İran’da her seçim döneminde, İran Muhafız Konseyi’nin (Şurayı Nigehbani Kanuni Esasi) kendi çıkarlarına uygun adayları seçerek seçim sürecini manipüle ettiğini iddia eden bir anlatı ortaya çıkar. Bu iddiada bir geçerlilik payı var mı? Batı demokrasilerinde de benzer kurumlar mevcut mudur?
The Times of Israel’in aktardığına göre muhalefet lideri Benjamin Netanyahu ise yeni deniz sınırı anlaşmasının Hizbullah karşısında "tarihi bir teslimiyet" olduğunu söyledi. Netanyahu, “Bu tarihi bir anlaşma değil, tarihi bir teslimiyettir. Lapid tarafından yapılmış bir tasfiye satışıdır” dedi.
Rusların çıkmaza girdiklerine inanmak yanıltıcıdır, çünkü Moskova, Donbass'ın Rusça konuşan nüfusu arasındaki yan kayıpları sınırlamak istiyor. Amerikalılar “halı bombardımanları” yapıp sonra da hayatta kalanları sayarken, Ruslar yavaş yavaş ilerleyerek sivil kayıpları sınırlandırıyorlar. Ama her gün de ilerliyorlar.
Bu durum, El-Fetih gibi Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin ve Hamas gibi Katar ve Türkiye’nin etkisinde olmadığı için Siyonist oluşumla çatışmada herhangi bir sınırlamaya bağlı kalmayan İslami Cihad gibi bir hareketin varlığının İsrail’de doğurduğu endişelerin artmasına yol açtı.
"Aksine, askeri kanatlar daha da güçlendi ve çalışmaları belirli kişilere bağlı olmaksızın sistematik hale geldi. Amerikalılar 2020'nin başlarında Hac Kasım Süleymani'ye suikast düzenlediğinde, onun Filistin'in askeri kapasitesini inşa etmede oynadığı rol ifşa oldu. Filistin hareketlerinin tüm silahlı kanat liderleri, ondan çok sıcak bir şekilde bahsettiler, yardımları ve liderliği için minnettarlıklarını dile getirdiler."
Sünni hükümdarlar tarafından papağan gibi tekrarlanan bir eleştiriyi tekrar ederek, İran'ın "Filistin'de Arap Sünni hükümetlerinin egemenliğini baltalamak için iyi bir araç bulduğunu" ve "bu sayede Arap Sünni kitlelerin" desteğini kazandığını iddia ediyor. Bu değerlendirme, Devrim’den önce bile, İran'ın dini ve laik muhaliflerinin Filistin yanlısı olduğu ve halkın Şah'ın İsrail'e desteğine muhalefet ettiği gerçeğini göz ardı ediyor.
Eldeki kanıtlar ve bütün işaretler kuşku götürmeyecek bir tarzda onların şûrâya inanmadıklarına delalet etmektedir. Çünkü Ebû Bekir, hastalığı ağırlaşıp da ölüm döşeğine düştüğü esnada Ömer’i veliaht tayin edip ümmetin başına atadı. Bu metodu takip eden Ömer’in kendisi dahi aralarından birisini seçmeleri için altı kişilik şûrâyı atamış ve şöyle demiştir: “Eğer Sâlim hayatta olsaydı şûrâ teşkil etmezdim.”