Bilimler söz konusu olduğunda hep akıl ve düşünceyle ilerlenir. Dinde ise durum farklıdır: Burada akıl, düşünce ve şuurun yanı sıra irade ve kalp de devreye girmelidir. İrade ve akıl normalde iki ayrı şey değil midirler? Evet, öyledirler. Ancak din gibi bir alanda bunlar tek bir yönde Allah’a doğru yönelirler. İbadetlerde de durum bu şekildedir: Namaz sırasında yalnızca fikriniz değil, iradeniz de O’na yönelmiş olmalıdır. Burada irade ve akıl tek bir şey olmaktadır.
İran İslam Devrimi'nin 45. yıl dönümü dolayısıyla sitemizdeki konuyla ilgili bazı analizleri sizler için derledik....
Akıl ile kalbin ilişkisi, vahdet ilişkisidir. Kalp, aklın zuhurudur. Akıl kalbe indiğinde, kalp duygu, sevgi, akıl gibi tüm insanî kuvvelerin merkezi olur. Tüm bu algısal kuvvelerin başında akıl gelir. Diğer duyu organlarının tüm verilerini, akıl kontrol altına alır. Bunların hepsinin toplamı kalbi oluşturur.
Bazıları, Allah’a mutlak tenzih makamı atfediyor ve O’nu, yarattıklarıyla (âlem, insan vd.) ilişkisi olmayan bir Tanrı olarak tasavvur ediyorlar. [Deistler; M.Ş.] Allah’a karşı yaklaşımımız ne mutlak tenzih ne de mutlak teşbih olmalıdır. O, tüm varlıklarla ilişkilidir. O’nun ilişkili olmadığı bir şey var mı? O’nun bir hücreyle ve küçücük bir sinekle bile ilişkili olduğuna inanıyoruz da, insan ile ilişkisini mi mümkün görmüyoruz?
Allah’ı kavramlarla değil, zâtımız ve fıtratımızla bulduğumuzdan, âlemi de O’nun nurunun ışığında görmeye başlarız. Eğer Hakk’ın nuru olmasaydı, âlemi göremezdik. “Allah göklerin ve yerin nurudur.”
En büyük istidat insana ait iken, diğer taraftan sonsuz (ya da en büyük) fiiliyet de, Hakk Tebârek ve Teâlâ’ya aittir. Dolayısıyla Mutlak Kemâl olan Hakk’ın kâmil ifâzesi (feyz verişi) nereye nazil olur? Mutlak istidada, yani insân-ı kâmile… Mutlak istidat kime aitti? Nasıl ki Hakk Teâlâ mutlak fiiliyet ise, insan da mutlak istidattır. İnsân-ı kâmil kimdir? Hz. Hatmî Mertebet (s.a.a.)
Yani gerçekte o, her şeyi ve her yeri o kadar kaplamıştır ki, bu onu görmenize bir engel teşkil eder. Peki, vücûdu görememem onun sadece gizlenmiş olmasından dolayı mıdır? Hayır. Burada da bazıları, onu gizli olduğu için göremediğimizi varsayar. Oysa durum bunun tam tersidir. O, bunca aşikâr olduğu için onu göremeyiz.