2. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD, Batı dünyasının lider gücü olarak İngiltere'nin yerini aldı. Rakip kampa Sovyetler Birliği önderlik ediyordu. ABD'nin küresel hegemonyasını açıklamak için üç faktör sayılıyordu: askeri güç, yumuşak gücünün çekiciliği ve küresel rezerv para birimi olarak dolar. Ordusunun, ayakları kilden bir dev olduğu ise ortaya çıktı.
HSG, Ortadoğu’daki en büyük askeri ve sivil örgütlerden biri olarak düşünülebilir. Bu oluşum, Irak’taki en olası ve arzulanabilir siyasi güç merkezidir. HSG çok sayıda Sünni, Şii, Hıristiyan, Yezidi, Türkmen ve Kürt silahlı oluşumunu birleştirmekte, bu sebeple de iç anlaşmazlıklarına rağmen askeri ve siyasi meseleler için bir platform ve içeriden ya da dışarıdan gelen radikal selefi İslam tehdidine karşı güvence teşkil etmektedir.
Bu ise Suudi Arabistan’ı sinirlendirdi ve onları, ufukta bir sonu görünmeyen bir çatışmaya çekti (Amerika’nın 1980’lerde Sovyet İmparatorluğu’nu, ordusunu yaklaşık 10 yıl sürecek bir savaş için Afganistan’a çekmek yoluyla çökertme yönündeki örtülü stratejisini düşünün).
Suudi Arabistan'ın Yemen'de başlattığı "Kararlı Fırtına" adı altındaki savaşın üzerinden iki yıldan fazla zaman geçti. Bölgede taş üzerinde taş bırakmayarak devam eden savaş, Suudiler için başarısızlıkla sonuçlanmış gibi görünüyor. Suudi yönetimi bu savaşta hiçbir hedefini gerçekleştirme başarısına ulaşamadı.
Tahran’dan Bağdat’a, oradan da Şam ve Beyrut’a uzanan “Şii Hilali”, bazı kaynakların tahayyül ettiği gibi şu ya da bu başkent üzerinden uzanan belli bir coğrafi çizgi değildir. Gerçekte, ABD’nin 2003’teki Irak işgali ve IŞİD’in 2014’teki Musul işgali sonrasında somutlanmış bir “proje”dir. Bu olaylar bu sanal bağı zerre kadar zayıflatmamış, bilakis güçlendirmiştir.
Beyrut’un güney banliyölerinin yaklaşık 7 bin sakinine hitap eden Nasrallah, partinin 2006 Savaşı sırasında evlerini kaybedenlerin ailelerine savaş sonrası tazminat olarak ödediği 300 milyon doların tamamının “Seyyid Ali Hameney’den gelen dini-hukuki para (emval şer’iyye)” olduğunu söylemişti.
Hizbullah, ülkenin kuzeydoğusunda, Suriye sınırında ve başka yerlerde IŞİD’le etkin bir şekilde savaşabilecek tek askeri güç gibi görünüyor. Aynı zamanda yüzbinlerce yoksul Lübnan vatandaşına sağlam bir sosyal ağ sunabilen tek oluşum. Mezhep çizgileri üzerinden derin bir şekilde bölünmüş bu ülkede Hizbullah ‘ötekilere’e elini uzatıyor.