İmam’ın, oğlunun dünyaya geldiğini açık bir şekilde ilan etmesi onu açık bir tehlikeye maruz bırakması demekti. Böylesi koşullar altında oğlunun dünyaya gelişini avam halktan gizlemesinden daha doğal ne olabilir? Öte yandan İmam Hasan Askerî’nin ashabının tamamı bu çocuğun varlığından şüphe duymuyordu, hatta pek çoğu da onu görmüştü. Geriye kalanları ise doğal olarak masum imamlarının çocuğun varlığına dair haberiyle yetinmiştir.
Programımızın konusu “Muhyiddin İbn Arabî’nin sözlerinde el-Mehdîyyü’l-Muntazar” olacak... İbn Arabî İmam Mehdî hakkında ‘‘ölü’’ sözcüğünü değil, “fekîd” lafzını kullanıyor. Yani İmam Mehdî’nin gâip olduğuna imâda bulunuyor.
Ahir zamanda bir kurtarıcının ortaya çıkacağı inancı bütün semavî dinlerin başat inançlarından birini oluşturur. Aşağıda okuyacağınız söyleşide, Hüccetülislam Necmeddin Tabesî, temel Ehl-i Sünnet kaynakları çerçevesinde İmamet ve Mehdîlik konusunu ele aldı.
İmam Mehdî’nin (a.f.) zuhur edeceği inancı, genel İslâmî bir itikat olmakla birlikte Şia mezhebinde ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Bunun başlıca sebebinin, Şiîlerin, İmam Mehdî’nin doğduğunu ve hayatta olduğunu kabul etmeleri olduğu söylenebilir. Ehlisünnet müelliflerinden bazıları, Şia’nın kaynaklarını ve delillerini göz ardı ederek bu inancı eleştirmişlerdir.
Doğum gününü idrak ettiğimiz Zamanın Sahibi, Âlemin Kalbi ve Göz Bebeği'ne, Varlığın Değirmentaşı ve İmkân Aleminin Kutbu İmam-ı Zaman Hz. Mehdi'ye (Allah zuhurunu acil kılsın) selam ile... Ve asrın Mesih Nefesli Putkıranı İmam Humeyni'yi yâdederek