Hamas'ın Lübnan temsilcisi Ahmed Abdülhadi şu önemli bilgiyi vermişti: "Tünel fikri iki kişiden geldi. Birincisi şehit komutan İmad Muğniye, ikincisi ise Hacı Kasım Süleymani. General Süleymani Gazze'ye birden fazla kez gitti ve en başından beri Gazze'nin savunma stratejisinin geliştirilmesinde yer aldı."
Şam'ın tercihi açıktı ve Suriye aklının dayandığı, Direniş Ekseni’yle ittifakının derinliğini gösteren temel kuralı yansıtıyordu: "Direnmenin bedeli teslimiyetin bedelinden daha azdır."
Dolayısıyla, bu son Gazze Savaşı'nın arkasındaki büyük resim, İsrail'in sadece iki Filistinli örgütle savaşmadığıdır. Buradaki asıl savaş, Yahudi devletini yıkma sözü veren ve bunu farklı şekillerde başarmaya çalışan İran'a karşıydı.
El Halebi, Gazze'deki her evde Kasım Süleymani'nin bir fotoğrafı olduğunu söyleyerek, "Bizi silah, para ve gıdayla destekleyenler onlardır" ifadelerini kullandı.
İkisi de suda şehid olmuştular ve su bedenlerini aynı noktaya getirmişti. Çok şaşırtıcı bir durumdu. Hüseyin'e “Bunu nasıl bildin?” diye sordum. Bana, “Önceki gece rüyamda Ekber Musayipur’u gördüm, bana esir alınmadıklarını ve şehid edildiklerini söyledi” dedi. “Yarın bu saatte döneceğim ve Sadıki de ertesi gün dönecek ” dedi diye de devam etti.
Nasrallah’ın son röportajında, Hamas Lideri İsmail Heniye tarafından “Kudüs Şehidi” olarak tanımlanan General Kasım Süleymani’nin Rus Kornet füzelerinin Gazze Şeridi’ne sokulmasının arkasındaki kişi olduğunu ve Suriye yönetiminin Rusya ile ilişkilerini bozma ihtimaline rağmen, bu füzelerin parasını cebinden ödediğini ve Gazze’ye sokulmasına engel olmadığını ifşası...
“Silahlar bize kara ve deniz yoluyla, yüzlerce ve binlerce kilometre öteden geldi. İran’dan Gazze’ye pek çok farklı tipte silah ulaştı. Gazze’deki direniş savaşçılarının bu silahlara acil ihtiyaçları vardı, mesela Kornet ve Fecr füzeleri ve savaş meydanında hâlâ çokça kullanılan diğer modern silahlar. Suriye ve Sudan gibi diğer ülkeler de direnişin silahlandırılmasında rol oynadılar.”