Ahmed el-Kâtib'e reddiye (32-2): Ahmed el-Kâtib'in mektubuna cevap

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (32-2): Ahmed el-Kâtib'in mektubuna cevap

Ahmet el-Kâtib’in veya diğer Ehl-i Sünnet ulemasının inkârları onlara zarar vermez. Nitekim İsrâiloğullarının büyük çoğunluğunun Hz. İsa’nın mucizevi doğumunu inkâr etmeleri de O’na (a.s.) zarar vermemiştir. Şöyle ki küçük bir fırkaları hariç -bu fırka da Hz. Zekeriyya ve Hz. Yahya (a.s.) bağlılarından oluşmaktaydı- Yahudiler, Hz. İsa Mesih’in mucizevi doğumunu inkâr etmiştiler ve günümüze kadar da Mesih beklentilerini sürdürmüşlerdir.

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (30-31-32): Eşari Kummi ve Abdullah b. Sebe rivayetleri / İbn Sebe gerçek bir şahıs mı yoksa efsane mi / Nass ve biat

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (30-31-32): Eşari Kummi ve Abdullah b. Sebe rivayetleri / İbn Sebe gerçek bir şahıs mı yoksa efsane mi / Nass ve biat

Sunduğumuz bu bilgiler Sa’d el-Eşarî’nin, İbn Sebe ve Sebeiyye hakkındaki açıklamalarının bir bölümünü kendisinden önce yazılan mezhepler tarihi kitaplarından, diğer kısmını ise yukarıda işaret ettiğimiz kaynaklardan aldığını teyit etmesi açısından yeterlidir. Nitekim onun “ehl-i ilim diyor ki” sözü de bunu işaret etmektedir. Zira o “ilim ehli” tabiriyle Şia’yı kastetseydi şüphesiz “ashabımızdan bir topluluk” derdi.

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (28-29): Şia'nın ilk nesillerinin imamet hakkındaki inancı neydi / Ehlibeyt İmamları halifeleri meşru mu sayıyordu

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (28-29): Şia'nın ilk nesillerinin imamet hakkındaki inancı neydi / Ehlibeyt İmamları halifeleri meşru mu sayıyordu

"Buhârî ez-Zührî’den; o Urve’den; o da Aişe’den şöyle haber verdi: Fâtıma (a.s.) Ebû Bekr’e karşı öfkelenmiş, ona darılmış ve vefat edinceye kadar onunla konuşmamıştır… Eşi Ali O’nu geceleyin defnetmiş, bunu Ebû Bekir’e bildirmemiş ve cenaze namazını kılmalarına da izin vermemiştir.”

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (20-27): Seyyid Murtazâ’ya Göre Gadîr Hadisi’nin Delaleti / Sahâbe ve Gadîr Hadisi / İmam Hüseyin’in Mektubunda Vasiyet

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (20-27): Seyyid Murtazâ’ya Göre Gadîr Hadisi’nin Delaleti / Sahâbe ve Gadîr Hadisi / İmam Hüseyin’in Mektubunda Vasiyet

Ebu’t-Tufayl sahâbenin küçüklerinden olup Mekke’de ikamet etmekteydi. Hz. Peygamber (s.a.a.) vefat ettiğinde sekiz yaşındaydı. Bu bilgiler ışığında İmam Ali’ye biat edildiğinde 33 yaşında olmuş olur. Mekke’de ikamet ettiğinden ve siyasî otoritenin hem bu hadisin hem de Ehl-i Beyt hakkındaki diğer hadislerin rivayetine mani olması yüzünden, o yaşına dek bunu işitmemişti! Onun zihnini tırmalayan şeyin, Gadîr Hadisi’nin İmam Ali’ye (a.s.), Rasulullah’ın ümmet üzerindeki velayeti gibi bir velayet tahsis etmesi oluşunda herhangi bir kuşku yoktur.

ÖZEL: Etan Kohlberg’in İmâmiyye Şiîliğinin Kaynaklarını Kullanımındaki Yönteminin İncelenmesi ve Eleştirisi

ÖZEL: Etan Kohlberg’in İmâmiyye Şiîliğinin Kaynaklarını Kullanımındaki Yönteminin İncelenmesi ve Eleştirisi

Ancak Kohlberg'in, kendi varsayımlarını; “Şia’nın, zamansal bakımdan Peygamber-i A‘zam’ın (s.a.a.) vefatından sonra oluştuğu,” “Şia’nın siyasal kaynağı/kökeni,” “İmâmiyye tarafından rivayetler uydurulması,” “analizlere hâkim olan, dine dışardan bakış,” ve “kavramların anlaşılmasında/algılanmasındaki hatalar” üzerine inşa etmiş olması, çalışmalarının tesirini ve gücünü [olumsuz yönde] etkilemiştir.

ÖZEL: Câbirî’ye Reddiye: Şiî İrfanı Hermesçilikten mi Doğmuştur?

ÖZEL: Câbirî’ye Reddiye: Şiî İrfanı Hermesçilikten mi Doğmuştur?

Çağdaş Faslı Arap düşünür Muhammed Âbid el-Câbirî, kendi düşünsel projesinde Şiî tefekkürünü Hermetik görüşlerin ve Gnostik – rasyonel olmayan – düşüncelerin bir ürünü olarak görür. O bu ilişkiyi, yapısalcılık ve söylem analizi gibi yöntemlerden faydalanmak ve tarihsel kanıtlar sunmak suretiyle keşfetmeye çalışmaktadır. Elinizdeki çalışma bu ilişkinin varlığını ve bu [varsayımsal] ilişkiden hâsıl olan sonuçları kritik etmeyi amaçlamaktadır.