Ancak garip olan şudur ki ey kardeşim, bir kimse birinci halifeye karşı çıksa hemen kâfir ve mürted oluyor! Bundan dolayı yapılan savaşlara da Ridde Savaşları deniliyor. Ancak kim İmam Ali’ye (a.s.) karşı çıkarsa müctehid olur!
Kimilerinin “Şeyhü’l-İslam” tabirini kullanarak yücelttikleri bu şahıs “Tümü Kureyş’ten olan On İki Halife olduğu müddetçe İslam aziz olmaya devam edecektir.” hadisinde söz konusu edilen on iki kişiden yedi veya sekizinin Emevîlerden olduğuna ve bu hususun tartışma kabul etmediğine inanmaktadır! Yezid'i de bunlardan sayar!
Bilemiyorum, sizler sahâbenin masum olmadığını söylemiyor musunuz? Muâviye’nin hata ettiğini ve bunu hak ettiğini söyleyiniz ne olacak ki? Hayır, konu Muâviye olunca sanki kırmızıçizgileriymiş gibi Muâviye’den değil de Resûlullah’tan vazgeçiyorlar!
Bununla birlikte makalemizin girişinde de belirttiğimiz üzere bir grup araştırmacı, Şiilerin bu bocalayışlarına delalet eden rivayetlerin İmamların isimlerini açıklayan hadislerin uydurma olduğunu gösterdiği inancındadır. Onların bu iddialarına tek delilleri bu iki grup rivayet arasında çelişki olduğunu varsaymalarıdır, oysaki bu çelişkinin halli mümkündür ve bu iki rivayet grubunun sıhhati her türlü belirsizlikten uzaktır.
Ümmü Seleme’nin huzuruna vardım. Bana ‘‘Aranızda Hz. Resûlullah’a (s.a.a.) sövülmekte midir?’ diye sorunca ben ‘‘Allah’a sığınırız veya Allah bütün kusurlardan münezzehtir.’’ veya buna yakın bir şey söyledim. Bunun üzerine Ümmü Seleme şöyle dedi: ‘‘Resûlullah’ın (s.a.a.) şöyle buyurduğunu işittim: Kim Ali’ye (a.s.) söverse bana sövmüş olur.”
Said b. Cübeyr’den rivayete göre şöyle demiştir: Arafat’ta İbn Abbâs ile beraberdim. İbn Abbâs ‘‘insanların telbiye getirmelerini niçin duymuyorum’’ dedi. Ben de ‘‘Muâviye’den korktukları için’’ dedim. Bunun üzerine İbn Abbâs çadırından çıkarak "Emret Allah’ım, emrine hazırım’’ diye telbiye getirmeye başladı ve ‘‘Ali’ye kızgınlıkları yüzünden Sünnet’i terk etmişler” diye konuştu.
İmam Ahmed dedi ki: … Ebû Saîd el-Hudrî’den şöyle rivayet edilmiştir: Bizler Ensar’ın münafıklarını Ali’ye buğzetmelerinden tanırdık. Aynı rivayet Fadâilü’s-Sahâbe’nin bir başka yerinde (s. 792) geçer. Rivayet şöyledir: Cabir b. Abdullah’tan şöyle rivayet edilmiştir: Biz Ensar topluluğu münafıklarımızı ancak Ali’ye buğzetmelerinden tanırdık. Bu rivayet Câmiü’t-Tirmizî’de de geçer.