"Filistin Direnişi, Arapların ve Müslümanların Afganistan, Irak, Lübnan ve Gazze'deki deneyimleriyle ustalaştıkları gerilla savaşı ya da hibrit savaş mantığına dayanan stratejileri izleyen oluşumlardan müteşekkildir. Bu savaş asla konvansiyonel savaş mantığına ve sabit noktalar ile sınırların savunulmasına dayanmaz; tam tersine düşmanı pusuya düşürürsünüz."
İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler'in Üçüncü Reich'ının baş propagandacısı olan Joseph Goebbels'e atfedilen bir propaganda kanunu şöyle der: "Bir yalanı yeterince sık tekrarlarsan gerçeğe dönüşür." Psikologlar bu fenomeni "sahte hakikat etkisi" olarak adlandırıyorlar ve tekrarın hakikat hakkındaki inançları etkileyebileceğini doğruluyorlar. İran bugün dörtnala giden “Gish gallop” süreci ile karşı karşıya; bu, yanlış beyanlar ve düpedüz yalanlarla rakibi alt etmeyi hedefleyen bir retorik tekniğidir.
Bu durum, El-Fetih gibi Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin ve Hamas gibi Katar ve Türkiye’nin etkisinde olmadığı için Siyonist oluşumla çatışmada herhangi bir sınırlamaya bağlı kalmayan İslami Cihad gibi bir hareketin varlığının İsrail’de doğurduğu endişelerin artmasına yol açtı.
Bu, Amerikalılara sığ Körfez sularının küçük, hızlı saldırı gemileri için ideal bir ortam sunmasına rağmen büyük ve yavaş ABD savaş gemileri için uygun olmadığını hatırlatan son yıllardaki bir dizi olaydan sadece biri. Tüm hesaplara göre, Amerika'nın milyarlarca dolarlık donanması bu kaotik, sığ su savaşında suda yüzen ördeklere [kolay hedeflere] dönecek.
Yerinden edilenlerin çoğu Türkiye'ye veya kuzey İdlib'e, bir kısmı da Suriye'nin diğer bölgelerine taşındı. Belediye başkanı birçok kişiyle temas halinde ve çoğunun geri dönmek istediğini söylüyor. Ancak silahlı gruplar (HTŞ/Nusra) ayrılmalarına izin vermek için büyük meblağlar talep ediyorlar.
İran-Çin paktının nihai detayları ne olursa olsun, anlaşma, çok kutuplu bir dünya düzeninin ortaya çıkmasında atılmış bir başka önemli adımdır. 50 yıldır ilk kez bir Müslüman devlet, böylesi bir büyük değişimde önemli bir rol oynuyor ve en önemlisi, yeni küresel siyasi mimarideki bu özgün rolünü kendisi çiziyor.
Lenin’in Batı tarzı kapitalizme yönelttiği eleştirileriyle başlayan anti-emperyalist hareketin 2021’deki merkezinin Amerika Birleşik Devletleri'nin herhangi bir yerinde ya da Batı Avrupa’da olduğunu söylemek gülünçtür. 2021'deki bu merkezin İran olduğunu söylemenin ise hakkaniyete uygun olacağını düşünüyorum.