Hegel gibi bazı filozoflar tarihsel akıl diye bir kavramı ortaya attılar. Onlara göre tarih zamanın dönüp duran çarklarıdır. Her asır kendi aklını yaratır. Yani XX. yüzyılın aklı ile XIX. yüzyılın aklı arasında bir fark vardır. Modern akıl Orta Çağ aklından farklıdır vd. Ben bu kimselerin söylediğinin aksine bir şey söyleyeceğim: Bana göre akıl tarihe teslim olmuş değildir; tam tersine tarih aklîdir.
“İran, Batı Şeria ve Gazze'ye silah dolu 20 gemi gönderdi. Çoğu insanın bu gemilerden haberi yok.” - (Talal Naci – FHKC-Genel Komutanlık lideri)
İnsan bu başlangıç ve sonu kendinde barındıran bir varlıktır. Belki de insan için bir başlangıç ve son tasavvur etmek de mümkün değildir. Bu tasavvur ne kadar doğrudur veya yanlıştır, bu ayrı bir konu ama Muhyiddin Arabî’nin “insan ezelî bir hadis [sonradan olan] varlıktır” diye bir ifadesi var.
Merhum Ahmed Cibril başlangıçta komünist eğilimliydi ve Filistinliler arasında komünizm eğitmeniydi, ancak İran Devrimi ile onun içinde de bir devrim baş gösterdi ve İslam'a döndü. Ben onun bir Şii olduğuna inanıyorum. Arafat'a yakın olduğu anlaşılan bir grup âlime, "Ben Müslüman oldum ama sizin İslam’ınızla değil, İmam Humeyni'nin İslam'ı ile" demişti.
Birincisi aşk insana ait bir şeydir. Melekler aşkın ne olduğunu bilmezler. Hayvanlar, bitkiler, cansızlar âşık olmazlar. Elbette melekler bir anlamda sevgiye sahiptir. Onlar Allah sevgisine, Allah aşkına sahiptir. Ama dertle birlikte olan aşkı bilmezler. Onlarda firak yani ayrılık acısı yoktur.
O eşsiz bir kadın. Kocası İmad, kardeşi Zülfikar ve oğlu Cihad’ın hepsi şehid oldu. Gururla şunu diyor: "Oğlum Cihad’ı yıkayamadık!" O bize bunun nedenini söyleme cesaretine sahipti, ancak bizim bunu yazma cesaretimiz yok.
Ahmed el-Kâtib’in Şia’da Siyasal Düşüncenin Gelişimi - Şûrâdan Velâyet-i Fakîhe (Tatavvuru'l-Fikri's-Siyâsîyyi'ş-Şîî mine'ş-Şûrâ ilâ Velâyeti'l-Fekîh) kitabına karşı Seyyid Sâmî Bedrî tarafından yazılmış reddiyenin (Şübehât ve Rudûd) (Şüpheler ve Yanıtlar) tam çevirisini yayımlamayı sürdürüyoruz.