mesela eski israil abd büyükelçisi michael oren 2014’te colorado aspen ıdeas festival’inde ışid’le ilgili olarak mealen “sünniler şiilere göre ehvenişerdir” diyerek izleyicileri şaşırtmıştı. onların derdi hennry kissenger’ın ifadesiyle; “tahran’dan beyrut’a uzanan iran yanlısı bir şii hilali” ve “bir radikal iran imparatorluğunun” kurulması ihtimaliydi.
siyonizm karşıtı yahudilerle bir alıp veremediğimiz yok; hedef kitlemiz, ritüelleri ha-şem’e (tanrı) yönelikken politik aidiyetleri şeytan’a olan yahudilerdir. bu tiplerin neredeyse tamamını kontrol ettiği ana akım medya, dünyanın geri kalanına “yahudileri” sadece ritüelleriyle tanımlamak istiyor.
israil’in “demir kubbesi” hizbullah füzelerinin %80’ini durdursa bile (ateşlenen 10 bin füzenin 8 bini etkisiz hale getirildiğinde) geriye kalan ve her biri 400-500 kg patlayıcı taşıyan 2000 füze hedefini bulacak ve bu, israil’in hayal bile edemeyeceği türden bir tahribata yol açacak. hizbullah ateşlediği füze miktarını 10.000 adetle sınırlı tutsa bile bu 1.000.000 kg patlayıcı demek.
el kaide lideri eymen el-zevahiri, ebu musab zerkavi’ye (bu mektup abd güçleri tarafından 9 temmuz 2005’te ele geçirildi) yazdığı bir mektupta -zerkavi abd’nin ırak işgalinin ilk yıllarında işgalciler yerine şiileri hedeflediğinde- şöyle sormuştu: tarihte şiileri ortadan kaldırmayı başarmış herhangi bir islam devleti var mı?
bizden yakınlarda fetva istediler: şiilerin kâfir olduğunu söyleyen ve kanlarını helal görenler karşısında bizim ne yapmamız lazım? cevap verdik: kelime-i şehadet getiren herkesin kanı ve malı korunmuştur (size kâfir de deseler). eğer ehl-i sünnet’in bir karış toprağı kâfirler tarafından saldırıya uğrasa, kum’daki şiilerin vazifesi bile buranın savunulması ve kâfirlerin saldırısına uğratılmamasıdı
bugünlerde küresel bir direniş ordusunun kuruluşu yönünde bir harekete tanık olmaktayız. bu orduya küba, venezüella, latin amerika ve afrika’dan gayrimüslimler ve arap olmayanlar da katılmalıdır. imam humeyni de kudüs’ün kurtuluşu için bir ‘ezilenler partisinin’ (hizb-i mustezafân) kurulmasını istemişti.
ibn teymiyye, sonrasında da şu ilginç iddiada bulunur: şiiler serdab başında imam-ı zaman’ın buradan çıktıktan sonra binmesi için bir katır ya da atı ve bir de kılıcı hazır bekletirler.
radikal selefilik ve cihadçılığı ekip büyüterek meyvelerini devşirmek için kaynak harcayan aynı batılı güçler şu sıralarda çok özenle korunan seralarında genetiği ile oynanmış sufilik yetiştiriyorlar.
osmanlılar ile ingilizler arasında savaş çıktığında ırak uleması, ingilizler aleyhinde cihad fetvası vermişti. kendi yönetimi sırasında şia büyüklerini katletmiş aynı osmanlı yönetimiydi bu. “urve” kitabının müellifinin oğlu, seyyid kazım yezdi, osmanlılar lehine ingilizler karşısında savaşırken şehit düştü.
ben suriye’de şiddet olayları baş göstermeden iki yıl önce ingiltere’deydim. üst düzey ingiliz görevlilerle buluştum, bana suriye’de bir şey için hazırlandıklarını söylediler. bu abd’de değil ingiltere’de oldu. ingiltere, suriye’yi istila etmek için silahlı adamlar eğitiyordu.
islami sağlık birimi faaliyetleriyle o kadar etkili oldu ki kendisinden güney lübnan ve bekaa vadisi’nde hükümete bağlı birkaç hastanenin işletimini üslenmesi istendi. bu birim, düşük gelirli insanlara, ya tamamen bedelsiz ya da cüzi bir bedel karşılığında sağlık hizmeti sunmakta.
jerusalem post’da yigal walt ve tamer nashef tarafından kaleme alınan analizde (http://www.jpost.com/opinion/shiite-factor-poses-tough-challenge-for-ısrael-543517) siyonist rejimin tehdit algısı hakkında önemli ayrıntılar ortaya konuyor. işte o analizden önemli bir bölüm:
iran halkı ve onun dünya çapındaki dostları ve destekçileri bu ay islam devrimi’nin bir yıldönümünü daha kutlarken, bu devrimin kazanımları üzerine düşünmek faydalı olacaktır. 40. yılına giren islam devrimi’nin ve onun meyvesi olan islam cumhuriyeti’nin dinmek bilmeyen düşmanlıklar arasında hayatta kalmış olması kendi başına büyük bir başarıdır.
üstat ali rabbani golpayegani makalesinde imam mehdi’nin ehl-i sünnet rivayetlerinde geçen şeceresinin incelemesini ve buna ilişkin bazı rivayetlerin eleştirisini yaptı.
hz. mehdi’nin doğumu ve hayatı, sadece şiilere özgü bir inanç değildir. ehl-i sünnet’in muteber kaynaklarında da bu konunun işlendiği apaçık görülmektedir. ehl-i sünnet kaynaklarında, hz. mehdi’nin doğumunun işlendiği ve ehl-i sünnet âlimleri nezdinde kabul gördüğüne dair rivayetlerin varlığı, o’nun dünyaya geldiği inancının ispatı için çok önemli bir dayanak noktasıdır.
eski abd başkanı franklin roosevelt için yazılan bir bilgi notunda, başkanın ortadoğu temsilcisi korgeneral harold b. hoskins, ibn suud’un weizman tarafından kendisine ödenecek 20 milyon sterlin rüşvet karşılığında siyonistlerin yahudi devleti planını kabul ettiğini bildiriyordu.
mühendis, saddam hüseyin’in kürtlere karşı düzenlediği halepçe ve enfal operasyonlarında şahsen yaralanmış. “1991’den sonra kürdistan’ın kurtarıldığını görmekten” memnun olmuş ve “kürdistan’da onları savunurken düşen şehitlerimiz var” diye vurguluyor; kendini de, liderleriyle iyi ilişkileri koruyan bir kürt dostu olarak görüyor. ırak ordusu ve hsb’lerin yanında iranlı danışmanlar aynı zamanda, “da
örgüt, çocuk parkları ve okullar, hastaneler ve klinikler, hatta süpermarketler inşa ediyor. savaşçıları ve aile fertleri pek çok hizmetten büyük indirimlerle yararlanabiliyor. hizbullah’ın kurduğu okullarda eğitim, kamu okullarından daha ucuzdur. yoksullar burs alır. elbette eğitim arap diline, islam’a ve şii geleneklerine odaklanır. fakat ingiliz dili ve fen bilimleri de öğretilir. bu okullar, o
bu esnada, tam şu anda, milyonlarca ruh – ıraklılar, iranlılar, afganlar, pakistanlılar, kuzey afrikalılar, orta asyalılar, fars körfezi ülkeleri vatandaşları – necef’ten kerbela’ya yapılan dev ve ruhların içini temizleyen bir yürüyüşle sükûnet buluyor. manevi kurtuluşla siyasi beyanı kaynaştıracak şekilde en doğru sözü söyleyen bir ziyaretçinin bana hafif bir tebessümle söylediği gibi, bu yürüyüş
yazar ve profesör emel saad, suudi arabistan'ın lübnan başbakanı saad hariri'yi istifaya zorlamakla suçlanmasından sonra bir de onu göz altına almasının hizbullah’ın desteğinin artmasına yardımcı olduğunu belirtiyor.
hizbullah’ın silahlı gücüne ilişkin değerlendirmeler çeşitlilik gösterir. iran’ın fars haber ajansının ekim 2016 verilerinde hizbullah’ın silahlı gücü, ihtiyat kuvvetler dâhil en az 65 bin asker olarak belirtiliyordu. bunların içinden 21 bin kişi, sürekli eğitim alan profesyonel askerlerdir. 2017 askeri denge raporuna göre şu anda 5 ila 8 bin arası hizbullah üyesi suriye’de savaşıyor.
şiiler, kafaların kesilmesi, çocukların katledilmesi, boğazların doğranması ve kadınların esir alınması tehdidine çok alışıktır. şiileri dini liderlerimizin en küçük işareti ve çağrısıyla terörizme karşı savaşmaya istekli, adanmış kişilerden oluşan, sağlam ve konformizmden uzak bir küresel topluluk haline getiren budur.
aşağıda okuyacağınız yemen şiilerinin politik ve kültürel durumu hakkındaki röportajı, iran’da yayımlanan aylık mevud dergisi dr. isam el-imad ile gerçekleştirdi. dr. imad aslen yemenli ve daha önce sünni mezhepli olup sonradan şiiliğe dönen bir âlimdir.
dünyadaki afyonun %93’e varan kısmı afganistan’dan geliyor. batı’daki hakim algının aksine, bu bir afgan talibanı operasyonu değil. atlantikçi çevrelerin asla sormadığı kilit önemdeki sorular, kimlerin afyon mahsullerini satın aldığı, rafine edip eroine çevirdiği, ihracat yollarını kontrol ettiği ve taliban’ın yerel düzeyde empoze ettiği vergilere kıyasla muazzam kârlarla sattığıdır
eski dışişleri bakanı hillary clinton’a ait sızdırılmış e-postalar ayrıca israil’in örtülü bir şekilde çatışmayı yaratmadaki rolünü ve esad’ın devrilmesi planının uygulanmasına abd ve diğer ülkelerin dâhil olmasının sağlanmasındaki açık rolünü ortaya çıkarıyor. clinton tarafından danışmanı jacob sullivan’a iletilen bir e-posta, israil’in, esad hükümetinin devrilmesi halinde iran’ın bölgedeki “tek
hsg, ortadoğu’daki en büyük askeri ve sivil örgütlerden biri olarak düşünülebilir. bu oluşum, ırak’taki en olası ve arzulanabilir siyasi güç merkezidir. hsg çok sayıda sünni, şii, hıristiyan, yezidi, türkmen ve kürt silahlı oluşumunu birleştirmekte, bu sebeple de iç anlaşmazlıklarına rağmen askeri ve siyasi meseleler için bir platform ve içeriden ya da dışarıdan gelen radikal selefi islam tehdidin
evet, ben şu andan bahsediyorum. ben “seyyid hasan çağrı yapsa ve savaş için bu kadar insan istiyorum derse’’ varsayımından bahsetmiyorum. şu an, hâlihazırda mevcut ve seyyid hasan komutası ile tam ve doğrudan koordine içinde olan oluşumlardan ve 500 bin savaşçıdan söz ediyorum.
yaklaşık iki ay önce musul’un batısında ele geçirilen bir ışid komutanı, ‘özgürleştirici güçler’ olarak adlandırılan haşd şabi’ye işaretle ‘eğer haşd olmasaydı sizler musul’un ya da başka bir yerin bir milimetresini dahi bizden alamazdınız’’ dedi.
fatımiyun, 2013 yılında bir grup olarak varlığını ilan etti. bu örgüt, başlangıçta suriye’de lübnan hizbullahı ve ıraklıların oluşturduğu seyyidu’ş-şuheda tugayı ile birlikte faaliyet gösteriyordu. daha sonra aşamalı olarak önce tugaya ardından da tümene dönüştü. şu an bu güçlerin sayısı 20 bine ulaşmış bulunuyor.
hem suudi arabistan’ın sahibi olan suud ailesi, hem de israil hükümetini kontrol eden israil aristokrasisi, duydukları ortak iran nefreti konusunda saplantılıdır. (bu nefretin kökenleri ve sebepleri, suud ailesinde israil’de olduğundan oldukça farklıdır ancak nefretlerin hedefi aynıdır: şiiler. bu ortak saplantı, onları birleştirmek için yeterlidir.)
hizbullah ise bugün, 2006’da olduğundan daha da güçlü. kısa ve öz olarak söylemek gerekirse, suriye’de el kaide’yi yenilgiye uğratan temel olarak hizbullah oldu. suriye de ırak da parçalanmayacak. ve boru hattı-istan cephesinde – ki bu savaşın temel nedenlerinden biri – öngörülebilir bir gelecekte iran ve katar’ın avrupa’ya doğalgaz satmak için bir araya geldiğini dahi görebiliriz.
bir hafta boyunca suyumuz yoktu, neyse ki kar yağıyordu. bize biraz badem, kiraz, incir ve üzüm sunan bir bahçemiz vardı. bodrumda kutular içinde mısırlarımız da vardı, onlardan yedik. bir pazar sabahı kapı açıldı, bir adam içeri girdi ve "bitti" dedi. adamın ismi ruhullah’tı, yani “allah’ın ruhu”!
"ey kardeşlerim! biz en iyi yiğitlerimizle bosna-hersek'e gittik. orada askeri bir garnizonumuz vardı... muhtemelen bu konu hakkında bu açıklıkla ilk kez konuşuyorum. savaştık ve şehitler takdim ettik. kimi savunmak için? bosna'daki ehlisünnet müslümanları savunmak için."
ortada garip bir durum var. imam ahmed’den, sahihü’l-buhari’den, sünenü ebi davud’dan ve benzerlerinden hadis almakta sıkıntı yokken, ehl-i beyt kanalından hadis geldiğinde yüz çevirmemiz isteniyor. bir şahıs hz. rasulullah (s.a.a.) ile altı ay birlikte yaşasa bile ondan hadis alabiliyoruz...
hasan sivri, lübnanlı analist dr. enis nakkaş ile abd’nin suriye’ye yönelik saldırısından iki hafta önce medya şafak için röportaj yaptı. işte o röportaj:
suudi küçük prensi muhammed bin selman, savaşı iran’a taşıma tehdidinde bulunarak acemice bir hata yaptı – dünyanın dikkatini bu noktaya çekti. şimdi iran’ın vereceği her türlü tepki, uluslararası hukukun ölçülü bir misilleme için tanımladığı tam meşruiyeti taşıyor. suudi sınırları uzundur, nüfusu huzursuzdur ve askerleri bu türden bir savaş görmemiştir.
kalkınma önceliği, sünni çoğunluklu bölgelere verildi. hatta aramco firmasının şii işçilerine sünni işçilerden daha az ücret ödeniyor ve bu, rejim karşıtı hislerin artmasına yol açıyor.
ışid yeryüzünden silindikten sonra ırak’a ne olacağını zaman gösterecek, fakat uzun ve kademeli balkanlaşma süreci bugün halihazırda geri dönüşsüz hale gelmiş gibi görünüyor.
her ne kadar 2003 ırak işgali hakkındaki yaygın görüş bunun tamamen petrol meselesi olduğu şeklinde olsa da, israil’in baskısı da burada pek bilinmeyen, ancak temel önemde bir rol oynadı. seçkin amerikalı profesörler john maersheimer ve stephen walt, “israil lobisi ve abd dış politikası” başlıklı derinlemesine makalelerinde, amerikan dış politikasının temel odak noktasının kendi çıkarları değil, i
bize sıklıkla, ırak işgalinin ve suriye’deki savaşın, batı’nın dış politikasının felaket getiren başarısızlıkları olduğu söylenir. bu makale ise, bu savaşların mimarlarının, askeri çabalarının istikrarsızlaştırıcı sonuçlarının gayet bilincinde olduğunu ve gerçekte her zaman, ırak ve suriye’nin mezhep çizgileri üzerinden bölünmesine arzulanabilir bir sonuç olarak baktığını savunuyor.
tüm bunların ardından bölgede sıra suriye'ye geldi. siyonizm, emperyalizm ve arap gericiliği, bir arap ülkesi olan suriye'ye karşı küresel bir savaş başlattı. onların adlandırmasıyla “zalim esad'a” karşı barışçıl bir devrim amaçladıklarını iddia ettiler. ne var ki, başlangıcının üzerinden altı küsur yıl geçen bu savaş da, aslında arap dünyasını parçalamak için israil'in yürüttüğü projelerin bir pa
otobüslerde bulunan, çoğu yaşlı, kadın ve çocuk olan siviller, ahrarüşşam “isyancıları” tarafından korunuyordu. açlardı. birileri ortaya çıktı ve cips dağıtmaya başladı. çocuklar yiyecek dağıtımının etrafına doluştuğu esnada mavi bir araba geldi ve çok büyük bir patlama gerçekleşti. insanlarla dolu dört otobüs ve çok sayıda araba tamamen tahrip oldu.
elinizdeki makalede, söz konusu eleştirel yaklaşım ele alınmış ve bu yaklaşımın temellerini oluşturan istidlal unsurları şeffaflaştırılmaya çalışılarak delillerinin, imamî-şiî literatür göz önüne alınmadan, ehlisünnet’in yazılı mirası çerçevesinde ilmî itibardan yoksun olduğu gösterilmiştir.
birkaç gün önce, suriye’nin fua ve kefraya kasabalarının sakinlerini taşıyan otobüslere bir intihar bombacısı tarafından saldırı düzenlendi. saldırıya uğrayanlar, fua ve kefraya sakinlerinin isyancıların kontrolündeki kasabalardan çıkıp hükümet kontrolündeki bölgeye girmesine izin veren bir takas anlaşmasının parçasıydı. yanarak can veren 126 kişiden 80’i çocuktu.
israil'in, lübnan'a ya da gazze şeridine karşı saldırı düzenlemesi an meselesi haline geldi. başka bir deyişle gündemdeki soru, "savaş patlak verecek mi?" değil, "savaş ne zaman patlak verecek?" sorusu halini aldı.
siyonist rejime bağlı düşünce enstitüsü memrı'nin sitesinden bir analiz...
vehhabi kardeşlerime sormak istiyorum. rasulullah (s.a.a.) “size allah'ın kitabını ve ehl-i beyt’imi bıraktım” demişken, onların mezhebinin var olmaması makul mü? bu hadis sahih-i müslim'de de geçiyor...
raporda, “israil’in perspektifine göre en iyi senaryo, bir yandan esad rejiminin ortadan kalkması ve iran ile hizbullah’ın suriye’den çıkarılması, diğer yandan da ışid'in yenilgiye uğratılması ve suriye’de ılımlı bir sünni rejiminin kurulmasıdır” ibareleri okunuyor.
hz. resulullah’ı (s.a.a.) hacda arefe günü kasva isimli devesine binmiş hutbe verirken gördüm, şöyle diyordu: ‘ey insanlar! size iki şey bırakıyorum onlara uyarsanız asla sapıtmazsınız, allah’ın kitabı ve ıtretim (neslim) olan ehl-i beyt’im.’”
clinton e-postasında şunlar yazılı: "ışid’e ve bölgedeki öteki radikal sünni gruplara yasadışı mali ve lojistik destek sağlayan katar ve suudi arabistan’a basınç uygulamak için diplomatik varlıklarımızı ve daha geleneksel istihbarat varlıklarımızı kullanmamız gerekiyor."
temmuz 2006 savaşında, direniş 33 gün boyunca düşmana yaklaşık 4300 adet füze gönderdi. bugün, israilliler hizbullah'ın günlük olarak 1500 adet füze gönderebileceğinden bahsediyor. elbette bu rakam sadece düşmanın tahminidir. ve israil'in öngörüleri kati bir şekilde hatalıdır!
şii topluluklara yönelik haftalık saldırılara ilave olarak, daha da ölümcül olan koordineli saldırılar oldu. temmuz 2016’da ışid bağdat’ın bir şii mahallesini vurarak 300’den fazla insanı öldürdü. ışid 2014’te ırak’ın kuzeyinin kontrolünü ele geçirince, şiiler son yılların en ölümlü saldırısının kurbanı oldu: camp speicher katliamı olarak bilinen olayda binden fazla şii acemi asker ve hava harp ok
her ne kadar bahreyn nüfusunun %70’ten fazlası şii müslüman olsa da, bahreyn yönetimi onların temel insan haklarını tanımıyor. bahreyn’deki kanunlar, bahreyn şiilerini ülke topraklarının yüzde 40’ında yaşama hakkından yoksun bırakıyor; örneğin riffa şehri onlar için yasak bölge.
imâmiyye şiilerinin on ikinci imamlarının varlığının ispatı etrafındaki tartışma, tarih boyunca canlı olagelmiştir. günümüzde de ahmed el-kâtib gibileri o’nun varlığını reddetmekte ve dört naip meselesini uyduruk saymaktadır. bu makalede bu türden şüphelere cevap vermek hedeflenmektedir.
"ben bu farklı kur'an meselesini tahkik etmek üzere iran'a gittim. günler, hatta haftalar geçirdiğim tahran ve kum şehirlerini ziyaretim sırasında gördüm ki, medine-i münevvere'de kral fahd tarafından bastırılan kur'an'ı, iran'da şii müslümanlar öpüp alınlarına koyuyorlar."
üçüncü kaynak; allame münavî’nin feyzü’l-kadir adlı eseridir. o bu eserinde şöyle demektedir: bu haber peygamber’in (s.a.a.) ehl-i beyt’inden sarılıp tabi olmaya ehil olan kimselerin kıyamete kadar her zaman mevcut olacaklarını bildirmektedir.
"öyleyse, bu toprak üzerine secde etme konusu, ehl-i sünnet kitaplarında mevcut olan kanıtlanmış bir meseledir. gerçek şu ki, şia kardeşlerimizin toprağa secde etmesi, kanıtlanmış ve sorgulanmaya ihtiyacı olmayan bir iştir."
imam sadık’tan (a.s.) şöyle rivayet olunmaktadır: şüphe edildiğinde beklemek helake yuvarlanmaktan daha hayırlıdır. her hakkın üzerinde bir hakikat vardır. her doğrunun üzerinde de bir nur bulunmaktadır. allah’ın kitabına uygun olanı alın. aykırı olanı ise bırakın.
ehl-i beyt medresesi ve âlimlerinin kur’an-ı kerim’in tahrif edildiğine inanmadıklarını söyleyebiliriz. onlar şöyle derler: eğer kur’an muharref olsaydı ehl-i beyt imamları rivayetleri kitab’a arz etmemizi nasıl emredebilirlerdi? muhammed gazzali de şia’ya nispet edilmeye çalışılan tahrif görüşünün boş bir iddia olduğunu açıkça dile getirmektedir.
erbain ziyareti, en geniş ulusal ve dinsel çeşitliliği kendi bünyesinde barındırıyor. bu özellik, bölgedeki şii siyasi-askeri ağı için de geçerlidir. şii güçler hiçbir biçimde istikrarsızlaştırıcı değildir ve kolaylıkla başka inançlardan insanlarla ve gruplarla anlaşabilmektedir.
ancak “suriye’deki protesto hareketinin eylül 2011’e kadar büyük çoğunlukla barışçıl olduğu” şeklindeki yaygın inanış yanlıştır, yahut en iyi ifadeyle eksiktir. gerçekte hükümet karşıtı muhalefet neredeyse en başından itibaren şiddete yönelmişti ve muhtemelen ülkeyi kutuplaştırmak için sert bir tepkiyi provoke etmeye çalışıyordu.
bu yapı 42 gruptan oluşup yaklaşık 140 bin savaşçıya sahiptir ve bunların 60 bini hâlihazırda fiilen ışid ile savaşmakla meşguldür. teşkilat yapısı genel olarak iki kısma ayrılabilir: bedir ordusu, asaibu ehli hak ve hizbullah tugaylarının oluşturduğu ana bünye ve çoğu ayetullah sistani’nin fetvasından sonra ortaya çıkan diğer küçük gruplar.
yemen’in doğal kaynaklarının krallığın doğal kaynaklarını açık ara geçeceği bir kez daha vurgulanmalıdır. shafaqna ortadoğu araştırmaları enstitüsü tarafından doğrulanmış olan yakın tarihli araştırmalara göre yemen’in petrol rezervleri dünyadaki rezervlerin %30’una denk gelecek, suudi arabistan’dan fazla getiri sağlayacaktır.
krallığı kınayan abd, suudi ailesini tekfirciler tarafından ateşlenen bombardımanlar ve savaşların arkasında olmakla suçluyor. tüm bu yaşananlar akıllara tek bir soru getiriyor. krallığın sonu mu yaklaşıyor? amerika ve müttefikleri ise, suud ailesinden kalacak devasa servete göz koymuş durumda bekliyor.
bm personeli ayrıca suriyeli isyancıların araçlarının israil tarafından teslimatlar aldığını belgeledi: “geri çekilmeden bu yana yayınlanan üç aylık undof [birleşmiş milletler çatışmasızlık gözlem gücü] raporları, israil ile bu silahlı gruplar [el nusra] arasında süregiden bir koordinasyon olduğunu açığa çıkardı.”
halk seferberlik güçleri salt belli bir mezhep grubuyla sınırlı değildir. hsg’nin içinde 25 bin sünni savaşçı var, buna musul’dan kardeşlerimizi de ekleyelim. hsg içindeki toplam savaşçılaın yüzde 19’u sünni müslümanlardır. musul’dan gelen savaşçılar da buna eklenince bu oran yüzde 26-27’ye yükselir.
hizbullah’ın gençlik örgütü imam mehdi izcileri, yakın zamanda 70 bin izci için mezuniyet töreni düzenledi. törene katılan gözlemcilerden biri, “gözlerime inanamıyorum!” dedi. seyyid nasrallah ise etkinlikte “insanları hizbullah’a katmakta bir sorunumuz yok, sorunumuz onları nereye yerleştireceğimiz” diye konuştu.
büyük petrolün şii müslümanlardan nefret eden fanatiklerle yanyana gelmesi manidardır. sosyal adalet mesajı ve kapitalizm karşıtlığı ile şii islam, wall street’in düşmanıdır.
bm, israil ordusunun ateşkes hattı üzerinde sandıklar içinde tedarik sunduğunu, bunların da selefi savaşçılar tarafından alınıp götürüldüğünü gözlemledi. israilliler istihbarat sunmak üzere (el kaide ile bağlantılı olan) el nusra komutanlarıyla bir araya geliyor. bir suriyeli dürzi böyle bir görüşmeyi kayda aldı ve bu kayıt suriye televizyonunda yayınladı.
“bahreyn’de yaklaşık altı yıldır yumruklarını ve parmaklarını saraylara ve tanklara yöneltenlerin yalnızca yüzde 10’u parmaklarını tetiğe götürse, el halife rejimini hızlı bir şekilde yıkarlar.”
ayetullah şeyh isa kasım'ın saygınlığına yapılacak bir saldırı kırmızı çizgidir ve bu çizgiyi geçmek bahreyn'de ve tüm bölgede tutuşacak bir ateşi alevlendirecek ve halk için geriye silahlı mücadeleden başka bir yol bırakmayacaktır. hiç şüphesiz ki bunun bedelini âl-i halife ödeyecek ve bunun sonucu da bu kan dökücü rejimin yok oluşundan başka bir şey olmayacaktır.
ebu karra "sen rivayetleri yalanlıyor musun?" deyince imam rıza (a.s.) "rivayetler kur’an ile çeliştiği zaman onları yalanlarım. müslümanlar şu hususta ittifak etmişlerdir: allah bilgi bakımından kuşatılamaz, gözler o’nu görmez ve o’nun gibi hiçbir şey yoktur" demiştir.
ben kitabımda da yazdım. bölge güçlerinin yeniden inşa edilmesini ve bölge güvenliğini sağlayan iran’dır. aksi halde bölgeni tamamı israil’in ayakları altında olurdu. iran hizbullah’ı silahlandırdı, hamas ve filistinli gruplara yardım etti. direniş güçlerine sürekli destek sundu. iran bu dengenin sağlanmasındaki esastır.
hizbullah’ın bu çalışmada mükemmel olduğunu söylüyor: lübnanlı örgüt “çok iyi organize olmuş durumda ve şimdi, yasal bir şekilde suriye’nin her yerinde. yalnızca bir parti değil, bir devlet gibi örgütlenmiş. şehitler için bir örgütleri, çocuklar için bir örgütleri, aileler için başka bir örgütleri var.”
asghar, hacı mehdi’ye “seni oğlumun cenazesinin peşinde olduğum için mi aradığımı düşündün? allah’a yemin olsun ki buna ihtiyacım yok” dedi: “sadece, abbas artık senin biriminde olmadığı için suriye’ye gidebileceğimi söylemek istedim.”
bölgedeki hızlı gelişmeler, necd münafıklarının üzerlerindeki örtüyü parçaladı. onlar 1400 yıl önce peygamber’le (s.a.a.) savaşmışlardı, şimdi de o'nun adanmış takipçileriyle savaşıyorlar.
1968'de yemen'de dünyaya gelen isam el imad, suudi arabistan'ın üniversitelerinde tahsil görmüş bir vahhabi âlimi iken, şia ile tanışmasının ardından bu mezhebe geçmişti. yemen husi hareketinin kurucusu hüseyin husi'nin öğrencilerinden olan dr. imad, kum'da tahsilini sürdürmektedir ve pek çok kitap kaleme almış önemli bir muhakkiktir.
hizbullah, ülkenin kuzeydoğusunda, suriye sınırında ve başka yerlerde ışid’le etkin bir şekilde savaşabilecek tek askeri güç gibi görünüyor. aynı zamanda yüzbinlerce yoksul lübnan vatandaşına sağlam bir sosyal ağ sunabilen tek oluşum. mezhep çizgileri üzerinden derin bir şekilde bölünmüş bu ülkede hizbullah ‘ötekilere’e elini uzatıyor.
pepe escobar bağımsız bir jeopolitik analisttir. russia today, sputnik ve tomdispatch için yazar ve abd’den doğu asya’ya dek uzanan farklı web siteleri, radyo ve tv programlarının sıklıkla aranan bir katılımcısıdır. pepe escobar aşağıda okuyacağınız röportajı ayetullah hamaney’in resmi sitesi khamenei.ir’in ingilizce sayfasına vermiştir.
zafer bengaş yazdı: abd liderliğindeki tek kutuplu dünya sona doğru gelirken, küresel siyasette büyük değişiklikler ufukta görünüyor. yeni ve daha sağlam oyuncuların aktif olduğu çok-kutuplu bir dünya doğuyor. islami iran bu yeni düzenin temel bileşenlerinden biri.
29 mart 2016 günü, rus hükümetinin finanse ettiği düşünce kuruluşu rusya uluslararası işleri konseyi (rıac), kuruluşun genel müdürü andrey kortunov ile yapılmış bir röportajı yayınladı.
bm’nin bağımsız uluslararası suriye araştırma komisyonu’na göre çatışmanın bir yılını doldurduğu mart 2012 tarihinde suriye hükümet güçlerinin toplam can kaybı 2,569 idi. o tarihte bm’nin suriye’deki siyasi şiddetin tüm kurbanları için verdiği toplam ölüm rakamı 5 bin idi.
geçtiğimiz hafta körfez işbirliği konseyi'nin lübnan hizbullahı aleyhine bildiri yayınlaması, suriye ateşkesi üzerinde anlaşmaya varılması ve türkiye cumhuriyeti başbakanı davutoğlu'nun iran ziyareti batı asya gündeminin öne çıkan gelişmeleriydi. alwaght analiz sitesi, ortadoğu uzmanı dr. sadullah zarei ile bu konuları ele alan bir röportaj gerçekleştirdi.
uzun süre boyunca marjinalize edilen ve sayıları çoğu zaman olduğundan az görülen suudi arabistan şiileri yaklaşık 4 milyon kişilik bir inananlar topluluğunu temsil etmektedirler (en iyi hazırlanmış rakamlara, columbia üniversitesi’nden mickael ızady’ye göre yerel nüfusun %25’ine denk düşerler; pewforum ise 2 ila 4 milyon, yani %12,5 ila %25 arasında bir değişkenlik vermektedir); ancak iki ayrı bö
israil ordusunun üst kademesinde yer alan bu subay, israil'in yönetim aygıtı içinde iran-şiilik-hizbullah tehlikesini israil için radikal sünni koalisyondan çok daha ciddi bir tehdit olarak gören yetkililerin pozisyonunu yansıtan iğneleyici sözler kullandı.
washington’un, arap yarımadası’ndaki devlet yapısında yakın zamanda değişikliklerin meydana gelmesi için suudileri kasten her türlü maceranın içine çekiyor olması muhtemeldir. amerikan bankalarında saklanan, 1 trilyon dolar değerinde devlet fonları ve ilave olarak yarım trilyon doları aşkın şahsi mevduatlar var. eğer suudi arabistan parçalanırsa, suudi vatandaşlarının washington’a karşı mali iddia
hasan sivri yazdı...
iran islam cumhuriyeti, neo-liberal kapitalizmin mümkün olan en iyi sistem olarak “tarihin sonunu” temsil ettiği şeklindeki yaygın batı iddiasının, 636,372 milkarelik bir reddiyesidir. iran’ın petrol ihracatçıları, uluslararası pazarda exxon mobile, british petroleum ve shell kontrolündeki petrolle rekabet etmektedir. iran, filistin halkının kurtuluş mücadelesini devamlı olarak desteklemiştir.
29 kasım 2015 günü dış ilişkiler konseyi’nin (cfr) yayın organı foreign affairs dergisi, “suriye ve ırak’ta böl ve yönet: batı neden bir bölünme planlamalıdır?” başlıklı bir makale yayınladı. makale, haverford koleji siyaset bilimi bölümünde doçent ve dış politika araştırmaları merkezi’nde araştırmacı olan barak mendelsohn tarafından kaleme alınmıştı.
... bu durum gerçekten garip, bunca şeye rağmen ehl-i beyt okulunu hz. resulullah’ın (s.a.a.) sünnetine aykırı davranmakla suçluyorlar! hz. ali’yi, ehl-i beyt ekolü bağlılarını hz. resulullah’ın (s.a.a.) sünnetine aykırı davranmakla ve bidat ehli olmakla itham ediyorlar!...
nijerya ordusuna ait olan bir aracın nijeryalı olmayan beyaz askerler taşıdığını ve bunların doğrudan halkın üzerine ateş açtığını gördük. daha önce bilgi sahibi kişilerden bazıları, ordudaki askerlerden bir grubun eğitim için tel aviv’e gönderildiğini söylemişti. bunu dikkate aldığımızda, bu beyaz askerler israilliymiş gibi görünüyor.
buhari muhammed bello cega, dünyayı yaşadığı yerde vuku bulan suçlar konusunda ikaz etmek üzere sosyal medyaya yöneldi. buhari, eşi ve bebek yaştaki kızıyla birlikte öldürülmeden önce, şiilerin yaşadığı ve bütün inançlı insanları – hoşgörüyü nefretin üstüne koydukları için şiileri de, hristiyanları da – yok etme derdinde olan bir rejim tarafından düzenli olarak hayata geçirilen korkunçlukları anla
11 eylül günü filistin’e dönüş için küresel kampanya konferansı’nda, sahraaltı kıtanın en esin verici liderlerinden biri, gayrimeşru israil devletinin en adanmış karşıtlarından biri ve filistin’in özgürlüğünün daimi savunucusu, şeyh ibrahim zakzaki’nin oğlu hamad zakzaki’ye veda ettik. 12 aralık günü, hamad’ın siyonist yanlısı nijerya hükümet güçleri tarafından öldürülmesi haberi...
tasnim haber ajansı 14 aralık günü, nijerya hakkında ve gine körfezi’ndeki bu afrika ülkesinde bulunan şiileri ortadan kaldırmayı amaçlayan, dışarıdan gelmiş güçlerin girişimleri hakkında bir analiz yayınladı.
ortada yeni bir argüman var: “batı’nın islam devleti örgütünü yenmek için suriye devlet başkanı esad’ı devirmesi gerekiyor çünkü o bir alevi ve suriye’nin, islam devleti’ni kendisine tercih ettiği düşünülen sünni çoğunluğu tarafından kabul edilemez.”
her ne kadar afgan talibanı ile ışid’in her ikisi de “cihadçı” gruplar olarak sınıflandırılsa da, bu iki grubun ideolojisi farklı ve birbirine zıttır.
rus milliyetçileri, çinli komünistler, islami devrimciler, bolivarcılar, baasçılar ve pek çok farklı güç daha, kendisini “dünya pazarı” olarak adlandıran yoksulluk imparatorluğunu geriletmek için yanyana geldi. suriye’de bu güçler, tekfircilik tehdidini yenmek için silahlarını birleştirdi. şimdi, küresel bir direniş ekseni doğuyor.
israil rejimi ve ışid arasındaki ilişkiler hakkında, birbirinden tamamen farklı ve birbirine tamamen zıt iki görüş bulunuyor. bunlardan ilki ışid’i siyonist rejime karşı büyüyen bir tehdit olarak görüyor ve teoride ve pratikte bu rejimin onun düşmanlarından biri olduğunu düşünüyor. ikinci görüş ise israil rejiminin terörist ışid grubunun başlıca yaratıcılarından ve destekçilerinden biri olduğunu v
bbc ve associated press gibi önde gelen medya kuruluşlarına göre, suriye’yi silip süpürdüğü iddia edilen gösteriler yalnızca yüzlerce kişiden oluşuyordu, ancak ilave wikileaks yazışmaları, cıa’in mart 2011 gibi erken bir tarihte bu gösterileri kışkırtmak için sahada müdahale ettiğini ortaya çıkarıyor.
birinci bölümde suriye’nin kuzeybatısında yer alan ve mart 2015 sonundan beri el nusra ile müttefiklerinin kuşatması altında bulunan iki köye düzenlenen saldırılar vurgulanmıştı. 17 ağustos itibariyle, en az 130 sakin hayatını kaybetti. burada, beyrut’ta okuyan bir sakin olarak “k” tanıtılıyor. halen keferya ve fua’da bulunan ailesinin güvenliği adına, ismi gizlendi.
ancak çağımızın yerinde bir sorusu şudur: bu istikrarsızlık ve istikrarsızlaştırma, batı ülkelerinin beceriksiz stratejisinin bir sonucu mudur yoksa söz konusu olan batı’nın bölgede kaos yaratma, ülkeleri balkanlaştırma ve mezhepsel gerilimleri arttırma yönünde hesaplanmış bir stratejisi midir?
"ensarullah insanlara, mezhepçi bölünmeleri ateşlemeyi hedefleyen yabancı komplolarına sürüklenmemelerini söyleyen bir açıklama yayınladı. ben onların gerçekten de, kendi kaderini tayin ve egemen bir devlet olarak tanınma için müdadele eden milyonlarca yemenliyi temsil ettiğini düşünüyorum."
bundan sonra başka bir grubu getirirler. ben onları da tanırım. benimle onlar arasında bir adam çıkarak ‘gelin’ diye seslenir. ben ‘nereye?’ diye sorarım. adam ‘allah’a yemin olsun ki cehenneme’ der. ben ‘bunlar ne yapmışlar?’ diye sorarım. o şöyle cevap verir ‘bunlar senden sonra gerisin geriye, eski hallerine döndüler.’ rivayetteki ‘onlar arasından bir adam’ ifadesiyle bizim açık hadislerimize g
nisan ayında wall street journal’da yayınlanan bir makaleye göre istihbarat raporları, iran’ın bu yılın başlarında gazze'de yeni tünel inşaatlarını ve roket tedariklerini finanse etmeye başladığını gösteriyor, dolayısıyla da ilave fonlar, yeni başlayan bu projeyi hızlandırabilir.
ana akım medyada, insanlığın ortak tarihi mirasına karşı işlenen bunun gibi suçlar ışid barbarları tarafından yapılan bir takım akıldan izandan yoksun hareketler olarak tasvir ediliyor. ancak, gerçekte bu ırak ve suriye ulus devletlerini balkanlaştırmak isteyen amerikan planının bir parçası: bu ülkelerin ulusal kimliklerinin temeline, onların tarihlerine saldırmak.
2008 tarihli bir rand corporation raporu olan “uzun savaşın geleceğinin gelişimi” başlıklı rapor, abd ordusu eğitim ve doktrin komutanlığı’na bağlı “ordu kapasitelerini entegre etme merkezi”nin desteğiyle hazırlanmıştı.
cumhuriyetçi senatör rand paul, 2014’de cnn’e verdiği röportajda kendi partisiyle zıt düşerek, “biz [amerika birleşik devletleri hükümeti], suriye’de ışid ile müttefikiz,” dedi.
selahaddin eyaletinden yer değiştirmiş bir sünni olan said hassan, al-monitor sitesine “resmi olarak kerbela şehrine yerleşmek istediğini” söyledi ve “taksi şoförü olarak iş bile buldum ki, bunu kendi şehrimde hiçbir zaman yapamamıştım” dedi.
suudi haber ajansı, şalan’ın ölüm bilgisini geçti, ancak onun bir yurtdışı ziyaretinde kalp krizinden öldüğünü duyurdu. haber ajansı ne bu yurtdışı gezisinin hangi ülkeye olduğunu söyledi ne de sağlıklı bir korgeneralin böylesi ani kalp krizinin nedenine değindi. “suudi” arabistan içindeki kaynağın verdiği bilgiye göre şalan’ın cesedi kömüre dönmüş durumdaydı, yani malum ki, bir kalp krizi değil,
suud hanedanı’na karşı savaş yürütmeye adanmış milis güçlerinin oluşumu, riyad için en korkutucu gelişme olabilir. bu milis gruplarının içinde belki de en önemli olanı, suudi hükümetine karşı silahlanmış bağımsız bir hareket oluşturmak üzere riyad karşıtı suudi siyasi aktivistlerle güçlerini birleştirmiş, ülkenin güneybatısındaki bölgesel aşiretlerden kurulu bir koalisyon olan ahrar el-necran hare
"mezhep kartını oynayan ve şii milisler diye adlandırdıkları gruplarla işbirliği yapmayı reddeden sünni figürler şimdi erbil, dubai ve amman’daki otellerde yaşarken, çocuklarımız ve kadınlarımız her gün, çöllerde kurulmuş çadırlarda can veriyor."
şii acemi askerler ise bu kadar şanslı değildi. en az 1,700 genç adam birbiri ardına, soğukkanlılıkla öldürüldü. çoğu, bir kısmı yüzlerce ceset barındıran birkaç toplu mezara gömüldü. kalanlar, başlarına sıkılan tek kurşunla şehit edildi ve dicle nehri’ne atıldı.
ünlü gazeteci robert fisk'in ındependent'ta çıkan yazısının çevirisini yayınlıyoruz
2013 yılının eylül ayında iran’ın dini lideri ayetullah ali hameney, iran’ın düşmanlarıyla ilgili bir konuşmasında beklenmedik bir ikazda bulundu. hamaney, abd ve israil gibi alışılagelmiş şüphelilerin yanında, birçok kişinin hiç duymadığı bir aktörden de söz etti: merkezleri batı’da bulunan şii uydu kanalları
yaygın inanışa göre abd, yalnızca ‘ılımlı’ grupların destek almasını sağlamak üzere izlenmesi ve incelenmesi beklenen esad karşıtı isyancı grupların finanse edilmesini yeterli düzeyde denetleyemedi. ancak yakın zamanda ortaya çıkmış olan pentagon raporu aksini gösteriyor.
pulitzer ödüllü gazetecinin suriye çatışması ve batı’nın el-kaide teröristlerini desteklemesi hakkındaki kelimesi kelimesine tutan tahminleri ve abd’li karar vericilerin açıkça el-kaide ile çalışmaya hazır olduklarını söylemeleri de yeterince ikna edici gelmiyorsa, abd savunma bakanlığı’nda yazılıp imzalanmış bir belgeye ne dersiniz?
"artık daha fazla sessiz kalmayacak ve hiç kimseyi idare etmeyeceğiz. bu, direnişin varlık yokluk savaşıdır. onur ve din savaşıdır. gün seferberlik günüdür. buna herkes katılabilir, isterse sadece dille olsun. herkes bu seferberliğe katılabilir. halkın gözünde itibarı olan herkes bu seferberliğe katılmalıdır, alimler konuşmalıdır."
mahdi darius nazemroaya yazdı...
selman kendisini, cemal abdülnasır veya saddam hüseyin’in dengi olan yeni pan-arap lider olarak görüyor. eş zamanlı olarak ise krallığın durumu kötüden daha kötüye gidiyor. yerel aşiretler, savaştan ve petrol fiyatlarının düşüşünden memnun değil bu nedenle, suudilerin petrol fiyatlarını yeniden yükseltmeye başlaması tesadüf değildir.
“muna anaokulunu yeni bitiriyordu ve okula başlamaya hazırlanıyordu. ertesi gün okul malzemeleri almaktan bahsediyorduk. ne olduğunu hatırlamıyorum, fakat gözümü açtığımda hastanedeydim ve bana muna’nın öldüğünü söylediler.” – 5 haziran 2013’te humus’un ikrime mahallesinde gerçekleşen bir roket saldırısını anlatan anne (kasım 2013).
suudi okulları çocuklara şiilerin mürted olduğunu ve şii islam’ın suudi krallığına karşı bir “yahudi komplosu” olduğunu öğretir. suudi arabistan’da halen şii kız çocukları için 300 okul mevcuttur. ancak bunlardan bir tanesinin bile şii mezhebinden bir müdürünün olmasına izin verilmez.
bugün tanık olduğumuz şey, bir hadisi doğruluyor; resulullah’ın (s.a.a.) necd hakkında ne dediğini hatırlayalım. orada büyük bir fitnenin ortaya çıkacağını öngören pek çok hadis vardır. sahih el-buhari’de abdullah bin ömer tarafından nakledilen bir hadise göre:
el-ahmarlar, tıpkı husiler gibi, geleneksel olarak zeydi’dir. meseleyi daha da karmaşıklaştıracak şekilde, el-ahmar’lardan pek çok kişi, ıslah partisi’nin üyesidir. el-ahmar aşiretinin manevi babası şeyh abdullah el-ahmar, ıslah partisi’nin lideriydi. ıslah yemen’de yaygın olarak “müslüman kardeşler” partisi olarak biliniyor.
öncelikle, iran’ın stratejik bab el mendeb boğazı’nı ele geçirmesi ve israil gemilerinin, sorumluluğu resmen kimse tarafından üstlenilmeyecek şekilde ateş altında kalması ihtimali, yahudi devleti için iyi olmayacaktır.
amerika'nın o dönemlerdeki raporlarını okuduğunuzda ki bu konuda şimdiki raporlar da öyle diyor, amerika'nın ırak'taki kayıplarının yüzde 80'i "road side bomb" (yol kenarı bombası) kaynaklıydı. bu iran devrim muhafızlarının ürettiği bir bombadır.
bedir örgütü lideri hadi el-amiri, reuters’a şöyle konuştu: "çoğumuz hamaney’in bir islam lideri olarak bütün vasıflara sahip olduğuna inanıyoruz. o sadece iranlıların lideri değil, bütün islam ümmetinin lideridir. ben buna inanıyorum ve bununla gurur duyuyorum."
direniş, hiçbir aracı devre dışı bırakmaksızın şimdi, çekirdek kimliği ve misyonu, varlık nedeni olan israil’e karşı direnişe bağlı kalsa da, aynı zamanda nasrallah’ın deyimiyle direniş’in “belkemiğini” korumaya da adanmış olan ulus-üstü bir direniş ordusu’na dönüşmüştür.
pasajdaki kinayeyi ve dokundurmayı görebiliyor musunuz? edebiyatta “tariz/kinaye bazen tasrihten (açık açık söylemekten) daha etkilidir” şeklinde bir söz vardır. yazar bu sözleriyle imam hüseyn’e kendince dokundurmada bulunmak istemektedir. pasaja göre imam hüseyn (a.s.) allah için bir şey yapmamıştır. hâşâ o’nun kıyamının altındaki neden dünyaya olan tutkusu ve hırsıdır!
enis nakkaş'tan yine çarpıcı analizler, bilgiler: "iran'ın hala 'türkiye'ye uzatılmış el' olarak isimlendirdiği siyaseti, türkiye'nin nato'dan çıkması gerektiği üzerinedir. rusya da aynı şekilde 'türkiye'nin çıkarları amerika'da değil, bizdedir' diyor."
tekfirciler cezayir’de bebekleri çarmıha germedi mi? çeçenistan’da videoların karşısında rehinelere işkence etmedi mi? bosna’da düğünlere kurşun yağdırmadı mı? endonezya’da bombalarla insanları havaya uçurmadı mı? afganistan’da insanların canlı canlı derilerini soymadı mı? çeçenistan’da rehineleri kurtların olduğu deliklere atmadı mı? suriye’de insanlara ölünceye kadar işkence edip çarmıha germedi
ibn kayyım “allah-u teâlâ imam hasan’ı mükâfatlandırdı ve imameti o’nun zürriyetine verdi. imam hüseyn’i (a.s.) ise dünyayı istemesi yüzünden cezalandırdı!” diyor. yani hz. resulullah’ın (s.a.a.) reyhanesi, ehl-i beyt-i mutahhara’dan biri hakkında bu ifadeleri kullanıyor ibn kayyım el-cevziyye! bu çizgiyi niçin ümeyyeci din anlayışına bağlı, ali’ye ve ehl-i beyt’ine düşmanlık besleyen bir akım ola
ibn arabi şarihi şarani: imam mehdi, imam hasan-ı askerî’nin evladındandır. hicretin 255. yılının şaban ayının 15. gününün gecesinde dünyaya gelmiştir. mehdi, hz. isa b. meryem ile bir araya geleceği güne kadar hayatta kalacaktır. buna göre şu anki yaşı -eserin yazıldığı tarih itibariyle- 700’dür.
2008'de yazılmakla birlikte günümüzdeki hadiseleri anlamada hala çok faydalı olduğuna inandığımız önemli bir analiz daha...
ibn teymiyye imam mehdi'nin sağ olduğu inancına hurafe derken, mecmuu’l-fetava adlı eserinde şöyle der: çünkü deccal hakkında doğru görüş o’nun hz. peygamber döneminde hayatta olduğu, günümüze kadar hayatını sürdürdüğü ve henüz çıkmadığı, şu anda da bir adada yaşadığı şeklindedir.
m. darius nazemroaya'nın yazdığı ve global research’te ilk kez kasım 2006 tarihinde yayınlanan bu makale, ırak, suriye ve lübnan'da süregiden istikrarsızlaştırma ve siyasal parçalanma sürecini anlamak açısından özel bir önem taşıyor.
ibn arabî futuhatü’l-mekkiye'de şöyle diyor: "allah-u teala o'na (mehdi'ye) öğretecektir. hadis-i nebevî 'o benim eserime uyar ve hataya düşmez' buyurmaktadır. o’nun kendisine uyulan ve masum olduğunu öğrendik. masumiyet ancak hükümde yanlışa düşülmediğinde bir anlama sahiptir.hz. resulullah’ın (s.a.a.) verdiği hükümde yanlışlık vardır denilemez."
1996 yılında benyamin netanyahu ve richard perle gibi siyonistler tarafından hazırlanan bu ünlü rapor, günümüzdeki suriye ve bölge karşıtı kampanyaya da ışık tutacak noktalar içeriyor.
ibn arabî devamla şöyle diyor: "o (mehdi) masumdur. hükümde yanlışa düşülmemesi ancak masumiyet ile anlamlı olabilir. zira hz. resulullah’ın (s.a.a.) verdiği hükümde yanlışlık vardır denilemez. bu imamın hükmü de hz. resulullah’ın (s.a.a.) verdiği hükümdür. ‘o, arzusuna göre konuşmaz. o (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.’(53/en-necm/3-4)"
fakat emperyalizmin araçları olarak islamcılara veya devlete işaret eden mısırlılar ve suriyeliler yanılıyor: imparatorluk oportünisttir. her ikisinden de fayda sağlamanın yollarını bilir.
bu nedenle, suriye karşıtı mezhepçi "aktivist" ve "politikacılar" sevsin ya da sevmesin hizbullah lübnan'ı bir kez daha kurtarmış oldu, fakat bu sefer israil'den değil de batılıların fonladığı "cihadistlerden".
bahsettiğimiz islam’daki hac veya hinduların kumbh mela’sı değil. erbain olarak bilinen bu kutsal yolculuk, dünyanın en kalabalık buluşmasıdır ve siz muhtemelen bunu hiç duymadınız! katılım, mekke’ye gidenlerin sayısını (beş kat) aştığı gibi, kumbh mela’ya katılımdan da fazladır, zira bu ikincisi, sadece üç yılda bir düzenlenmektedir.
400 siyonist bilim adamı tel aviv'de bir araya gelerek şia'nın ve islam devrimi'nin mahiyetini incelemek amacıyla bir konferans düzenlediler. bu konferansın makaleleri 'şia inkılabı ve direniş' başlığı altında basılmıştır. onlar burada şöyle diyorlar: 'şiiler imam hüseyin'in zikriyle kıyam ediyor ve imam mehdi'nin zikriyle de bu kıyamlarını koruyorlar.'
suudi arabistan ve katar arasında gerçekleşen ani uzlaşma, suriye’deki savaş ve ötesi için devasa içerimler taşıyor ve ortadoğu ve kuzey afrika’yı, bundan yaklaşık 100 yıl önce sykes-picot’nun yaptığından çok daha kapsamlı bir şekilde, yöneticiler abdullah ve sani arasında bölme potansiyeli taşıyor.
elbette, abd ve batı medyası da, petrol finansmanlı arap medyası da carf el-sahr'da olanların altını çizmeye zahmet etmeyecektir. ışid’in, zemini koruma yönündeki bütün girişimleri başarısız oldu. abd ve ırak ordularının on yılın önemli bir kısmı boyunca ele geçiremediği bölge, g. süleymani ve ıraklı milislerce 48 saatten kısa bir süre içinde kurtarıldı.
28 eylül 2009 yılında ayandenews.com adlı iran web sitesi yemen husi hareketinin kurucusu hüseyin husi'nin öğrencilerinden issam el imad ile bir röportaj gerçekleştirmişti. röportaj görece eski tarihli olmasına rağmen çokça merak edilen husi hareketinin mahiyetine ışık tutma özelliğini koruyor.
ışid, bunun bağdat’ın sünni bölgelerinde şii milislerden gelecek şiddetli tepkilere yol açmasını ve sonuç olarak da bağdat sünnilerinin kendi saflarına katılarak başkenti kontrol etmelerine yardım etmesini umuyordu. umulan şey olmadı. ırak başkentindeki sünni bölgeler, kaydadeğer şiddet olaylarının olmamasıyla, göreceli bir sükuneti korudu.
tabnak bu konuyla ilgili olarak iran meclisi uluslararası ilişkiler komitesi başkanı ve eski şam büyükelçisi hüseyin şeyhülislam ile konuştu. "kasım süleymani çatışmaların başladığı ilk anlardan itibaren ölümlerin yaşanmaması ve reformların yapılması için esad'a rehber ayetullah hameney'in mesajını götürdü."
allame kurani ayrıca "bundan 10 sene sonra vahhabiliğin ortadan kalkacağını" söyleyerek şu dikkat çekici öngörüde de bulundu: "arabistan'daki bu vahhabiler kral abdullah'ın düşüşünden sonra ya avrupa'ya ya da suriye'ye gidecekler ve süfyani'nin zuhurunu bekleyecekler. abdullah'ın ölümüyle âl-i suud arasında ihtilaf doğacak ve rejimleri ortadan kalkacak."
siyonist rejime bağlı bir sitede emekli bir albay tarafından kaleme alınan bu analizde, yemen devrimi ve husi hareketi ele alındı. analizin tam çevirisini sunuyoruz.
şia karşıtı propagandanın öne çıkan argümanlarından birini daha çürüten önemli bir çalışmanın tam çevirisini yayınlıyoruz.
kasım 2013’te the new york times, suriye’deki silahlı gruplar için fon sağlama kampanyalarının birinden sorumlu bir kuveytli olan ghanem el-muteyri'nin, nyt’ye, “biz bir zamanlar (1991’de) ırak’ta amerikalılarla işbirliği yaptık. şimdi suriye’de beşar’dan kurtulmak istiyoruz, o halde neden el kaide’yle işbirliği yapmayalım?” dediğini yazdı.
muhammed abduh, kabü’l-ahbar'ı islam kültürüne batıl israiliyat ürünlerini yerleştiren şahıs olarak tanıtmaktadır. kabü’l-ahbar islam kültürüne israiliyatı nasıl sokmuş? o, ebu hureyre’yi seçmiş, ebu hureyre de bunları kab’a değil de hz. resûlullah’a (s.a.a.) nispet etmiştir.
ingiliz gazetesi the ındependent salı günü, suudi arabistan’da hazreti muhammed’in (s.a.a.) kabrinin yıkılması ve onun mübarek naaşının isimsiz bir mezara taşınması yönünde öneriler olduğunu yazdı.
direniş ırak’ta ayağa kalktı ve bunun bir parçası, direnişe dahil olan grupların şii ıraklılardan olması anlamında, tırnak içinde söylemek gerekirse şii direnişi idi. çok sayıda operasyon video yoluyla belgelendi, ancak el cezire, el arabiye ve ötekiler gibi arap uydu kanalları, bunları yayınlamayı reddetti.
röportajın aşağıdaki kısmı, özel olarak “islam devleti”nin ortaya çıkışını ve bölge için oluşturduğu tehdide odaklanıyor.
el ahbar’dan ibrahim el-emin, vefik kansu, hasan ileyk ve maha zureykat’ın yaptığı altı saatlik özel bir röportajda hizbullah genel sekreteri hasan nasrallah, suriye’den son gazze savaşına, israil’le olan 2006 savaşından lübnan’ın iç meselelerine ve kişisel alışkanlıklarına kadar bir dizi konuyu ele aldı.
filistinli bazı güvenlik kaynakları, son zamanlarda siyonist orduya bağlı propaganda dairesinin bazı arap ajanlar ve şinbet üyeleri yoluyla ürettiği video görüntüleri için pazarlama girişimleri olacağı uyarısında bulundu.
el-ahbar’ın, lübnan, suriye ve ırak’taki id destekçileri için bir dizi sorusu var: neden id filistin’deki olaylar karşısında mesafesini korudu? gazze halkı müslüman değil mi? bu duruş, siyonizm’le selefi-cihadizm arasında israil’i cezbeden gizli bir bağlantı olduğu yönündeki iddiaları güçlendirmiyor mu? yahut hareketsiz kalmalarının tek nedeni coğrafya mı?
siyonist rejime bağlı jerusalem center for public affairs adlı araştırma merkezinin iran islam cumhuriyeti'nin hamas ve islami cihad'a verdiği desteği ayrıntılı bir şekilde ele alan bu analizinin tam tercümesini sunuyoruz.
bugünün selefi cihadçı hareketlerinin çoğu israil-filistin çatışmasına bir ilgi göstermiyor ve şu anda bunu gündem dışı olarak görüyorlar. bunun yerine, müslümanların yönettiği hükümetlere ve müslüman sivillere karşı bombalamalar, infazlar ve intihar saldırıları da dahil olmak üzere yoğun, kanlı çatışmalara girme çağrısı yapıyorlar.
ışid'in bölgeye saldırısı, haseke ili savunucularının, suriye ordusundan kürt halk koruma birliklerine (ypg) kadar, cephelerini birleştiriyor. kürt liderler, sadece suriye ordusunun doğudaki varlığını da tehdit eden ortak tehlikenin dayattığı şartlarda değil başka şartlarda da daha fazla koordinasyon için ''şam'dan, demokratik özerklik yönetimine karşı daha açık bir siyaset izlemelerini, yönetime
enis nakkaş'tan önemli bir röportaj daha...
elbette kristof, emperyalist sözcü tom friedman’ın dengi olamaz. söz konusu olan saf mankafa kabadayılığı olduğu zaman friedman hâlâ bir numaradır. işte bu uzman müsveddesinin sunday times’da yayınladığı “ırak için beş prensip” başlıklı makaleden birkaç alıntı...
ben bir gayrimüslim olarak, iran’ın mezheplerinden bağımsız olarak dünyadaki bütün müslümanları destekleme şevkini çok çarpıcı buluyorum. şii çoğunluklu ülkeyi, sünni çoğunluklu filistinlileri desteklemeye iten ve bu yüzden de siyonistlerin iran’ın prensiplerinden nefret etmesine sebep olan, etnik kimlik veya mezhepten bağımsız olarak ayrımsız bütün müslümanları destekleme kararlılığıdır.
selefiler, ihvan ve suudi rejimi arasındaki karmaşık ilişkilerin ve çatışmaların tarihsel seyrini ele alan önemli bir analiz...
ve şu anda bu hedefler, tahran’la “fazla yakın” olan ve 2011’de abd’nin ırak’ta 30 bin askerini bırakmasına izin verecek kuvvetlerin statüsü anlaşması’nı (sofa) imzalamayı reddeden maliki’den kurtulmaktır. sofa’nın reddedilmesi maliki’nin yazgısını belirlemiş ve onu abd'nin düşmanı haline getirmişti.
amerikalılara göre maliki iran'ın adamı mı? "emekli ve muvazzaf üç cıa yetkilisine göre, iran’la yakın bağları olan şii müslümanların liderlik ettiği ırak hükümeti, birkaç yıldan beri ülkedeki abd güvenlik personeline ve casusluk teşkilatına karşı saldırgan bir kampanya izledi."
ışid askerlerinden biri, ilk defa bir arap gazetesine konuşuyor. ebu bekir el-cinabi, er-rai'ye verdiği demeçte ''ırak-şam islam devleti'' askeri olduğunu söylüyor. el-cinabi bağdat'ta, bağdatlı ve ırak'ta bilinen el-cinabi aşiretinden.
"ırak’taki hadise şii-sünni savaşı değildir. ırak’taki asıl fitneci güçler ırak’ın bağımsızlığına inanan mümin sünnilere de şiilere oldukları kadar düşmandırlar. ırak’taki asıl kavga ırak’ı amerikan askeri üssüne çevirmek isteyenlerle ırak’ın bağımsızlığını isteyenler arasındadır."
ayetullah sistani'nin ırak'taki cihad fetvası mezhep savaşı anlamına mı geliyor? şia merciliğinin ehl-i sünnet halkları lehinde tarih boyunca işgalcilere karşı verdikleri fetvalar... dr. ziya abbas'tan önemli bir analiz...
öncelikle, abd’yle siyasi düzeyin ötesine geçen herhangi bir işbirliği, iran bakımından siyasi bir intihara eşdeğer olacaktır ve islam cumhuriyeti’nin dış politikasında kurumsallaştırdığı ve anayasaya da geçirdiği anti-emperyalist, adalet arayan ilkelerin ihlali anlamına gelecektir.
intizar.web.tr ırak ve musul'daki son duruma ve meselenin tarihsel kökenlerine ışık tutmak amacıyla, aksaray üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü'nden yrd. doç. dr. ziya abbas ile (aslen musullu ve önsöz yayınları'ndan çıkan "ırak'ta şii merciliği'nin siyasî rolü" adlı kitabın müellifi) bir röportaj gerçekleştirdi.
yetkili, “ışid’in ırak halkına karşı savaşını bir devrim olarak betimleme girişimleri olacaktır. olan şey bu değildir. ırak’ta demokrasi var ve bütün dünya olan şeyin aşırıcılarla [eski devlet başkanı] saddam [hüseyin] rejiminin kalıntıları arasında bir ittifak olduğunu biliyor" dedi.
muhaliflerin dillendirdiği bir diğer eleştiri, hükümet kontrolündeki bölgelerin dışında kalan bölgelerdeki suriyelilerin oy verememesidir. evet bu doğru, fakat isyancılar izin vermediği için böyle. öte yandan, yer değiştirmiş olan milyonlarca suriyeliden çoğunun isyancıların kontrolündeki bölgelerden kaçtığını ve şimdi ağırlıklı olarak, oy verebilecekleri hükümet kontolündeki bölgelerde oldukların
şimdi bu hafta suudi dışişleri bakanı’nın iranlı meslektaşı muhammed cevad zarif’e bir davet gönderip başkent riyad’a “istediği zaman gelebileceğini” söylemesiyle, birdenbire yeni bir uzlaşma dönemiyle karşı karşıyayız gibi görünüyor.
en çok aranan adamlardan biri olan ebu bekir shekau, nijerya’da beş yıldan beri devam eden ölümcül bir şiddet ve isyan dalgasından sorumlu tutuluyor. kendisine yakın kişiler onu, yalnızlığı seven ve ahmakça bir şekilde, kendisinin yenilmez ve ölümsüz bir insan olduğuna inanan mantıksız bir adam olarak tarif ediyorlar.
“küresel cihad” hareketi ikiye bölündü. el kaide üyeleri şimdi iki emirden biri arasında seçim yapmak zorunda kalacak. sözde “horasan yemini”, el nusra cephesi ile ırak ve şam islam devleti (ışid) arasındaki uzlaşma girişimlerinin tabutuna son çiviyi çaktı. bölünme artık sadece suriye için geçerli değil ve küresel cihadın diğer alanlarına da yayıldı.
2003 yılında abd ve müttefik kuvvetler ırak’a girdiği zaman, hizbullah ırak şiilerine “devlet başkanı saddam hüseyin’i destekleme” çağrısı yapan bir duruş almıştı. nasrallah, “öncelik, bölgede önce suriye-iran sınırlarına yerleşmeyi ve arkasından “direniş eksenini” (hizbullah, suriye, iran) vurmayı planlayan en büyük düşmanla (abd) savaşmaktır” diyordu.
2012 yılında bahreyn yönetici hanedanı ülkenin demografisini değiştirmek amacıyla sistematik olarak yabancılara vatandaşlık vermeye beşladı. belli özelliklere sahip ve belirlenmiş ülkelerden gelmiş olan onbinlerce yabancı bahreyn vatandaşlığı alarak, şiilerin devlet kurumlarında adil temsil hakkını ortadan kaldıracak şekilde yeni bir mezhep çoğunluğu oluşturma tehdidi yarattı.
dünya, suriye hükümetini aktif olarak destekleyen rolünden ötürü iran’ı kınamaya devam ederken, iran topluluğunun üyeleri lübnan’da suriyeli mültecilerle yapılan insani çalışma üzerinden, siyasi klişelere ve yaftalamalara meydan okumaya çalışıyor.
iran’ın uzun vadeli stratejisi hâlâ aynıdır: islam dünyası birleşmelidir. tahran, yeni bir küresel ittifak yaratmak için sünni-şii ilişkilerini geliştirmeyi umuyor. bölgedeki mezhepsel bölünmenin ana nedenlerinden birinin, kendi rolüne ve müttefiklerine yönelik olduğunu biliyor.
o tarihte el nusra cephesi’nin “hatla’yı şiilerden temizlemekle” övünmesi gibi kuveytli şeyh şafi el-acemi de “allahu ekber” nidaları arasında “şiilerin bıçakla kesilmesini” övdü (hatta bir çocuğun boğazlanmasını da övmüştü).
artık belli: suriye’deki savaş, batılı hükümetlerin perspektifinden hazırlanan plana uygun şekilde gitmedi. bu hükümetlerin hepsi, suriye’deki sivil protesto hareketinin yolunun yabancı kontrollü silahlı grupların çizgisine doğru saptırılmasından sorumludur.
tutuklamalar, polisin bir şii dini töreninin gerçekleştiğini düşünmesinin ardından geldi. reddit’ten yayılan şok edici fotoğraflar, çok sayıda çocuğun parmaklıklar arkasında olduğunu, hapishane hücrelerinde, acınası koşullar içinde yerlerde yattığını gösteriyor.
birinci bölümünü sunduğumuz bu önemli röportajın devamı..
ibn-i teymiyye’nin bariz özelliklerinden biri de, hz. peygamber’in (s.a.a) ehl-i beyt’ine, özellikle de emirü’l-müminin’e (a.s.) muhalefet ve düşmanlık etmekti. ibn teymiyye pek çok kez emirü’l-müminin’e, hz. zehra ve ehl-i beyt’in diğer mensuplarına dil uzatmıştır ki biz burada birkaç tanesine işaret etmekle yetineceğiz.
el-nusra cephesi, ırak ve şam islam devleti’ne (ışid) savaş ilan etti. ebu muhammed el-colani ışid’e, ebu halid el-suri’nin öldürülmesi konusunda masum olduğunu kanıtlaması için beş gün verdi ve beraberinde bir ultimatom da verdi: “ya çatışmayı durdurun, dinden çıkma fetvalarınızı geri çekin ve cemaate geri dönün, ya da ırak’ta bile savaşla yüzleşmeye hazır olun.”
o, bu eserinde sekaleyn tefsirine ilişkin lugat bilginlerinin ve âlimlerin açıklamalarını aktardıktan sonra şöyle diyor: özetle kur’an-ı azim ve itret-i tahire’nin her biri dinî ilim ve sırların, nefis şer’î hikmetlerin ve dakik anlamlar hazinesinin madenidir. özetle hz. resûlullah (s.a.a.) kur’an ve itret hakkında sekaleyn sözcüğünü kullanmakla ehl-i beyt’inden ilim öğrenmeye, onlara sımsıkı sarı
pakistan’daki en büyük şii siyasi örgütü meclis-i vahdet-i müslimin’in genel sekreter yardımcısı seyyid şafakat hüseyin şirazi ise, kısa süre önce verdiği bir röportajda şunları söyledi: karaçi’de, peşaver’de ve pakistan’ın tüm şehirlerinde bir şehidin verilmediği tek bir gün bile geçmiyor. bir ayda otuz gün varsa, biz her ay 100’den fazla şehit veriyoruz.
press tv, yemen’de selefi militanlar ve husi savaşçılar arasında yaşanan çatışmaları tartışmak üzere, orlando’dan, eski bir amerikan istihbaratı dil uzmanı olan scott rickard’la bir röportaj yaptı.
hizbullah, israil’le çatışma kapasitesinin sadece yüzde beşini kullandığını savunuyor ve direniş’e yakın bir kaynağa göre: hizbullah, füzeler, stratejik ve stratejik olmayan silahlar konusunda kendi kendine yeterliliğe sahip. bütün bu silahlar bolca bulunuyor. ilave ekipmanlar negatif bir faktör teşkil edecektir çünkü buna ihtiyaç bulunmuyor.
"adının ve tanımının ortaya koyduğu üzere, bu blogun temel odak noktası fikirsel ve söylemsel emperyalizmi, yani emperyalistlerin bizim gerçekliğimizi tahrif etmek için kullandığı ve arkasından bizim içselleştirdiğimiz dili ifşa etmektir. eğer bu girişimlere başarılı bir şekilde direneceksek, kendimize ait bir karşı-hegemonik söylem oluşturmamız gerekir."
1984 sadece bir roman değil, ileriyi gören orwell’dan gelen bir ikazdır. ancak o hiçbir zaman, avrasya’sının rusya, çin ve iran’dan oluşan çekirdek bir üçlü ittifak ve koalisyon üzerinden doğuasya ile işbirliğine gideceğini veya birleşeceğini tahayyül etmemişti. avrasya, şu veya bu şekilde, okyanusya’nın başlattığı şeyi bitirecektir. bu esnada suud hanedanı ve arap petrol şeyhliklerinin diğer yöne
hayatını kaybedenler arasında intihar bombacısı vissam el-atl ve fahid el-habaş da var ve bu kişiler için hamas hükümeti tarafından verilen ölüm ilanında “suriye’de şehit oldukları” söylendi. hamas polisi, habaş’ın humus’ta el nusra cephesi saflarında savaşırken öldüğü söylenen resmi afişler dağıttı. kardeşi, ingiliz medyasına, fahid’in “suriye’de şiilere karşı savaşmak istediğini” söyledi.
amerikalı yazar james petras'tan dosyalık çapta önemli bir analiz...
et-tufî (hanbeli) diyor ki ümmetin bir konu hakkındaki icmasının hatadan âri olduğunu gösteren deliller bulunmaktadır. elimizdeki deliller ehl-i beyt’in de bir konuda icma etmeleri halinde bu görüşlerinin masumiyete sahip olduğuna delalet etmektedir. peki bu iki icma çatışacak olursa hangisi öncelenir? ibn said et-tufî’ye göre deliller ehl-i beyt’in icmasının daha kuvvetli olduğunu söylüyor
gazeteci ve yazar patrick cockburn, “sıklıkla arap yarımadası’ndaki petrol devletlerinden yayılan veya onlar tarafından finanse edilen uydu televizyonu, internet, youtube ve twitter içeriği, müslüman dünyanın her köşesinde mezhepçi nefret yayma kampanyasının merkezinde yer alıyor” ikazında bulundu.
suudi cömertliği bir kez daha – ortadoğu’yu ve ötesini vuran şiddetteki, kan lekesi taşıyan ellerinin sorumluluğunu gizlemek amacıyla – para dağıtıyor. en yeni halkla ilişkiler marifeti, haftasonu suudi kralı abdullah’ın lübnan ordusuna yaptığı 3 milyar dolarlık “bağış” oldu.
ibrahim emin bu analizinde lübnan'daki son suikasti ele alıyor...
"benim argümanım, kolayca izlenebilen göstergelere dayanıyor; örneğin hizbullah’ın bu yıl düzenlediği aşura anmasına kitlesel katılım gibi, veya eşi görülmemiş sayıda seküler ve dini kaidelere göre yaşamayan şii’nin bu etkinliğe katılması ve sosyal medyada bunun kampanyasını yürütmesi gibi."
"acaba ehl-i beyt imamları bu konu hakkında ne diyorlar?" diye sorulabilir. bizler şu ana kadar konu hakkındaki ehl-i sünnet bilginlerinin açıklamalarını sunduk. ehl-i beyt imamları'ndan -yani ali, hasan, hüseyn, seccad, bakır, rıza vd.- hiçbirisi peygamber hanımlarının kavramın kapsamına girdiğini söylememiştir. onların ittifak halindeki açıklamalarına göre kavram kendilerine özgüdür.
"zengin petrol kaynakları ve dolayısıyla para kaynakları nedeniyle ortadoğu’ya ve bir ölçüde dünyaya baskı uygulamaya çalışan suud hanedanı, içinden geldiği çöle hızla geri dönüyor olabilir."
ünlü gazeteci patrick cockburn'un geçenlerde ındependent'te yayınlanan önemli makalesi...
"diğer nassları da buna ekleyecek olursak durum açığa çıkar. hz. resûlullah (s.a.a.) sekaleyn ve gadir hadislerini söylememiş olsaydı dahi, bu ikrarları ali’nin hilafeti hak ettiğini göstermeye yeterdi. yani seddü’l-ebvab (kapıların kapatılması) hadisi hilafetin ali’ye özgü olduğunu göstermektedir."
yusuf fernandez'in kaleme aldığı, tarihi anlaşmanın bölgesel ve küresel aktörlere yansımalarını ele alan önemli bir analiz.
"bender bin bush", "bender bin şeytan" ve "bender bin israil" diye de anılan bu karanlık figür hakkında önemli bir analiz. yazının son beyrut patlamasının öncesinde kaleme alındığını da hatırlatmak gerekiyor.
battat “mermilerimizin yerleşim bölgelerine isabet etmesini istemedik, çünkü biz insan kanına değer veririz. fakat eğer suudi arabistan aynı yolda devam etmeyi sürdürüse, biz de yavaş yavaş daha ileri noktaları hedefleyeceğiz” dedi.
el meyadin televizyonu tahran bürosu şefi ali haşim’in hizbullah hakkında yazdığı ve tasnimnews.com’da farsçası yayınlanan makalesi: "imam humeyni devrim muhafızlarına, kadrolarından bir kısmını, lübnan’da kendilerine hizbullah ismini veren bu yeni ideolojik savaşçılar grubunu eğitmek üzere bu ülkeye göndermeleri emrini verdi..."
"ey muaviye, yezid ve ebu süfyan’ın çocukları, şunu iyi bilin ki bizler şam’daki şii putlarının yıkıntıları üzerine büyük emevi devletini tekrar kurmak için ayaklandık ve burası da onun kapılarından birisidir. şam’da allah’ın isteğinin gerçekleşmesinin ardından ırak’a gidip onların putlarının yıkıntıları üzerine orada da hükümetimizi kuracağız."
"öncelikle israil, seküler baasçılara ve onların lübnan ve iran’daki şii müttefiklerine karşı güç oluşturmak için bölgede güçlü bir vehhabi-el kaide varlığı istiyor. suriye ordusuna yönelik saldırıları, teröristlerin suriye şehirlerini ve kasabalarını yakıp yıkmaya devam etmelerini arzuladıklarını gösteriyor."
on yıldır suriye’yi bilen ve iki yıl şam’da yaşayan biri olarak, ülkenin nasıl değiştiğini anlayabiliyorum. on yıl önce herkes, herşeylerine ve herşeylerine burunlarını sokan muhaberat ile yaşadıkları sorunlardan kısık sesle bahsederdi. bugün, çok sayıda yozlaşmış yetkili yurtdışına kaçtı ve muhaberat, yalnızca cihadçıların şikayet etmesi gereken esas misyonuna, yani yurtiçi savunma misyonuna geri
"hizbullah bizim bu umutsuz durumumuzu haber aldı. sonra adamları gelip bize yemek getirdi. ev için gerekli olan ne varsa bizim için satın aldılar, fırından yatağa kadar. hizbullah sünnilere ayrımcılık yapıyor diyenler yalan söylüyor. hizbullah'tan gördüğümüz yardımı kimseden görmedik."
taberi, camiü’l-beyan adlı tefsirinde şöyle der: “rivayetler ayetin hz. peygamber, ali, fatıma ve hasan ve hüseyin hakkında indiğini söylemektedir. bu görüşü destekleyen rivayetler ebu said el-hudri, aişe, enes, ümm-ü seleme ve sa’d ibn ebu vakkas tarafından rivayet edilmiştir. ikinci görüşün yegane rivayetini ise ikrime aktarmıştır.”
shia news’in aktardığı habere göre; suriyeli muhalif örgüt ulusal koordinasyon kurulu liderlerinden olup yurtdışında ikamet eden heysem menna, yakın zamanda el nusra cephesi kurucusu ebu ömer kureşi bağdadi’nin ses kaydına ulaştı.
"şu günlerde favori jeopolitik oyun, suud hanedanı’nın – hiper mutlak monarşi ile vahhabi fanatiklerin evliliğinin –, kelimelerle tarif edilemeyen bender bush başta olmak üzere şalterlerinin atmasının nedenlerinin yapısökümünü yapmak."
abdülmelik husi: müslümanların yahudilere ve amerikan sulta rejimine karşı mücadele edebilmeleri için emirel müminin ali’nin (as) velayetine geri dönmek ve onun yolunu izlemekten başka bir çareleri yoktur.
"suriye meselesi hizbullah’ın 2006 zaferine verilmiş bir misillemedir, ilk kez tadına baktıkları mağlubiyetin acısını dindirme çabasıdır. hizbullah galip gelerek israil’in planlarını 3 yıllığına ertelemesine neden olmuştu. israil suriye’deki bu iç savaşı çok daha öncesi için planlamıştı."
press tv, londra merkezli islami insan hakları komisyonu başkanı mesud şecere ile hac ibadeti hakkında bir röportaj gerçekleştirdi.
"alluş’un istediği şey: (başkenti şam olan) emevi halifeliği’nin canlandırılması ve şam’ın iranlılardan, şiilerden ve alevilerden 'temizlenmesi'. bunların hepsi 'kafir' olarak görülmektedir; ya selefi islam’a tâbi olurlar ya da ölmelidirler. bu duruşu “ılımlı” olarak yorumlayanlar akıl hastası olmalıdır."
the ındependent, ıhs jane’s savunma firmasından charles lister’den alıntı yaparak, 13 grubun yaptığı açıklamanın koalisyon’a ölümcül bir darbe olabileceğini yazdı: sahanın ortasındaki temel oyuncular -liva el-tevhid, liva el-islam ve sukur el-şam- nereye bağlı olduklarını sonunda açıkladılar; bu da ılımlı muhalefet için çok büyük sonuçlar getirecek.
ünlü lübnanlı aktivist ve analist enis nakkaş'ın syria tv'de yayınlanan televizyon programının tam dökümünün çevirisini yayınlıyoruz. enis nakkaş'tan özellikle son süreçlerle ilgili birbirinden değerli analizler ve öngörüler...
"el halife’ler, bahreyn’i ilk olarak 230 yıl önce, yağmacı bir deniz korsanları aşireti olarak istila ettiler. bahreyn nüfusunu ve onun gururlu fars kültürünü, kılıç yoluyla ve ingiliz imparatorluğu’nun zalimce yardımlarıyla kendilerine tabi kıldılar."
ırak’ta yaşanan son bombalı saldırıların sorumluluğunu ırak şam islam devleti adı altındaki tekfirci terör grubu üstlendi.
ünlü dergi christian monitor’da yayınlanan bir analizde, iran’ın suriye’deki terör gruplarıyla savaşma amacıyla ülkeye soktuğu silahlı gruplar inceleniyor.
derslerin çevirisine kaldığımız yerden devam ediyoruz...
iran'da yayın yapan mashreghnews.ir adlı web sitesinde yayınlanan bu makale, geçenlerde imam hamenei'nin tehlikeli misyonları hakkında uyarıda bulunduğu, avrupa üzerinden yayın yapan amerikan güdümlü selam, fedek ve ehlibeyt kanallarının gerçek yüzünü ortaya çıkartıyor.
ırak hizbullahı suriye’de ve bölgede yaşanan bütün katliamlardan suudi arabistan rejimini sorumlu tutarak, ırak halkının suudi destekli vahhabi teröristler tarafından öldürülen şehitlerinin pak kanlarının intikamını alma vaktinin geldiğini söyledi.
mahdi darius nazemroaya, global research'ta yayınlanan bu önemli analizinde, ortadoğu'da yaşamakta olduğumuz tüm kaosun 1982'de israilli oded yinon tarafından yazılan projeyle olan şaşırtıcı benzerliğine ışık tutuyor...
pakistan başbakanı navaz şerif tutuklanan teröristler hakkında verilen idam cezasının ikinci bir emre kadar iptal edildiğini söyledi. bu açıklama leşker-i cengevi adındaki şii katliamı yapan tekfirci terör örgütüne bağlı iki kişinin çarşamba ya da perşembe günü idam edilmesi beklenirken yapıldı.
"dempsey ürdün’e (elbette) yakın geçmişte suudiler tarafından cıa’in desteğiyle satın alınan ve ürdün üzerinden (teoride) suriye’nin güneyinde bulunan bir takım “makbul isyankarlara” gönderilmekte olan tanksavar füzelerinin durumunu gözlemlemek için gitti."
derslerin çevirisine devam ediyoruz...
"biz nerede savaşıyorsak maneviyatımızla savaşıyoruz. biz esirleri katletmiyoruz. siz esirleri duvara dizip gün ışığında bir yanda video çekerken bir yandan idam edersiniz. biz sivilleri katletmiyoruz. biz bazı çatışmalarda sivillerin kaçışını sağlamak adına daha çok şehit verdik..."
mısır'daki son katliamdan birkaç gün önce yazılmış, olacakları öngören önemli bir analiz. ırak, suriye ve mısır fitnelerinde etkili olan robert ford kimdir? büyük israil planının son yıllardaki hadiselerdeki yeri ne?
son hapishane baskınları ne anlama geliyor? bender bin sultan el kaide'de ipleri tamamen eline mi aldı?
"savaş kelimenin gerçek anlamıyla hizbullah’a getirildi ve suriye hükümetini devirmeye çalışan güçler zaten, hizbullah karşıtı bir dizi sahte iddia ve lübnan’da çatışmayı kışkırtma amaçlı önlemler üzerinden, lübnan’a yönelik bir saldırı için gerilimi tırmandırmaya hazırlanıyordu."
londra’daki islami insan hakları komisyonu’ndan mesud şecere ırak’ın tümündeki en son ölümcül bombalı saldırılar zinciri hakkındaki düşüncelerini paylaşmak üzere press tv’nin debate (münazara) programına katıldı.
12 haziran 2013’te bir grup kuveytli vahhabi terörist suriye’nin kuzeyinde, deyr ez zor kırsalında küçük bir kasaba olan hatla’ya barbarca saldırmış ve kasabanın sakinlerine karşı en iğrenç suçlardan birisini işlemişti. kurbanların çoğu aralarında üst düzey bir şii din adamı ile ailesinin de bulunduğu kadınlar ve çocuklardı.
mahdi darius nazemroaya'dan önemli bir analiz daha...
m. d. nazemroaya'dan mısır'daki duruma ışık tutan önemli bir analiz...
"bombalamayı planlayan ve gerçekleştiren bu suçlular, yeryüzünün neresinde olduklarına bakılmaksızın, bir daha asla güvende olmayacaklarını bilmeliler."
“15 haziran’da yapılan gösteride sünni müslüman din adamları, hem suriye devlet başkanı beşar esad’ı savunmak için savaşan şiileri, hem de ülke içinde mursi’ye karşı çıkan islamcı olmayan kişileri suçlamak amacıyla, mursi'nin yanında, ‘kafirler’ kelimesini kullandı.”
mısır'daki son durumla ilgili farklı bakış açılarını yansıtan analizlerin çevirisini sürdürüyoruz...
eğer israil ve batı, hizbullah’a, arkasından suriye’ye ve eninde sonunda iran’a karşı savaş başlatma yolunda devam ederse bu, bütün ortadoğu’yu ateşe atacaktır. üçüncü dünya savaşı ufuktadır. dünya gerçekleşecek olan böyle korkunç bir olaya hazır mı? umarım bu noktaya gelmeyiz, fakat yakında göreceğiz.
bu teşkilat, suriye’deki şii ve alevi toplumunun ve israil ile çarpışmaya sevdalı her insanın teşkilatıdır. bu artık, “golan hizbullahı" olarak adlandırabileceğimiz bir teşkilattır. şimdilerde bu örgütün kurulması, lübnan ve filistin direnişinin modern silahlarla donatılması aşaması yürürlüktedir, sonraki aşamaları israil ve amerika’nın atacağı adımlar belirleyecektir.
hizbullah, bu projeye karşı suriye’de savaşma kararı alarak, bölge halkını, dinlerini, çeşitliliklerini, toplumsal dokunun birliğini ve israil hegemonik projesine karşı direnme iradesini koruyor. partinin savaşının merkezinde olan budur. hizbullah, israil-amerikan projesine karşı öncü savaş geleneğine bağlıdır.
iranlı analistten lübnan'daki ahmed esir fitnesinin arka planı ve suriye'deki son durumu ele alan bir makale...
"çocukların bu şekilde eğlence için öldürülmesi, israil hükümetinin de facto resmi politikasıdır. israil ordusu askerleri hamile bir kadının karnından vurulduğunu gösteren tişörtleri gururla giyiyorlar. tişörtün üzerinde şu yazıyor: bir atış iki ölü.”
el menar'da yayınlanan önemli bir başyazı...
velayet şehidi allame hasan şehate ile sağlığında yapılmış son röportajlarından birinin çevirisini yayınlıyoruz...
el monitor'dan, şiiliğin mısır'daki tarihsel izlerini ve son linç hadisesini ele alan önemli bir analiz...
mısır’daki en yüksek dini enstitü olan el ezher pazar gecesi giza’nın bir ilçesi olan ebu momrus’da yer alan ebu muslim mahallesinde gerçekleşen ve dört vatandaşın öldürülüp cesetlerinin hürmetinin zedelenmesiyle neticelenen acımasız suçu sert bir şekilde eleştirdi.
tekfirci kanal el wisal’de sürekli yayınlanan bir programda, mısır’da yaşayan şiilerin kaldıkları şehirler ve köyler gösterilip insanlar şiileri öldürmeye ve evlerine saldırmaya teşvik ediliyordu. bunların neticesi olarak da müteessif linç hadisesi meydana geldi.
"eğer suriye'nin deyr'uz zur bölgesindekine benzer saldırılar tekrar eder ya da hz. zeynep'in türbesine herhangi bir saldırı olursa, o zaman suriye'ye yalnızca bir iki kişinin gitmeyeceğini, on binlerce şiinin suriye'ye giderek el-kaide örgütü ve onun destekçilerine karşı savaşacaklarını açıkça belirttim.''
"lübnanlı kaynak, hamas liderlerinin doha ve kahire’de özgürce hareket edemedikleri için şam’daki sığınaklarını özlediklerini ileri sürdü. ayrıca hamas lideri halid meşal’in, mısırlı yetkililerin kendisine ülkede bir seferde ancak bir ya da iki hafta kalmasına izin verecek sınırlı vize vermesinden yakındığını da söyledi."
“şii çocuk ve kadınların öldürülmesi helaldir’’ diye fetva veren kuveytli vahhabi şeyhin, başına ödül konulunca kuveyt’ten kaçarak katar’a gittiği bildirildi.
"abd şimdi, ürdün ve türkiye içinde özel harekat takımlarını “çalıştırıyor”. bu gruplar, suriye içinde faaliyet yürüten isyancı grupların kendilerine verdiği istihbarat bilgilerini topluyor."
suriye’de 60 masum şiiyi çoluk cocuk katleden asıl failler ifşa edildi...
press tv, londra’dan ırak uzmanı zeyd el-isa ile, ırak’taki durum hakkında bir röportaj yaptı. aşağıda bu röportajın yaklaşık bir çözümlemesi sunulmaktadır.
iranlı âlim ve tarihçi resul caferiyan, bu çok önemli makalesinde çağdaş şii karşıtı propagandanın temel argümanlarından birini çürütüyor...
ırak’ta, temel olarak şiileri hedef alan yeni bir ölümcül terörist bombalamalar dalgası, 2013 yılının nisan ayında 700’den fazla sivilin ölümüne, 1600’den fazla kişinin yaralanmasına neden oldu.
"geçen ay ırak'taki bombalamalar ve ateş açmalar sonucunda yaklaşık 700 kişi hayatını kaybetti – bu, son beş yılın en yüksek ölüm rakamı ve 2003-2012 yılları arasında ülkede gerçekleşen amerikan liderliğindeki askeri işgalin yarattığı mezhepçi kan banyosunun kalıntıları."
2006’da siyonist düşmanla savaşan ve onu yenilgiye uğratan direniş suriye’ye askeri bakımdan angaje olduğunda bu sadece, söz konusu olanın suriye “rejimine” karşı bir “devrim” değil, suriye arap cumhuriyeti’ne ve onun parçası olduğu direniş ekseni’ne karşı bir savaş olduğunu teyit eder.
derslerin çevirisini sürdürüyoruz...
russia today'da yayınlanan önemli bir haber-analiz. hizbullah gerçekten de suriye'deki savaşa dahil oldu mu?
"ürdün’deki müslüman kardeşler'in beyanı, dolaylı olarak; şiilere ve alevilere karşı inşa edilmeye devam eden mezhep savaşına ihvan’ın da katılmaya niyetli olduğuna işaret ediyor."
bir siyasal analist press tv’ye, özgür suriye ordusu’nun cıa’e bağımlı olduğunu, suriye’yi yıkmak istediklerini ve suriyelileri önemsemediklerinin açık olduğunu söyledi.
"iran kanunları cumhurbaşkanını doktora derecesine sahip olmasını zorunlu kılarken, sadece bir abd başkanı - woodrow wilson – doktora derecesine sahiptir."
ideolojik olarak yozlaşmış batı hükümetleri ile onların batı dünyasındaki kuklalarının desteğiyle, sipah-i sahabe-i pakistan (ssp), nam-ı diğer ehli sünnet vel cemaat (aswj), leşker-i-cengvi (lej), tehrik-i-taliban pakistan (ttp) gibi örgütler pakistan’ı kan gölüne çevirmeye devam ediyor.
salavatta “ve ashabihi” veya “ve sahbihi” ifadesini ekleyenlerin hiçbir ilmî dayanağı yoktur. iddiaları hadislere de dayanmaz. hadislerde hz. peygamber’in birçok kez salavatta âl’in zikredilmesi gerektiği üzerinde durduğunu görürüz, oysa ashapla ilgili bir beyanı bulunmamaktadır. bu eklemeyi yapanlar kelimelerin yerini değiştirerek aslında ehlibeyt’in makamını küçültmek istemişlerdir.
"bizzat sarkozy, bernard kouchner veya laurent fabius gibi politikacılar ile bernard henry-levy gibi siyonist aktivistlerin etkisi altında yeni fransız dış politikası, denklemi değiştirdi. fransa, afrika’da ve ortadoğu’da israil yanlısı ve yeni sömürgeci politikalar geliştirmeye başladı."
uzun yıllardır islam inkılâbı rehberi ayetullah hamanei’nin suriye temsilciliği görevinde bulunan ve suriye’deki gelişmeleri yakından izleyen ayetullah mücteba hüseynî, havza haber ajansı’na verdiği özel röportajda suriye krizinin bilinen ve bilinmeyen yönlerini ele aldı.
cartalucci'den, abd'nin ve öso'nun el kaide üzerindeki hesapları üzerine bir analiz...
al-monitor.com'dan hizbullah ile mısır müslüman kardeşler hareketi arasındaki ilişkileri ele alan önemli bir analiz...
"abd dışişleri bakanlığı ve onun politikalarını yazan aynı şirket finans çıkarları tarafından finanse edilen sahte stk’lardan oluşan kapsamlı ağ, 'syriasly' adını verdikleri bir cephe örgütü oluşturdu."
nusra örgütünü ve bu hareketin lübnan'daki örgütlenme çabalarını ele alan önemli bir analiz...
"suriye krizinin başlangıcından ve sonraki savaş süresince, muhalefetin bir çok kesiminden, hizbullah ve iran'a, suriye ile ilgili yöneltilen suçlamalar durmak bilmedi. bunların arasında dr. burhan galyun'dan, müslüman kardeşler’in mali işler sorumlusu sadreddin beyanuni'ye kadar bir çok isim var."
kuetta’daki en kanlı saldırılardan sadece 24 saat sonra, leşker-ı cengvi’nin zehir kusan bir lideri, coşkusunu ortaya koyan bir tonla, hazara şiilerinin kan banyosundan nasıl ‘eğlendiğini’ söylüyordu. kendisi de bir baba mıdır bilmiyorum, ama bir babanın ve bir annenin oğlu olmalı.
islamî mukavemet düşüncesi, devletlerin ötesinde varlık göstermiş ve halklar arasında kök salmıştır. uluslararası ilişkiler teorilerine göre devletler asıl oyuncular olarak kabul edilir. ancak mukavemet düşüncesinin pratikleşme sürecinde hem devletler hem de devlet dışı unsurlar birlikte çalışmıştır.
"laşkar-i-cengvi, 1980’lerin ortasında o zamanın pakistan devlet başkanı, pencap eyaletinin askeri diktatörü tarafından kurulmuş olan bir diğer terör gurubu olan sipah-i-sahabe pakistan (ssp) örgütünden ayrılmış bir gruptur."
şam’da suikasta uğramasının 4. yıldönümünde el ahbar gazetesi hizbullah’ı inşa etmek ve bu örgütü zorlu bir direniş hareketine dönüştürmek için 25 yıl birlikte çalışmış iranlılarla buluştu.
iran islam inkılâbı, uluslararası sahadaki en önemli amaçlarından birini, “müslümanların haklarını savunmak” olarak ortaya koymuştur. bu, islam inkılâbı’nın ilk günlerinden itibaren inkılâpçıların açıkça gündeme taşıdıkları bir konudur.
"ve eğer suudi krallığı iran’ın lübnan’daki şiilere yardım etmesi karşısında bu kadar altüst oluyorsa, neden suudiler de lübnan’daki sünnilerin yardımına gelmiyor? neden suudiler israil işgaline karşı savaşacak bir güç haline getirmek üzere lübnan’daki sünnilere para ve silah akıtmıyor?"
ayetullah cafer subhani'den, mutezile kelamı ile imamiye'nin itikadi farklarını ele alan ilmi bir makale...
"katar’ın da protestolara yoğun bir şekilde müdahil olduğuna inanılıyor. bu ülkeden yayın yapan el cezire kanalı, ırak’taki protestolara oldukça geniş bir şekilde yer verdi ve çalışanları internet’te şii karşıtı bir kampanyaya katıldı."
"bir kaynak bu grubun (sipah-ı sahabe) iran’daki islam devrimi’ne ve pakistan’da şii etkisinin yayılması olarak görülen şeye yanıt olarak kurulduğunu belirtmektedir."
... bir üst düzey pakistanlı memurun kendisine, “1980’lerin başlarında mücahitler ve daha sonra taliban için abd silah ve teknik sağladı; suudiler fon sundu; biz de eğitim ve operasyon üsleri sağladık” dediğini söylüyor...
mahdi darius nazemroaya'dan suriye krizi ve bunun iran karşısındaki örtük savaş stratejisi içerisindeki yeriyle ilgili zengin veriler içeren önemli bir analiz...
nusra cephesi hakkında bilinmeyenler... nusra gerçekten de el kaide'nin doğrudan şam şubesi mi? el kaide her biri başka merkezlere bağlı çok başlı bir yapı mı? ilginç bir analiz daha...
ünlü gazeteci seymour hersh'in 2007 yılında yazdığı ve içeriği itibariyle, günümüzdeki abd-suud politikalarına ışık tutarak bölgemizdeki mezhepçi ayrışmayı anlamamızı kolaylaştıracak , ses getiren uzun makalesi. türkçe'de ilk kez medyasafak.com'da...
gerçekte bu paralı askerler her zaman suudi ailesi içerisinde gerici bir grup olan südeyriler klanı daha da özelde prens bender bin sultan tarafından kontrol edildi. başkan bush’un sürekli olarak evlatlığı olarak lanse ettiği sultan, (kendisine babalık yapılması hoşuna giden zeki bir çocuk olduğunu söylemek gerekir) cıa adına anlaşma yapıyordu.
amerikalı neoconlar, abd’nin el kaide’yi, esad’ı devirmelerini sağlamak için desteklemesi gerektiğini öne sürüyor. weekly standart adlı neocon dergisinde lee smith tarafından kaleme alınan bir yazıda obama yönetimi, suriye’ye karşı yeterince çaba göstermediği için eleştiriliyor.
ünlü amerikalı radikal site counterpunch.org'ta yayınlanan bu analiz, müslüman kardeşler'in emperyalizm karşıtlığını sorguluyor. tartışılabilir olmakla birlikte ufuk açıcı...
fars haber ajansı: suudi arabistan kralı abdullah, artık bu ülkeyi yönetme gücüne sahip değil, ekim ayının sonlarından beri riyad krallık hastanesi’nde yatmaktadır ve tüm deliller onun hayatta olmayabileceğini gösteriyor.
gazze şeridi ve israil arasında yaşanan son çatışmalar, daha geniş bir jeopolitik satranç tahtası bağlamında görülmelidir. gazze’deki olaylar, suriye’yle ve abd’nin iran’a ve onun bölgesel ittifak sistemine karşı bölgesel manevralarıyla bağlantılıdır.
beyrut merkezli politik analist press tv’ye hizbullah direniş hareketi israil destekli bir iç savaşa sürüklenmeyecektir ve lübnan’ı siyonist rejime karşı savunacaktır, dedi.
ayetullah hamanei, imam cevad (a.s) ile ilgili olarak şöyle der: “o, özgür tartışmayı açık bir biçimde temellendiren ilk kişidir. abbasi halifesi memun’un meclisinde âlimlerle, propagandacılarla, iddiacılarla ve yorumcularla en ince meseleleri tartıştı, deliller sunarak sözünün hakkaniyetini ispatladı. özgür tartışma bizim islamî mirasımızdır."
"iran’da islam inkılâbı’nın zafer kazanması dünya için önemli bir olaydır; hz. peygamber’in (s.a.a) bisetinden sonra insanlık tarihindeki en önemli olay olduğu söylenebilir. özellikle islam düşmanları, bu dönemde emperyalist güçlerin son üç yüz yıldır islam’ın artık sona erdiğini, islam’ı artık tarih kitaplarında okuyacağımızı iddia ediyorlardı."
"bu yüzden birçok uzman ortadoğu’da abd-iran savaşının ilk aşamasının başladığına inanmaktadır. savaşın ikinci aşaması, pimini selefilerin ve tekfircilerin çekeceği ve 14 mart hareketi’nin siyasî himayesinde lübnan’da zoraki bir etnik ve mezhep savaşı çıkarmak olacaktır."
"geçen haftasonu gerçekleşen baş başa bir buluşmanın ardından abd dışişleri bakanı clinton ve türk başbakanı erdoğan, hem hizbullah hem de suriye üzerinde baskıyı yoğunlaştırmanın yollarını arıyorlar."
heykel, kendisine yöneltilen “kral abdullah ile hangi konuları görüştünüz?” sorusunu şöyle cevaplar: “kral abdullah bana tek bir şey sordu, o da şuydu: 80’li yaşlarda kadınlarla ilişkin nasıl?” heykel şöyle devam eder: “suudi basını ertesi gün bizim o görüşmede bölgesel ve uluslararası meseleleri ele aldığımızı yazdı.”
"görüşme sırasında bu adamların isimlerini de söyleyen şeyh, grubun sırf şüphe üzerine, kendileriyle anlaşmazlığa düşenleri nasıl da tasfiye ettiklerini, 'vücutlarını kestiklerini, kafalarını kopardıklarını ve lağıma attıklarını' dehşet içinde gördüğünü söyledi."
"islam işbirliği örgütü, mekke’de bu hafta acil olarak düzenlediği zirve toplantısında suriye’nin üyeliğinin askıya alınması kararını verirken, üye devletlerin örgütün adını yeniden gözden geçirmeli ve adını abd emperyalizmiyle işbirliği teşkilatı olarak değiştirmeliler."
"seyyid hasan nasrallah suriye meselesi hakkında da şam’da birçok ölüme ve yaralanmaya sebebiyet veren intihar saldırılarını kınayarak, “bazı televizyon kanallarında muhaliflerin bu saldırıların arkasında devlet güçlerinin olduğunu iddia ettiklerini görüyoruz” dedi ve şöyle devam etti:"
"öte yandan; arabistan’da doğacak muhalefet ve bu ülkede abdullah adında bir kralın ölümü imam mehdi’nin (a.s) zuhur alametleri arasında sayılmaktadır."
"ülkede basın devletin gözetimindedir. basın organları, yönetimin uygulamalarının propagandasını yapmaktadır. suudi saltanat ailesine mensup 7 bin kişi, 22 milyondan fazla arabistan vatandaşına hükmetmektedir."
33 gün savaşı’nda kazanılan zaferin altıncı yılı münasebetiyle yaptığı konuşmada üzerinden altı yıl geçmesine rağmen siyonist rejimin yenilginin şokunu hâlâ atlatamadığını ifade eden lübnan hizbullah’ı genel sekreteri seyyid hasan nasrallah, “suriye, direniş’in büyük hamisi ve dayanağıdır” dedi.
""öte yandan el zahran’daki amerikan petrol şirketi aramco’nun çalışanlarının %40’ını şiiler oluşturuyor. el şarkiye’deki gelişmelerin etkisiyle bu işçilerin iş bırakması da mümkün görünüyor. bütün bunları, arabistan’da islamî uyanış hareketinin başlaması bağlamında, amerika ve müttefiki avrupa ülkelerinin kaygılarının nedeni olarak görebiliriz."
"ancak bildiğimiz gibi doğu bölgesinde şiiler çoğunlukta, hicaz ise sünni çoğunluğun bulunduğu bölge. buradaki sünniler ne vahhabi ideolojiye mensuplar ne de hanbeliler. bu insanların çoğu ya hanefi ya da şafii mezhebini benimseyen insanlar."
iran'ın 4. kanal'ının geçtiğimiz günlerde seyyid hasan nasrallah ile gerçekleştirdiği röportajını sunuyoruz.
suudi arabistan’daki vahhabi çevrelerin bu sene başında iran’ın sistan ve belücistan eyaletindeki sünni cuma imamı mevlevi cengi zehi’nin öldürülmesi için yaklaşık 500 bin dolar ödedikleri açığa çıktı.
pepe escobar'ın abd'nin körfez krallıkları karşısındaki hoşgörüsünü ele aldığı analizi:
"ihvan ayaklanması, dönemiyle ilgili koşulların göz önünde bulundurulmasını gerektirir. 80’li yıllara baktığımızda bölgede amerikan ajandasıyla uyum arz eden köklü siyasal değişikliklerin alt yapısını hazırlamak için, bunun bölgenin istikrarını bozmayı hedefleyen bir takım kara operasyonlarla eşzamanlı olarak gerçekleştiğini görmezden gelemeyiz."
arap gelecek araştırmaları strateji merkezi'nin (mostakbaliat) suriye rejimi karşısındaki komplonun nedenlerini ve bunun dış bileşenlerini, ülkedeki siyasi aktörleri ele alan ve çarpıcı bilgiler veren bu çok önemli analizini dosya halinde ve üç bölüm şeklinde sunuyoruz.
"işçilerin ve diğer halk kitlelerinin sınırları aşan barış ve ekonomik adalet mücadelesi, dünya ürün ve hizmet üretimini durma noktasına getirecek, statükoyu değiştirerek daha iyi ve yaşanabilir bir dünya yaratacaktır. insan emeğinin ürününün ve doğanın armağanının bize yarar sağladığı bir dünya."
"iran islam devrimi’nden sonra ortaya çıkan çok boyutlu meseleler arabistan’ın 20. yüzyılda yüzleşmek zorunda kaldığı en tehlikeli durum oldu. bu tartışmalar daha önceki haşimilik ve nasırcılık tartışmalarının sahip olduğu bütün unsurları içinde taşımakla beraber yeni bir boyutu da sahipti."
el-menar'da yayınlanan bu analiz, bahreyn rejiminin medya üzerinden yürüttüğü halkla ilişkiler faaliyetlerini ele alıyor.
wikileaks kurucusu ünlü gazeteci julian assange'ın seyyid hasan nasrallah ile gerçekleştirdiği röportajı sunuyoruz.
ayetullah misbah yezdi’nin hz. masume’nin konumu ve kerametleri hakkında yaptığı konuşmayı sunuyoruz:
amerikalı ünlü akademisyen ve yazar james petras, bu önemli makalesinde, iran'ın saldırılara vereceği misilleme yeteneğini küçümseyen israil ve amerikan kibrinin bunun bedelini ağır ödeyeceğini yazıyor...
"bu olay katar’ın medya ve genel diplomasisinin son yıllarda ideolojik bir mahiyet kazandığını göstermektedir. bu ideoloji dinin dışındakilere değil, içindekilere yönelmekte, bölgede siyonizmi hedef alacağına iran merkezli şii ideolojiyi hedeflemektedir."
hamas’ın önde gelen sorumlularından birisi, “bizim atılan sloganlarla bir alakamız yok. bu sloganlar caminin içerisinde değildi, dışarıdan geliyordu ve bu şahıslar bizim üyelerimiz de değillerdi. bu sloganlar haniye’yi şaşırttı, bunu kürsüdeyken yüzünün aldığı şekilden anlayabilirsiniz” diyor.
islam devrimi şu anda ikinci aşamada bulunmaktadır. yani batı rasyonalizminden çıkarak dini rasyonalizme geçiş aşamasındadır. eğer islam devrimi değerlerini milli, bölgesel ve küresel alanda yaymak, rönesans’la birlikte ortaya çıkan yol ve yöntem karşısında yeni bir istikamet tutturmak istiyorsa, kendi islami rasyonalizmini üretmelidir
söylenilene göre, lübnan’daki siyasi liderlerden bazıları şeyh esir’i katar’ın adamı olarak görüyorlar. bu kişiler, şeyhin hedefinin lübnan’da mezhebi ve grupsal fitneler çıkarmak olduğunu ve katar tarafından hem mali, hem de fiili olarak desteklendiğini düşünüyor
meşhur bir politik analist press tv’ye, amerika birleşik devletleri israil’in yanı sıra suudi arabistan ile de orta doğu’daki müslümanlar arasındaki bölünmeyi yaymak için birlikte çalışıyor, dedi.