Batılı bir düşünürün çok güzel bir sözüne denk gelmiştim: “Şeytan daima tikellerdedir (cüz’iyât).” Şu sözün derinliğine bir bakın! Şeytan’ın var olmadığı bir yer düşünülebilir mi? O her yerde mevcut. Ancak o nerede bulunuyorsa, bulunduğu yer mutlaka bir tikelin yeridir. Bu ne anlama geliyor? Şeytan’ın tümellere ulaşamaması anlamına… Bu da onun akıl âlemine ulaşamadığını gösterir.
Raporun tüm bölümlerindeki sonuçların tamamını birleştirince, Amerika’nın 11 Eylül sonrası savaşlarında öldürdüğü insan sayısı tahminimce 6 milyon civarına ulaşıyor. Belki 5 milyondur, belki de 7 milyon… Ama oldukça kesin bir biçimde ifade ediyorum ki birkaç milyon…
"ABD, Türk ordusunun performansını ilgiyle gözlemliyor ve Erdoğan’ın bozgun yaşayıp Afrin’de Kürtlerin kayasına çarpmasını diliyor. Nitekim ABD’nin verdiği tanksavar silahları hâlihazırda Kürtler tarafından Türk ordusuna karşı kullanılıyor."
HSG, Ortadoğu’daki en büyük askeri ve sivil örgütlerden biri olarak düşünülebilir. Bu oluşum, Irak’taki en olası ve arzulanabilir siyasi güç merkezidir. HSG çok sayıda Sünni, Şii, Hıristiyan, Yezidi, Türkmen ve Kürt silahlı oluşumunu birleştirmekte, bu sebeple de iç anlaşmazlıklarına rağmen askeri ve siyasi meseleler için bir platform ve içeriden ya da dışarıdan gelen radikal selefi İslam tehdidine karşı güvence teşkil etmektedir.
"Eğer IŞİD toprakları İran Devrim Muhafızları veya onun eğitip yönettiği Şii güçler tarafından işgal edilirse, sonuç Tahran’dan Beyrut’a uzanan bir toprak kemeri olabilir ve bu, bir İran radikal imparatorluğunun ortaya çıkışı anlamına gelebilir."
IŞİD yeryüzünden silindikten sonra Irak’a ne olacağını zaman gösterecek, fakat uzun ve kademeli Balkanlaşma süreci bugün halihazırda geri dönüşsüz hale gelmiş gibi görünüyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin ve dolayısıyla Avustralya’nın karşı karşıya olduğu ikilem, jeopolitik stratejinin iki eski önde gelen taraftarı olan Henry Kissinger ve Zbigniew Brzezinski’nin farklı perspektiflerinde somutlanmaktadır.