İsrail rejiminin aslında neyin yaklaşmakta olduğunu bildiği fikri, Siyonistlere her şeye kadirlik ve mükemmellik sıfatı atfetmekten başka bir şey değil ki böyle olmadıkları da zaten açığa çıktı.
İsrailli üst düzey bir güvenlik kaynağı konu hakkında şu ifadeleri kullandı: “Stratejik güç dengesi, gözlerimizin önünde değişiyor. Tüm kötüler kazanıyor ve iyiler gidiyor. İsrail’in Türkiye-Rusya-İran ekseni ile neredeyse tek başına mücadele etmesi gerekiyor.”
Bu hareketlerin nihai hedefi, Direniş Cephesinin büyük bir basamağını ve İkinci Dünya Savaşı’nın galibi emperyalist güçler tarafından dayatılan politik mimariden bağımsızlığın modeli İran İslam Cumhuriyeti’ni zayıflatmak ve çökertmekti.
2005 yılında Lübnan Cumhurbaşkanı Refik Hariri’ye düzenlenen suikast fitnesinin başarısızlığının ardından “İsrail” 2006 yılında savaşa girdi. Bu savaşta başarısız olan “İsrail”, yumuşak güce dönerek 2008 yılında Lübnan’da fitne projesini başlattı. Şer güçleri burada da başarısız olunca 2009 yılında fitne İran’a taşındı. Bir kez daha planları akim kaldı ve 2011 yılında Suriye’deki terör saldırıları başlatıldı.
Yahudi devletinin en tutucu akademisyenlerinden biri olarak kabul edilen İsrailli oryantalist Mordechai Kedar her fırsatta aşırı sağcı görüşlerini ifade etmeye devam ediyor. Konuşmalarında süreli Arap ve İslam düşmanlığı ile dolu ifadeler yer alan Ortadoğu uzmanı Profesör Kedar, son olarak (MivzakLive) sitesine yazdığı bir makalede, Ortadoğu'da İran'ın artan etkinliği ve İsrail'in karşı karşıya olduğu tehlikeyi kaleme aldı.
Kasım Süleymani'nin geçtiğimiz günlerde sızan bir ses kaydı bunu doğruluyor. Kayıtta Süleymani, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, Suriye'de çatışmaların patlak vermesinin ardından Suriyeli bir temsilciye Riyad'da buluşma teklifi sunduğunu belirtiyor (Bu kişi büyük olasılıkla Ali Memluk'tur).
ABD destekli Kürt YPG güçleri, açıkça Suudi Arabistan’dan destek istemek gibi delice bir hata yaptı. Her zaman gururla feminizmlerini gösteren YPG’li anarko-marksistler, birden bire Vehhabi Ortaçağ kaçıklarının önünde boyun eğdi. Bu şekilde, ilerici solcu bir güç olma görüntüsünü yok ettiler. Bu adım, Türkiye ve Suriye’nin, Irak ve İran’ın kendilerine karşı olan husumetlerini daha da güçlendirecektir.