Said b. Cübeyr’den rivayete göre şöyle demiştir: Arafat’ta İbn Abbâs ile beraberdim. İbn Abbâs ‘‘insanların telbiye getirmelerini niçin duymuyorum’’ dedi. Ben de ‘‘Muâviye’den korktukları için’’ dedim. Bunun üzerine İbn Abbâs çadırından çıkarak "Emret Allah’ım, emrine hazırım’’ diye telbiye getirmeye başladı ve ‘‘Ali’ye kızgınlıkları yüzünden Sünnet’i terk etmişler” diye konuştu.
‘‘Ali’ye söven bana sövmüş olur.’’ Bu hadis isnad açısından sahihtir. Ancak Buharî ve Müslim tahric etmemişlerdir. ‘‘Ali’ye eziyet eden bana eziyet etmiş olur.’’ Bu hadis isnad açısından sahihtir. Ancak Buharî ve Müslim tahric etmemişlerdir. Zehebî de dipnotta hadisin sahih olduğunu belirtiyor.
Eğer bu perdeler kaldırılırsa o zaman hakikatler sizde zâhir olur. Yani “meâd” (son-dönüş yeri) aslında “mebde”ye (başlangıç) dönüşten başka bir şey değildir. ‘‘Son ne olacak’’ diye soruyorlar. Azizim son, başa dönmekten başka bir şey değildir. “İnna lillah ve inna ileyhi râciun.” (Allah’tanız ve yine O’na dönüyoruz.) Kıyamet, başlangıca dönüştür. Nereden geldiysen oraya geri döneceksin.
Ben çok yaygın olan bir görüşün aksini söyleyeceğim, bunu diyeyim. Ben her aşkı hakiki görüyorum, ben mecazi aşk diye bir şey kabul etmiyorum. Kişi gerçekten âşık olmuşsa onun zahiri aşkı da bence hakiki aşktır.
El-Bistevi söz konusu eserinde bütün Müslümanların ittifakı ile bu konuda 50’ye yakın sahih hadis olduğunu belirtiyor. Önceki programda bir rivayetin 5 sahabî tarafından rivayet edilmesi halinde mütevatir olduğunu söylemiştik. 30 sahabî tarafından rivayet edilen ve en az 50 sahih rivayeti bulunan bir konu hakkında ne söylenebilir ki!
Kıyısı olmayan denize benzetiyor. Kıyı o kalıplardır. Öyle bir yere varıyor ki orada kalıplar bitmiştir. Büyük ariflerin bahsettiği şuhûd işte budur, yoksa ben cin ve peri gördüm demiyorlar. Akıl, adım adım ilerliyor ve kalıpların bittiği bir yere varıyor, ama bunu yapan da yine akıldır.
Tabi ki hepsi marifettir, biraz önce okuduğunuz şu beyitte ‘men be hiş numudem sad ihtimam veli ne şod’ (ben kendime yüz ihtimam gösterdim ama olmadı) derken bununla üzüm şarabının sarhoşunu mu kastediyor? Tabi ki hayır. Üzüm şarabı yüz ihtimam istemez, ayrıca üzüm şarabının sarhoşu için ‘ama olmadı’ diye bir şey olmaz ki.