'Geceyi gündüze, gündüzü de geceye katarsın.' Gece gündüzün, gündüz de gecenin bağrında yer alıyor. Bu diyalektikten ilk söz eden, Herakleitos idi. Günümüzde de diyalektikten söz eden pek çok düşünür var. Özellikle Hegel ve sonrası dönemde… Hegel, zamansal diyalektiği dikkate alırken, Marx bunu toplumsallaştırmış, ona materyalist ve tarihsel bir boyut kazandırmıştır. Bir de tevhidî bir diyalektik var ki, biraz önceki âyet, bunun bir örneğiydi aslında.
"İsrail" ekonomi gazetesi Calcalist, "F-16'ların, Apache helikopterlerinin ve Demir Kubbe füzelerinin Lübnan'dan İsrail'e sızan bir insansız hava aracını engelleyemediğini" doğruladı.
Kudüs Gücü bunu Sudan ve Mısır üzerinden yapıyordu. Sina Çölü’nde kazılan yeraltı tünellerinden gizlice geçerek Gazze’ye ve Filistinlilere ulaştı. Bu süreç daha sonraki aşamalarda da devam etti ve 8 Gün Savaşı’nda (2012) dikkat çekici ölçüde hız kazandı.
Ancak garip olan şudur ki ey kardeşim, bir kimse birinci halifeye karşı çıksa hemen kâfir ve mürted oluyor! Bundan dolayı yapılan savaşlara da Ridde Savaşları deniliyor. Ancak kim İmam Ali’ye (a.s.) karşı çıkarsa müctehid olur!
Sahâbe kuşağının çoğunluğu Kevser Havuzundan engellenecektir. İbn Hacer hadisin “فلا أُراه يخلص منهم إلا مثل همل النعم” bölümüyle ilgili olarak şöyle diyor: Kevser Havuzuna gelip de ondan neredeyse içmek üzere olanlar ve Havuzdan engellenen kimselerdir. Hemel sözcüğü çobansız deve sürüsü demektir… Hadisin anlamı şudur: Kevser Havuzundan içenler oldukça azdır.
“İşin doğrusu, İran’ın devlet ve devlet dışı müttefiklerine sağladığı destek olmasaydı bölge ABD’nin ve hiçbir şekilde gündeminde Filistin bağımsızlığı bulunmayan sömürgeci-yerleşimci devlet İsrail’in çıkarlarına çoktan teslim olmuştu… Bütün bunlardan da belli ki Siyonizm’e, bedeli ne olursa olsun, sadece İran ile ittifak ilişkilerine sahip Arap ülkeleri karşı durabilecek.”
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ve diğer İmamların bağlılarından olmakla iftihar etmekten önce Hz. Fâtıma’nın bağlısı olduğumuz için iftihar etmeliyiz! Zira onlar “Biz sizin üzerinizde hüccetiz. Hz. Fâtıma da bizim üzerimizde Allah’ın hüccetidir” demişlerdir.