Mao onlara o dönemdeki Arapların nüfusunu soruyor, onlar da 200 ila 250 milyonluk bir nüfusa sahip olduklarını söylüyorlar. Mao bunun üzerine başını eğip biraz düşünüyor ve “Araplar savaşta beş milyon insan kaybetmeye razı olduklarında Filistin’in özgürleştirilebileceğini” söylüyor.
Rehber daha sonra çok önemli başka iki noktadan bahsetti. Hazret ilk olarak “Bana öyle geliyor ki, İsrail bunun planını önceden hazırlamıştı ve sürpriz bir saldırı düzenleyerek Hizbullah'ı yok etmek istiyordu. Hizbullah'ın iki Siyonist askeri esir alan eylemi onların sürpriz planını bozdu” dedi. Ben bu bilgiye sahip değildim. Seyyid Nasrallah ve İmad bu bilgiye sahip değildi. Hiçbirimizde bu istihbarat yoktu.
Sandalyeye oturduğunda 20 yıldır basına röportaj vermediğini söyledi. Kabaca bir hesaplamayla kendisine Kudüs Ordusu komutanlığının tevdi edilmesinden bu yana… Fakat söyleşinin konusu bu kez Hacı Kasım’ın bize olumlu yanıt vermesine neden oluyor: 33 Gün Savaşı. Konu Hacı Rıdvan’a gelince yavaş yavaş sesinin rengi değişiyor...
Ömer b. Ali b. Hüseyn babası Ali’nin şöyle dediğini rivayet eder: Bir gün Mervân vali iken ‘‘Şu topluluğun içinde Osman’ı -bizim adamımız olduğu halde- sizin adamınızdan -yani Ali'den- daha fazla müdafaa eden kimse olmamıştır!’’ dedi. Ben de ‘‘Peki ne oluyor da siz hutbeye çıkınca O’na sövüp sayıyorsunuz’’ dedim. Mervân da “Vallahi bu idare işi şimdilik ancak böyle yürüyor!’’ dedi.
Ümeyyeoğulları, Ebû Bekir ve Ömer döneminde valilikler elde ettiler. Benî Hâşim’den ise hiç kimse valilik makamına atanmadı. İşte bu ve benzeri davranışları Benî Ümeyye’nin azı dişlerini keskinleştirdi, onlara kapılar açtı, onların kâselerini doldurdu. Hatta öyle ki Ebû Süfyân b. Harb, Hz. Hamza’nın kabrinin başına gelip şöyle dedi: Senin kendisi için bizimle çarpıştığın şey en sonunda bizim elimize geçti!
"Verilecek cevabımızın bir İsraillinin, bir yerin vurulması sınırında kalmaması gerekir, öyle bir darbe indirmeliyiz ki artık bölgedeki bu suikast dosyaları tamamen sonlansın. Tek bir kişiyi vurmakla bu hedefe ulaşamayız, düşmana ciddi insani kayıp verdirmeliyiz."
Resûlullah’ın (s.a.a.) vasiyeti de onlara (Ehl-i Beyt’e) aittir. ‘‘Hak şimdi ehline döndü’’ ifadesi de Osman’dan sonraki döneme yöneliktir. Artık ne diyeceğimi bilemiyorum. Müminlerin Emiri daha ne desin?