Rehber daha sonra çok önemli başka iki noktadan bahsetti. Hazret ilk olarak “Bana öyle geliyor ki, İsrail bunun planını önceden hazırlamıştı ve sürpriz bir saldırı düzenleyerek Hizbullah'ı yok etmek istiyordu. Hizbullah'ın iki Siyonist askeri esir alan eylemi onların sürpriz planını bozdu” dedi. Ben bu bilgiye sahip değildim. Seyyid Nasrallah ve İmad bu bilgiye sahip değildi. Hiçbirimizde bu istihbarat yoktu.
"Seyyid Ali Hamanei’yi hepimiz dinledik. Hamanei çok düzgün bir Arapçayla konuştu. Konuşmasında ne bir dilbilgisi eksiği ne de kelime hatası vardı. Arap liderlere bakın, hangisi Farsça konuşuyor? Hala bu adama Mecusi diyorlar! Mecusi olan Arapça mı konuşur? Mecusi Kur’an diliyle mi konuşur?"
18. yüzyıl ve 19. yüzyılın başları boyunca yankı bulan bu İslami Cumhuriyetçi yeraltı hareketi, Fransız Devrimi ile sonuçlanan diğer pek çok Aydınlanmacı akımla da işbirliği içinde olmuştur. İki öncü İngiliz Romantik Percy ve Mary Shelley de radikal ütopik fikirlerini İslami Cumhuriyetçilikle eşit tuttukları bir evreden geçmişlerdir – onların düşünsel durumunu Garcia “Gnostik Şii İslam” olarak...
Afganistan ve Pakistan’da yaptığım tahmin çalışmalarını birleştirerek diyorum ki Amerika’nın 2001 Afganistan işgalinin sonucu olarak bugüne kadar toplam 1.2 milyon Afganistan ve Pakistanlı öldürülmüştür.
Kimi Vehhabî müellifler, mevcut koşulları fırsata çevirerek ilahî kitabın azametine halel getirecek birtakım görüşler ileri sürmüşler, Ehl-i Beyt Mektebi’nin, Şia’nın Kur’ân’ın tahrif edildiğine inandığını iddia etmişlerdir. Bu makalede, Şiî ulemanın görüşleri çerçevesinde Vehhabîlerin bu iddiası çürütülmeye çalışılacaktır.
Bu, 2006 yılında Yeni Muhafızlardan (Neocon) Albay Ralp Peters tarafından dağıtımı yapılan “Kanbağı Sınırları”nın yeni basımıydı. Bu aynı zamanda Bernard Lewis'in Foreign Affairs dergisinde yayınlanan "Yeni Orta Doğu" haritasının güncellenmiş bir versiyonuydu. Bu haritalar ABD Irak'tan ayrılmak zorunda kaldığında çöp kutusuna atılmış oldu. Wrigth'ın emperyal küstahlığın haritayla ifadesi de orada son bulacak.
Öte yandan İran’ın bu üçlünün baskıları sebebiyle binlerce şehit ve yaralı vermiş ve miyarlarca dolar zarara uğramış mazlum milletlerin yanında durmaktan vazgeçip Amerika, İsrail ve Suudi Arabistan ile anlaşması ise olacak şey değildir. Çünkü bir kere bölge halkları, kendi ülkelerini, kaderlerini ve geleceklerini bize satmış değildir ki biz de onlardan vazgeçme imkanına sahip olalım.