Üstelik Ukrayna Savaşı’nın gösterdiği gibi 21. yüzyıl savaşları, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki diğer 20. yüzyıl savaşlarındaki gibi uçak ve tank savaşları değildir. Bunlardan ziyade insansız hava araçlarının, hassas füzelerin ve kara piyadelerinin belirleyici olduğu savaşlara tanık olmaktayız. Bu, Ensarullah'ın 2019'da Aramco tesislerine yaptığı saldırıda da gözlendiği gibi, Direniş Ekseni'nin üstün olduğu ve sürdürmede uzmanlaştığı savaş türüdür.
İran’ın 8 Ocak’ta gerçekleştirdiği Ayn el-Esed füze saldırısı, tıpkı Husilerin Suudi Aramco tesislerini vurduğunda olduğu gibi Amerikan Patriot savunma sisteminin balistik füzeler karşısındaki etkisizliğini gösterdi.
Öte yandan el-Omer petrol sahasındaki Suudi askeri gücünün ve petrol operasyonunun, ABD ordusu ve uçakları ile Suriye Demokratik Güçleri (SDF) tarafından korunduğu da kaydedildi.
İlk olarak şunu soralım; bu operasyona niçin “Nasrun min-Allah” ismi verildi? Bana kalırsa bu operasyonun ismi “Nasrun min-Allah” aynı şekilde ayetin devamındaki “ve fethun qarib” (Zafer Allah’tandır ve fetih yakındır – Saff / 13) mesajını taşıyor.
Direniş Ekseninin stratejik sabır aşamasından karşı saldırı aşamasına geçme kararı etkinleştirildi ve artık ABD ve dostlarının başlattığı askeri ve ekonomik savaş durmadığı sürece bu saldırılar da durdurulamaz.
Suudi ARAMCO şirketine ait iki hayati tesisin hedef alındığı saldırı, Krallığı büyük kayba uğrattı. 10 maddede sıralanabilecek olan bu hasarın ilki elbette ekonomik kayıptır. Bu saldırı ile dünyanın en büyük petrol işleme tesisi hedef alınarak Suudi petrol endüstrisi kalbinden vurulmuş oldu.
Seyyid Seri, istihbarat gözlem operasyonu için Suudi Krallığı içerisindeki “şerefli ve özgür” kişilerin işbirliğine değindi. Bu, Şii azınlığın yoğun olduğu doğu bölgesindeki devrimci Şii hücrelerin de operasyona katıldığı anlamına mı geliyor?