Lübnanlı el-Akhbar gazetesi de sahadaki kaynaklarından aktardığı haberinde ABD askerlerinin kaybolduğunu doğruladı. Gazete kaynaklardan şu sözleri aktardı: “Orta ölçekli makineli tüfekler ve havan mermileri ile uğradığı saldırı, Amerikan aracının neredeyse tamamen yanmasına yol açtı… "
İsrail istihbarat üyelerine göre Hizbullah, İsrail ordusunda ve AMAN askeri istihbaratında geniş bir ajan ağına sahip. Yakalanan Hizbullah üyelerinin üzerinde erişimi sınırlı İsrail Savunma Bakanlığı haritalarının, kitapçık ve belgelerinin bulunması bu kanaati destekliyor.
Hizbullah’ın silahlı gücüne ilişkin değerlendirmeler çeşitlilik gösterir. İran’ın FARS haber ajansının Ekim 2016 verilerinde Hizbullah’ın silahlı gücü, ihtiyat kuvvetler dâhil en az 65 bin asker olarak belirtiliyordu. Bunların içinden 21 bin kişi, sürekli eğitim alan profesyonel askerlerdir. 2017 Askeri Denge raporuna göre şu anda 5 ila 8 bin arası Hizbullah üyesi Suriye’de savaşıyor.
Washington'un Lübnan Hizbullahı komutanı Ali Musa Dakduk’u Amerika'ya götürmek yönündeki arzusunu dile getirdiğinde Hizbullah ABD yönetimine -Irak liderleri aracılığıyla- bir mesaj göndermiş; Dakduk’u Irak dışına çıkarmanın, başta Irak olmak üzere Ortadoğu’daki her ABD’li asker ve subayın rehine olarak alınabileceği anlamına geldiğini belirtmişti.
Nihayet, Arap Baharı’nın çekirdeği, Foreign Policy dergisinde Jonathan Spyer tarafından yayınlanan bir makale yoluyla ifşa oldu. İsrail Ortadoğu’da tam hâkimiyet için savaş halinde ve Küresel Uluslararası İlişkiler Araştırmaları Merkezi (Rubin Center) araştırmacısı ve Jerusalem Post yazarına göre Tel Aviv, İran’la mücadele etmek için Suriye’ye müdahale etmek üzere.
Kısa süre önce Amerika’nın savaş partisinin bir konferansında konuşma yaptıktan sonra, yaşlıca bir beyefendi bana gelerek şunları sordu: “Neden hiç kimse dürüst bir şekilde, parasıyla sözünü geçiren hakkında konuşmuyor? Bu konferansta hiç kimse İsrail’den bahsetmedi bile ve hepimiz, Ortadoğu’daki bütün savaşları Netanyahu için parası ve gücüyle destekleyenlerin Amerikalı Yahudiler olduğunu biliyoruz.
HSG, Ortadoğu’daki en büyük askeri ve sivil örgütlerden biri olarak düşünülebilir. Bu oluşum, Irak’taki en olası ve arzulanabilir siyasi güç merkezidir. HSG çok sayıda Sünni, Şii, Hıristiyan, Yezidi, Türkmen ve Kürt silahlı oluşumunu birleştirmekte, bu sebeple de iç anlaşmazlıklarına rağmen askeri ve siyasi meseleler için bir platform ve içeriden ya da dışarıdan gelen radikal selefi İslam tehdidine karşı güvence teşkil etmektedir.