Övgüye layık tüm şeyler vücûdî umûrdandır. Vücûd da hakikatte Hakk Tebârek ve Teâlâ’dır. Çünkü kötülükler O’na ulaşamaz. Şeylerin noksanlıkları ve kusurları ademîdir [yokluksaldır]. Nitekim Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Sana isabet eden her iyilik Allah’tan, her kötülük ise nefsindendir.”
Nasîrüddîn Tûsî olmasaydı, Mollâ Sadrâ'lar var olamazdı. Bunu kesin olarak biliniz. Aynı şekilde o eğer Şerhu’l-İşârât’ı yazmasaydı ve Râzî’nin asılsız ve mesnetsiz iddialarını çürütmeseydi, bizler de şimdi Eş‘arîliğin girdabına ve karanlığına hapsolmuş olurduk. Ne yazık ki, şimdi bile az veya çok buna hapsolmuş bir vaziyetteyiz.
Bizler, nefsi ve idrâkleri mücerred (soyut) kabul eden kimseleriz. Mücerred, zaman ve mekânın ötesinde olan şeydir. Siz tarihteki olaylara geri döndüğünüzde, zamana geri dönmüş olmuyorsunuz. Tarihe geri dönen, sadece akıldır. Eğer bir insan âkil olmazsa, zamanın geçmiş olduğunu kavrayabilir mi? Geçmişi anlayabilen tek şey, düşüncedir.
İslamcılık, İslam'ın uluslararası ilişkilerde, kamu politikalarında vs. bir dil olarak ifade edilmesine dönüşmeksizin, yalnızca kültürel alanlarda İslam'a belirli bir görünürlük kazandırılması anlamına gelen “İslamizasyon” kavramıyla karıştırılmamalıdır. İmam Humeyni Okulu için Batı'nın sadece coğrafi bir konum değil, bir ideoloji olduğunu göz önünde bulundurmak önemlidir.
Füze ve insansız hava aracı kabiliyetlerini geliştirerek Tel Aviv'e karşı bir caydırıcılık denklemi kuran Filistinliler bir de Mısır topraklarından yardım alırlarsa güçlerini daha da pekiştirecekler ve bunun İsraillilere bedeli de ağır olacaktır.
ABD, doları silah haline getirerek ve yaptırımları kör bir araç olarak kullanarak kendi ayağına kurşun sıktı. Dünya, Amerika'nın zorba taktiklerinden kurtulmak için sabırsızca gün sayıyor! Açıktır ki, ABD hegemonyası günleri geride kalmıştır. Küresel ticaret işlemlerinde dolar tamamen geçersiz hale geldiğinde son çivi de çakılmış olacak!
Bu âlem önceden akıldan yoksun olup onu sonradan mı doğurmuştur? Hayır. Akıl, âlemi meydana getirmiştir. İşte akl-ı faal budur. Akl-ı faal, evrenin tüm bilimsel kanunlarını meydana getiren ve evreni olabilecek en iyi şekilde yöneten hikmet ve akıldır. O, Allah’ın hikmetidir. Bu yüzden faaldir, yani münfail (edilgen) değildir.