İran’ın bu plana cevabı, ileride Irak ve Suriye’yi de içerecek şekilde bir İran-Türkiye ortaklığıyla karşıt eksen oluşturmak olabilir. Pek çok İran medya kanalında son birkaç gündür özellikle bu ihtimal dillendiriliyor, özellikle de Türkiye’nin Katar’daki BAE, Suudi Arabistan ve Bahreyn sınırındaki askeri üssü göz önüne alındığında.
Doktor Lebvani'nin söylediği ve harfiyen aktaracağım şu paragraf, şahsen benim midemi bulandırdı: ''İsrail'in Güney Lübnan'a girişi ile Suriye'ye girişi arasında fark vardır. İsrail güney Lübnan'a işgalci güç olarak girerken Suriye'ye kurtuluş gücü olarak girecek.''
"Cumhurbaşkanının özgüvenini, tanınmış Alman Der Spiegel dergisine verdiği demeçte açıkça görebilirsiniz. Silahlılarla, silahlarını bir kenara bırakana dek müzakere etmeyeceğini söyleyen Esad bunun da ötesine giderek bazı hatalar yaptığını itiraf etti."
Abdülbari Atvan'ın Libya'daki son durumu ele alan yazısı...
"Bugün, bölgesel bir savaşın, hatta belki de bir dünya savaşının eşiğindeyiz ve harekâtın başlama saatini bekliyoruz. Bu savaşın tarihine aylar önce ABD ve İngiliz askeri operasyon odalarında karar verildiği ve geriye kalan tek şeyin uygulamaya geçmek olduğu ihtimalini göz ardı etmiyoruz."
Ürdün muhtemelen, muhalefeti silahlandırma ve Suriye’nin derinliklerine militanların akışını sağlayacak en geniş kapı olacak. Bu kapı; Arap raporlarının çoğunun, gelecek Haziran ayında gerçekleşeceğini işaret ettiği, “büyük ve belirleyici Şam savaşına’’ bir hazırlık kapısı olacak.
"Haziran ayı yazın sıcak aylarından bir ay, ironik bir şekilde de bu yıl, Ramazan ayından 40 gün önce başlıyor. Bu ayın, Arap tarihindeki bütün aylardan daha iltihaplı bir ay olabileceğini göz ardı etmiyoruz."