Bakınız insan, kendini yaratmalıdır. Büyük insanlar, yani Allah’ın velîleri, nebîleri, ârifler, marifet ve hikmet ehli kimseler kendilerini yaratabilmiş kimselerdir. Eğer kendilerini bıraksalardı, “hekîm” ve “ârif” olamazlardı. Kendiniz, kendi kendinizin yaratıcısı olmalısınız. İnsan nasıl kendi kendisinin yaratıcısı olur? Bilinçle. İnsanın, kendisini tekrar yaratabilmesinin tek yolu bilinçtir.
Bu esasa göre İbn Haldun’un Mehdi hadislerinin tamamını zayıf saydığını söyleyen bazı yazarlar yanılgı içindedirler ve bu bilgi doğru değildir. Çünkü İbn Haldun her ne kadar Mehdi hadislerini zayıf saymaya çalışsa ve Sahihayn’de geçmediğini söylese de bu rivayetin sahihliğini kabul etmek zorunda kalmıştır.
İmam Buharî’nin kendisi bütün sahih hadisleri eserine almadığını açıkça dile getiriyor. Yani bu durumda İmam Buharî ezberlemiş olduğu sahih hadislerden sadece 1/25’ini eserine almış oluyor. İmam Buharî’nin nakletmediği bu sahih hadisler başka kaynaklarda mevcuttur.
Bugün salavattan “Âlihi” kısmını atıp da “ve sellem”i ekleyenler Ümeyyeoğullarının sünnetine tabi olduklarını bilsinler. Emeviler için bir taraftan Âl-i Beyt’in lideri olan Ali’ye (a.s.) lanet edip diğer taraftan da “sallallahu aleyhi ve Âlihi” demek mümkün değildi.
“İngiliz Şiiliği” veya “Londra Şiası” bir süredir dillerde dolaşan bir terimdir. İmam Humeyni’nin “Asil-Gerçek Muhammedi İslam” karşısında “Amerikancı İslam”ı söz konusu etmesinden sonra İslam Devrimi Lideri Ayetullah Hamenei ve ülke aydınları da “İngiliz Şiiliği” adlı tehdide dikkat çekti.
Tevatür sınırı beş iken 30’u aşkın sahabî tarafından rivayet edilen bir hadisin durumunu varın siz düşünün! Mehdi hadisleri sadece mütevatir değil tevatürün çok üstündedir. Çünkü yukarıda geçen kuralları ve İbn Hazm’ın beş sahabînin nakli şartını birbirine eklediğimizde bir haber mütevatir oluyor. Peki 30’u aşkın kişi tarafından rivayet edilen bir hadis hakkında ne denir?
Hâkim en-Nisaburî ise Mehdi ile ilgili rivayetlerin birçoğunun sahih olduğunu belirtir. O, dahası, bu rivayetlerin bir bölümü hakkında “Buharî ve Müslim’in şartlarına göre sahih olduğu halde onlar bunu tahric etmemişlerdir” ifadesini kullanır.