Trump’ın ABD’deki hükümet ve toplumun normal işlerine geri dönmelerini istemesi ve Nisan ayının ortalarında Korona virüsünün kontrol altına alınacağı konusundaki ısrarı, insanların Trump’ın Nisan ayının başında İran’a art arda saldırılar düzenlemek için hazırlandığına inanmasına yol açtı.
Pepe Escobar bağımsız bir jeopolitik analisttir. Russia Today, Sputnik ve TomDispatch için yazar ve ABD’den Doğu Asya’ya dek uzanan farklı web siteleri, radyo ve TV programlarının sıklıkla aranan bir katılımcısıdır. Pepe Escobar aşağıda okuyacağınız röportajı Ayetullah Hamaney’in resmi sitesi Khamenei.ir’in İngilizce sayfasına vermiştir.
Suudi rejimi için belki de daha trajik olan şey, Rusya ve İran’a karşı yürüttüğü “petrol savaşı”nın başarısız olmasıdır. ABD’deki azalan talep ve artan üretim karşısında küresel pazarların sınırsız petrol arzıyla ölçüsüzce doldurulması, petrol fiyatını yüzde 60’ın üzerinde bir oranda düşürdü. Bu, içinde bulunduğumuz vergi yılı için 98 milyar dolarlık, resmen ilan edilmiş bir bütçe açığına yol açtı
Güney Amerikalı (bir kısmı ABD’de eğitilmiş) faşist ölüm müfrezeleri, siyasi hareketleri ve partileri tümüyle tasfiye ediyor, fakat biz onların iktidarı yeniden ele geçirmesini engellemek için hoş ve temiz taktikler ve “demokratik araçlar” kullanmalıyız, öyle mi?
ABD’de faaliyet yürüten şirket finansmanlı düşünce kuruluşu Brookings Institution, Haziran 2015’de “Suriye’nin yapısökümü: Konfederal bir ülke için bölgeselleşmiş bir stratejiye doğru” başlıklı bir rapor yayınladı. Suriye’yi bölme, yok etme, istila etme, ardından da uçuşa yasak bölgeleri ve hem ABD hem de İngiliz özel kuvvetlerini kullanarak kademeli olarak işgal etme yönündeki, imzalanıp üzerine tarih atılmış açık komplo, şimdi kendini göstere göstere ilerliyor.
Ancak bu “güvenli bölgeler”, tam da ABD’deki düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nün Suriye çatışmasının gidişatı boyunca farklı bahanelerle, kurulması için zemin yaratmaya çalıştığı şeydir: bu, önce NATO’nın 2011’deki Libya savaşını meşrulaştırmak için kullanılan tezgaha benzeyen, düzmece bir “insani” kaygıyla öngörülmüştü, şimdi de bahane olarak sözde “İslam Devleti” (IŞİD) kullanılıyor.
Eylül 2013’te, o dönemde İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun yakın bir danışmanı olan İsrail’in ABD’deki Büyükelçisi Michael Oren, Jerusalem Post gazetesine, İsrail’in Esad’a karşı Sünni aşırıcıları tercih ettiğini söyledi. Oren, Jerusalem Post’a verdiği röportajda “İsrail’in karşı karşıya olduğu en büyük tehlike, Tahran’dan Şam’a, oradan da Beyrut’a uzanan stratejik kemerdir. Biz Esad’ı bu kemerdeki kilit taşı olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.