Siyonist rejimi vekil olarak kullanan ABD hükümeti, bölgedeki Direniş Ekseni'ni stratejik bir yenilgiye uğratacağı inancıyla Gazze nüfusunun tamamını ezmeye yönelik bir politika izlemektedir. Bu strateji, Washington'un Batı Asya üzerindeki Amerikan hâkimiyetini yeniden tesis etmek ve bölgedeki bağımsızlıkçı güçleri dağıtmak için son girişimi olabilir.
Bu nedenle, Dubai'deki 7 Temmuz patlamasının İslami İran ile İsrail arasında devam eden bölgesel hibrit savaşla ilgili olduğunu varsaymak makuldür. Dubai olayı, İsrail'in son günlerde bölgesel vekiller aracılığıyla kayıplarını gizlediği tek örnek değil. Bu yılın Nisan ayında da Siyonizm yanlısı Kürdistan Bölgesel Hükümeti, Irak'ta Mossad ajanlarının öldürüldüğünü iddia eden haberleri yalanlamıştı.
Nasrallah’ın son röportajında, Hamas Lideri İsmail Heniye tarafından “Kudüs Şehidi” olarak tanımlanan General Kasım Süleymani’nin Rus Kornet füzelerinin Gazze Şeridi’ne sokulmasının arkasındaki kişi olduğunu ve Suriye yönetiminin Rusya ile ilişkilerini bozma ihtimaline rağmen, bu füzelerin parasını cebinden ödediğini ve Gazze’ye sokulmasına engel olmadığını ifşası...
Sandalyeye oturduğunda 20 yıldır basına röportaj vermediğini söyledi. Kabaca bir hesaplamayla kendisine Kudüs Ordusu komutanlığının tevdi edilmesinden bu yana… Fakat söyleşinin konusu bu kez Hacı Kasım’ın bize olumlu yanıt vermesine neden oluyor: 33 Gün Savaşı. Konu Hacı Rıdvan’a gelince yavaş yavaş sesinin rengi değişiyor...
Dünyada kendisini alternatif olarak tanıtan tek bir ideolojik sistem kaldı. Batı küreselciliğinin, tüketim toplumunun ve teknokratik materyalizmin muhalifi olan İran'ın İslami toplum ve devlet modelinden bahsediyorum. Öte yandan tüm büyük halklar gibi, dünyanın en eski medeniyetlerinden birinin soyundan gelen İranlılar da Mesihçi düşünceden yoksun değiller.
Ümeyyeoğulları, Ebû Bekir ve Ömer döneminde valilikler elde ettiler. Benî Hâşim’den ise hiç kimse valilik makamına atanmadı. İşte bu ve benzeri davranışları Benî Ümeyye’nin azı dişlerini keskinleştirdi, onlara kapılar açtı, onların kâselerini doldurdu. Hatta öyle ki Ebû Süfyân b. Harb, Hz. Hamza’nın kabrinin başına gelip şöyle dedi: Senin kendisi için bizimle çarpıştığın şey en sonunda bizim elimize geçti!
Lütfen, Müminlerin Emiri’nin “Bana ait olan iş (hilafet) için karşımda birleştiler” sözüne dikkat ediniz. Kimileri Müminlerin Emiri “Ben hilafete diğerlerinden daha çok hak sahibiyim” ifadesini nerede kullanmış ve hilafeti talep ettiğine dair bir sözü ne zaman söylemiştir, diye itiraz etmektedirler.