Geçen hafta Beyrut'taki barışçıl protestocuların sekter bir saldırıya uğraması; sağcı, militan Hıristiyan Lübnan Kuvvetleri (LK) siyasi partisinin lideri Semir Caca'nın adını bir kez daha gündeme getirdi. Caca'nın adı, Lübnan iç savaşının tarihiyle ve bu 15 yıllık mücadele sırasında işlenen korkunç savaş suçlarıyla eş anlamlıdır.
2007 yılında Wall Street Journal, "ABD Suriye’yi Kontrol Etmek için Müslüman Kardeşler’le İlişki Arıyor” başlıklı bir makale yayınladı. O zaman bile, Müslüman Kardeşler’in ABD’nin terör örgütü olarak kabul ettiği ve listeye eklediği, aralarında El Kaide’nin bile bulunduğu gruplarla yakın bağları olduğu görülüyordu.
"Bir kaynak bu grubun (Sipah-ı Sahabe) İran’daki İslam Devrimi’ne ve Pakistan’da Şii etkisinin yayılması olarak görülen şeye yanıt olarak kurulduğunu belirtmektedir."
"Pulitzer Ödüllü gazeteci Seymour Hersh’a göre Amerikalı, Suudi ve Lübnanlı yetkililer yıllar evvel, henüz 2007 yılında plan yaptılar ve planları mezhepçi aşırıların bölgesel ordusuyla Suriye halkını düşürmekti ve bu çatışma binlerce insanın hayatına mal oldu."
Chossudovsky bu analizinde ABD'nin BOP projesi çerçevesinde Pakistan'ı balkanlaştırma projesini ve Belucistan'daki zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarının bundaki etkisini ele alıyor...
"Suudiler petrol için sadece dolarla ödeme yapılmasını kabul ederek nasıl bir kazanç sağladılar? Petro-dolar sistemini kurma karşılığında Suudi Kraliyet Hanedanına ABD hükümeti tarafından hem ülke içinde hem de dışarıdaki her tür ayaklanmaya karşı koşulsuz askeri destek sunuldu. Beraberinde, İsrail’e karşı korunma garantisi de verildi."
Mursi muhaliflerini ABD adına hükümeti markaja almakla itham eden farklı bir analiz...