Komite başkanı "Ön hatlardaki yerleşimciler hiç alarm sireni duymuyorlar; daha doğrusu önce patlamayı sonra alarm sirenlerini duyuyorlar" diyor ve ekliyor: "Hizbullah yaklaşık 8 kilometre uzaklıktaki Biranit kışlasını sürekli bombalıyor, bu nedenle üsse yapılan her saldırı bizi [kuzeydeki yerleşimcileri] çılgına çeviriyor."
O, Guevara gibi, savaşı düşmana taşırken öldürüldü. Allende gibi, korkusuz bir direniş kültürüne ilham vermeyi sürdüren ikonik bir figürdür. Ho Şi Minh gibi korkusuz bir savaşçı ve askeri bir devdi. Hugo Chavez gibi o da ortak bir davayı güderek ortak düşmanı teşhis etmiş bir enternasyonalistti.
Aslolan vücûddur. Yokluk, varlığın ışığında anlam kazanır. Eğer varlık olmasaydı, yokluğun ne gibi bir anlamı olabilirdi? Hiçbir anlamı olmazdı. İnsanın bu meselelere/kavramlara dikkat etmesi, yani aslolanın vasl ve vahdet olduğunu bilmesi oldukça önemlidir. “Yabancılaşma,” “hicran” ve “firâk” gibi şeylerin tamamı ârızîdir ve sonradan meydana gelir.
Sunduğumuz bu bilgiler Sa’d el-Eşarî’nin, İbn Sebe ve Sebeiyye hakkındaki açıklamalarının bir bölümünü kendisinden önce yazılan mezhepler tarihi kitaplarından, diğer kısmını ise yukarıda işaret ettiğimiz kaynaklardan aldığını teyit etmesi açısından yeterlidir. Nitekim onun “ehl-i ilim diyor ki” sözü de bunu işaret etmektedir. Zira o “ilim ehli” tabiriyle Şia’yı kastetseydi şüphesiz “ashabımızdan bir topluluk” derdi.
"İşte o zaman Kojève, tarihin sonu hakkındaki liberal okumasıyla ortaya çıktı. Bu teori kanatlarda bekliyordu, SSCB'nin çöküşünden sonra Fukuyama Batı'ya bunu hatırlattı ve küreselci merkezler onu alıp uygulamaya başladılar. Tek kutuplu dünya düzeni, Hegelci eskatolojinin liberal versiyonuna dayanıyordu."
Çin'in ekonomik ve teknolojik başarısı, çökmekte olan Batılı neoliberal hiper-bireyciliğin körü körüne taklit edilmesinden çok, Komünist Parti ve onun hükmedip yönlendirdiği devlet aygıtı tarafından yukarıdan dayatılan kolektivizm ve ahlaktan kaynaklanmaktadır. Bu kolektivist ahlakın dikkate değer bir örneği, Çin'in hararetli ve bitmez tükenmez yolsuzlukla mücadele kampanyasıdır.
"Auguste Comte’un dinin kaynağı hakkındaki teorisi, Freud ve William James’in tapınma olgusundaki farklı yorumları, Nikki R. Keddie ve Michel Foucault’un İran İslâm İnkılâbı hakkındaki görüşleri, Anthony Giddens’in yapılandırma kuramı; teorilerin felsefî temellerden ve inançlardan doğrudan etkilendiklerinin açık örnekleridirler."