"İsrail'in kayıplarını durdurmak için yapabileceği hiçbir şey yok. Söz konusu olan sadece maddi can kayıpları, ekonomik yıkım ya da dünyadaki büyük güven ve itibar kaybı değil. Aksine, İsrailliler insanlıklarını kaybettiler."
Muğîre b. Şu’be, Ali b. Ebî Tâlib’e sövdü. Bunun üzerine Zeyd b. Erkam ayağa kalkarak şöyle dedi: Ey Muğîre, Resûlullah’ın (s.a.a.) ölülere sövmeyi yasakladığını bilmiyor musun? Ali ölüp gittiği halde neden O’na sövüyorsun? Bu hadis Müslim’in şartına göre sahihtir.
Kimilerinin “Şeyhü’l-İslam” tabirini kullanarak yücelttikleri bu şahıs “Tümü Kureyş’ten olan On İki Halife olduğu müddetçe İslam aziz olmaya devam edecektir.” hadisinde söz konusu edilen on iki kişiden yedi veya sekizinin Emevîlerden olduğuna ve bu hususun tartışma kabul etmediğine inanmaktadır! Yezid'i de bunlardan sayar!
Bilemiyorum, sizler sahâbenin masum olmadığını söylemiyor musunuz? Muâviye’nin hata ettiğini ve bunu hak ettiğini söyleyiniz ne olacak ki? Hayır, konu Muâviye olunca sanki kırmızıçizgileriymiş gibi Muâviye’den değil de Resûlullah’tan vazgeçiyorlar!
İnsanlığın Resûlü ve bu ümmetin peygamberi Hâtemü’l-Enbiyâ, Hz. Zehrâ (a.s.) hakkında neler buyurmuşlar ve O’na nasıl davranmışlar? Kitabımız el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn’ın da müellifi olan Hâfız Hâkim en-Nîsâbûrî’nin (h. 405) Fadâilü Fâtımeti’z-Zehrâ adlı eseri.
Varlık üzerine teemmül edilir, taakkul edilmez. Çünkü varlığın mahiyeti yoktur. İbn Sina varlıkta mahiyete inanmıyor. Dolayısıyla mahiyeti olmadığına göre zihne gelemez. Onun ‘‘teemmül’’ edilmesi gerekir. ‘‘Varlıkta teemmül’’ ne demektir? Varlık sahasında hazır olmak demektir. Yani huzur makamıyla varlık sahasına girmek gerekir. Varlık sahasına girmek, Allah’ın huzurunu idrak etmektir.
İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei Dünya Kudüs Günü (22 Mayıs Cuma) münasebetiyle bir konuşma yaptı.