Dünya kapitalist krizinin daha önceki dönemlerinde hegemonik düzenin çöküşüne siyasi istikrarsızlık, yoğun sınıfsal ve toplumsal mücadeleler, savaşlar ve yerleşik uluslararası sistemdeki kırılmalar damgasını vurmuştu. İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcının 1936-39 İspanya İç Savaşı ve onun sonucu olan faşist diktatörlük olduğunu hatırlayalım. Filistin'de tehlikede olan küresel geleceğimizdir.
Siyonist rejime bağlı düşünce enstitüsü MEMRI'nin sitesinden bir analiz...
İran Rusya ve Çin, birlik ve işbirliğinin, karşılıklı güçlenmenin yegâne araçları olduğunu tümüyle kavradı. Ülkelerin içişlerindeki büyüyen bir Amerikan etkisinin temsil ettiği ortak bir sorunla mücadele ihtiyacı, Tahran, Pekin ve Moskova’yı, farklılıklarını çözümlemeye ve egemenliklerini savunma yönündeki ortak çıkarlarında birleşik bir stratejiyi benimsemeye zorladı.
İran İslam Devrimi ve Hizbullah'ın Amerikan emperyalizmi, Siyonizm ve bölgesel Arap gericiliğiyle yaklaşık 40 yıldır sürdürdüğü mücadelesinin öne çıkan belli başlı dönüm noktalarının kısa bir özeti...
Hizbullah, ülkenin kuzeydoğusunda, Suriye sınırında ve başka yerlerde IŞİD’le etkin bir şekilde savaşabilecek tek askeri güç gibi görünüyor. Aynı zamanda yüzbinlerce yoksul Lübnan vatandaşına sağlam bir sosyal ağ sunabilen tek oluşum. Mezhep çizgileri üzerinden derin bir şekilde bölünmüş bu ülkede Hizbullah ‘ötekilere’e elini uzatıyor.
29 Mart 2016 günü, Rus hükümetinin finanse ettiği düşünce kuruluşu Rusya Uluslararası İşleri Konseyi (RIAC), kuruluşun genel müdürü Andrey Kortunov ile yapılmış bir röportajı yayınladı.
İsrail’in küçük bir yeni saldırıda bulunması halinde neredeyse bütün Hizbullah güçleri güneyde bağlanır, IŞİD kuzeyden saldırır, Beyrut, Trablusşam ve öteki şehirlerdeki uyuyan hücreler faal hale gelir ve Lübnan birkaç gün içinde çöker. Plan bu mu? Sonuç olarak İsrail ve Suudi Arabistan, söz konusu olan ‘Şii düşmanları’ olduğu zaman iki müttefiktirler.