Düşüncenin kendisi dahi Rabbânî bir aydınlanmadır, Hakk’ın katından gelir. Ne yazık ki onu bozup, doğasından saptıran bizleriz… Maddeden fikir türemez ki! Fikir maddenin (hacim, hareket, ısı,…) bir mahsulü değildir; en büyük yanlışlardan birisi de budur ne yazık ki… Düşüncenin tek bir kaynağı vardır, o da melekûttur.
Bu diyalektik düşünce Mevlâna’da oldukça fazladır. Mevlâna’nın tüm eserleri, Mesnevi’nin tamamı ilahî diyalektik düşünceye dayalıdır. Hegel de bir yerde kendi diyalektik düşüncesini -ki felsefesi buna dayalıdır- Celâleddîn-i Rûmî’den aldığını itiraf etmiştir.
İbn Teymiyye’nin (Minhâcü’s-Sünne adlı eserinde) bu hadisi inkâr etmeye ve yalanlamaya yeltenmesi cidden şaşılacak bir husustur. Nitekim bundan önceki hadis için de aynı tutumu takınmıştır. Allâme Albanî’nin söz konusu ettiği hadis “Ali’den ne istiyorsunuz? O bendendir ben de O’ndanım!” hadisidir.
Pasajdan anlaşıldığına göre ekseriyet haklılığın ölçütü değildir. Kimileri Şia İslam dünyasının %10’unu oluşturmaktadır, demektedirler. Hadi Şiîlerin İslam dünyasının onda birini oluşturduğunu kabul edelim. Hattâ %2’nin, %98’e muhalif olduğunu kabul edelim. Bu vaziyet, muhalefet olduğu için icmâ gerçekleşmemiş demektir. Bu görüş bana değil Allâme Albanî’ye aittir.
Ben merhum Henry Corbin’in Allame Tabatabaî ile yaptığı o özel görüşmelerin tamamında bulunmuştum. Yani o toplantıların tamamında bulunan tek kişi bendim. Merhum Corbin’le çok yakındım, çok uzun sohbetlerimiz oldu, ben onu çok büyük bir insan olarak görüyorum. İslam felsefesini de çok incelemiş biriydi. Ancak onun hatalı görüşlerinden biri, şu an sizin bu naklettiğiniz kısımda ortaya çıktı.
Gadir-i Hum, İslam tarihinin en kilit önemdeki ve kader belirleyici noktalarından biridir ve en azından Şiî itikadına göre Resûlullah (s.a.a.) bununla İslam tarihinin geleceğini tayin etmiş ve içinde gündeme getirilen konuda İslam ümmetinden biat ve bağlılık sözü almıştır. Gadir-i Hum’u, Hz. Peygamber’in risalet döneminin Şia’ya kaynaklık eden en bariz hadisesi saymak mümkündür.
Evet. Maşrık, güneşin doğduğu yerdir. Yani Hak Teâlâ’nın nuru, akılda doğuyor. Akıl bu yüzden maşrıktır. “Nurun yeşrıku min subhi’l-ezel” (Nur ezel sabahından doğuyor). Bu sözün Hz. Emir’e ait olması lazım. Buradaki ezel nedir? Ezel zaman mıdır? Hayır. Hidayet sabahı, aklın nuraniyet sabahıdır. Bilinç sabahıdır.