi kurmayı başarmıştır.
rus uçakları himeymim üssünden her gün iki farklı amaçla kalkmaya devam edecek. birincisi eve dönen rus askerlerini taşımak. ikincisi de suriye'deki ışid noktalarını vurmaya devam etmek. rusya, 6 ay önce suriye'deki en geniş kapsamlı operasyonu başlattı ve birkaç gün denebilecek kısa bir süre içinde savaşın seyrini değiştirmeyi başardı. eğer ki ateşkes bozulursa 100'ü aşkın savaş uçağının bir "b p
hizbullah, ortadoğu’yu ve kuzey afrika’yı istikrarsızlaştırmak için yinon planı’nı izleyen ve bu bölgeler içindeki egemen ülkeleri, onlar üzerinde kolayca tahakküm kurabilmek için daha küçük ülkelere ayırmaya çalışan israil’in yayılmacılığına karşı mücadele eden bir direniş örgütüdür.
hizbullah'a yakın lübnanlı bağımsız uluslararası ilişkiler uzmanı hussam matar, al monitor'a yaptığı açıklamada "iran'da devlet devrimin hizmetindedir ve hizbullah da bu devrimin kalbinde yer alıyor. hizbullah iran için bir müttefikten fazlasıdır. bu ikisi arasındaki ilişki baba ile oğlu arasındaki ilişkiye benzer" şeklinde konuştu.
new york times, abd’nin 2012 başlarına kadar giden politikasını – silahların aşırıcı grupların eline ulaştığını tamamen biliyor olmasına rağmen ve istihbarat topluluğu tarafından, bunun bugün ışid olarak bildiğimiz hareketin yükselişini besleyeceği yönünde uyarılar yapılmasına rağmen suriyeli isyancılara giden silah akışını koordine etme politikasını – aklıyor.
... bu durum gerçekten garip, bunca şeye rağmen ehl-i beyt okulunu hz. resulullah’ın (s.a.a.) sünnetine aykırı davranmakla suçluyorlar! hz. ali’yi, ehl-i beyt ekolü bağlılarını hz. resulullah’ın (s.a.a.) sünnetine aykırı davranmakla ve bidat ehli olmakla itham ediyorlar!...
yemen’in başkenti sana’da bulunan gazeteci nasır arabyi, the cipher brief sitesine, yemen’de süren savaşın “en büyük kazananlarının el kaide ve ışid olduğunu” söyledi. arabyi ayrıca yemen vatandaşlarının husileri, ülkelerini suudi saldırganlığına karşı savunan kahramanlar olarak görmeye başladığını anlattı.
ımf tahminlerine göre, önümüzdeki beş yıl boyunca petrol varil fiyatının 50 dolar civarında kalması halinde bu beş yıllık süre içinde suudi arabistan hazinesi tükenecek. ülke hazinesi bu yıl da gsyih’de %20’lik bir bütçe açığıyla karşı karşıya. ımf analistlerinin değerlendirmelerine göre suudi arabistan, petrol varil fiyatı en az 106 dolar olmadığı sürece bütçesini dengeleyebilir durumda olmayaca
"kör terörizmin fransa'da gerçekleştirdiği acı olaylar bir kez daha benim siz gençlerle sohbet etmeme vesile oldu. bu gibi olayların söze zemin oluşturması aslında benim için üzücüdür. ama gerçek şudur ki eğer acı olaylar bir çare düşünme zemini ve ortak fikir yürütme ortamı oluşturmayacak olursa o zaman zarar kat kat artmış olur."
rusya, terörizmle mücadele içinde geçen birkaç gün içinde, abd öncülüğündeki koalisyonun yıllar içinde yaptığından fazlasını başardı. new york times gazetesine göre rus savaş uçaklarının bir günde düzenlediği ortalama hava saldırısı sayısı neredeyse, amerikan öncülüğündeki koalisyonun bu yıl ortalama bir ayda – suriye’nin yanısıra ırak’ta da – gerçekleştirdiği hava saldırıları kadar.
hristiyanların, islami devrimcilerin, komünistlerin, baas arap sosyalistlerinin ve rus milliyetçilerinin ortak yanı nedir? eğer bu kesimlerin tarihsel gelişimlerine bakılırsa, cevap “pek bir ortak yanları yok” olur. ancak şu andaki, özellikle ekonomiyle ilgili vizyonlarına ve programlarına bakılırsa, bu güçlerin neredeyse aynı olduğu görülür.
hasan sivri medya şafak için beyrut'ta enis nakkaş ile çok önemli bir röportaj daha gerçekleştirdi...
bazı analistler bu durumun üçüncü filistin intifadası için yolu döşediğine, bunun sürecinin ve koşullarının önceki iki intifadadan farklı olduğuna ve farkların büyük ölçüde, çeşitli gelişmelerdeki güç dengesinde olduğuna inanıyor. şu andaki intifadayı önceki intifadadan ayıran belli başlı özelliklerden bazıları şunlardır:
2007 yılında o zamanki bush yönetiminin suriye hükümetini devirmek üzere müslüman kardeşler’i ve el kaide’yle bağlantılı militan grupları kullanma planlarını ifşa ettiği zaman – ki bugün bu planların sonuçlarını görüyoruz - new yorker gazetesi, hersh'in çalışmasını liberal okuyuculara da ulaşacağını düşündükleri bir mesaj olarak memnuniyetle karşıladı.
abd’de faaliyet yürüten şirket finansmanlı düşünce kuruluşu brookings ınstitution, haziran 2015’de “suriye’nin yapısökümü: konfederal bir ülke için bölgeselleşmiş bir stratejiye doğru” başlıklı bir rapor yayınladı. suriye’yi bölme, yok etme, istila etme, ardından da uçuşa yasak bölgeleri ve hem abd hem de ingiliz özel kuvvetlerini kullanarak kademeli olarak işgal etme yönündeki, imzalanıp üzerine
birinci bölümde suriye’nin kuzeybatısında yer alan ve mart 2015 sonundan beri el nusra ile müttefiklerinin kuşatması altında bulunan iki köye düzenlenen saldırılar vurgulanmıştı. 17 ağustos itibariyle, en az 130 sakin hayatını kaybetti. burada, beyrut’ta okuyan bir sakin olarak “k” tanıtılıyor. halen keferya ve fua’da bulunan ailesinin güvenliği adına, ismi gizlendi.
ancak çağımızın yerinde bir sorusu şudur: bu istikrarsızlık ve istikrarsızlaştırma, batı ülkelerinin beceriksiz stratejisinin bir sonucu mudur yoksa söz konusu olan batı’nın bölgede kaos yaratma, ülkeleri balkanlaştırma ve mezhepsel gerilimleri arttırma yönünde hesaplanmış bir stratejisi midir?
nisan ayında wall street journal’da yayınlanan bir makaleye göre istihbarat raporları, iran’ın bu yılın başlarında gazze'de yeni tünel inşaatlarını ve roket tedariklerini finanse etmeye başladığını gösteriyor, dolayısıyla da ilave fonlar, yeni başlayan bu projeyi hızlandırabilir.
suudiler husi ilerlemesini yavaşlatmayı başaramadıkları gibi, 6 haziran günü husi güçleri tarafından ateşlenen scud füzeleri de suudi arabistan’ın en büyük hava üssü ve şu andaki bombalama kampanyasının operasyon merkezi olan kral halid hava üssü’nü vurdu. her ne kadar suudi yetkililer, gizlilik içinde düzenlenen saldırıyı önemsiz göstermeye çalışsa da, kısa süre içinde saldırıda, suudi hava kuvve
abd ve iran arasındaki müzakerelere, riyad ve tel aviv’in verdiği tepki için, 2008’de gazze saldırısına yönelik genişleyen suudi finansal yardımına bakılabilir: sömürgeci devlet ile örümcek kafalı monarşi’nin ittifakı. ortadoğu’da önümüzdeki on yıl için kurallar yeniden yazılırken, tel aviv ile riyad arasındaki gizli görüşmelerinin içeriklerini thierry meyssan ifşa ediyor.
hasan sivri, medya şafak için lübnan hizbullahı ve direniş eksenine yakın isimlerden lübnanlı stratejist enis nakkaş ile suriye ve bölgedeki son gelişmeler ve kendi biyografisi üzerine beyrut'ta bir röportaj yaptı.
"artık daha fazla sessiz kalmayacak ve hiç kimseyi idare etmeyeceğiz. bu, direnişin varlık yokluk savaşıdır. onur ve din savaşıdır. gün seferberlik günüdür. buna herkes katılabilir, isterse sadece dille olsun. herkes bu seferberliğe katılabilir. halkın gözünde itibarı olan herkes bu seferberliğe katılmalıdır, alimler konuşmalıdır."
husilerin birleşik abd-suudi vekil güçlerine riyad’ın burnunun dibinde üstün gelmesi, mevcut suudi saldırısından sonra hayatta kalabileceği gibi, bu saldırıdan güçlenerek çıkabilecek bir operasyonel kapasiteyi göstermektedir. husi savaşçıların yemen savaş uçaklarını ele geçirmesi de bunu güçlendirmektedir.
hizbullah el-nucaba, ırak işgali sırasında 2006 yılında abd güçleriyle asaib ehlü’l-hak adı altında savaşmaya başladı ve 2012 yılında adını değiştirdi. grup, ideolojik ve örgütsel olarak iran’la bağlantılı olduğunu ve şu anda suriye’de savaştığını kabul ediyor. al-monitor sitesi, grubun genel sekreteri şeyh ekrem el-kaabi ile bir röportaj yaptı.
direniş, hiçbir aracı devre dışı bırakmaksızın şimdi, çekirdek kimliği ve misyonu, varlık nedeni olan israil’e karşı direnişe bağlı kalsa da, aynı zamanda nasrallah’ın deyimiyle direniş’in “belkemiğini” korumaya da adanmış olan ulus-üstü bir direniş ordusu’na dönüşmüştür.
ulusal güvenlik stratejisi (nss) medyanın gösterdiğinden çok daha fazlasını içeriyor. amerikan istisnacılığı ve ‘değerler” hakkındaki laf salataları dışında nss, abd’nin yakın gelecekteki dış politika adımlarına ışık tutabilecek bazı önemli bilgi parçaları içeriyor.
pasajdaki kinayeyi ve dokundurmayı görebiliyor musunuz? edebiyatta “tariz/kinaye bazen tasrihten (açık açık söylemekten) daha etkilidir” şeklinde bir söz vardır. yazar bu sözleriyle imam hüseyn’e kendince dokundurmada bulunmak istemektedir. pasaja göre imam hüseyn (a.s.) allah için bir şey yapmamıştır. hâşâ o’nun kıyamının altındaki neden dünyaya olan tutkusu ve hırsıdır!
2014 yılı sonunda bm barış gücü (undof) tarafından yayınlanan bir rapor, israil ile [anti-]islam devleti örgütünün, özellikle de onun suriye kolunun düzenli olarak iletişim kurduğunu, israil’in yaralı teröristleri tedavi etmek üzere kendi hastanelerine dahi götürdüğünü ortaya çıkardı.
enis nakkaş'tan yine çarpıcı analizler, bilgiler: "iran'ın hala 'türkiye'ye uzatılmış el' olarak isimlendirdiği siyaseti, türkiye'nin nato'dan çıkması gerektiği üzerinedir. rusya da aynı şekilde 'türkiye'nin çıkarları amerika'da değil, bizdedir' diyor."
ibn kayyım “allah-u teâlâ imam hasan’ı mükâfatlandırdı ve imameti o’nun zürriyetine verdi. imam hüseyn’i (a.s.) ise dünyayı istemesi yüzünden cezalandırdı!” diyor. yani hz. resulullah’ın (s.a.a.) reyhanesi, ehl-i beyt-i mutahhara’dan biri hakkında bu ifadeleri kullanıyor ibn kayyım el-cevziyye! bu çizgiyi niçin ümeyyeci din anlayışına bağlı, ali’ye ve ehl-i beyt’ine düşmanlık besleyen bir akım ola
suudi arabistan ve katar arasında gerçekleşen ani uzlaşma, suriye’deki savaş ve ötesi için devasa içerimler taşıyor ve ortadoğu ve kuzey afrika’yı, bundan yaklaşık 100 yıl önce sykes-picot’nun yaptığından çok daha kapsamlı bir şekilde, yöneticiler abdullah ve sani arasında bölme potansiyeli taşıyor.
tahran'ın hizbullah'a karadan karaya fatih 110 füzesinin en etkili modelini gönderdiğini ilan etmesi, israil gazetesi yediot ahronoth'a göre israil ordusunun kabusunu daha da şiddetlendirdi. peki bu nasıl bir füze ve israillilerin "dengenin bozulması" teorileri açısından ne anlam ifade ediyor?
suudi hanedanı piyasada damping yapabileceğine ve bir anda da fiyatları geri toparlayabileceğine inanıyor –suudilierin petrol fiyatlarını kontrol ettikleri illüzyonu.- etmiyorlar. bu stratejileri böyle boşa çıktıkça, pekin de çıkış yolunu gösteriyor: fiyatta istikrarı yakalamak için başka para birimleri ile ticaret yapmak! nihayetinde, tek kaybeden amerikan doları ile ticarete sarılanlar olacak.
neden bölgesel-konfederal bir proje önermeye çalışmıyoruz? dolayısıyla alternatif proje var aslında. bunu küçük kapılarda önermek yerine yüksek sesle dillendirmek gerek. silahlı çatışmalardan endişe duymuyorum. bu anlamda bütün bölgede elimizi değil, parmağımızı koyduğumuz her yerde zafer kazandık.
“bu hadisteki şazlık onlarca şazz örnekten biridir. bu örnek kör bir taassupla sahihü’l-buharî ile sahih-ü müslim’in içerdiği tüm rivayetlerin sahih olduğunu söyleyen yeni yetme bazı kimselerin cehaletine delalet etmektedir. bu grubun karşısında sahiheyn’in rivayetlerini herhangi bir mihenge vurmayıp sırf akıllarına yatmadı diye reddeden bazı yazarlar bulunmaktadır. biz hem bunların hem de berikil
şia karşıtı propagandanın öne çıkan argümanlarından birini daha çürüten önemli bir çalışmanın tam çevirisini yayınlıyoruz.
muhammed abduh, kabü’l-ahbar'ı islam kültürüne batıl israiliyat ürünlerini yerleştiren şahıs olarak tanıtmaktadır. kabü’l-ahbar islam kültürüne israiliyatı nasıl sokmuş? o, ebu hureyre’yi seçmiş, ebu hureyre de bunları kab’a değil de hz. resûlullah’a (s.a.a.) nispet etmiştir.
“suriye topraklarına yönelik hava saldırılarının sadece [ışid] militanları tarafından kontrol edilen bölgeleri hedef almayabileceği, beşar esad’a bağlı ordunun pozisyonlarını zayıflatmak için sessizce hükümet askerlerinin de vurulabileceği yönünde şüphe taşımak için sebepler var” diyen lavrov, böyle bir gelişmenin “ortadoğu ve kuzey afrika’daki çatışmada çok büyük bir tırmanışa yol açabileceğini”
soğuk savaş’ın sona ermesi, abd’nin küresel savaşlar ilan etme meylini ortadan kaldırmadı. barrington moore jr. tarafından stalin rusyası için geliştirilen teori (sovyet liderinin ülke içindeki yönetimini güvence altına almak için dış düşmanlara yönelik korku ve düşmanlık yaratmak zorunda olduğu), kesinlikle abd imparatorluğu için de geçerlidir.
hizbullah, yukarıda sözü edilen nedenlerden ötürü, lübnan direniş tugayları olarak blinen ulusal kolunu yeniden canlandırıyor. tugaylar mart 1998’de, israil’le savaşmak isteyen tüm şii olmayan hizbullah destekçilerini emmek üzere kurulmuştu. onların rolü yakında, el nusra cephesi veya id’nin yönelebileceği savunmasız bölgeleri içine alabilecek şekilde büyütülecektir.
“bugün, islam dünyasının birinci meselesi gazze meselesidir. belki bunun, insanlığın birinci meselesi olduğu da söylenebilir.” - islam devrimi lideri ayetullah seyyid ali hamaney
direniş ırak’ta ayağa kalktı ve bunun bir parçası, direnişe dahil olan grupların şii ıraklılardan olması anlamında, tırnak içinde söylemek gerekirse şii direnişi idi. çok sayıda operasyon video yoluyla belgelendi, ancak el cezire, el arabiye ve ötekiler gibi arap uydu kanalları, bunları yayınlamayı reddetti.
el ahbar’dan ibrahim el-emin, vefik kansu, hasan ileyk ve maha zureykat’ın yaptığı altı saatlik özel bir röportajda hizbullah genel sekreteri hasan nasrallah, suriye’den son gazze savaşına, israil’le olan 2006 savaşından lübnan’ın iç meselelerine ve kişisel alışkanlıklarına kadar bir dizi konuyu ele aldı.
direniş savaşçılarından özür dileriz, ama bugünkü konumuz ekonomi. direniş kahramanlarının dünyamızın ve hafızamızın merkezinde yer aldığı bu günler, ekonomiyi tartışmak için ideal zaman olmayabilir. fakat unutulmaması gerekir ki, israil saldırısı, hatta belki de israil topluluğunun bizatihi kendisinin varlığı, sermaye – ve silah – akışı olmasaydı sürdürülemezdi.
ibn teymiyye’nin tahavî ile probleminin ardında gadir-i hum hadislerini aktarması ve tathir ayetinin bu beş kişiye özgü olduğunu söylemesi yatıyor. tahavî tathir ayetinin tefsirinde şöyle diyor: “tilavet edilen bu ayette ehl-i beyt’ten murad sadece ve sadece hz. resûlullah, hz. ali, fatıma ve hasaneyn’dir. kavram bunların dışındaki kimseyi içermemektedir.”
siyonist rejime bağlı jerusalem center for public affairs adlı araştırma merkezinin iran islam cumhuriyeti'nin hamas ve islami cihad'a verdiği desteği ayrıntılı bir şekilde ele alan bu analizinin tam tercümesini sunuyoruz.
imad muğniye'nin şehit edilmesinin sebeplerinden biri de budur. islami cihad'ın lideri ramazan kardeş bu konuda şöyle demişti: ''size net olarak gazze'deki her füzenin üzerinde imad muğniye'nin izleri olduğunu söyleyebilirim.''
devrim muhafızları teşkilatı komutanı muhammed ali caferi, savunma sütunu operasyonu sırasında iran’ın gazze’ye silah göndermediğini, ancak “filistinli örgütlere fecr-5 füzelerini (ve diğer füzeleri) üretecek teknolojiyi sağladıklarını gururla vurguladıklarını ve şimdi bu örgütlerin kendi başlarına, bu füzelerden büyük miktarlarda üretebildiklerini” söylemişti.
enis nakkaş'tan önemli bir röportaj daha...
ilk intihar bombalamalarından bir sonraki eyalete saldırıya kadar, sünni müslüman aşırıcıların ırak’ın en büyük şehirlerinden birinin ve civarının kontrolünü ele geçirmesi sadece beş gün sürdü. bu nasıl oldu? nıqash, eyalet valisiyle ve musul içinden tanıklarla konuştu.
imam humeyni, tarihin akışını derin biçimde değiştiren yüce bir şahsiyetti. dünya çapında müslümanlar onun bu dünyadan ayrılmasının 25. yıldönümünü (3 haziran) anarken, onun küresel sahnedeki mirası hâlâ sağlam temeller üzerinde duruyor. onun belki ki de, 20. yüzyılın dengi olmayan ve kimsenin rekabet edemeyeceği en başarılı devrimcisi olduğunu söylemek yerinde olur.
imad muğniye, tampon bölgeye giren ilk kişiydi. güvenlik düzenlemeleri yapmak üzere oraya gruplar göndermişti. fakat bu gruplar onun ötekilerin önünde, israillilerin ve onlarla birlikte hareket eden vatan hainlerinin boşalttığı garnizonları, mevzileri ve merkezleri keşfeder halde görünce şaşırmışlardı.
derslerin çevirisine devam ediyoruz...
2012 tarihli bir raporda, abd’li çokuluslu yatırım bankacılığı firması goldman sachs, 2050 yılı itibariyle abd’nin çin’den çok daha küçük bir ekonomiyle, dünyanın ilk beş ekonomisi içindeki tek batılı güç olacağını ileri sürüyordu. ilave olarak dünya bankası, abd dolarının kabaca on yıl içinde şimdiki küresel hâkimiyetini kaybedeceğini öngörüyor.
aşağıda yazarın, suriye ulusal müzesi’nde antik eserler ve müzeler genel müdürlüğü’nün (dgam) bir çalışanıyla yaptığı röportajın çözümlemesi sunulmaktadır. röportaj yapılan beyefendi, silahlı grupların gelip müzeleri yağmalamaya ve dünya kültürel mirası kapsamındaki alanlarda yasadışı kazılara başladığı sırada rakka vilayetinde çalışıyordu.
bu, başkan esad hükümetinin bir avuç aşiret destekçisinin yardımıyla ülkenin geri kalanını yok etmeye niyetli olduğu şeklindeki batı anlatısıyla nasıl bağdaşabilir? olguları düşünün. esad’ın 30 kişilik kabinesinden sadece bir avuç kişi (bana bu sayının 2 olduğu söylendi) alevi. başbakan, içişleri bakanı, adalet bakanı, dışişleri bakanı, hatta savunma bakanı sünni
hizbullah suriye’den çekilmedi, ancak hasımlarıyla birlikte hükümette oturuyor. hizbullah silahlarını teslim etmedi, ancak hasımları silahsızlandırıldı ve hizbullah’ın da katıldığı bir güvenlik planı dahilinde soruşturmaya uğruyorlar. israil’le karşı karşıya gelme stratejisinde bir değişiklik ilan etmedi, ancak batı yine onun kapısını çalıyor. avrupalı bir diplomata göre hizbullah, zorlu, fakat da
2012 yılında bahreyn yönetici hanedanı ülkenin demografisini değiştirmek amacıyla sistematik olarak yabancılara vatandaşlık vermeye beşladı. belli özelliklere sahip ve belirlenmiş ülkelerden gelmiş olan onbinlerce yabancı bahreyn vatandaşlığı alarak, şiilerin devlet kurumlarında adil temsil hakkını ortadan kaldıracak şekilde yeni bir mezhep çoğunluğu oluşturma tehdidi yarattı.
ben her zaman bu çağrıyı yaparım. 5 yıldan beridir, amerika'nın bölgeden çekileceğini dillendirip bir ağ oluşturmaya, paylaşıma veya en azından bir diyaloğa çağrı yapıyorduk. hala yapıyoruz. bir ağ oluşturmanız, müşterek çalışmalarınız aranızdaki çatışmaları önleyecektir. ülkeler arasında olduğu kadar ülke içinde de bir ağ kurabilirsiniz.
direniş’in güvenlik aygıtı suriye’de, suriye ordusu ve ilgili teşkilatlarla koordinasyon içinde, bu tür operasyonlar içinde yer almış olanların peşine düşüyor. aşağıda, onların muhalefet kontrolündeki bölgelerde bulunup cezalandırılmasıyla ilgili ilk kez yayınlanan ayrıntılı bilgiler sunulmaktadır.
iki bağımsız ifşaat, kiev darbesinde abd’li neo-con’ların rolünü aydınlattı. max blumenthal ve rania khalek, son aylardaki rus karşıtı kampanyanın (eşcinsel protestoları, wahl meselesi, vs.), victoria nuland’ın eşi robert kagan’ın başında olduğu siyonist neo-con pnac (şimdiki adıyla fpı) tarafından organize edildiğini gösterdi.
artık belli: suriye’deki savaş, batılı hükümetlerin perspektifinden hazırlanan plana uygun şekilde gitmedi. bu hükümetlerin hepsi, suriye’deki sivil protesto hareketinin yolunun yabancı kontrollü silahlı grupların çizgisine doğru saptırılmasından sorumludur.
israil ile gazze’deki filistinliler arasındaki çatışmaların son halkasında, islami cihad kesintisiz israil bombardımanına karşı gerçekten misilleme yaparak, alışılmışın dışında bir şey yaptı.
birinci bölümünü sunduğumuz bu önemli röportajın devamı..
lübnanlı stratejist enis nakkaş, ülkedeki terör saldırılarının ardından çıktığı yayında el kaide, ırak direnişi, suriye savaşı ve birlik projesi hakkında çok önemli şeyler söyledi ve enternasyonal bir direniş gücünün tesisi çağrısında bulundu.
yalon, salı günü almanya savunma bakanı ursula von der leyen’le görüşmesinde, “bizim temel endişemiz iran rejimidir ve bugün, eskiden olduğumuzdan daha fazla endişeliyiz” dedi.
imam mehdî’nin (a.f.) zuhur edeceği inancı, genel islâmî bir itikat olmakla birlikte şia mezhebinde ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. bunun başlıca sebebinin, şiîlerin, imam mehdî’nin doğduğunu ve hayatta olduğunu kabul etmeleri olduğu söylenebilir. ehlisünnet müelliflerinden bazıları, şia’nın kaynaklarını ve delillerini göz ardı ederek bu inancı eleştirmişlerdir.
nuland’ın konuşması, ukrayna’nın bağımsızlığını yok etmeye ve ülkelerini, litvanya, yunanistan ve ımf’nin yapısal düzenleme programlarını yaşamış bütün ülkeler gibi “yağmalanacak” şekilde ımf’nin ellerine teslim etmeye “kendini adamış” protestocuları alarma geçiremedi. protestoculara abd ve ab tarafından “ödenen” bütün para, ukrayna batı’nın “yağmasına” göre “düzenlendiğinde” misliyle geri ödenec
batılı araştırmacıların çoğu, aksiyom olarak, bütün toplumlarda batılı demokratik sekülarizme doğru kaçınılmaz bir ilerleme olduğunu ileri sürdüler ve dinin önemli bir sosyal ve siyasi faktör olduğunu ya küçümseyip görmezden geldiler ya da reddettiler.
"fakat daha beter olan haber ise bu roketlerin akıllı silahlar haline döndürülmekte olduğu. iranlılar zilzal 2 füzesini alıp bunu güdümlü füze haline dönüştürdüler. bunun üçüncü nesil modelinde ise sensör ve gps de olacak. suriyeliler de bu kapasiteye erişebilir ve gps’ye sahip tam güdümlü bir m-600 roketi üretebilirler. ve muhtemelen hizbullah’ın elinde bunlardan var."
“bugün, islam düşmanlarının islam ümmetinin şahsiyetine darbe vurma planlarına karşı çıkmak için önemli bir fırsattır. amerikan önderlikli sultacı istikbar güçleri halklar için büyük musibetlere yol açmışlardır. yemen’deki bazılarıysa abd ve benzerleriyle ilişkilerini güçlendirmeyi öncelik vermekteler.”
allame ibn said et-tufi şerh-u muhtasari’-ravda adlı eserde şöyle diyor: “sahihayn’da rivayet edildiğine göre hz. resûlullah (s.a.a.) necran hırıstıyanlarıyla mübahele etmek istediğinde kisa ashabı olayında ismi geçenleri alarak onlarla birlikte mübaheleye girişmek istedi. onlar hakkında ‘işte bunlar benim ehlimdir’ buyurdu... bütün bunlar ehl-i beyt’in ismi geçen kişiler olduğunu ve başka hiç kim
türkiye ve katar, esad ile yakınlaşıp onu israil ile barışçıl bir çözüme çekmek üzere görev üstlendiler. hatırlarsanız arabulucu türkiye idi. katar emiri şam'a gidip gelip ''suriye'yi sana isviçre gibi yapacağım, oteller, şunlar bunlar'' diyordu. bir ara bana da benzer şeyler dediler. gün gelir o ilişkileri söyleriz ama katar emiri bana ''suriye yönetimini ikna edin, acele davransınlar, bir şeyler
press tv web sitesinde, new york post’ta ve veterans today’de yayınlanan son bulgular, hikayeyi değiştirdi.
"bu son paragraf, hizbullah komutanlarından hassan el lakis’in ona karşı mücadele ettiği birliğin aktivitelerini göstermektedir. hizbullah, el lakkis’in israil’deki muadilini mi öldürmeye çalıştı?"
"acaba ehl-i beyt imamları bu konu hakkında ne diyorlar?" diye sorulabilir. bizler şu ana kadar konu hakkındaki ehl-i sünnet bilginlerinin açıklamalarını sunduk. ehl-i beyt imamları'ndan -yani ali, hasan, hüseyn, seccad, bakır, rıza vd.- hiçbirisi peygamber hanımlarının kavramın kapsamına girdiğini söylememiştir. onların ittifak halindeki açıklamalarına göre kavram kendilerine özgüdür.
ancak ümeyyeoğullarını ve muaviye’yi öven hadisler söz konusu olduğunda bu tür kişilerin eserler telif ettiklerini ve bu tarz rivayetleri sahih göstermek için bin dereden su getirdiklerini görüyoruz. içlerinden hz. ali ve ehl-i beyt (a.s.) hakkındaki bir hadisi sahih saymak için çaba gösteren allah’a ve resulüne iman eden bir kişiyi göremezsin!
ilave olarak mandela, abd’nin 2003’teki ırak işgalini yüksek sesle eleştirmiş ve “eğer dünyada kelimelerle ifade edilemeyecek vahşetler işlemiş bir devlet varsa o da amerika birleşik devletleri’dir. onlar insanoğlunu önemsemezler” demiştir.
şehadet haberinin veriliş tarzına ve istisnai durumlara aldırış etmeden hızlı bir şekilde defnedilişine, özellikle hizbullah genel sekreteri hasan nasrallah'ın diline, şehid hakkında parti tarafından herhangi bir bilginin paylaşılmamasına dikkat edenler olmuştur. tüm bunlar mukavemet’in zihniyetini bilen kişiyi tek bir neticeye götürür: güney sınırlarının öte tarafından kan kokusu gelmektedir.
suriye rejimi büyük siyasi kazanımlar elde etti. batıdan veya suriye'nin üyeliğini kendi eliyle donduran arap birliğinden hiç bir taraf, artık rejimin devrilişinden bahsedemez. john kerry, iki ülke arasındaki sorunları görüşmek üzere suriye dış işleri bakanı velid mualllim'in karşısında güler yüzle buluştukları görülürse şaşmamalı.
cenevre’de müzakere masasından bir anlaşma çıksın veya çıkmasın, ortadoğu’da yeni bir döneme girdik. iran, sözü geçen bütün taraflar için önemli olan herşeyin merkezinde. bugün, islam cumhuriyeti’nin işbirliği olmaksızın bölgedeki önde gelen herhangi bir askeri veya siyasi sahnede, sonuç alıcı hiçbir şey yapılamaz.
bağımsız bir grup araştırmacı ve aktivist, guta saldırısı hakkında topladıkları verileri kendi bloglarında yayınladılar. işte sonuç...
taberi, camiü’l-beyan adlı tefsirinde şöyle der: “rivayetler ayetin hz. peygamber, ali, fatıma ve hasan ve hüseyin hakkında indiğini söylemektedir. bu görüşü destekleyen rivayetler ebu said el-hudri, aişe, enes, ümm-ü seleme ve sa’d ibn ebu vakkas tarafından rivayet edilmiştir. ikinci görüşün yegane rivayetini ise ikrime aktarmıştır.”
hizbullah güçlerindeki muhtemel kısmi azalmaya dair bir diğer gözardı edilen nokta, şimdi sayıca büyümüş olan birleşik ıraklı şii savaşçıların artık kapsamlı hizbullah desteğine ihtiyaç duymayacağı olabilir. hizbullah’ın çekilmesinin grubun suriye’de sıkıntı çektiği anlamına geldiğini iddia edenler için bu bilakis, daha da kaygı verici bir gelişme olmalıdır.
"katar emiri temim bin hamad, istihbarat başkanını derhal istanbul'a giderek rehine krizini, çözümü kolaylaştırarak sonlandırma emri vermiş. ayrıca katarlılar, daha önce türkiye-suriye sınır bölgelerinden yönettikleri bazı operasyon merkezlerine, doğrudan yaptıkları mali yardımı azaltmaya başlamış."
hz. peygamber’in veda haccı yolculuğunun medine-mekke güzergâhını detaylarıyla, hiçbir ayrıntısını atlamadan, durak durak kaydeden tarihçiler dönüş yolunda, mekke-medine güzergâhında meydana gelen hadiseleri görmezden gelmiş ve beraberindeki yüz binlerce sahabîyle birlikte hz. peygamber’i ansızın medine’ye ulaştırmışlardır!
“bizim bu tutumumuz suriye rejimini tamamen hatasız ve kusursuz gördüğümüz anlamına gelmemektedir elbette. duruşumuz, suriye rejimini devirmeye yönelik tüm çabaların aslında bu ülkenin israil rejimine karşı bir tehdit oluşturmasından doğduğunu bilmemizden kaynaklanmaktadır."
"suriye meselesi hizbullah’ın 2006 zaferine verilmiş bir misillemedir, ilk kez tadına baktıkları mağlubiyetin acısını dindirme çabasıdır. hizbullah galip gelerek israil’in planlarını 3 yıllığına ertelemesine neden olmuştu. israil suriye’deki bu iç savaşı çok daha öncesi için planlamıştı."
press tv, londra merkezli islami insan hakları komisyonu başkanı mesud şecere ile hac ibadeti hakkında bir röportaj gerçekleştirdi.
press tv insan hakları gözlem örgütünden suriyeli araştırmacı lama fakih ile teşkilatının lazkiye’de tekfircilerce düzenlenen ve 190 sivilin infaz edilip 200’ünün de esir edilmesiyle sonuçlanan saldırılar hakkında hazırladığı raporu ele alan bir röportaj gerçekleştirdi.
"halid meşal'e lübnan'a hizbullah'a gidin dedim. hizbullah sizi koruyacaktır. olmadı mısır'a gidin. ama doha ve amman'a gitmeyin. körfezin parasına da güvenmeyin. körfezin parası zehirlidir. amaçları sizi pasifize etmektir, dedim."
afganistan eroininin tümü -geçen yıl bir milyondan fazla kişinin ölümüne yol açan madde- amerikalı yetkililerin dillendirilmeyen fakat herkesin bildiği onayıyla üretilip ihraç ediliyor. eroin kaçakçılığı, batılı politik hareketliliğin istenilen yöne gitmesi için tekerleklerinin yağlanmasından ibarettir.
ünlü lübnanlı aktivist ve analist enis nakkaş'ın syria tv'de yayınlanan televizyon programının tam dökümünün çevirisini yayınlıyoruz. enis nakkaş'tan özellikle son süreçlerle ilgili birbirinden değerli analizler ve öngörüler...
"bugün iran islam cumhuriyeti çok güçlü bir konuma sahiptir ve amerikalılar da çoğu sorunlarının çözülebilmesi için, iran’a zeytin dalı uzatmaktan başka çarelerinin kalmadığını çok iyi bilmektedirler."
“hiçkimsenin elinde kesin rakamlar yok. onbinlerce cihadçının olduğunu, sahadaki isyancıların veya teröristlerin %80 ila 90’ının el kaide ve türevlerinden olduğunu biliyoruz.”
iran'da yayın yapan mashreghnews.ir adlı web sitesinde yayınlanan bu makale, geçenlerde imam hamenei'nin tehlikeli misyonları hakkında uyarıda bulunduğu, avrupa üzerinden yayın yapan amerikan güdümlü selam, fedek ve ehlibeyt kanallarının gerçek yüzünü ortaya çıkartıyor.
eski pentagon yetkilisi michael maloof, gizli kaynaklardan alıntı yaparak russia today’e, abd ordusunun ırak’taki sünni selefiler arasında sarin gazı üretiminin sürdüğünü ve bu gazların türkiye üzerinden suriyeli isyancılara ulaşabildiğini kanıtladığını söyledi.
"iki haftadır kendilerinden hiç haber alınmayan bu çocuklar, bu videolarda ortaya çıktı. aileleri hala hayatta olan çocuklar aileleri tarafından teşhis edildi ve bu aileler katliamdan yakındı. bu çocuklara damardan zehir enjekte edilmekte ve çocuklar kameraların önünde öldürülmektedir."
abd emperyalizmi ve siyonizmin kimyasal silahlarla gerçekleştirdikleri katliamların çetelesi...
"putin aynı zamanda abd ve müttefiklerinden ellerindeki delilleri güvenlik konseyi’ne sunmalarını talep etti. amerikan istihbaratı ise bu konuda ceplerini boşalttığında, ellerindekinin sosyal medyada dolaşan görüntülerden ibaret olduğu ortaya çıktı."
iran'da yayın yapan mashreghnews.ir adlı web sitesinde yayınlanan bu makale suriye'deki asimetrik savaş senaryolarına değinerek saldırının coğrafi alanını incelemektedir.
mahdi darius nazemroaya, global research'ta yayınlanan bu önemli analizinde, ortadoğu'da yaşamakta olduğumuz tüm kaosun 1982'de israilli oded yinon tarafından yazılan projeyle olan şaşırtıcı benzerliğine ışık tutuyor...
suriye karşısındaki müttefik güçlerin askeri saldırı hazırlıklarının yeni bir işareti olarak, savaş uçakları ve askeri nakil araçlarının kıbrıs’taki ingiliz üssü akrotiri’ye nakledildiği bildirildi.
franklin lamb'tan önemli bir analiz..."suriye’deki on üç filistin kampından yedisi şimdi selefi cihadçıların kontrolünde..."
"dempsey ürdün’e (elbette) yakın geçmişte suudiler tarafından cıa’in desteğiyle satın alınan ve ürdün üzerinden (teoride) suriye’nin güneyinde bulunan bir takım “makbul isyankarlara” gönderilmekte olan tanksavar füzelerinin durumunu gözlemlemek için gitti."
al mayadeen'den sami klib, dünkü beyrut saldırısını masaya yatırdı...
pepe escobar'dan suudi "karanlıklar prensi" hakkında önemli bir yazı...
"savaş kelimenin gerçek anlamıyla hizbullah’a getirildi ve suriye hükümetini devirmeye çalışan güçler zaten, hizbullah karşıtı bir dizi sahte iddia ve lübnan’da çatışmayı kışkırtma amaçlı önlemler üzerinden, lübnan’a yönelik bir saldırı için gerilimi tırmandırmaya hazırlanıyordu."
"halid meşal'e lübnan'a hizbullah'a gidin dedim. hizbullah sizi koruyacaktır. olmadı mısır'a gidin. ama doha ve amman'a gitmeyin. körfezin parasına da güvenmeyin. körfezin parası zehirlidir. amaçları sizi pasifize etmektir, dedim."na karışarak bir konuşma yaptı...
derslerin çevirisini yayınlamayı sürdürüyoruz...
suriye'deki son durum, pyd-nusra çatışması ve orduya katılan silahlı muhalifler hakkında önemli bir analiz daha...
derslerin çevirisini kaldığımız yerden sürdürüyoruz...
lübnanlı siyasi mütefekkir enis nakkaş, suriye'nin el-akhbariya kanalına konuk oldu. suriye'deki son durum, hamas'ın geldiği nokta, hizbullah ve golan cephesi gibi önemli konular ele alındı...
el ahbar amerikan emperyalizminin bu eleştirmeniyle suriye’de süregiden savaş, edward snowden ve “arap baharı”ndan geriye kalanlar hakkında bir röportaj yaptı.
"hıristiyanların öso ve çeşitli el kaide gruplarından korktuğunu ve ırak’ın kaderinin onları beklediğini gayet iyi bilen amerika, fransa ve birleşik krallık’ın aksine hizbullah şimdi suriye’ye hem müslümanlara hem de hıristiyanlara yardım edecek şekilde müdahil oluyor."
m. d. nazemroaya'dan mısır'daki duruma ışık tutan önemli bir analiz...
75 dersin çevirisine devam ediyoruz...
iran’ın önde gelen el yazması uzmanı ve katalog yazarlarından ayetullah seyyid ahmed hüseynî eşkeverî, havza haber ajansı’na verdiği röportajda şiî el yazmaları hakkında önemli bilgiler verdi.
“kuseyr’deki olaylar bölge stratejileri ölçeğinde bir dönüşüm anlamına gelmektedir ve suriye, ‘israil’ ve abd’nin lehine olmayan yeni bir safhaya girmiştir.”- hizbullah yürütme kurulu başkan yardımcısı şeyh nebil kavuk.
75 dersin çevirisine kaldığımız yerden devam ediyoruz...
hizbullah’a yakın bir kaynağa göre, yeni bir savaşta lübnan ve suriye’yi bölen sınırlar ortadan kalkacak ve "direniş her yerden savaşabilecek ve roket fırlatabilecek. golan, herhangi bir yeni savaşın parçası olacak. israil’le bir sonraki çatışma sadece 10 bin kilometrekare üzerinde değil, 195 bin kilometrekare üzerinde gerçekleşecek.”
"bu gelişmelerin ortaya koyduğu şey, el nusracı isyancıların harcandığıdır. artık desteklenmiyor ve özgürlük savaşçıları olarak savunulmuyorlar. washington, batılı müttefikleriyle istişare içinde, şimdi suriye ordusu tarafından yenilgiye uğratılan el kaide bağlantılı piyade askerlerini feda etmeye karar verdi."
ilave olarak suriye ordusu ve direniş ekseni içindeki müttefikleri, öngörülenden çok daha fazla yetenekli ve azimli bir savaş gücüne sahip oluğunu kanıtladı. suriye’nin uluslararası müttefiklerinin, pes etmeye ve abd’nin ezip geçerek modernize edilmiş sykes-picot anlaşmasını hazırlamasına izin vermeye niyeti yok gibi görünüyor.
al mayadeen televizyonu genel yayın yönetmeni gassan bin ciddo'nun bu haftaki konuğu, filistin halk kurtuluş cephesi - genel komutanlık lideri ahmed cibril idi. söyleşi, başbakan erdoğan ve körfez rejimlerinin suriye meselesinde oynadıkları rolle ilgili pek çok önemli noktayı içeriyor.
"geçen ayın başında suriye'de ortalıkta dolaşan bir soru vardı: şam savaşında kim diğerinden önce davranıp ilk vuruşu yapacaktı? muhalefet mi rejim mi? iki tarafın planları da açıktı..."
derslerin çevirisini sürdürüyoruz...
suriye’deki olaylar (ve belki de abd’nin kuzey kore’yle olan gerilimi) ile rusya’nın önceden tasarlanmaksızın 28 mart 2013’te başlayan karadeniz tatbikatları arasında bağlantı var mı?
amod gilad ''suriye devleti çeşitli parçalara da bölünse, hatta bu bölünme el-kaide'ye bu parçalardan birinde istikrarlı bir kontrol gücü sağlasa bile, israil, bunun yerine esad rejimini ve korkutucu ‘şer eksenini’ tercih etmez'' dedi.
şeyh ahmed esir’in popülerliği, dikkatle seçtiği rakipleri arasında korkutucu bir boyutta artmadı. fakat diğerlerini iki nedenden ötürü korkutuyor:
"bizzat sarkozy, bernard kouchner veya laurent fabius gibi politikacılar ile bernard henry-levy gibi siyonist aktivistlerin etkisi altında yeni fransız dış politikası, denklemi değiştirdi. fransa, afrika’da ve ortadoğu’da israil yanlısı ve yeni sömürgeci politikalar geliştirmeye başladı."
lübnanlı ünlü eylem adamı ve analist enis nakkaş, el meyadin tv'deki bir programda, silah arkadaşı imad muğniye'nin bilinmeyen yönlerini, suikastle ilgili ayrıntıları, hizbullah'ın beklediği nihai savaşı ve muğniye'nin kendi hareketine ve filistin direnişine bıraktığı mirası ele aldı. medyasafak, programın tam çevirisini sunar.
"öngörülebilir bir şekilde, ölümüne yanıt olarak wall street’in sarhoş kapitalistleri, new york borsasında kırılan rekorların verdiği hazla ve şüphesiz beraberinde venezuela’yı 'ıslah etmek' için kurulan vahşi hayallerle kendinden geçti."
"kitap, katar'ın, iç siyasetini ve geçen iki yıl boyunca yaşananlardaki rolünü anlamada önemli bir yer tutuyor. katar, herkesin dostu olan ülke konumundan, herkesle savaşabilecek konuma gelen devlet oldu; 'iştahlı canavar cüce' de diyebiliriz."
raporlar ayrıca onun, abd destekli suriyeli isyancılara silah sevkiyatlarını düzenleyen başlıca el kaide bağlantılı libyalı silah tüccarı (ve cıa ajanı) abdülhakim bilhac’la bağlantıları olduğunu gösteriyor. dolayısıyla muhtemelen, stevens’ın 11 eylül 2012’de “el kaide” tarafından öldürülmesi bu faaliyetle bağlantılıydı.
gilad, “hizbullah’ın elde ettiği bu füzeler rus scud-d füzeleridir. bu scud füzeleri suriye ordusu tarafından halen kullanılanlara benzemez, bunlar çok daha gelişmiş ve öldürücüdür, menzilleri 700 kilometredir ve 150 kilogramdan fazla savaş başlığı taşırlar”, dedi.
ayetullah cafer subhani'den, mutezile kelamı ile imamiye'nin itikadi farklarını ele alan ilmi bir makale...
press tv londra’dan latin america bureau editörü javier farje ile meseleyi derinlemesine tartışmak için bir röportaj gerçekleştirdi. farje’ye san francisco’dan latin amerika uzmanı gloria estela riva ile londra’dan latin amerika uzmanı ısaac bigio eşlik ediyor.
bazı çevrelerin bu kapsamlı anlaşma için şam’dan uygulanmasını uzun süre boyunca beklediği şartlar bunlar: suriye askerinin nüfusunun ve gücünü azaltılması, iran ve hizbullah ile ilişkileri kesmek, arap-israil barışına entegrasyon ve son olarak filistin sorununu; -filistin’de işgali devam ettirecek ve ürdün’ün varlığını da yok edebilecek şekilde- konfederalizm ile çözmek.
"israil’in washington elçisi michael oren’in bir yorumu var, biz el kaide suriye’sini esad suriye’sine tercih ederiz, diyor. israil amerikalılar bir çözümü desteklese bile bazı fars körfezi arap ülkelerini bir çözümü bloke etmek üzere birlikte olmaya zorluyor mu?"
washington’daki el islam camii imamı amerika birleşik devletleri ve müttefiklerinin sözde “teröre karşı savaş” adı altında gerçekte sadece orta doğu’da değil bütün dünyada islam’a ve müslümanlara karşı savaştıklarını düşünüyor.
amerika suriye muhalefetinin askeri merkezlerini ’tekfirci ekstremistlerden’ izole etmek için çalışmalar yapıyor. bu noktada özgür suriye ordusunun personelini ve liderliklerini yeniden şekillendirdi. ama planlarını başarısızlığa sürükleyen iki umutsuz faktör var: 1- içerdeki muhalefetin; saflarına katılmış olan subayların çıkar tartışmaları. 2-suriye muhalefetini içerde olduğu gibi bırakan ve yok
küresel despotizmin şerrinden kurtulmanın islamî uyanışın hedeflerinden biri olduğunu ifade eden ayetullah hamanei, “bu açıkça ilan edilmelidir, çünkü islamî uyanış hareketlerinin amerika’nın başını çektiği küresel emperyalizmle uzlaşılabileceği düşüncesi büyük bir hatadır” diye konuştu.
kimyasal silah senaryosu, washington ve batılı müttefiklerinin uluslararası toplumu ortadoğu’da başka bir maceraya itmek için en iyi bir bahane olarak görünüyor.
"savaşın bitiminin ardından da hizbullah komutanları, filistinli direniş gruplarının israil ordusuyla karşı karşıya geldiği bu savaşta elde ettiği yeni tecrübelerden gerekli dersleri ve ibretleri çıkarmak için derin bir araştırmaya giriştiler."
diğer yandan berekeh, hamas ve hizbullah arasındaki ilişkilerin iyi olduğunu söyledi ve “siyonist varlığa karşı mücadeleyle ilgili olarak iki parti arasında işbirliği ve koordinasyon mevcuttur” dedi. olağan ve periyodik toplantılar yaptıklarını söyleyen hamas yetkilisi, “birlikte aynı siperdeyiz” dedi.
"amerika’daki en etkili lobi gruplarından biri de, desteği olmadığı takdirde hiçbir politikacının göreve gelemeyeceğinin sıklıkla iddia edildiği aıpac’tır. hiçbir başkan, israil’e sağlam bir sadakatle bağlanmadığı sözü vermediği ve aıpac’ın yıllık zorunlu toplantısına katılmadığı takdirde beyaz saray’a seçilemez."
"hayatta bazı şeyler, resmi söylemler bir yana, olağan mantık veya teknik dille açıklanamaz. kanlı bir ablukayla geçen yıllara ve 2008-2009’daki tek taraflı savaşa rağmen gazze nasıl olup da son israil saldırısını durdurmak için böyle bir katılık ve ölümsüz bir coşkuyla savaşabildi?"
beyrut merkezli politik analist press tv’ye hizbullah direniş hareketi israil destekli bir iç savaşa sürüklenmeyecektir ve lübnan’ı siyonist rejime karşı savunacaktır, dedi.
"dikkat çekici olan ise direnişin teslim olmaması idi. direniş; koşulsuz uzun süreli ateşkes, silahları teslim etme ve füze geçişlerini engelleme gibi şartları dayatan israil’e boyun eğmedi."
"burada, lübnan’daki insanların bir kısmı imam hüseyin’in mesajını aldı ve israil 1982’de lübnan’ı işgal ettiği zaman bazı insanlar, amerika tarafından desteklenen israil saldırganlığına karşı durdu. aynı şey gazze için de geçerli. lübnan tecrübesi gerçekte kerbela tecrübesine dayanıyor."
perşembe günü tel aviv’deki “ruh sağlığı uzmanları”na dayanarak verdiği bir haberde los angeles times gazetesi, “israil halkının tümündeki stres arttı ve bu muhtemelen ateşkese rağmen devam edecek”, dedi.
el ahkbar'da yayınlanan bu yazı, hamas'ın ve diğer direniş örgütlerinin gazze'yi nasıl silahlandırdığı; iran, suriye ve hizbullah'ın bunda oynadığı rol hakkında ilginç ve fazla bilinmeyen ayrıntılar içeriyor.
hizbullah lideri seyyid hasan nasrallah, dün akşam yaptığı konuşmasında gazze ile ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu.
"iyi haber alan kaynaklara göre, kara harekatı olması durumunda, direniş düşmanı çabucak çekip ezici bir şekilde yenecek ve elit kuvvetlerini hesaplanmayan ve tahmin edilmeyen bir yolla utanç içinde bırakacak çeşitli tuzaklar hazırladı."
direniş cephesinin eylemci mütefekkirlerinden, imad muğniye'nin silah arkadaşı enis nakkaş, el meyadin tv'ye gazze savaşı ile önemli açıklamalarda bulundu.
"pentagon, avrasya’yı kuşatmak ve çin, rusya ve iran’dan oluşan üçlü ittifak’ın etrafını sarmak için çalışıyor. ancak her hamlesi, bir karşı hamleyle cevaplanıyor. bu üç avrasya gücünün hiç birisi de, amerika’nın arzulayacağı gibi pasif birer hedef olmayacaklar."
önde gelen bir siyasal analist press tv’ye, önümüzdeki günlerde yapılacak tahran toplantısı’nın suriye içindeki ulusal muhalefet’in hükümetle müzakereye girmesi için iyi bir fırsat sunduğunu söyledi.
"kısa süre önce suriye’de kalırken, amerikan, siyonist ve körfez istihbarat ajanları ile bu ülkelerden özel silah tüccarlarının ve toplamda yirmiden fazla ülkenin silah temini yoluyla suriye’deki krizden çıkar sağladığı tezini destekleyen somut kanıtları ilk elden gözlemleme imkânı buldum."
bir analist press tv’ye, iran’a karşı abd öncülüğünde dayatılan yaptırımların uluslararası iş dünyasında talihsiz etkiler yarattığını, küresel ekonomiye zararlı etkileri olduğunu anlattı.
medyaşafak olarak, global research'ta yayınlanan ve suriye'nin maruz kaldığı kuşatmanın arkasında yer alan, ülkede yeni bulunan doğal gaz kaynakları, bunun sevkinde düşünülen boru hatları güzergahı ve katar'ın bu hattı engelleme planları gibi fazla bilinmeyen faktörleri ele alan bu önemli analizi sunuyoruz.
"iran’da islam inkılâbı’nın zafer kazanması dünya için önemli bir olaydır; hz. peygamber’in (s.a.a) bisetinden sonra insanlık tarihindeki en önemli olay olduğu söylenebilir. özellikle islam düşmanları, bu dönemde emperyalist güçlerin son üç yüz yıldır islam’ın artık sona erdiğini, islam’ı artık tarih kitaplarında okuyacağımızı iddia ediyorlardı."
"bu yüzden birçok uzman ortadoğu’da abd-iran savaşının ilk aşamasının başladığına inanmaktadır. savaşın ikinci aşaması, pimini selefilerin ve tekfircilerin çekeceği ve 14 mart hareketi’nin siyasî himayesinde lübnan’da zoraki bir etnik ve mezhep savaşı çıkarmak olacaktır."
press tv, washington dc islam merkezi imamı muhammed el asi ile batı’da yakın zamanda düzenlenen islam karşıtı hareketler meselesini açıklığa kavuşturmak için konuştu.
suriye krizinin üzerinden 17 ay geçerken gelişmelerin genelde suriye hükümetinin ve mukavemet cephesinin menfaatine sonuçlandığını görüyoruz. bu bağlamda karşı cephede de tavır değişikliğine gidildiğine ve geri adım atıldığına tanık oluyoruz.lübnanlı emekli general ve strateji uzmanı dr. muhammed emin hatit, bu konuyu ele alıyor.
tahran’da düzenlenen birleşmiş milletler üyesi 120 ülke temsilcisinin katıldığı 16. bağlantısızlar zirvesi, islam devrimi rehberi ayetullah hamanei’nin yaptığı konuşmayla açıldı.
"bir siyasi yorumcu, bağlantısızlar hareketi’nin iran’da gerçekleşen 16. zirvesine geniş ölçekli katılımın islam cumhuriyeti’nin diplomatik bir zaferi olduğunu söyledi."
"karıma yere yatmasını söyledim, fakat bir kurşun minibüsten içeri girdi, bebeğime temas edip geçtikten sonra karıma isabet etti. aynı kurşunla ikisi de öldü."
press tv, washington’dan insan hakları aktivisti ve uluslararası hukuk uzmanı paul wolf’la, nüfusun yoğun şekilde yaşadığı yerlere yerleşen ve sokak savaşları yürüten özgür suriye ordusu militanlarının neden olabileceği yoğun sivil ölümleriyle ilgili bir röportaj yaptı.
"7 mayıs 2008’de hizbullah beyrut’u işgal etmedi ve şehri basmadı da. hizbullah, hem doktrin hem de siyaset düzeyinde iç içe geçmişliğin yaşandığı başkentte silahları sivillere de doğrultmadı."
(lübnan’dan yayın yapan ve hizbullah’a yakınlığıyla bilinen) el menar tv internet sitesi mikdad aşiretinin askeri kanadını beyrut’un güney banliyösünde ziyaret etti. site yazarı israi el fas, aşiretin yetkilileri ve özgür suriye ordusu’na bağlı olduğu söylenen suriyeli rehinelerle burada buluştu.
“dünyanın farklı ülkelerinde emperyalizme yönelik her türlü saldırının önü güç kullanımına başvurmak pahasına alınırken, islamî mukaddesata yönelik saldırıların engellemesinin ifade özgürlüğüne aykırı olduğuna kim inanır?”
"öte yandan; arabistan’da doğacak muhalefet ve bu ülkede abdullah adında bir kralın ölümü imam mehdi’nin (a.s) zuhur alametleri arasında sayılmaktadır."
"füze kalkanı şu ana kadar hiç test edilmedi. bu nedenle bu sistemin başarılı olduğuna dair elde herhangi bir bilgi yok. fakat iran’ın göndereceği çok sayıdaki kısa menzilli füze, koruma kalkanını oyalarken, yüksek tahrip gücüne sahip uzun menzilli balistik füzeler, atmosferden çıktıktan sonra düşman hedeflerinin üzerine konacaklar."
iran'ın 4. kanal'ının geçtiğimiz günlerde seyyid hasan nasrallah ile gerçekleştirdiği röportajını sunuyoruz.
suriye rejimi, abd destekli ölüm mangaları tarafından işlenen katliamlar için suçlanıyor / hula olayları kanıtlıyor ki: en iyi hile, eski hiledir
"kürt kökenli abdülbasit sida’nın başkanlığa seçilmesinin, suudi arabistan’daki âl-i suud ile kuzey ırak’taki kürdistan bölgesel yönetimi başkanı mesud barzani’nin anlaşması sonucunda gerçekleştiği kanaatinde olan kimi siyasi gözlemciler, bu dosyanın resmen amerika ve arabistan’a teslim edildiğinin altını çiziyorlar."
seyyid yahya safevi röportajının üçüncü ve son kısmını sunuyoruz...
birinci bölümünü verdiğimiz röportajın ikinci kısmını sunuyoruz...
"yemen’den bahreyn’e ve mısır, libya ve tunus’a ve henüz koru küllerin altında olup bir gün alev alacak diğer ülkelerdeki devrimlere baktığınızda hepsinin nedenlerinin islam’ın gölgesindeki milli izzet, toplumsal adalet ve özgürlük olduğunu görürsünüz. islami uyanış dediğimizde, dayanağı olan bir söz söylüyoruz."
"lübnan sınırında meydana gelen olaylar, lübnan ve suriye’yi eşzamanlı olarak krize sürüklemeyi, üstelik iki ülke arasında savaş çıkmasını hedefleyen iki yönlü bir oyundur. bunlar, direniş hareketinin önünü almak için kurulmuş, ancak sonuçsuz kalmış planlardır."
"ben kendi adıma, bütün müslüman kardeşlerimi, hem kanaat önderlerini ve hareket liderlerini, hem de bu önder ve liderlere tabi olanları ayetullah hamanei’ye biat edip bu olgun, bilge rehberin sancağı altında toplanmaya çağırıyorum. çünkü bugün onun denginde başka bir rehbere sahip değiliz."
merhum ayetullah behcet hakkında okumaya değer en güzel hatıralara sahip olanlardan birisi de büyük üstad ayetullah misbah yezdi’dir. bu hatıralar, derin içerikleri bir yana, üstad-şakird ilişkisinin bilinmeyen yönlerini hikaye ediyor.
"buna karşın, gözlemciler müslüman kardeşler hakkında çok olumlu şeyler söylemiyor. el-ahram’ın yaptığı bir anket, bağımsız aday abdul muneim ebul-futuh’un başarı kazanan islamcı aday olacağını ve diğer bir favori eski arap birliği genel sekreteri amr musa ile haziran ayındaki ikinci turda yarışacağını söylüyor."
israil istihbaratına yakınlığıyla bilinen debka sitesi suriye'ye geçiş yapan el-kaide militanlarının güzergahları hakkında ilginç iddialar serdediyor. işte o analiz:
"imam humeyni’nin istikbarla mücadelede gündeme getirdiği ilk ilke şudur; dünyanın müstekbir güçleri ortadan kalkmadıkça insanlar barış, saadet güvenlik ve huzur içinde yaşayamayacaklardır."
"abd ve israil senelerce iran’a saldırmayı planladılar ve her şeyin hesaba katıldığını düşündüler… ancak hesaba katmadıkları şu on şey, yıkılışlarına sebep olabilir."
fars news'ten çevirdiğimiz, emperyalizmin bölgemizdeki tefrika planlarına projeksiyon tutan makalenin ikinci kısmını sunuyoruz.
el-menar'da yayınlanan bu analiz, bahreyn rejiminin medya üzerinden yürüttüğü halkla ilişkiler faaliyetlerini ele alıyor.
"basit bir açıklamayla, türkiye de birçokları gibi esed’in gidişini yakın zannetti. diğer bir korkutucu nedense kibirlenmedir. gün geçtikçe otoriterleşen ve etrafındaki yalakaların nadir olarak eleştirisine maruz kalan erdoğan kendi bildiğini okumaktadır."
aralarında avrasyacılık akımının baş teorisyeni aleksander dugin’in de bulunduğu rusyalı bir grup önemli toplumsal ve politik şahsiyet, raja news haber ajansını ziyaret ederek yetkililer ile görüştüler. medyasafak olarak bu söyleşinin tercümesini sunuyoruz.
mısırlı müslüman düşünür rafet seyyid ahmed, 25 ocak devriminin stratejik hedefleri hakkındaki görüşlerini açıklayarak arabistan ve bazı gerici arap devletlerinin halkın isteklerini saptırma ve mısır’ı eski konumuna geri çevirmek için yaptıkları müdahaleleri eleştirdi.
şüphesiz geçen yıl içerisinde filistin’de gelişen en önemli olay, hamas ile el fetih arasındaki anlaşmaydı
kurtuluş cephesi içerisindeki müslüman kardeşler cemaati, batılıların desteğini almış olan ılımlı eksene yanaştı, bu durum lübnan direnişine karşı tavrında açıkça ortaya çıktı. hareket, 2006 yılında israil’in işlediği suçları kınayan bir bildiri yayınlamasına rağmen bu bildirinin dili aşağıdaki şekilde salt kınamayla yetinen bir üsluptaydı
bahreyn adalet ve kalkınma hareketi’nin önde gelen üyelerinden kavakeb, bahreyn kralının halkına nasıl davranması konusunda suudi arabistan ve abd’den emir aldığını dile getiriyor
hillary clinton’un hafta sonu yaptığı itiraf, bahsi geçen silahlı grupların sivillere saldırdığını ve abd’nin kendi tanımlamalarına göre bu tür saldırıların terörist olduğunu teyit ederken suriye’de hükümet güçlerinin tek taraflı olarak kendi halkına saldırması gibi bir durumun söz konusu olmayıp daha çok gölge silahlı isyan olduğunu ortaya koymakt
şiaonline haber merkezi imad muğniye’nin kızıyla bir söyleşi gerçekleştirdi. ve söz konusu söyleşide, babası imad muğniye’ye bakışı, iran halkının imam muğniye’ye yaklaşımı, şehit muğniye’nin aile yaşantısı, hatıratı, şehidin şahsına dair önemli noktalar ele alındı.
press tv, bm ve müttefiklerinin suriye’ye askeri bir müdahale için sebep aradığını öne süren siyasi analist ve uluslararası barış federasyonu (upf) beyrut temsilcisi maher salloum ile mülakat gerçekleştirdi. aşağıda mezkûr mülakatın metnini sunuyoruz.
dr. musa necefi, islam devrimi rehberi’nin düşüncesindeki islami uyanış teorisini incelemek üzere rehber’in resmi internet sitesinin kendisiyle röportaj yaptığı, imam humeyni (allah rahmet etsin) ve hazret-i ayetullah hamenei’nin siyasi düşüncesinde “islami uyanış teorisi” konferansı bilimsel kurul müdürü’dür.
"tam şu andaki amaçları suriye’nin kontrolünü kurmak, israil’i kuşatan şii yayını kırmak. bunu suriye’yi yıkmak yoluyla yapmak istiyorlar, fakat iktidara getirmek istedikleri kişilerin israil’in dış politika amaçları için makul olacağını da düşünmüyorum."
londra’dan önde gelen bir analist press tv’ye, abd’nin ikiyüzlü bir şekilde, kendisinin terör listesine koyduğu suriye karşıtı terörist grupları silahlandırmak yoluyla uzun süredir suriye’nin içişlerine müdahale ettiğini söyledi.