Akıl ile kalbin ilişkisi, vahdet ilişkisidir. Kalp, aklın zuhurudur. Akıl kalbe indiğinde, kalp duygu, sevgi, akıl gibi tüm insanî kuvvelerin merkezi olur. Tüm bu algısal kuvvelerin başında akıl gelir. Diğer duyu organlarının tüm verilerini, akıl kontrol altına alır. Bunların hepsinin toplamı kalbi oluşturur.
Üst düzey bir Direniş Ekseni güvenlik yetkilisi The Cradle'a, Direniş’in İran Kudüs Gücü Generali Kasım Süleymani ve Irak'ın Haşdi Şabi Komutan Yardımcısı Ebu Mühendis'in suikastlarına misilleme olarak bir Amerikalı ve bir de İsrailli komutanı öldürdüğünü söyledi.
Ahmed el-Kâtib’in Şia’da Siyasal Düşüncenin Gelişimi - Şûrâdan Velâyet-i Fakîhe (Tatavvuru'l-Fikri's-Siyâsîyyi'ş-Şîî mine'ş-Şûrâ ilâ Velâyeti'l-Fekîh) kitabına karşı Seyyid Sâmî Bedrî tarafından yazılmış reddiyenin (Şübehât ve Rudûd) (Şüpheler ve Yanıtlar) tam çevirisini yayımlamayı sürdürüyoruz.
Nitekim Kerbela’da Şebes b. Rebi sahâbedendi ve Yezîd’in ordusunda yer almıştı. Dolayısıyla onun hakkında ‘‘içtihad etti ve yanıldı’’ diyorlar. Yani İmam Ali (a.s.) ile savaşan bir kimse sahâbî ise sadece muaheze edilmemekle kalmayacak, amelinden dolayı ecir de alacak!
Birincisi: Ömer'in alışkanlıklarından biri de insanların isimlerini değiştirmekti. Tarihçilere göre bu ismi ona Ömer vermiş ve Abdullah bu ismiyle tanınmıştır. Belâzürî Ensâbü'l- Eşrâf'ta şöyle der: Ömer b. Hattâb, Ali'nin oğluna “Ömer'' adını verdi.
Kudüs Gücü bunu Sudan ve Mısır üzerinden yapıyordu. Sina Çölü’nde kazılan yeraltı tünellerinden gizlice geçerek Gazze’ye ve Filistinlilere ulaştı. Bu süreç daha sonraki aşamalarda da devam etti ve 8 Gün Savaşı’nda (2012) dikkat çekici ölçüde hız kazandı.
Ancak garip olan şudur ki ey kardeşim, bir kimse birinci halifeye karşı çıksa hemen kâfir ve mürted oluyor! Bundan dolayı yapılan savaşlara da Ridde Savaşları deniliyor. Ancak kim İmam Ali’ye (a.s.) karşı çıkarsa müctehid olur!