Ben de Gazzâlî'nin Şiî olduğuna inananlardanım, elbette ki ömrünün sonlarına doğru. Kendisi hakkında otuz yıl önce kaleme almış olduğum Gazzâlî’nin Bakışında Mantık ve Marifet adlı kitabımda birtakım delillere dayanarak onun Şiî olduğunu ispatlamıştım. Bunun en büyük delillerinden biri, kendisinin kaleme almış olduğu Sırru’l-Âlemeyn adlı kitabıdır. Zira Feyz-i Kâşânî de aynı kitaba dayanarak onun Şiî olduğunu söylüyor.
Ben Ömer b. Abdülaziz’in huzurunda idim. Bir şahıs Yezid b. Muaviye’yi anmak için ‘‘Emirü’l-Müminin Yezid’’ deyince Ömer ‘‘Emirü’l-Müminin Yezid ha!’’ dedi ve ona yirmi kırbaç vurulmasını emretti.
Yani İbn Teymiyye bu hadisi Yezid’e uyguluyor. Ona göre Yezid veliyyü’l-emirdir ve imamdır. Ona biat etmeksizin ölen kimse câhiliye ölümü üzere ölür! İbn Teymiyye’nin bu nazariyesi ile ‘‘imam zalim dahi olsa ona biat edilmesinin vacip olduğu’’ sonucu çıkıyor. Evet, biz aksi görüşteyiz. Bu Râfızîlik ise evet, biz Râfızîyiz!
Ehl-i Beyt Okulunun bilginleri şöyle derler: Râvî İmâmiyye mezhebine mensup ve adil bir kişiyse bu rivayet sahih olarak kabul edilir. Ancak hadisi bize aktaran şahıs İmâmiyye mezhebine mensup değil ancak doğru sözlü birisiyse onun rivayetine güvenilir. Bu tür rivayetlere Ehl-i Beyt mezhebinde ‘‘muvassak hadis’’ denir.
Değerli dostlar, Kur’ân-ı Kerim acaba Hz. Harun’a ne tür şeyler bağışlıyor ki biz de nübüvvet dışında Ali (a.s.) için bunların sabit olduğunu söyleyebiliyoruz? Kur’ân-ı Kerim, Tâhâ sûresinin 24. ayetinden 36. ayetine kadar bir kıssadan bahsetmektedir. Allah’a kasem ediyorum ki bu ayetler öncekilere de sonrakilere de yeterli gelir. Ancak insan hakikati görebilmek için basiret sahibi olmalıdır.
Abdestin yaygın şekli Emevi kaynaklı ve yaygınlaştırılması tamamen politik / Bidatlerin yaygınlaşmasında Yahudi etkisi / Ümmü Külsûm’un evliliği konusu / Ehl-i Beyt İmamlarının çocuklarına halifelerin isimlerini vermeleri meselesi
Birinci ve ikinci karine kabul edilmese dahi Ömer b. Hattab’ın sözlerinden “mevlâ” kelimesinin işlerin yönetimini ele alan kimse anlamına geldiği anlaşılmaktadır. Aksi takdirde "Benim ve bütün mümin ve müminelerin mevlâsı oldun!" sözünün hiçbir anlamı kalmaz.