Perşembe günü Güney Lübnan'dan işgal altındaki Filistin'in kuzey bölgelerine yönelik düzenlenen füze saldırısı, gerçekte Lübnan Hizbullah'ının eylemi değil, Filistin direnişinin Siyonist işgale karşı açtığı yeni bir cepheydi.
Elinizdeki makalede, akılcı ve tarihe felsefî yaklaşımlarıyla tanınan İbn Haldun’un Hz. Peygamber’den (s.a.a) sonraki hilafet meselesi hakkındaki görüşlerini genel hatlarıyla ele alıp, özelde Hz. Ali’nin (a.s) hilafetine dair düşüncelerine odaklanacak ve güvenilir tarih kaynaklarıyla belgelere dayanarak onun bu konudaki görüşlerinin kritiğini yapacağız. Neticede, İbn Haldun’un Hz. Ali’nin imameti ve hilafeti konusunda kendine özgü yaklaşımından kaynaklanan tarafgirliğinin tutarsızlığa dönüşen yönlerini açıklığa kavuşturacağız.
"Filistin devletinin sınırları olarak 4 Haziran hattının kabul edilmesi, Filistin devletinin topraklarının %80'i üzerine kurulan ‘İsrail devletini’ dolaylı olarak komşu ülke olarak tanımaktır. Yani özetle, biz FKÖ tarafından kabul edilen ve İsrail'in uygulamayı reddettiği iki devletli çözümün karşısındayız."
Bize sıklıkla, Irak işgalinin ve Suriye’deki savaşın, Batı’nın dış politikasının felaket getiren başarısızlıkları olduğu söylenir. Bu makale ise, bu savaşların mimarlarının, askeri çabalarının istikrarsızlaştırıcı sonuçlarının gayet bilincinde olduğunu ve gerçekte her zaman, Irak ve Suriye’nin mezhep çizgileri üzerinden bölünmesine arzulanabilir bir sonuç olarak baktığını savunuyor.
Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair de Gazze ve Doha’ya yaptığı ziyaretlerde Hamas belgesinin bazı kısımlarının formüle edilmesinde büyük bir rol oynadı – ve bunu kalpten bir şekilde Filistin halkının ya da Hamas’ın çıkarları için yaptığı şüphelidir.
İsrail, 2011 yılından beri Suriye sınırları içinde ve üzerinde gelişen yıkıcı çatışmada artan ölçüde provokatif bir rol oynadı. Pek çok gözlemcinin gözünde İsrail politikası oportünizm ve tek taraflı saldırganlık sınırları içinde gidip geliyor. Gerçekte ise İsrail’in çatışmadaki rolü, yalnızca Suriye için değil, bütün bölge için geçerli İngiliz-Amerikan planlarının çok daha geniş ve uzun vadeli şablonuna uyuyor.
Fakat kısa süre önce ABD Ulusal Arşivleri’nden çıkarılan CIA belgeleri, Suriye hükümetini zayıflatıp devirme yönündeki son çabaların ve Suriye çatışmasının komşu Lübnan’la ve müttefik İran’la olan ilişkisinin, ABD’nin çıkarlarının önüne set çeken bölge hükümetlerini istikrarsızlaştırma ve devirme yönündeki, on yıllardır devam eden çabaların yalnızca son ayağı olduğunu ortaya koyuyor.