Şiî mütekellimler Küçük Gaybet döneminde İmam Mehdî’nin varlığını ispat etmek için şu iki metodu kullanmışlardır. Biz burada Şia’nın kadim bilginlerinden üçünün bu konuyu dair nasıl istidlalde bulunduklarına örnek vereceğiz. Bu açıklamaları Şeyh Sadûk’un İkmâlü’d-Dîn adlı eserinden naklediyoruz.
Şiî hadis kaynaklarında yer alan ve On İki İmamı müjdeleyen hadislerinden bazıları, Zeydiyye fırkasının büyüklerinden biri olan ve “Ebü’l-Cârûd” adıyla meşhur Ziyad b. Münzir tarafından nakledilmiştir... Bu iddianın kabulü için öne sürülebilecek tanıklardan biri de Abbâd b. Yakub Revâcinî’in (Ebu Saîd Usfurî olarak maruf) günümüze kalan “asl”ıdır.
Eldeki kanıtlar, Siyonistlerin Mescid-i Aksa’nın altında kazdığı tünellerin yapının güvenliğini tehdit ettiğini, bu kutsal mekanı yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığını gösteriyor. Yahudilerin inancına göre bu mekanda Süleyman Tapınağının yeniden inşası Mesih’in zuhur etmesinin şartlarından biridir.
"Öyleyse, bu toprak üzerine secde etme konusu, Ehl-i Sünnet kitaplarında mevcut olan kanıtlanmış bir meseledir. Gerçek şu ki, Şia kardeşlerimizin toprağa secde etmesi, kanıtlanmış ve sorgulanmaya ihtiyacı olmayan bir iştir."
Pasajdaki kinayeyi ve dokundurmayı görebiliyor musunuz? Edebiyatta “Tariz/kinaye bazen tasrihten (açık açık söylemekten) daha etkilidir” şeklinde bir söz vardır. Yazar bu sözleriyle İmam Hüseyn’e kendince dokundurmada bulunmak istemektedir. Pasaja göre İmam Hüseyn (a.s.) Allah için bir şey yapmamıştır. Hâşâ O’nun kıyamının altındaki neden dünyaya olan tutkusu ve hırsıdır!
İbn Teymiyye, Âşûrâ bağlamında en az üç tahrifte bulunmuştur: İmam Hüseyin’in (a.s.) kıyamını körü körüne bir ayaklanma addetmiş; başta Yezîd b. Muâviye olmak üzere Emevîleri aklamış; İmam Hüseyin’i Yezîd’in ve Şamlıların değil de Kufelilerin ve Şiîlerin katlettiğini ileri sürmüştür.
İbn Teymiyye Emevîlerin yapmış olduğu cürümler ve kötü ameller meselesini İsrailoğulları ile mukayese etmiş ve şöyle demiştir: Ümeyyeoğullarının cürmü, İsrailoğullarının cürmünden daha büyük değildir. O halde Muaviye'nin, Hasan’ı zehirleme emri vermesi, onun bazı savaşlarının emrini vermesi gibiydi. (Minhâcu’s-Sünne, c. 2, s. 255)