Eldeki kanıtlar ve bütün işaretler kuşku götürmeyecek bir tarzda onların şûrâya inanmadıklarına delalet etmektedir. Çünkü Ebû Bekir, hastalığı ağırlaşıp da ölüm döşeğine düştüğü esnada Ömer’i veliaht tayin edip ümmetin başına atadı. Bu metodu takip eden Ömer’in kendisi dahi aralarından birisini seçmeleri için altı kişilik şûrâyı atamış ve şöyle demiştir: “Eğer Sâlim hayatta olsaydı şûrâ teşkil etmezdim.”
Üstat Ali Rabbani Golpayegani makalesinde İmam Mehdi’nin Ehl-i Sünnet rivayetlerinde geçen şeceresinin incelemesini ve buna ilişkin bazı rivayetlerin eleştirisini yaptı.
Elinizdeki makalede, söz konusu eleştirel yaklaşım ele alınmış ve bu yaklaşımın temellerini oluşturan istidlal unsurları şeffaflaştırılmaya çalışılarak delillerinin, İmamî-Şiî literatür göz önüne alınmadan, Ehlisünnet’in yazılı mirası çerçevesinde ilmî itibardan yoksun olduğu gösterilmiştir.
Sorgulanabilir çok sayıda meseleden ilki, Washington’un, Suriye hükümetinin düzenlediği iddia edilen sarin gazı saldırısı hakkında, bilimsel yetkinlik taşıyan BM Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) herhangi bir bağımsız soruşturma yapmasına izin vermeyi reddetmiş olması. Bu kuruluş 2013 yılında ABD’nin Esad’ın sarin gazı silahları kullandığı yönündeki, neredeyse savaş çıkaracak iddialarının ardından Ocak 2016’da Suriye hükümetinin hiçbir kimyasal silahının olmadığını tescillemişti.
Velayet, İslâm ümmetinin bekasını güvence altına alır; velayet olmaksızın ne ümmet kalır ne imamet, İslâm’dan da geriye birtakım ilahî kanunların dışında bir şey kalmaz. İslâm’ın dinamik, mücadeleci ve yapıcı hale getiren velayettir. İmam Hüseyin’in (a.s.) ifadesiyle, namaz, oruç, zekât gibi İslâm’ın şartları dahi velayet ve imamet sayesinde toplumda tahakkuk ve tebellür eder.
Sünnî muhaddislere göre 7 veya 8 sahabî tarafından nakledilen hadis, mütevatir hadistir ve mütevatir hadis, Kur’ân ayeti mesabesindedir; Gadir-i Hum hadisi ise 100’den fazla sahabî tarafından nakledilmiştir.
Ehl-i Beyt Medresesi ve âlimlerinin Kur’an-ı Kerim’in tahrif edildiğine inanmadıklarını söyleyebiliriz. Onlar şöyle derler: Eğer Kur’an muharref olsaydı Ehl-i Beyt İmamları rivayetleri Kitab’a arz etmemizi nasıl emredebilirlerdi? Muhammed Gazzali de Şia’ya nispet edilmeye çalışılan tahrif görüşünün boş bir iddia olduğunu açıkça dile getirmektedir.