Murray Bookchin anarşist komünite için aziz gibi bir şeydir. Sosyal ekoloji, özgürlükçü belediyecilik ve komünalizm olarak kavramsallaştırdığı fikirleri, kendisini solcu olarak tanımlayan çok sayıda insan üzerinde kalıcı etki yaratmıştır. Bununla beraber çok da dillendirilmeyen bir şey var ki, o da, Bookchin’in birçok anarşist ve liberteryen sosyalist gibi emperyalizm karşısında hoşgörülü bir mahcubiyet içinde olmasıdır.
"1982 yılından önce Beyrut’u işgal etmekle tehdit ediyorlardı, peki 2006 yılından günümüze dek İsrail’in tek bir gün bile Beyrut’u işgal etme tehdidi savurduğunu duydunuz mu? Çünkü bunun için kara kuvveti gerekir, hava ya da füze gücü değil.”
Prof. Peter Kuznick bu özel röportajında Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarından, ABD’nin Vietnam Savaşı’ndaki cinayetleri ve yalanlarından ve bu gayri insani işgalin gerçek nedeninden, ABD’nin Sovyetler Birliği karşısında niçin Soğuk Savaş başlattığından, Başkan Kennedy suikastının kimin işine geldiğinden, Latin Amerika karşısındaki Amerikan emperyalizminden ve Terör ve Uyuşturucu ile Savaş’ın gerçekte bir yalan olduğundan bahsediyor.
2006 yılında Hizbullah, İsrail’in Merkava tanklarından müteşekkil zırhlı tümenlerinin yenilmezliği mitini kırdı. Bugün, İsrail’in hava üstünlüğü tarih oldu. İsrail’in halen nükleer caydırıcıya sahip olduğu ileri sürülebilir, ancak elindeki nükleer silahlar, içine girdiği çatışmalarda faydasızdır. Nereye nükleer bomba atacak? Gazze’ye mi? Lübnan’a mı? Kullanılacak nükleer silahın etkisi ve ortaya çıkacak radyasyon, Siyonist oluşumun kendisini de silecektir.
Eğer Hizbullah olmasaydı Güney Lübnan muhtemelen Batı Şeria ve Golan Tepeleri gibi işgal edilmiş bir toprak haline gelecekti. İran lideri Ayetullah Hameney, 1980’lerden beri “Siyonist rejimin yeni toprakları çiğneyemediğini, aynı zamanda bazı yerlerden çekilmeye başladığını” söylemişti. Hameney’e göre Filistin direnişi bu geri çekilmelerde “büyük ve belirleyici bir rol” oynadı.
Bu mezarlık öfkesi öyle boyutlara taşındı ki Cezayir’de Selefi bir genç gitti büyük kabristanda kendini patlattı. Gencin vücudunun organları, yüzlerce yıl önce gömülmüş kemiklerle birlikte metrelerce öteye saçıldı. Bu mezarlık kini bizi kabirleri havaya uçuran müminler haline getirmişti. Peki, İslam adı altında yapılan bu eylem, psikolojik bir hastalık mıdır, yoksa ilmî bir durum mu?
Geçen dört senenin ardından, nesnel gerçekler Suriye savaşına giriş kararının, basiret, zekâ ve güçlü önseziler sayesinde alındığını ortaya koyuyor. Hizbullah, bugün birçok Arap ülkesinin dahilinde ve uçsuz bucaksız geniş topraklara yayılmış durumda.