“İran, Batı Şeria ve Gazze'ye silah dolu 20 gemi gönderdi. Çoğu insanın bu gemilerden haberi yok.” - (Talal Naci – FHKC-Genel Komutanlık lideri)
Meselenin her ne pahasına olursa olsun Filistin Direnişi’ni silahsızlandırma etrafında döndüğü, geri kalan her şeyin sadece gösteri olduğu artık netleşti. Yeni bilgilere göre bu doğrultudaki çabalara, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’le koordinasyon içinde Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) öncülük ediyor.
İsrail ordusundaki kayıp düzeyi ve evine tabutlar içinde dönen İsrailli seçkin askerlerin sayısı, hem İsraillilere hem de Filistinlilere açık bir mesaj gönderiyor. İsrail’in askeri üstünlüğü geçmişte kaldı. Filistin’de yalnızca Yahudilere ait bir devlet için yer yoktur; bunu başka bir yerde denemeleri gerekebilir.
Güvenilir kaynaklar, Suudilerin İsrail’in İran’a karşı yürüttüğü hayli pahalı kampanyayı finanse ettiğini dahi söylüyorlar.
Bu Direniş züppelerinin çocukça Marksist fantazilerine rağmen Hizbullah seküler veya sosyalist bir hareket değildir ve hiçbir zaman da böyle olduğunu iddia etmemiştir. Kökenleri hem İsrail’in Lübnan işgalinde, hem de Şii İslam’daki Velayet-i Fakih kavramında bulunan bir Şii İslami harekettir.
"Görüşmelerin ABD’nin kimyasal silah kullanarak kırmızı çizgiyi geçtiğini söylediği Suriye karşısında olası bir askeri harekata hazırlandığı dönemde yapılması dikkat çekti."
General Amos Yadlin'in Mukavemet konusunda hazırladığı bir çalışma İsrail'e sürpriz yaşattı. Çalışmada ''Suriye ve İran'da bulunan tüm silah çeşitleri, geleneksel olsun veya olmasın, Hizbullah'ın elinde de mevcuttur'' deniliyordu.