Medeniyet Tarihi ve Mehdevî Devlet kitabının yazarı Muhammed Hâdî Hümayun, İsra Sûresi’ndeki ayetlere göre “İsrail” Yahudilerinin iki merhalede yıkıma uğrayacağına ve Siyonistleri içeriden yıkılmaya sevk edenin Direniş Ekseni olduğuna inanıyor.
Ortadoğu’daki bütün ABD üslerine ve ABD müttefiki Arap ülkelerine karşı hedefler belirlendi. İran, Suriye ve Hizbullah, saldırıyla aynı akşam gerçekleşmesi planlanan, seçilmiş hedefleri yüzlerce füzeyle vuracak ani bir karşı saldırının hazırlıklarını yaptılar. Savaş planı hazırlanmış, güncellenmiş ve Hasan Nasrallah’a sunulmuştu.
Leslie Stahl 1996 yılında 60 Dakika isimli TV programında ABD’nin BM Büyükelçisi Madeleine Albright’a “Yarım milyon çocuğun öldüğünü duyduk. Yani, Hiroşima’da ölenlerden daha fazla sayıda çocuk. Sizce buna değer mi?” diye sorduğunda, Albright’ın yanıtı “Bunun çok zor bir seçim olduğunu düşünüyorum, fakat bize göre buna değer” oldu.
Birçok analist onu, bölgedeki ‘Arap Baharı’nın asli teorisyeni olarak görüyor. O, şu anda Irak’ta bulunuyor ve mevcut şartlarda orada bulunuyor olması sebepsiz olamaz. Bölgede yaşanan hassas gelişmelerin derinliğine kabaca bir göz attığımızda Bernard Henri’nin varlığını açıkça gözlemleyebiliyoruz. Afganistan’dan Sudan’a, Mısır’dan, Tunus ve Libya’ya, Bosna’dan Ukrayna’ya kadar o, her yerde vardı.
Bir hafta boyunca suyumuz yoktu, neyse ki kar yağıyordu. Bize biraz badem, kiraz, incir ve üzüm sunan bir bahçemiz vardı. Bodrumda kutular içinde mısırlarımız da vardı, onlardan yedik. Bir Pazar sabahı kapı açıldı, bir adam içeri girdi ve "bitti" dedi. Adamın ismi Ruhullah’tı, yani “Allah’ın Ruhu”!
"Ey kardeşlerim! Biz en iyi yiğitlerimizle Bosna-Hersek'e gittik. Orada askeri bir garnizonumuz vardı... Muhtemelen bu konu hakkında bu açıklıkla ilk kez konuşuyorum. Savaştık ve şehitler takdim ettik. Kimi savunmak için? Bosna'daki Ehlisünnet Müslümanları savunmak için."
Geçtiğimiz bahar aylarında Katar, paylaşılan Güney Pars-Kuzey Kubbesi petrol sahasının işletilmesi konusunda bir uzlaşıya varmak için Tahran’la görüşmelere başladı. Sahanın işletilmesi üzerindeki moratoryumu kaldıran Katar, ortak gelişim için İran’la müzakerelere girdi. Aktarıldığına göre Katar ve İran, İran’dan Akdeniz’e veya Türkiye’ye ulaşacak ve aynı zamanda Katar gazını Avrupa’ya taşıyacak bir Katar-İran doğalgaz boru hattının ortak olarak inşa edilmesi konusunda anlaşmaya varmıştı.