Füze ve insansız hava aracı kabiliyetlerini geliştirerek Tel Aviv'e karşı bir caydırıcılık denklemi kuran Filistinliler bir de Mısır topraklarından yardım alırlarsa güçlerini daha da pekiştirecekler ve bunun İsraillilere bedeli de ağır olacaktır.
2006 yılında Hizbullah, İsrail’in Merkava tanklarından müteşekkil zırhlı tümenlerinin yenilmezliği mitini kırdı. Bugün, İsrail’in hava üstünlüğü tarih oldu. İsrail’in halen nükleer caydırıcıya sahip olduğu ileri sürülebilir, ancak elindeki nükleer silahlar, içine girdiği çatışmalarda faydasızdır. Nereye nükleer bomba atacak? Gazze’ye mi? Lübnan’a mı? Kullanılacak nükleer silahın etkisi ve ortaya çıkacak radyasyon, Siyonist oluşumun kendisini de silecektir.
Jeremy Taylor, Independent gazetesi için yazdığı yazıdaki ifadeleriyle, Suudi Arabistan’ın İslam’ın en kutsal mekanları karşısındaki tutumunu en iyi özetleyen oldu: “Tarihi ve kültürel açıdan önem taşıyan simgeler, lüks otellere ve alışveriş merkezlerine yol açmak için yok ediliyor.”
Büyük petrolün Şii Müslümanlardan nefret eden fanatiklerle yanyana gelmesi manidardır. Sosyal adalet mesajı ve kapitalizm karşıtlığı ile Şii İslam, Wall Street’in düşmanıdır.
Hizbullah’ın bu çalışmada mükemmel olduğunu söylüyor: Lübnanlı örgüt “çok iyi organize olmuş durumda ve şimdi, yasal bir şekilde Suriye’nin her yerinde. Yalnızca bir parti değil, bir devlet gibi örgütlenmiş. Şehitler için bir örgütleri, çocuklar için bir örgütleri, aileler için başka bir örgütleri var.”
Bu arada İsrail Kanal 10 televizyonu, Suudi yetkililerin bu toplantılarda Filistin davasını çözüme kavuşturmakla ilgilenmediklerini söylediklerini ve İsrail rejiminden İran karşısında Suudi Arabistan’ın yanında durmalarını istediklerini bildirdi. Netanyahu Şubat ayının ortasında da Tel Aviv’in bazı Arap ülkeleriyle olan yakın bağlarını ifşa etmenin zamanının geldiğini söylemişti.
"İsrail Genelkurmay Başkan Yardımcısı, Suriye İç Savaşı’nın İsrail’in güvenliğini artırdığını; üniter ve egemenlik sahibi bir Suriye’nin artık var olmadığını iddia etti."