Makale yazarının, İmâmiyye’nin düşünsel sistemindeki “On İki İmam” ve “on ikinci imamın gaybeti” düşüncesinin temel/özgün/asil [bir düşünce] olmadığı konusundaki en önemli delili; On İki İmam Şiîliği’nin ilk kaynaklarında bu bağlamdaki hadîslere rastlayamamasıdır. Oysaki makale yazarının müracaat ettiği metinler ve hicrî III. yüzyılın sonlarına ait diğer birkaç metin de incelendiğinde, yazarın ulaştığından farklı sonuçlara ulaşılmaktadır.
El-Bistevi söz konusu eserinde bütün Müslümanların ittifakı ile bu konuda 50’ye yakın sahih hadis olduğunu belirtiyor. Önceki programda bir rivayetin 5 sahabî tarafından rivayet edilmesi halinde mütevatir olduğunu söylemiştik. 30 sahabî tarafından rivayet edilen ve en az 50 sahih rivayeti bulunan bir konu hakkında ne söylenebilir ki!
Tevatür sınırı beş iken 30’u aşkın sahabî tarafından rivayet edilen bir hadisin durumunu varın siz düşünün! Mehdi hadisleri sadece mütevatir değil tevatürün çok üstündedir. Çünkü yukarıda geçen kuralları ve İbn Hazm’ın beş sahabînin nakli şartını birbirine eklediğimizde bir haber mütevatir oluyor. Peki 30’u aşkın kişi tarafından rivayet edilen bir hadis hakkında ne denir?
İnsanları birbirinin boğazını bıçakla kesmeye götüren Selefi düşüncesinin en büyük problemi akıl ile savaşmasıdır. Selefi mezhebinin kurucusu İbn Teymiyye'nin problemi, aklı (akli yöntemleri) reddetmiş olmasıdır.
Eğer ümmet tarafından İmam Ali’nin (a.s.) gerçek konumu kabul edilmiş olsaydı, tefrikadan sakınmak açısından ümmetin durumu nice olurdu? Bu sorunun cevabı aynı mazmunda biri Hz. Fatıma’dan (a.s.), diğeri İmam Bâkır’dan (a.s.) nakledilen farklı hadiste verilmiştir: “Hak, hak sahibine verilmiş olsaydı Allah hakkında ihtilaf eden iki kişi bulamazdın!” İki hadis de oldukça güvenilir bir kaynak olan Kifâyetü’l-Eser’de geçer.
İmâmiyye Şiilerinin On İkinci İmamlarının varlığının ispatı etrafındaki tartışma, tarih boyunca canlı olagelmiştir. Günümüzde de Ahmed el-Kâtib gibileri O’nun varlığını reddetmekte ve Dört Naip meselesini uyduruk saymaktadır. Bu makalede bu türden şüphelere cevap vermek hedeflenmektedir.
O, Kevser Havuzundan dostlarına su verecektir. Öyleyse sâki Hz. Ali b. Ebu Talib’tir. Düşmanlarını Havuz'dan uzaklaştıracaktır...