"Ayrıca, her devlet geleneğinde yönetim biçimini değiştirmek basit bir halk iradesi meselesi değildir. Örneğin, Kanada'da monarşiyi ortadan kaldırmak için anayasal ölçüt o kadar yüksek tutulmuştur ki, bazı hukuk uzmanları bu arkaik kurumun kaldırılmasının pratikte imkânsız olduğunu düşünmektedir."
"Başkan Trump henüz birkaç hafta önce ABD’nin birliklerini Suriye’den çekeceğini ve muhtemelen Afganistan’dakileri de azaltacağını duyurduğunda medya, askeri-endüstriyel kompleks ve 'Trump asla' diyen sol kanat morarmıştı."
Yani, her ne kadar Suriye’deki savaş yavaşlıyor olsa da, bu savaş her zaman daha büyük bölgesel savaşın (İslam topraklarının kalbinde bir Siyonist savaş) sadece bir cephesiydi. Bu savaş devam ediyor. Siyonist mevcudiyet tam manasıyla def edilene kadar ve ırkçı ideolojisi tarihin tozlu raflarındaki yerini alana kadar da bitmeyecek.
İnanılmaz büyüklükteki can ve kan kaybına rağmen rağmen Direniş Cephesi sözüm ona süper güçlerin ve onların her şeye burnunu sokan müttefiklerinin yenilebileceğini gösterdi. Bu adalet ve barış için mücadele etmekte olan her insanın içselleştirmesi gereken bir derstir.
EUCOM ve NATO’nun kaygısı aslında Türkiye’nin Rusya’ya daha fazla yanaşıp ardından NATO’yu terk etmesiydi. Bu durum şu anda olması istenen bir şey değil. (1991’den bu yana CENTCOM ABD dış politikasının şekillenmesinde büyük rol oynuyor. Savunma Bakanı Mattis bir CENTCOM aygırıdır. Onun ve CENTCOM’ un ağzının payını aldığını görmek güzel.)
Güvenlik yetkilileri ve analistlerin korkusu, şayet Trump yönetimi isterse, örgütün Arnavutluk veya Avrupa'da büyük bir sahte bayrak terör eylemi gerçekleştirmesi ve bu saldırının Trump-Pompeo yönetimine İran ve Avrupa Birliği ile büyük bir çatışma için bahane olmasıdır.
ABD’nin nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesinin ve yaptırım dayatma kararının sonucu olarak Hürmüz Boğazı’nda potansiyel bir çatışma mayalanıyor. Savaş imkânsız bir senaryo değil. Petrol gelirlerinden yoksun kalmış bir İran son çareye başvuracaktır.