Dünya kapitalist krizinin daha önceki dönemlerinde hegemonik düzenin çöküşüne siyasi istikrarsızlık, yoğun sınıfsal ve toplumsal mücadeleler, savaşlar ve yerleşik uluslararası sistemdeki kırılmalar damgasını vurmuştu. İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcının 1936-39 İspanya İç Savaşı ve onun sonucu olan faşist diktatörlük olduğunu hatırlayalım. Filistin'de tehlikede olan küresel geleceğimizdir.
IŞİD'in yenilgisine yol açan askeri operasyonun hikâyesi, Süleymani ile Hizbullah Genel Sekreteri Hassan Nasrallah'ın Beyrut'ta yaptığı görüşmeyle başladı. Nasrallah, Hizbullah'ın Suriye ve Lübnan'da konuşlanmış bir grup saha subayını Şam'daki bir toplantıya çağırma kararı aldı.
Başka bir dostluk belirtisi olarak İran, Moskova'da bir ticaret merkezi kurdu; Rus ve İran havayolları iki ülke arasındaki uçuş sıklığını artırdı; her iki ülke de Rusya'nın Mir elektronik ödeme hizmetini kullanıyor ve son olarak Rusya, Hindistan'a ihracatı için İran’a geçiş sağladı.
Azerbaycan Cumhuriyeti Müslümanlar Birliği Hareketi'nin hapiste bulunan başkanı Hüccetülislam Hac Tali Bâkırzâde, Azerbaycan Cumhuriyeti Organize Suçlar ile Mücadele Teşkilatı soruşturmacılarının Yüce Allah'a yaptığı saygısızlığa itiraz etme amacıyla süresiz açlık grevine başladı.
İmam Hamenei, “Ukrayna'daki son savaşla ilgili hadiseler daha derin biçimde ve muhtemelen karmaşık, zorlu süreçlerin izleyeceği yeni bir dünya düzeninin oluşumu bağlamında ele alınmalıdır” dedi.
NATO-Rusya ekonomik savaşının muhtemelen on yıl veya daha uzun süreceği belirtilmelidir. Vladimir Putin başkan olarak görevden alınsa bile, NATO güçleri her şeyi unutup yoluna devam etmeyecek. Rusya'nın şu anda Ukrayna'da yaptığı gibi NATO'ya meydan okuma yeteneğine hiçbir zaman erişememesi için daha geniş bir strateji, büyük olasılıkla uzun yıllar yürürlükte kalacaktır. Putin ayrılsa bile, halefinin ve etrafındakilerin eşit derecede Batı karşıtı olması muhtemeldir.
Rusya bunu fark edemezse, Rusların entelektüel olarak Batı kadar sıkışıp kaldıkları anlaşılır: Ukrayna'daki çatışma sadece Rusya nefretiyle ilgiliyse, o zaman aynı “Batılı kimlik politikaları dünya görüşüne” yenik düşmüşler, "ırk”ı, politik-ekonomik söylemlerinin temeli kılmışlar demektir. Sınıf savaşı, emperyalizm ve 1979'un [İslam Devrimi] “belki de sosyoekonomik politikalarımızda manevi ahlaka ihtiyacımız vardır?” merceğini göz ardı ediyorlar demektir. Bunların hepsi, 1917-1991 yılları arasında ortaya çıkan ve mevcut Rus liderliğinin reddettiği mercekler.