Fârâbî’nin Uyûnu’l-Mesâil’ini okuyan William James, “Ben bu kitaba gelecekte de erişebilmeliyim” demiştir. James, psikoloji (ilmu’n-nefs) alanında oldukça yetkinleştiğinden, ruhun mertebelerinin ele alındığı bu kitap hakkında az önce aktardığım cümleyi söylemiştir. Ki Fârâbî bunu hicrî III. yüzyılda yazmıştır.
Elinizdeki makalede, akılcı ve tarihe felsefî yaklaşımlarıyla tanınan İbn Haldun’un Hz. Peygamber’den (s.a.a) sonraki hilafet meselesi hakkındaki görüşlerini genel hatlarıyla ele alıp, özelde Hz. Ali’nin (a.s) hilafetine dair düşüncelerine odaklanacak ve güvenilir tarih kaynaklarıyla belgelere dayanarak onun bu konudaki görüşlerinin kritiğini yapacağız. Neticede, İbn Haldun’un Hz. Ali’nin imameti ve hilafeti konusunda kendine özgü yaklaşımından kaynaklanan tarafgirliğinin tutarsızlığa dönüşen yönlerini açıklığa kavuşturacağız.
Tek kelimeyle cevaplandıracak olursak, Ümeyyeoğullarını korkutan şey bunları da korkutmaktadır. Bunlar, Hz. Ali ve Ehl-i Beyt-i Nübüvvet’e ait olan her hususu ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. Aslında mesele sadece Ali (a.s.) ile de bağlantılı değildir. Bunların peygamberlikle ve peygamberlik mirasıyla sorunları vardır.
Eğer ümmet tarafından İmam Ali’nin (a.s.) gerçek konumu kabul edilmiş olsaydı, tefrikadan sakınmak açısından ümmetin durumu nice olurdu? Bu sorunun cevabı aynı mazmunda biri Hz. Fatıma’dan (a.s.), diğeri İmam Bâkır’dan (a.s.) nakledilen farklı hadiste verilmiştir: “Hak, hak sahibine verilmiş olsaydı Allah hakkında ihtilaf eden iki kişi bulamazdın!” İki hadis de oldukça güvenilir bir kaynak olan Kifâyetü’l-Eser’de geçer.
"Bizler de Ehl-i Beyt’i seviyoruz" demesinler sadece. Azizim, alimler Sekaleyn hadisini tutunma anlamına gelen temessük ile ifade etmektedir. Hadis-i şerif ‘İkisine sıkıca tutunduğunuz müddetçe benden sonra asla sapıtmazsınız’ buyurmaktadır. Yani Kuran’ı ve Ehl-i Beyt’imi sevdiğiniz müddetçe demiyor ifade. Evet sevmek zorunludur, ancak yeterli değildir.
Hizbullah’ın bu çalışmada mükemmel olduğunu söylüyor: Lübnanlı örgüt “çok iyi organize olmuş durumda ve şimdi, yasal bir şekilde Suriye’nin her yerinde. Yalnızca bir parti değil, bir devlet gibi örgütlenmiş. Şehitler için bir örgütleri, çocuklar için bir örgütleri, aileler için başka bir örgütleri var.”
The Guardian'da yayımlanan önemli bir makalenin çevirisi...