"Anlamak ve düşünmek, esasında bir fiil ve faaliyettir. Kısacası bir yaratım… Siz düşündüğünüzde, aynı zamanda yaratırsınız da… Burada kesinlikle taklidî bir düşünce ve anlayıştan söz etmiyorum."
Bugün salavattan “Âlihi” kısmını atıp da “ve sellem”i ekleyenler Ümeyyeoğullarının sünnetine tabi olduklarını bilsinler. Emeviler için bir taraftan Âl-i Beyt’in lideri olan Ali’ye (a.s.) lanet edip diğer taraftan da “sallallahu aleyhi ve Âlihi” demek mümkün değildi.
Chris Harmer’ın bana 2013’te dediğine göre “Dünyadaki en sessiz denizaltı kumlu bir deniz tabanında yatan denizaltıdır. İranlılar bu denizaltıları işte böyle kullanacaklar: Limandan çıkar, Fars Körfezi’nin sığ dibine çökert, kumlu yüzeyde oturup hedefin gelmesini bekle.”
“Çavuş Aviv Levi’nin giydiği standart seramik yelek, Cuma günü sınırda vurulduğunda gelişmiş silahın mermisini durduramadı.”
Bizden yakınlarda fetva istediler: Şiilerin kâfir olduğunu söyleyen ve kanlarını helal görenler karşısında bizim ne yapmamız lazım? Cevap verdik: Kelime-i şehadet getiren herkesin kanı ve malı korunmuştur (size kâfir de deseler). Eğer Ehl-i Sünnet’in bir karış toprağı kâfirler tarafından saldırıya uğrasa, Kum’daki Şiilerin vazifesi bile buranın savunulması ve kâfirlerin saldırısına uğratılmamasıdır.
Aşağıda okuyacağınız Yemen Şiilerinin politik ve kültürel durumu hakkındaki röportajı, İran’da yayımlanan aylık Mevud dergisi Dr. İsam el-İmad ile gerçekleştirdi. Dr. İmad aslen Yemenli ve daha önce Sünni mezhepli olup sonradan Şiiliğe dönen bir âlimdir.
İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre o şöyle demektedir: Ömer’in şöyle dediğini işittim: “Vallahi, ben sizin muta nikâhı yapmanızı nehyediyorum. Kuşkusuz muta nikâhı Allah’ın Kitabı’nda geçiyor. Şüphesiz Resulullah (s.a.a.) da bunu uyguladı.” Rivayet sahih bir isnada sahiptir.