"Problemi" için 140 adet haber bulundu

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (15): İnsanın bâtın ve ruhundaki hayatı

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (15): İnsanın bâtın ve ruhundaki hayatı

'Geceyi gündüze, gündüzü de geceye katarsın.' Gece gündüzün, gündüz de gecenin bağrında yer alıyor. Bu diyalektikten ilk söz eden, Herakleitos idi. Günümüzde de diyalektikten söz eden pek çok düşünür var. Özellikle Hegel ve sonrası dönemde… Hegel, zamansal diyalektiği dikkate alırken, Marx bunu toplumsallaştırmış, ona materyalist ve tarihsel bir boyut kazandırmıştır. Bir de tevhidî bir diyalektik var ki, biraz önceki âyet, bunun bir örneğiydi aslında.

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (8): Sadrüddîn Konevî’nin Tûsî’ye yazdığı mektup

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (8): Sadrüddîn Konevî’nin Tûsî’ye yazdığı mektup

Batılı bir düşünürün çok güzel bir sözüne denk gelmiştim: “Şeytan daima tikellerdedir (cüz’iyât).” Şu sözün derinliğine bir bakın! Şeytan’ın var olmadığı bir yer düşünülebilir mi? O her yerde mevcut. Ancak o nerede bulunuyorsa, bulunduğu yer mutlaka bir tikelin yeridir. Bu ne anlama geliyor? Şeytan’ın tümellere ulaşamaması anlamına… Bu da onun akıl âlemine ulaşamadığını gösterir.

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (39) (SON): Müellif ile Ahmed el-Kâtib arasındaki mektuplaşmalar

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (39) (SON): Müellif ile Ahmed el-Kâtib arasındaki mektuplaşmalar

Birinci, ikinci ve üçüncü ciltte tüm bu iddialarınızı ele alıp irdeledim ve bu konularda yanıldığınızı kanıtladım. Siz de bundan sonra kalkıp bütün bu meselelerin ikincil, ayrıntı mesabesinde şeyler olduğunu söylediniz. Her şeyden önce sizin bu meseleleri ikincil ve önemsiz görme hakkınız bulunmuyor. Zira On İki İmam Şiası’na ve temel ilkelerine karşı olumsuz bir tasavvur doğurmak için tüm bu meseleleri ardı ardına toplayıp önümüze döken sizsiniz!

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (6): Tûsî’nin Düşüncesinde “Haz” ve “Acı”nın Tanımı

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (6): Tûsî’nin Düşüncesinde “Haz” ve “Acı”nın Tanımı

"Tüm algısal güçler (kuvve), beş duyu organı ve hatta bâtınî duyu organları – kısacası insandaki her şey – mutlak anlamda nefsin şuûnundan olup, onun kuvvelerindendir. Nefs-i nâtıka da huzûrun kendisidir. Biraz önce bahsettiğim epistemolojik problemin düğümü tam da burada çözülmektedir."

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (4): Tüm yaratılış gerçekte bir soruya verilmiş yanıttır

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (4): Tüm yaratılış gerçekte bir soruya verilmiş yanıttır

“Verilen şeyler, kabiliyetler kadardır.” Peki, hikemî dille söyleyecek olursak, “kabiliyet” nedir? İstemektir. İstemek de sorunun kendisidir ve bu, tekvinî bir sorudur. Yani hakikatte, yaratılışın varlığı kabiliyetlerin sorusuna/talebine bir cevaptır.

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (2): Tûsî’nin Düşüncesinde Soru ve Diyalog

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (2): Tûsî’nin Düşüncesinde Soru ve Diyalog

İşte Tûsî böyle bir ortamda kelâm ilmini zirveye taşımış ve ona felsefî bir hüviyet kazandırmıştır. Tûsî’nin yaptığı, işte buydu. Fahrüddîn Râzî ise tam tersine felsefeyi çökertmeye ve kelâm ilmini Eş‘arî bir renge büründürmeye çalışmıştır. Râzî de felsefe okumuştu, hatta Gazâlî de bir dönem felsefe üzerinde yoğunlaşmıştı. Ancak onlar bu okumalarını, çalışmalarını felsefeyi Eş‘arî bir kelâma döndürmek için yapmışlardı

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (12): Doğa ve Tarih Problematiği (Nefs ve Beden)

İbrahimi Dinani: Fârâbî Dersleri (12): Doğa ve Tarih Problematiği (Nefs ve Beden)

Bizler, nefsi ve idrâkleri mücerred (soyut) kabul eden kimseleriz. Mücerred, zaman ve mekânın ötesinde olan şeydir. Siz tarihteki olaylara geri döndüğünüzde, zamana geri dönmüş olmuyorsunuz. Tarihe geri dönen, sadece akıldır. Eğer bir insan âkil olmazsa, zamanın geçmiş olduğunu kavrayabilir mi? Geçmişi anlayabilen tek şey, düşüncedir.