"Tel Aviv Üniversitesi İran Araştırmaları Merkezi tarafından yıllar önce yapılan ve sonuçları Haaretz tarafından yayınlanan bir ankete göre İsraillilerin yaklaşık dörtte biri, İran nükleer silah elde ettiğini açıklar açıklamaz Filistin’den kalıcı olarak göç etmeyi düşünüyor."
Örneğin göz, kulak münfail olurlar (etkilenirler). Ancak buradaki büyük dilemma şudur: İdrak, infial (etkilenme) değil, fiildir. Fiil olmadıkça, idrak de oluşmaz. İnfial esasında idrak değildir. İdrakin kendi zâtı, fiildir. Bu fiil de nefs-i natıkaya aittir. Nefs ile beden arasındaki fark, burada ortaya çıkmaktadır.
"İsrail'in kayıplarını durdurmak için yapabileceği hiçbir şey yok. Söz konusu olan sadece maddi can kayıpları, ekonomik yıkım ya da dünyadaki büyük güven ve itibar kaybı değil. Aksine, İsrailliler insanlıklarını kaybettiler."
Körfez ülkeleri, Suriye yönetimini devirmek amacıyla feci bir çatışmayı finanse etmek ve körüklemek için çok şey yapmış ve yapmaya devam ediyor olmalarına rağmen, oradaki savaştan kaçan tek bir Suriyeli mülteciyi bile kabul etmemişlerdir. Gazzelilerin kendi topraklarına yerleştirilmesini asla kabul etmezler. Ancak Körfez rejimlerinin Filistinlilerin Mısır, Ürdün ve Irak gibi başka yerlere yerleştirilmesi için kesenin ağzını açmaları mümkündür.
Omuzdan ateşlenen El-Yasin 105 (Al- Yassin 105), Kassam Tugayları tarafından Gazze'deki gizli atölyelerde geliştirilen, el yapımı tanksavar roketleridir. Bu yüksek etkili silah ilk kez bu yıl tanıtıldı ve İsrail işgaline karşı 7 Ekim'de düzenlenen Aksa Tufanı Operasyonu’nda kullanıldı. Bu roketin Rus Tandem roketlerinin geliştirilmiş bir versiyonu olduğu biliniyor.
Peki, Allah’ın bir yüzü var mıdır? O’nun veçhi, âleme olan teveccühü/yönelişidir. Eğer, Hakk’ın, örneğin denize bir teveccühü (yönelim) olmasaydı, deniz, deniz olabilir miydi? Dolayısıyla tüm âlem, O’nun teveccühü olmaksızın, bir hiçtir. Eğer Hakk’ın inâyeti bir ân dahi âlemden yüz çevirecek olsa, bu âlem, âlem olamaz ve yokluğun karanlığında mahvolur. Hakk’ın inâyeti, O’nun veçhidir. Vech de teveccühten gelir. Bir şeye teveccüh etmek (yönelmek), kişinin yüzünü belli bir yere dönmesi demektir.
"Bölgenin ve dünyanın kaderini belirleyecek kapsamlı bir savaş ufukta belirmektedir. Öyle bir savaş ki bundan kaçınmanın hiçbir yolu yoktur. Bundan kaçınmaya ya da güvenlik uğruna olası tarihini ertelemeye yönelik her türlü girişim, sadece düşmanın kendi planlarına hizmet edecek şekilde gidişatı kontrol etmesini sağlayacaktır. "