İsrail'de 1989 yılında sağcılar yüzde 48 oranındayken, 2010 yılında yüzde 62’ye yükseldiler. Buna karşın yüzde 12 ise solu destekliyor.
Bugün Direnişin büyük kapsamlı tehditleri sadece Hayfa ve Tel Aviv ile sınırlı değil. Nükleer reaktörler ile tehlikeli ve zehirli madde depolarını da hedef alan tehditler, tüm gasıp varlığı kapsıyor.
Rus uçakları Himeymim üssünden her gün iki farklı amaçla kalkmaya devam edecek. Birincisi eve dönen Rus askerlerini taşımak. İkincisi de Suriye'deki IŞİD noktalarını vurmaya devam etmek. Rusya, 6 ay önce Suriye'deki en geniş kapsamlı operasyonu başlattı ve birkaç gün denebilecek kısa bir süre içinde savaşın seyrini değiştirmeyi başardı. Eğer ki ateşkes bozulursa 100'ü aşkın savaş uçağının bir "B planı" için geri dönmesi birkaç günü geçmeyecek.
Uzun süre boyunca marjinalize edilen ve sayıları çoğu zaman olduğundan az görülen Suudi Arabistan Şiileri yaklaşık 4 milyon kişilik bir inananlar topluluğunu temsil etmektedirler (en iyi hazırlanmış rakamlara, Columbia Üniversitesi’nden Mickael Izady’ye göre yerel nüfusun %25’ine denk düşerler; Pewforum ise 2 ila 4 milyon, yani %12,5 ila %25 arasında bir değişkenlik vermektedir); ancak iki ayrı bölgeye yayılmışlardır.
Eğer Obama’nın İran stratejisinin niyeti büyük Fars ülkesini karmaşık bir jeopolitik oyun içinde ayartıp Batı’ya kazanmak, onu Rusya ve Çin’le ve Çin’in Tek Kemer Tek Yol projesi etrafında inşa edilen, yükselen Avrasya Yüzyılı ile karşı karşıya getirmek idiyse, bu strateji yeni bir büyük başarısızlık halini alıyor. Yaptırımlardan yeni özgürleşmiş, NATO entrikalarının piyonu olmaktan hayli uzak olan İran, Avrasyalı komşularıyla bağ kurmak için hızlı ve parlak adımlar atıyor.
Elbette aklı başında hiçbir makul insan, İsrail’in Suriye’de, özellikle de Golan Tepeleri’nde IŞİD’le ve rejim karşıtı öteki teröristlerle olan askeri temasları, aynı yerde Genie Energy’nin petrol bulması ve Netanyahu’nun Obama’ya yaptığı, Golan Tepeleri’ni “yeniden düşünme” çağrısı arasında bir bağ olduğunu düşünmez. Bu fazla “komplo teorisi” kokar ve bütün makul insanlar bu tür şeylerin gerçekte olmadığını, yalnızca tesadüflerin olduğunu bilir. Değil mi? Yoksa?
Bu anlatıya göre bütün mültecilerin sorumlusu da varil bombaları – hükümetlerimizin egemen ülkelere yönelik emperyalist, cani saldırıları değil. “Sevimli” insan Annie Sparrow da [ Roth’un eşi] İdlib’deki bütün yıkım nedeniyle Suriye Arap Ordusu’nu suçluyor. Teröristlerin kimyasal silahlarından, cehennem toplarından, havan toplarından, intihar bombacılarından, kafa kesenlerden, ırkçılardan ve tecavüzcülerden ve onların sivil bölgelerde Captagon almış halde gerçekleştirdiği canice saldırılardan tek kelimeyle bahsedilmiyor.