Dünya kapitalist krizinin daha önceki dönemlerinde hegemonik düzenin çöküşüne siyasi istikrarsızlık, yoğun sınıfsal ve toplumsal mücadeleler, savaşlar ve yerleşik uluslararası sistemdeki kırılmalar damgasını vurmuştu. İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcının 1936-39 İspanya İç Savaşı ve onun sonucu olan faşist diktatörlük olduğunu hatırlayalım. Filistin'de tehlikede olan küresel geleceğimizdir.
"Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) olası genişlemesi konusundaki yaygın medya ilgisini ve kamuoyundaki endişeyi göz önünde bulundurduğumuzda, insanlara NATO'nun Afrika'daki kanlı tarihini hatırlatmanın faydalı olacağını düşünüyoruz."
Evet, kralın ve çevresindeki %1’lik kesimin haksız kazanılmış mülkiyetine el koymak şüphesiz ki İran’ın demokratik seçimiydi. İran, bunu yapan çok az ülkeden biri, ama ilk ülke değil. Ekonomik düşünce olarak sağcı Reuters, elbette bu uygulamanın gerçekleştiği her duruma karşı.
Ayrıca İran İslam Devrimi, Batılı emperyalist-kapitalistleri şüphesiz çok kızdıran bir şey daha yaptı: İslam Devrimi, Şah ve onun kendi küçük zümresine ait olan fabrika ve işletmelerin büyük bir kısmını alarak hayır kurumlarına verdi. Bunlara “bonyad” deniyor ve tüm İran ekonomisinin tahminen %15-20’sini oluşturuyorlar. Şaşırtıcı biçimde devrimci bir düşünce, değil mi?
“Milyoner Molla” fikri, 2003’te ileri düzeyde kapitalist bir yayın olan Forbes Dergisi tarafından tasarlandı. Daha kötü olan şuydu ki fikri oluşturan, neoliberal kapitalizmin eski SSCB’nin tüm uluslarını utanmazca tahrip ederek halkın / devletin uzun vadeli mal varlıklarını Batı yüksek finansmanına devrettiği Yeltsin döneminde, derginin uzun süreli Rusya editörüydü.
Rivayetlere göre İmam-ı Zaman (a.s.) insanlık toplumundaki sınıf farklılıklarını ortadan kaldıracak. Elimizdeki rivayetlere göre Mehdi’nin döneminde yeryüzünde hiçbir aç insan kalmayacaktır. Bizim inandığımız, tüm dinlerin inandığı Mehdeviyet budur. Fakat hiç kimse ahir zaman toplumu ve Büyük Dünya Devrimi konusunda Şiiler kadar açık konuşmamıştır.
Britanya süper güç olma unvanını uzun bir süre önce ABD’ye kaptırmış olsa da ABD’nin egemenliğini sürdürmesine katkıda bulunma taahhüdüne devam ediyor. Zira kendi devlet ve kapitalist çıkarları bu çerçevede görülüyor. Wearing’e göre Körfez üzerindeki hâkimiyet de söz konusu egemenliğin sürmesi için oldukça önemli görülüyor.