Faysal Hüseyni ve el-Fetih'ten diğerleri diyor ki: "İsrailliler"i dert etmeyin! Haçlılara yaptığımız gibi onları da kültürel olarak içimizde eriteceğiz. Bu nedenle, onlara mümkün olduğunca açılalım [bunu “onlara teslim olalım” diye okuyun!] ve onları bu şekilde yenelim! Üzgünüm ama bu hiç gerçekçi değil, artık uyanalım. Bu konuda bir şeyler yapmazsak, tıpkı Amerikan yerlileri gibi kültürel yok oluş ve kimlik yitimi tehdidiyle karşı karşıya kalacağız.
İran İslam Cumhuriyeti İstihbarat Bakanı Hüccetülislam Seyyid İsmail Hatib resmi devlet televizyonunun 3. Kanal’ında yayımlanan bir programda önemli açıklamalarda bulundu. Hatib bu programda “Siyonist rejim İran’da çıkardığı kargaşalıklarla bize vurmak istediği darbeden daha büyüğünü kendisi yedi. Siyonist rejimin ilan ettiği intihar hadiselerinin çoğu gerçekte direniş güçlerinin işi” dedi.
“Verilen şeyler, kabiliyetler kadardır.” Peki, hikemî dille söyleyecek olursak, “kabiliyet” nedir? İstemektir. İstemek de sorunun kendisidir ve bu, tekvinî bir sorudur. Yani hakikatte, yaratılışın varlığı kabiliyetlerin sorusuna/talebine bir cevaptır.
Haliva, geçtiğimiz Mart ayında Lübnan ile işgal altındaki Filistin arasındaki sınıra yaklaşık 60 km uzaklıktaki Megiddo Kavşağı'nda meydana gelen ve bir İsraillinin ağır yaralandığı olaya atıfta bulundu. İşgalci İsrail, patlamanın Hizbullah tarafından gerçekleştirilen bir sızmanın sonucu olduğunu iddia ediyor.
İmam Hamenei son 12 ayda gerçekleştirdiği farklı toplantılarda yedi kez kitap okumayı tavsiye etti. Bu süre zarfında iki kitabı, onlar hakkında tuttuğu notları ile birlikte kamuoyuna tanıttı. Konuşmalarında bazı okunması gerekli kitaplardan söz etti. Yani, her beş haftada bir, İmam Hamanei bir şekilde toplumu kitap okumaya davet etmiş.
Direniş gruplarının hafta sonu Lübnan, Gazze ve Suriye'den başlattıkları ve saatlerce süren roket atışları, İsraillilere cehennem kapılarını açtı ve İsrail liderlerine yıllardır en çok korktukları şeyin gerçekleştiğini ve artık direnişin kuşatması altında olduklarını gösterdi.
Perşembe günü Güney Lübnan'dan işgal altındaki Filistin'in kuzey bölgelerine yönelik düzenlenen füze saldırısı, gerçekte Lübnan Hizbullah'ının eylemi değil, Filistin direnişinin Siyonist işgale karşı açtığı yeni bir cepheydi.