1990'larda Fransız ve Cezayir gizli servisleri tarafından Cezayir'de Silahlı İslami Grup'un (Groupe Islamique Armé / GIA) yaratılışına şahitlik ettik. GIA, IŞİD Suriye'de ne yaptıysa Cezayir'de kesinlikle onu yaptı. Geniş çaplı katliamlar, tecavüzler ve benzeri şeyler İslam adına işlendi. IŞİD'in Ebu Bekir el-Bağdadisi gibi Şerif Gousmi, namı diğer Ebu Abdullah Ahmed adında sahte bir halifeleri vardı.
Zafer Bengaş yazdı: ABD liderliğindeki tek kutuplu dünya sona doğru gelirken, küresel siyasette büyük değişiklikler ufukta görünüyor. Yeni ve daha sağlam oyuncuların aktif olduğu çok-kutuplu bir dünya doğuyor. İslami İran bu yeni düzenin temel bileşenlerinden biri.
Tüm bunlar olurken Gazze'deki Hamas hükümetinin eski başbakanı İsmail Heniyye 6 Ocak 2016 tarihinde Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Ürdün ve Türkiye idarecilerine mektup yazarak onlardan Kudüs intifadasını ve Filistin halkının direnişini desteklemelerini istedi. Kardeşimiz İsmail Heniyye Siyonistlerle Arap idareciler arasındaki yakın ilişkiden habersiz mi?
Şeyh Nimr’in idamı, rejimin hem içerideki hem de dışarıdaki başarısızlıklarını yansıtıyor ve onun çöküşünü yalnızca hızlandıracaktır. Necd’in ıssız çöllerinden gelen bu vahşiler topluluğu olmadan dünya çok daha iyi bir yer olacaktır.
Suudi Haber Ajansı, Şalan’ın ölüm bilgisini geçti, ancak onun bir yurtdışı ziyaretinde kalp krizinden öldüğünü duyurdu. Haber ajansı ne bu yurtdışı gezisinin hangi ülkeye olduğunu söyledi ne de sağlıklı bir korgeneralin böylesi ani kalp krizinin nedenine değindi. “Suudi” Arabistan içindeki kaynağın verdiği bilgiye göre Şalan’ın cesedi kömüre dönmüş durumdaydı, yani malum ki, bir kalp krizi değil, bir füze saldırısı neticesinde.
Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu gibi yapılar “uluslararası” kurumlar olmanın çok uzağında olup, emperyalist güçlerin ellerinde birer enstrümandan ibaretler.
Bugün tanık olduğumuz şey, bir hadisi doğruluyor; Resulullah’ın (s.a.a.) Necd hakkında ne dediğini hatırlayalım. Orada büyük bir fitnenin ortaya çıkacağını öngören pek çok hadis vardır. Sahih el-Buhari’de Abdullah bin Ömer tarafından nakledilen bir hadise göre: